TMMOB KRİZE, AKP'YE, GERİCİLİĞE, NEOLİBERALİZME, IRKÇILIĞA KARŞI

×

Hata mesajı

  • Notice: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 771 satırı) içinde Undefined index: 3.0.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 777 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 781 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 841 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
Eskişehir Şubesi

Yayına Giriş Tarihi

22 Kasım 2008

TMMOB Eskişehir İl Koordinasyon Kurulu 22 Kasım 2008 Cumartesi günü saat:12:30'da Vardar İş Merkezi önünde kitlesel basın açıklaması düzenledi.

 TMMOB Eskişehir İl Koordinasyon Kurulu     22 Kasım 2008 Cumartesi günü saat:12:30'da   Vardar İş Merkezi önünde  kitlesel basın açıklaması düzenledi. TMMOB Eskişehir İKK Sekreteri DERYA ÖZKAR tarafından yapılan basın açıklamasının tamamı yazının devamındadır.
 
TMMOB KRİZE, AKP'ye, GERİCİLİĞE, NEOLİBERALİZME, IRKÇILIĞA KARŞI 
                     SOKAKTA SÖZÜNÜ SÖYLÜYOR.

 

 

Bugün;  öncelikle içinden çıktığımız halkımıza, bu ülkenin mühendisleri, mimarları, şehir plancılarının örgütü TMMOB olarak; kapitalist küreselleşmenin küresel krizinin bize, emekçilere, ücretiyle geçinenlere, yoksullara, alttakilere nasıl yansıyacağını, meslek alanlarımız üzerinden bir kez daha anlatıyoruz. Tüm dünya büyük bir krizle çalkalanıyor. 2007 yılından itibaren Türkiye'de baş gösteren ekonomik durgunluk, dünya çapındaki krizle birleşerek büyük ekonomik ve sosyal sonuçlar doğurmaya başladı. Her şeyden önce altını çizmek gerekir ki kapitalizmin kendi doğasından kaynaklanan bu kriz, neoliberal politikaların iflas ettiğinin göstergesidir. Piyasacılığı, özelleştirmeleri, kuralsızlığı tek seçenek olarak dünyaya dayatanlar bu krizin asıl sorumlularıdır.

"Üsttekine han hamam, alttakine din iman" düzeninin sürdürücüsü siyasal iktidarın, emperyalizmin şekillendirmesiyle sürdürdüğü politikaların ne anlama geldiği bir kez daha görülmektedir. IMF ve Dünya Bankası açısından karnesi "A" olan AKP'ye "dur" deme vaktidir. "Yangına körükle gitmeyin" diyenlerin aslında yangını çıkartanlar olduğu, "Hamdolsun, kriz bize teğet geçer" diyenlerin aslında bu krizin faturasını bizlere ödetmeye niyetli oldukları görülmektedir. Bizler bu düzenin böyle devam edemeyeceğini bir kez daha sokakta haykırıyoruz.

Siyasi iktidar, göreve geldiği günden bu yana halktan değil,  büyük sermaye gruplarından yana ve onların ihtiyacını karşılayacak ekonomik politikaları tercih ediyor. Yıllardan bu yana tüm toplumsal düzen buna uygun tanzim edilmeye çalışılıyor. Kamusal alanın daraltılması, sosyal politikaların terk edilmesi, eğitim, sağlık başta olmak üzere temel ihtiyaçların paralı hale getirilmesi bu tercih çerçevesinde hayata geçiriliyor. AKP iktidarı "zengin dostu" olduğunu her fırsatta gösteriyor.

Diğer yandan, AKP'nin ülkeyi sermayeye pazarlayan, yoksulları daha da yoksullaştıran politikaları, siyasal üst yapıda İslami gericileşme dalgası ile paralel yürüyor. Sosyal devlet tahrip edilirken cemaat ağları, sadaka dernekleri ülkeyi sarıyor ve yurttaş olmanın gereği olan sosyal hakların elde edilmesinin yerini biat kültürü, el pençe divan durma anlayışı alıyor.

Son ekonomik kriz aynı zamanda AKP'nin "kriz yönetme" yeteneğinden de ne kadar uzak olduğunu açığa çıkardı. "Hamdolsun kriz bizi etkilemeyecek" sözünün üstünden birkaç gün geçmedi ki, doğalgaza insafsızca zam yapıldı. Oysa krizin başladığı, kısa zamanda ülkemizi de etkisi altına alacağı gün gibi ortadaydı.

AKP'yi salt önlem almamakla, basiretsiz davranmakla eleştirmek, durumun vahametini, Türkiye'nin IMF ve Dünya Bankası ile kurduğu ilişkinin ağırlığını, ülkemizin içinde bulunduğu cenderenin gücünü hafife almaktır. Karşımızda, memur maaşlarına yapılacak zammı bile, IMF'nin  onayına bırakan bir siyasi iktidar bulunmaktadır. Halktan yana ekonomik politikaları savunanların,  toplumsal sorumluluğu gereği krize, yoksulluğa dikkat çeken meslek odalarının, sendikaların uyarı ve önerilerine kulak kapatılmasının sebebi budur. Türkiye AKP eliyle emperyalist-kapitalist sistemin bir parçası haline getirilmiştir. Çarkın genelinde ortaya çıkan sorunlar, bir dişli olan Türkiye'yi de yakından etkilemektedir.

2008 yılı başından bu yana doğalgaza yüzde 82, kömüre yüzde 60, elektriğe yüzde 65 zam yapan Türkiye, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) raporunda enerjinin en pahalı olduğu ülke ilan edilmiştir. Bu duruma derhal son verilmesi gerekmektedir. Çünkü enerjinin pahalı olması  bir yandan halkımızı ödenemeyecek faturalarla karşı karşıya bırakırken, diğer yandan üretimi, yatırımı olumsuz yönde etkilemektedir.
 
Gördüğümüz o ki bugüne kadar Türkiye'yi yönetenler, halkımıza  büyük bir bunalım, çözümsüzlük ve alacakaranlık dışında hiçbir şey verememişlerdir. Daha çok yoksulluk, IMF'ye ve emperyalizme daha çok bağımlılık, baskı, şiddet, çeteler ve yolsuzluklar, bu düzenin ve ülkeyi yöneten siyasi iktidarların marifetleridir.

Bugün işkence bu ülkenin gerçeği olmuştur. F tipi cezaevlerinde yaşananlar bu ülkenin gerçekleridir. Adli veya siyasi ayrımı yapmadan bütün tutuklu ve hükümlüler için insan onuruna saygı gösterilmelidir. Hiçbir tutuklu ve hükümlü tecrit ve izolasyon koşullarında tutulmamalıdır. Tutuklu ve hükümlülerin haklarını ihlal eden, onlara işkence yapan, yaralayan ve öldüren kamu görevlileri hakkında davalar açılmalı, açılmış davalar bir an önce sonuca bağlanarak failler hak ettikleri cezalara çarptırılmalıdırlar.

Kürt Sorununun çözümünü içerde değil dışarıda arayan AKP,  Türkiye'de yaşayan barış yanlısı kesimlerin sesine değil, şiddet yanlılarına Oval Ofis'te konuşulanlara kulak vermektedir. Benzeri ancak sömürge yönetimlerinde görülebilecek bu anlayış, asla kabul edilemez.
Bu ülkede sıkılan her kurşun, atılan her bomba, patlayan her mayın, yapılan her türlü saldırı, gerçekleşen her türlü silahlı çatışma ülkemizde barış içinde bir arada yaşama umuduna vurulan bir darbe olmaktadır. Sıkılan kurşunlar, atılan bombalar, patlayan mayınlar sorunu askerileştirmekten ve çözüm umudunu azaltmaktan başka sonuç vermemektedir. Yıllardır devam eden silahlı çatışmaların kimseye fayda getirmediği ortadadır. Silahların konuştuğu yerde barışın sesi duyulmamaktadır. Artık, savaş çığlıkları yerine demokrasiye, hukuk devleti düzenine ve özgürlüklere kulak vermek gerekmektedir. Şimdi bu çatışma ortamına; baskıcı, otoriter yönetim anlayışına karşı, özgürlük ve demokrasiyi; ırkçı ve milliyetçi anlayışın beslediği linç kültürüne karşı, bir arada kardeşçe ve barış içinde yaşamayı savunma zamanıdır.

Bu ülkenin geleceğini düşünenlere, emek ve meslek örgütlerine, demokrasi güçlerine, emekten ve halkımızdan yana olan herkese çağrımız var :

Küresel krizin faturasının halka kesileceği böylesi bir dönemde, insanlar ya kapitalist küreselleşmenin yarattığı yoksulluğa, yoksunluğa, işsizliğe, eğitimsizliğe karşı ırkçı, faşist, dinci, gerici tepkilere sarılacaklar, ya da örgütlü yapılarla bir direniş sergileyecekler. Bu nedenle, tam da bugün, ülkemizdeki emekten ve halktan yana güçlerin "daha demokratik, daha barışçı, gelirini adaletli paylaşan" bir dünya için mücadelesinin yükseltilmesi zamanıdır. Gelin bir olalım, birlik olalım, farklılıklarımızı zenginliğimiz olarak görelim. Yaşananlara karşı ortaklaştığımız konularda programlarımızı oluşturalım. Yapacağımız eylemliliklerimizi ortaklaştıralım. Omuzlarımızı birbirine yaslayalım

Ve hep birlikte bir kez daha ülkenin yönetiminden sorumlu siyasi iktidarı uyarıyoruz;.

Son yapılan zamlar derhal geri alınmalıdır.

Ülkemizin ve halkımızın zararına olan ekonomik politikalardan bir an önce vazgeçilmelidir.

Özelleştirme politikaları terk edilmeli, kamu yararı öncelikli planlamalar acilen yapılmalıdır.

Kürt sorununa derhal barışçıl ve demokratik çözüm bulunmalıdır.

Cezaevlerinde ve gözaltılarda yaşanan şiddete derhal son verilmelidir.

Krizin faturasının kapanan işletmelerle, tahrip edilen mesleki alanlarımızla, daha da yoksullaşan ve işsiz kalan emekçilere çıkarılması düşüncesinden vazgeçilmeli, bunun için gerekli önlemler alınmalıdır.

 

DERYA ÖZKAR
TMMOB ESKİŞEHİR İKK SEKRETERİ