DEMOKRATİK EMEK VE MESLEK ÖRGÜTLERİNDEN KAMUOYUNA DUYARLILIK ÇAĞRISI

×

Hata mesajı

  • Notice: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 771 satırı) içinde Undefined index: 3.0.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 777 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 781 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 841 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
Diyarbakır Şubesi

Diyarbakır Demokratik Emek ve Meslek Örgütleri, 19 cezaevinde 200’e yakın mahpusun 15 Şubat 2017 tarihinden beri başlattıkları süresiz dönüşümsüz açlık grevlerinin kritik aşamaya geldiği 58. gününde yaptığı basın açıklamasıyla duyarlılık çağrısında bulundu.

14 Nisan 2017 tarihin Diyarbakır Tabipler Odasında yapılan basın açıklaması şöyle;

 BASINA VE KAMUOYUNA

 Değerli Basın Emekçileri;

Ülkemizde Olağanüstü hal uygulamalarıyla birlikte, çeşitli sorunlar ve hak ihlallerinin gündeme geldiği cezaevlerinde koşullar daha da ağırlaşmıştır.  Bu dönemde, adil yargılanma hakkı başta olmak üzere insan hakları alanındaki ihlaller artmıştır. Özellikle 15 Temmuz sonrasında yaklaşık 45 bin civarında kişinin darbe teşebbüsünde bulunmak iddiası ile tutuklanması, Kürt muhalefeti başta olmak üzere toplumsal muhalefete yönelik yargı baskısı nedeni ile binlerce insanın tutuklanmış olması ve diğer suçlarla ilgili tutuklamaların aralıksız sürdürülmesi, kapasitesi yetersiz olan cezaevlerindeki aşırı doluluğu arttırmış ve cezaevlerini yaşanılmaz bir yere dönüştürmüştür. Halen Cezaevlerindeki tecrit uygulamaları, her türden keyfi muameleler, işkence ve kötü muamele iddiaları, sürgün ve sevk uygulamaları, keyfi disiplin cezaları, mahpusların sağlık sorunlarının zamanında ve etkili bir şekilde çözülmemesi, ağır hasta mahpusların tedavi edilmemesinin yanı sıra tahliye edilmemeleri gibi sıralayabileceğimiz çok sayıda sorun bulunmaktadır. Bu sorunların bir yansıması olarak İnsan hakları ve meslek örgütlerine cezaevlerinden mahpus hakları, insan hakları ve sağlık ihlalleri ile ilgili başvurularda rekor düzeyde artış olmuştur. Söz konusu başvurularda, cezaevi yönetimine iletilen sorunların çözülmediği, çözülmesi yönünde gerekli çabaların gösterilmediği ifade edilmektedir. Bunun bir sonucu olarak bugün itibariyle 19 cezaevinde 200`e yakın mahpusun 15 Şubat 2017 tarihinden beri başlattıkları süresiz dönüşümsüz açlık grevi 58. gününü geride bırakmaktadır.  15 Mart itibari ile de birçok cezaevinde dönüşümlü 5`er günlük açlık grevleri de devam etmektedir.

Takip edebildiğimiz kadarıyla eylemciler; Cezaevlerindeki insani koşullarının iyileştirilmesi, Düşünceleri ve siyasal çalışmaları nedeni ile aralıksız olarak sürdürülen gözaltı ve tutuklamaların sona erdirilmesi, halka yönelik askeri ve siyasi baskının sona erdirilmesi, Abdullah Öcalan üzerindeki tecrittin kaldırılması talep etmektedirler. Bu talepler doğrultusunda Türkiye`deki tüm cezaevlerinde açlık grevine katılanların sayısı her geçen gün artmaktadır. Süresiz ve dönüşümsüz açlık grevleri; Şakran Cezaevinde 58. Gününde, Sincan Kadın Cezaevinde 50. günündedir.

Açlık grevindeki mahpusların Ailelerin ve avukatların anlatımlarına göre;  açlık grevindeki kimi mahpusların sürgün edildiği, sürekli baskıya maruz kaldıkları, açlık grevcilerin sağlık durumlarının giderek kötüleştiği, tansiyonlarında sürekli iniş ve çıkışların olduğu, görme bozukluğu, kilo kaybı,  konuşma güçlüğü, güç ve hareket kaybı ve denge sağlamada zorlukların olduğu ifade edilmektedir. 60. günlere gelmiş ve yaşamsal bir takım sorunların baş gösterdiği bu dönem hemen her mahpus açısından hayati açıdan açık risk oluşturan kritik aşamadır. Buna rağmen açlık grevinde olan mahpuslara yönelik bazı cezaevlerinde hiçbir iyi niyetli adım atılmamış, kulaklar sağır, gözler kör, vicdanlar körelmiş ve bu vahim durum halen devam etmektedir. Cezaevlerindeki sorunların çözümü için atılacak adımlar, cezaevlerindeki koşulların iyileştirilmesi, açlık grevlerinin sonlandırılmasına da önemli katkı sağlayacaktır.

Yaşamın kutsal, insanın en yüce değer olduğuna inanan insan hakları savunucuları olarak açlık grevi gibi yaşamı tehdit eden bir eylemi hiçbir biçimde tasvip etmediğimizi ifade ediyoruz.  Açlık grevlerinin Cezaevleri gibi ağır koşulların bulunduğu ortamlarda bireylerin kendini ifade etme biçiminin kendi bedenlerine kadar sınırlandırıldığı kimi uygulama ve politikalara karşı bir protesto biçimi olarak gündeme geldiğini de biliyoruz.  Bu nedenlerle açlık grevinde olanların makul taleplerin karşılanarak açlık grevinin bir an önce sona ermesi sağlanmalı, yaşamlarının korunması için tıbbi olarak gerekli asgari koşullar oluşturulmalıdır. 

 

•         Açlık grevi yapanların günlük olarak minimum 5 büyük bardağı su, 2 çay kaşığı tuz, 5 yemek kaşığı şeker, 1 tatlı kaşığı karbonat ve 500 mg B1 vitamini alması sağlanmalıdır.

 

•         Eksikliğinde oluşabilecek olası nörolojik tahribatların önüne geçmek için B1 vitamininin temin edilmesi ve açlık grevindeki mahpuslara ulaştırılması sağlanmalıdır.

 

•         Açlık grevi sırasında, açlık grevi yapanların başka koşullardan kaynaklanan sağlık riskleri ortadan kaldırılmalıdır. Kullanılan malzemelerin temizliği ve sağlığa uygunluğu dikkat edilmeli, bu kişilerin ılık ve nemli bir ortamda, fazla fiziksel aktiviteye maruz bırakılmaksızın bulunmaları sağlanmalıdır.

•         Açlık grevindekilerin var olan kronik hastalıkları nedeniyle kullandıkları ilaçlara nasıl devam edecekleri konusunda bilgi verilmelidir.

•         Açlık grevi yapanlara yardımcı olan, bakımlarını sağlayanlara gerekli bilgi ve olanaklar sağlanmalıdır.

•         Açlık grevi süresince yeterli sıvı alımı, yaşamsal değerlerinin sürekli ve düzenli takibi, sürekli ve eylemcinin istediği kadar sağlık durumları ve riskler hakkında dış etkilerden uzak bilgilendirme, kalınan oda temizliği, yeterli aydınlatma ve havalandırmanın sağlanması, yalnızca açlık grevcilerin kullandığı temiz tuvaletler sağlanmalıdır.

•         Açlık grevi bittikten sonra yerine koyma ve beslenmeye geçiş aşamasında, ihtiyaç duyulabilecek hekim ve sağlık çalışanı daha önceden belirlenmeli, bu kişilere tedavi ile ilgili gerekli bilgiler verilmelidir.

•         TTB, tabip odaları ve insan hakları örgütlerinin oluşturduğu Bağımsız Tıbbi İzlem Heyetlerinin cezaevi ziyaretlerinin önündeki engeller kaldırılmalı, bu heyetlerin cezaevlerine girmesi için gerekli kolaylıklar sağlanmalıdır.

Sağlıkları her geçen gün daha da bozulan ve sonlandırılsa bile geri dönülemeyecek kalıcı sağlık sorunların ve olası ölümlerin engellenebilmesi için ilgili tüm tarafları sağduyulu olmaya davet ediyoruz. Toplumsal acılarımıza yenilerin eklenmemesi ve toplumsal kırılmanın oluşmaması için Yetkililere ve Adalet Bakanlığına; mahpusların talepleri için gerek kendileri, avukatları ve aileleri ile gerekli görüşmeleri yaparak bir diyalog zemini oluşturulmaya, açlık grevinde bulunan mahpusların düzenli sağlık kontrollerinin yapılması ve TTB tarafından görevlendirilecek hekimlerin cezaevlerinde muayene yapabilmeleri için olanak sağlamaya, bağımsız heyetlerin cezaevlerinde inceleme ve ziyaret yapmalarına izin vermeye, Mevzuata aykırı olarak sürdürülen Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin biran önce sona erdirilmesi çağrısında bulunuyoruz.

Demokratik kamuoyunu, Demokratik kitle örgütlerini cezaevlerinde devam eden kritik aşamadaki süresiz ve dönüşümsüz açlık grevleri konusunda duyarlı olmaya davet ediyoruz.

DİYARBAKIR DEMOKRATİK EMEK MESLEK ÖRGÜTLERİ