ŞUBEMİZİN VII. OLAĞAN GENEL KURULU YAPILDI

×

Hata mesajı

  • Notice: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 771 satırı) içinde Undefined index: 3.0.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 777 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 781 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 841 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
Eskişehir Şubesi

Yayına Giriş Tarihi

19 Ocak 2008

 Şubemizin VII. Olağan Genel Kurul Toplantısı'nı ; OGÜ Bölüm Başkanları ve Öğretim Görevlilerinin, Meslek Odalarının Yöneticilerinin, Çeşitli Sendika ve Dernek Başkanlarının, ve değerli üyelerimizin katılımı ile 19.01.2008 tarihinde Ticaret Odası Konferans Salonunda gerçekleştirdik.

 Şubemizin VII. Olağan Genel Kurul Toplantısı'nı ; OGÜ Bölüm Başkanları ve Öğretim Görevlilerinin, Meslek Odalarının Yöneticilerinin, Çeşitli Sendika ve Dernek Başkanlarının, ve değerli üyelerimizin katılımı ile 19.01.2008 tarihinde Ticaret Odası Konferans Salonunda gerçekleştirdik.

 Genel Kurulumuz, mesleğimizi uygulayarak bilimi ve teknolojiyi halkımızın hizmetine sunmak ve enerjimizin karşılığında insanca bir yaşam düzeyine kavuşmak isteyen biz mühendislerin ortak mücadelesini örgütlemeye ve örgütlenmemizi   güçlendirmeye katkıda bulunacak çoşku içersinde gerçekleşti.

Genel Kurulumuz'a katılımda bulunan tüm üye ve konuklarımıza teşekkür ederiz.

Şube Yönetim Kurulu Başkanımız Erhan KUTLU'nun VII.Olağan Genel Kurulu'nda yapmış olduğu açış  konuşması aşağıda verilmiştir.

 

Değerli Arkadaşlar 
Hepinizi yönetim kurulumuz ve şahsım adına sevgi, saygı ve dostlukla selamlarım. 7.dönem yönetim kurulu olarak çalışma dönemimizi tamlamış bulunuyoruz.

Şube Yönetim kurulumuz çalışma dönemi içinde; meslek ve meslektaşlarımızın sorunlarının yanı sıra, ülkemize, kentimize, toplumumuza ve çevreye karşı sorumluluklarımızın da bilinciyle mesleğimizin evrensel, meslektaşlarımızın kişisel ve Odamızın örgütsel birikimlerini hayatımızın ve çalışmalarımızın içine katmayı, geleceğin şekillendirilmesinde yer almayı, birlikte üretme, birlikte karar alma, birlikte yönetme anlayışıyla çalışmalarını sürdürmüştür. Bu anlayış emekten ve halktan yanadır, antiemperyalisttir, özelleştirmelere, nükleer çetelere, savaşlara, şeriat özlemcilerine ve ırkçı politikalara, her türlü terör ve şiddete karşıdır. Örgütsel bağımsızlığını her koşulda korur, kararlarını demokratik merkeziyetçi yöntemlerle alır, bir yandan meslek alanları üzerinden ülke gerçeklerini sorgularken, öte yandan mesleki denetimin ön koşulu olan üyelerinin mesleki bilgilerinin geliştirilmesine yönelik çalışmaları da ön planda tutar. Üye sorunlarının toplum sorunlarından ayrı tutulamayacağını her çalışmanın eksenine koyar. Bilim ve teknoloji temelinde sanayileşen, demokratik, tam bağımsız, aydınlık bir Türkiye özlemindedir. Oda çalışma ilkeleri yol haritamızdır. Bu kapsamda faaliyetlerimiz şubemizde ve bağlı bulunan üç temsilciliğimizde çalışma programımız doğrultusunda hayata geçirilmeye çalışılmıştır. Şube çalışmalarımız bülten, telefon mesajı, elektronik posta ve şubemiz web sitesinden siz değerli üyelerimize sürekli olarak duyurmaya çalıştık. Ayrıca yapılan hizmetlerin daha hızlı ve verimli olabilmesi amacıyla şubemize dönem içinde 4 adet binek aracı satın aldık. Bu bilgileri birazdan sizlere sunacağız.
     
 Değerli arkadaşlar

Küreselleşme sürecinde emek yoğun teknolojilerden ileri teknoloji uygulamalarına geçiş çabaları, yoğun bir şekilde ulusal sanayi ve ekonomimizi her boyutu ile etkilemektedir. Küreselleşme sürecindeki Pazar şartları, bu ortamda gelişen, sürekli değişim gösteren müşteri talepleri, mühendislik uygulamalarını, tasarımdan üretime, satıştan kullanıma, gelişkin ilişki ve iletişim ortamında, esnek, doğru çok yönlü hareket edebilme zorunluluğu ile karşı karşıya bırakmıştır. Tüm bu ifade edilenlerin gerçekleşebilmesi artık günümüzde iyi organize olmuş bir mühendislik sürecinin varlığı ile mümkün olabilmektedir. Bu oluşumları sağlayabilmek için biz mühendislerin mesleki bilgi ve birikimlerimizi sürekli geliştirmeye, eğitimin yaşam boyu bir süreç olduğu düşüncesi ile çalışmalarımızı ileriye götürmeye mecburuz. Meslektaşlarımız yanı sıra genç öğrenci arkadaşlarımızın bilgi ve becerilerinin geliştirilmesi için çeşitli eğitim, konferans, seminer, sohbet toplantılarının yanı sıra teknik, sosyal, kültürel geziler düzenledik. Bildiğiniz gibi, dönem içinde yeni hizmet binamıza taşındık. İki eğitim salonu, bilgisayar laboratuarı ve kütüphanesi ile meslektaşlarımızın, öğrenci üyelerimizin, gereksinim duyan her kurum ve kişinin kullandığı eğitim merkezimiz bulunmaktadır. Meslektaşlarımızın meslek içi eğitimlerinin daha da ileriye götürülmesi ve geliştirilmesi amacıyla eski hizmet binamızı da eğitim merkezi olarak yeniden düzenliyoruz. MİE faaliyetlerimizde katkı koyan değerli bilim insanlarına ve meslektaşlarımıza teşekkür ediyoruz.

 Değerli arkadaşlar

    Son yıllarda uygulanan ekonomik politikalarla ülkemiz küresel spekülatif sermayenin adeta boyunduruğu altına sokulmuştur. Borsaya 1.000 dolar olarak gelen para hiçbir katma değer yaratmadan bir yıl sonra 1.470 dolar olarak geri dönmektedir. Yüksek faiz + değerli YTL. kıskacıyla halkın sırtından %47 nema ile para kazanmaktadır. Hal böyle iken ihracat patlaması v.b. söylemlerle pembe tablolar sunulmaktadır. Oysa ki ihracatımız tamamen ithalata bağımlıdır. Sanayi ürünlerinde ithal hammadde girdi oranı 2002 yılında %60.1 iken  2007 temmuzunda %73 e çıkmıştır. Son bir yılda 154 milyarlık ithalatın 112.5 milyar dolarlık bölümü hammaddeye ödenmiştir. Yani ihracatımız daha hızlı bir şekilde artan ithalatla sürdürülmektedir. Sanayide üretimin teşvik edilmemesi sonucunda özellikle ara malı ve yatırım malı üreten sektörler taşeronlaşmaya yönelmekte, ağırlıkla fason üretimle ayakta kalmaya çalışmaktadırlar. Hiçbir denetime tabi olmadan Uzak Doğudan sanayi malları pazara girmekte ve KOBİ niteliğindeki işletmelere ağır darbe vurmaktadır. Durum böyle iken Sayın Başbakanımız "borç yiğidin kamçısıdır" diyerek, borçlanmayı meşrulaştırmaktadır. Oysa, borçlu biz, yiğit biz, ama kamçıyı da yiyen biziz.

 Değerli Meslektaşlarım

Odamız özelleştirme uygulamalarının temel hedefini, ülkemizin kendi kaynaklarını kullanma, geleceğini planlama ve ekonomisini yönlendirme işlevlerinden arındırılması olarak yorumlamaktadır. Özelleştirme uygulamaları ile bir yandan sağlık, sosyal güvenlik gibi alanlar ticarete açılarak devlet sosyal görevlerinden arındırılırken, diğer yandan da halkımızın vergileri ile yaratılan ve 84 yıllık cumhuriyetimizin birikimi olan entegre endüstri tesislerimiz 2-3 yıllık getirileri karşılığında pazarlanmaktadır.

 Bu gelişmeler sonucunda meslek uygulama alanlarımız gün geçtikçe daralmaktadır. Bizlerin, sanayi katma değeri içindeki ücretlerinin toplam içindeki payı son 10 yıl içinde %35.2 oranında azalmıştır. Mühendislik ücretleri de geçim standartları endeksine göre son 10 yıl içinde %56.8 oranında düşmüştür. Yani bir diğer deyişle mühendisler katma değerden daha az pay almaktadırlar ve görece olarak 10 yıl içinde yoksullaşmışlardır. 

 Değerli Meslektaşlarım

 85 yıldır kurulmuş bulunan Cumhuriyetimizle barışık olmayan bir kesim var. Bu kesim ülkemizin bugünkü cumhuriyet sisteminin içinde özgürce yaşarken, Osmanlı hayali kuruyor. Kurtuluş savaşı verilen 1920 li yılların acılarının hesabını düşünmeyen, o dönem ülkemizi emperyalistlere peşkeş çekenlerin kimler olduğunu çok iyi bilenler, Türkiye Cumhuriyetinin demokratik yapısından faydalanarak yaptıkları rejim tartışmalarının bir tek şeye faydası vardır o da emperyalistlerin emelleridir. Emperyalistlerin, ülkemiz insanlarının dinsel, etnik ve siyasal farklılıklarını kaşıyarak birbirine düşman olmasına fırsat veren siyasal iktidar ve muhalefetin kimlere hizmet ettiklerini çok açıkça görmemiz gerekir.

      Ekonomiyi IMF'ye, dış politikayı ABD'ye, iç güvenliği polislere teslim eden bu siyasal iktidara şeçim öncesi hemen hemen tüm kesimlerin karşı olmasına rağmen AKP ne oldu da tekrar büyük çoğunlukla iktidar oldu. Ülkede yaşanan işsizliği nasıl çözeceğini, hızla yoksullaşan halkın durumunun nasıl iyileştirileceğini, eğitimde, sağlıkta ve sosyal güvenlikte yaşanan tahribatın nasıl giderileceğini, tükenme noktasına gelen tarımın nasıl ayağa kalkacağını hiçbir parti dile getirmemiş her birinin ağzından "IMF programını en iyi ben yaparım, yürütürüm" sözleri çıkmıştır. IMF ve çok uluslu şirketlerle ilişkiler konusunda karnesi A olan AKP'nin tekrar iktidar olmasındaki en büyük payın bu olduğunu biliyoruz.

Siyaset halktan ve halkın örgütlü kesimlerinin katılımından uzaklaştırıldığında, siyasetin içinin boşaltılarak yozlaşması doğaldır. Emekçilerin, kadınların, gençlerin, çiftçilerin, emeklilerin örgütlü sesleri siyasete yansımadığı sürece, siyaset bir avuç siyaset simsarının tekelinde yozlaşarak çürüyecektir. Bu siyasal çürümenin engellenmesinin yegane yolu, toplumun örgütlenerek siyasallaşması, siyasetin de toplumsallaşmasıdır. Ülkemizde 12 Eylül hukukunun yarattığı baskı, geniş halk kesimlerini siyasetten uzaklaştırmış, emek ve meslek örgütlerinin kısaca demokrasi güçlerini siyasetin dışına itmiştir. Siyasetin anti- demokratik yönelimleri ve uygulanan ekonomik politikalar halkı, yoksulluk, işsizlik, örgütsüzleşme ve giderek kutuplaşma süreçleriyle baş başa bırakmıştır. Siyasetin özgürlükçü bir ortamda değil de e-muhtıra, e-bildirilerle yukarıdan aşağıya doğru dizayn edilmeye çalışılması, siyasetin savaş mantığına indirgenmesi, gerilimin artırılması seçim sonuçlarına da önemli ölçüde tesir ettiğine inanıyoruz.

12 Eylül hukukunun yarattığı anti demokratik seçim ve siyasi partiler yasalarına karşı çıkmayan, sendikalaşma ve iş yaşamında çalışanların yanında olmayan, ceza ve polis salahiyet kanunları ile adeta özgürlükleri kısıtlayan, eşitsizlikleri çoğaltan bir yapıyla karşı karşıyayız.  Ülkemizde sanki İslam dinine karşı bir duruş varmış gibi, Türk-İslam sentezci politikalarla, türban, imam-hatiplerle, zorunlu din eğitimiyle kendisine göre bir demokrasicilik oyunu oynayan bir iktidarla karşı karşıyayız.

Diğer yandan ülkemizde linççi ve kendisi gibi düşünmeyen herkesi yok etmeyi meşru gören anlayışlarla gericiliğin, şovenizmin ve faşizan düşüncelerin egemen kılınmaya çalışıldığı bir süreçten de geçmektedir. Ancak geleceğimizi karartmak isteyen, ülkemizi gericiliğin, faşizmin, tek tipliliğin ve korkunun hakim olduğu bir ülke haline getirmek isteyenlere izin vermeyeceğimiz bilinmelidir.

 Öte yandan ülkenin geleceğini ilgilendiren yasal düzenlemeler tek bir partinin inisiyatifinde kapalı kapılar arkasında yürütülerek sonuçlandırılmaktadır.  Son çıkarılan yasalar, yeni anayasa çalışmaları, yabancı mühendis çalıştırma, sosyal güvenlik v.b. yasalar, yapılan atamaların sonuçlarını yaşayarak hep beraber göreceğiz.

 Bilindiği gibi modern toplumu oluşturan işçi- işveren- memur- köylü-işsiz v.b. farklı kesimlerin toplumsal yapı olarak uzlaşması kamusal alanda olmaktadır. Bu açıdan bakıldığında kamusal alanın daraltılması ve dağıtılması toplumsal uzlaşmanın dağıtılması anlamına gelmektedir ve ne yazık ki yaşananlara ülkemizde bu olmuştur.  Hiçbir kesim yaşadıklarından memnun değil, gerici, bağımlı ve çıkarcı siyasetler ülkemizi içte ve dışta karanlık duruma getirmiştir. Günümüzde küresel emperyalist sermaye her alanda ve her fırsatta insanı insanla savaştıran kendine bağımlı yaparak büyüyor ve gelişiyor.

 Laikliğin, çağdaş bir toplumsal düzenin vazgeçilmez bir unsuru olduğu göz ardı edilmektedir. İnsanımız, 12 Eylül süreciyle birlikte neo-liberal politikalar ve Türk-İslam sentezinin getirdiği tutucu, muhafazakâr uygulamalarla karşı karşıya kalmıştır. İnsanımız, ya bu kıskacın etkisiyle kendisine dayatılan tüm olumsuzlukları yaşamaya devam edecek ya da özgür, demokratik ve eşitlikçi bir Türkiye 'den yana taraf olarak güç birliği yapacaktır.

  Değerli Meslektaşlarım

 Ülkemizin halkımızın mesleğimizin ve meslektaşlarımızın içinde bulunduğu bu olumsuzları aşmak, başka bir Türkiye yaratmak mümkündür. Bunun için bu ülkeyi yönetenlerin her şeyden önce bütün bu olumsuz gidişin nedeni olan küresel sermaye patentli politikalardan vazgeçmeli, yüzünü kendi halkına çevirmelidir. Eksenine insanların mutluluk ve refahını sosyal devlet anlayışını oturtan bilim ve teknoloji politikalarına dayalı bir sanayileşme ve kalkınma planı uygulamaya konulmalıdır. Böyle bir stratejide yerli yatırımcı özendirilmeli ve korunmalı katma değeri yüksek ileri teknoloji isteyen alanlarda yapılacak yatırımlar desteklenmeli, öz kaynaklarımıza dayalı, kamu kesimi öncülüğünde, özel girişimin dinamik katılımı, istihdam arttırıcı, sanayileşme ve kalkınma hedefine yönelik planlı toplumsal politikaların hayata geçirilmesi ile sorunlarının çözülebileceğine inanmaktayız.

Değerli Arkadaşlar

Şimdi sizlere soruyorum; bu sürecin dışında kalabilmeyi başaran var mı? Ne birey olarak ne de toplum olarak bu sürecin dışında kalabilmek, bu sürecin olumsuzluklarından etkilenmeden yaşayabilmek mümkün değildir.

 Yaşadığımız bu olumsuz süreci sorgulamak zorundayız. Eleştirmek ve dur demek zorundayız. Bu bizim insanlık görevimizdir. Her alanda ülke sorunlarına karşı duyarlı olmak ve üzerimize düşenleri yapmakla yükümlüyüz. Meslek alanlarımızda yaşadığımız sorunlar da bu süreçlerin yarattığı ülke sorunlarının bir parçasıdır ve ülke sorunlarından bağımsız olarak düşünülemez. Mesleki Demokratik Kitle Örgütü olan Odamız; halkın yararına alternatiflerini de sunarak doğruları her zaman söylemeye devam edecektir.

Değerli Arkadaşlar
Şimdi sizlere soruyorum; bu sürecin dışında kalabilmeyi başaran var mı? Ne birey olarak ne de toplum olarak bu sürecin dışında kalabilmek, bu sürecin olumsuzluklarından etkilenmeden yaşayabilmek mümkün değildir.
 Yaşadığımız bu olumsuz süreci sorgulamak zorundayız. Eleştirmek ve dur demek zorundayız. Bu bizim insanlık görevimizdir. Her alanda ülke sorunlarına karşı duyarlı olmak ve üzerimize düşenleri yapmakla yükümlüyüz. Meslek alanlarımızda yaşadığımız sorunlar da bu süreçlerin yarattığı ülke sorunlarının bir parçasıdır ve ülke sorunlarından bağımsız olarak düşünülemez. Aydınlık bir Türkiye ve aydınlık bir gelecek için, meslek örgütlerinin bir büyük sorumlulukla ve öznesine insanı koyan bir çalışma anlayışı ile meslek alanları üzerinden bu ülke için, bu halk için, insanımız için bıkmadan, usanmadan, yılgınlığa düşmeden doğruları söylemeyi sürdürmeleri gerekmektedir. Bu anlamda bizlere çok fazla görev ve sorumluluk düşüyor. Mesleki Demokratik Kitle Örgütü olan Odamız; meslek alanlarından yola çıkarak doğruları her zaman söylemeye devam edecektir.
Değerli Arkadaşlar,
Gücümüzü sadece sizlerden alarak yaptığımız çalışmalarımızda katkıda bulunan tüm meslektaşlarımıza yönetim kurulumuz adına teşekkür ederim. Hepinizin bildiği gibi üyelerimiz meslek temelinde bir araya gelmiş, çok bileşenli, değişik sosyal, siyasal ekonomik konumlara sahip mühendislerden oluşmakla beraber, odamız meslek, meslektaş, ülke ve toplum çıkarlarının korunması temelinde tüm üyelerimizin birlik ve beraberliğinden yanadır. Şubemiz bu birlik ve beraberliği üyelerimiz arasında oluşturduğuna inanıyorum.
MMO olarak, meslek ve uzmanlık alanlarımızla ilgili gelişmeleri ve sorunlarımızı tartışmaya açmak, ortaya çıkan görüş ve önerileri yetkililere iletmek, kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla Kongre, Kurultay ve Sempozyum düzeyinde bir dizi etkinlik düzenlemektedir.  Bu etkinliklerde yeni teknolojileri ve sektörel gelişmeleri tanıma ve üretilen bilgiyi paylaşmayı, yaygınlaştırmayı ve meslek alanlarından hareketle toplumsal yaşamı olması gereken normlara ulaştırmak hedeflenmektedir. Odamız bunları kamuoyu ile paylaşarak konuların tüm ilgili taraflarının katkı ve katılımları ile ülke ve toplumun refah düzeyinin artırılması mücadelesine yaşam bulmasını sağlamayı hedeflemektedir. Odamız onlarca kitap ve broşürden oluşan çeşitli konulardaki görüş ve önerilerini kamuoyuna ve kullanıcılara sunarak bunların takipçisi olmaya devam edecektir.
Meslek alanlarımızdan yola çıkarak düzenlediği etkinliklerle ülkemizin bilim, teknoloji, sanayileşme bütünselliğinin önemini vurgulayarak katılımcı demokrasinin ülkemizde yerleşmesine, çok sesliliğin oluşturulmasına, ileriye dönük çağdaş toplumsal değerlerin yaşama geçirilmesine ve örgütlü toplumun oluşmasına katkılarda bulunmaya çalışmıştır.

Değerli Arkadaşlar
Bu ülkenin, bu kentin üretmeye, proje geliştirmeye, bilime, teknolojiye, denetime kısaca biz mühendislere ihtiyacı var. Yaşadığımız kentte tüm kurumlar, yerel yönetimler, üniversiteler, meslek odaları arasında ortak çalışma anlayışı ve işbirliğinin geliştirilmesini, katılım ve eşgüdümün sağlanmasını bilgiye ve emeğe saygı duyulmasını, üreterek büyüyen, paylaşarak gelişen bir toplumun, bir kentin, bir ülkenin böyle oluşacağını düşünüyoruz. Gelin birlikte çalışma ve paylaşma anlayışını hayata geçirelim. Biz ülkemizin sanayileşmesi ve demokratikleşmesi için toplumumuzun refah düzeyinin yükseltilmesi, yaşamının güzelleşmesi için MMO olarak bu konuda oluşabilecek her türlü oluşumda bulunuruz, katkı ve katılıma hazırız. 
Şube çalışmalarımızda bizi yalnız bırakmayan, sürekli yanımızda olan ve destekleyen tüm bilim insanlarına, dostlarımıza,  üyelerimize, Afyon, Bilecik, Kütahya Temsilcilik Yürütme Kurullarına ve çalışanlarımıza tekrar bir kez daha yönetim kurulumuz adına teşekkür ediyorum.
Genel kurulumuzun mesleğimize, meslektaşlarımıza, ülkemize, yaşadığımız bu kent ve toplumumuza yeni kazanımlar getireceği inancı ile yönetim kurulumuz adına saygılar sunuyorum.

R.Erhan

MMO Eskişehir Şube

 Yönetim Kurulu Başkanı