Deprem, Tesisat ve Hafızalar

×

Hata mesajı

  • Notice: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 771 satırı) içinde Undefined index: 3.0.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 777 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 781 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 841 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
İstanbul Şubesi

Yayına Giriş Tarihi

30 Ekim 2019

Bu yazımda depremden, depremin tesisat üzerindeki etkisinden ve -bununla birlikte- insan evladının kısa süreli hafızasından bahsetmek istiyorum. Konu deprem gibi nadiren karşılaşılan ama etkileri yıkıcı olan felaketler olduğunda, maalesef en büyük sorunumuz ne teknik ne de ekonomik unsurlardan ibaret. En büyük sorunumuz, tamamen insan psikolojisiyle alakalı.

İnsan evladının çok kısa süreli bir hafızası var. Deprem gibi yıkıcı bir konu gündeme geldiğinde (ki gündeme gelmesi için ne hikmetse hep bir deprem olması gerekiyor) klasik popüler kültürün kurbanları olarak hemen deprem konuşmaya başlıyoruz. Her yerde, herkes depremi konuşuyor. Oysa aradan azıcık bir zaman geçtiği anda konu unutulmaya başlıyor, gündem değişiyor ve artık deprem gündemde olmadığı için, bu defa depremi HİÇ konuşmamaya başlıyoruz. Hal böyle olunca, deprem gibi nadiren karşılaşılan ancak etkileri yıkıcı olan felaketlere karşı yapılması gereken hemen hemen hiçbir şeyi yapmıyoruz. Peki nedir bu yapılması gerekenler? Aslında çok basit: Tedbir almak!

Tedbir almaktan başka yapabileceğimiz zaten hiçbir şey yok çünkü depremin ne zaman gerçekleşeceğini bilemiyoruz. Oysa tedbiri ne zaman alabiliriz dersek cevabı basit; hemen, şu anda! Bu yazıyı okuduktan hemen sonra tedbir almaya başlayabilirsiniz. Nedir bu tedbirler? Orası da basit çünkü bu işin uzmanları var. Konuyla ilgili her alanda hizmet sunan, ürün tedarik eden, uygulama ve kontrol gibi her türlü gereksinimi karşılayan mühendisler var.

Tabii sizlere düşen işler de var. Kendinize sorun; depreme karşı güvenli bir yapıda mı bulunuyorsunuz? Şu anda içinde bulunduğunuz bina -eviniz, işyeriniz, bir alışveriş merkezi veya havaalanı olabilir- depreme karşı güvenli mi? Bunu hiç düşündünüz mü? Bir binaya girerken kedinize şunu soruyor musunuz: “Bu binaya giriyorum ama acaba ben içerdeyken bir deprem olursa, can güvenliğim sağlanacak mı? Bu binanın yapımı ve işletimi, benim hayatımı koruyacak şekilde mi gerçekleştirildi?” Bırakın şu an içinde olduğunuz binayı; her gün yatıp uyuduğunuz, içinde çocuklarınızı büyüttüğünüz evinizle ilgili bu soruları soruyor musunuz kendinize?

İşte bunları sormadan, bu sorgulamaları yapmadan, bu farkındalığa sahip olmadan ne kadar konuşursak konuşalım; deprem, yapı, tesisat, mühendislik vs. hepsi nafile. O yüzden gelin, biz ilk önce şu kısa süreli hafıza denilen psikolojik zayıflığımızdan kurtulalım. Bu konuya uzun soluklu, bilinçli bir şekilde yaklaşalım. Ve şimdi tesisatın depreme karşı nasıl korunabileceğini, korunmazsa başımıza neler gelebileceğini biraz anlayalım.

Depremde meydana gelen hasarların %80’lere varan oranda yapısal-olmayan bileşenlerden (ki tesisat bunların başında gelir) kaynaklandığını biliyor muydunuz? Deprem sadece saniyeler sürer. Oysa akabinde çıkan yangınlar, duman ve panik içinde kaçışan insanların birbirlerini ezip geçmelerinden ötürü ölümler, yaralanmalar ve maddi hasarlar astronomik boyutlara ulaşabilir.

Hazır yangın demişken, otomatik yağmurlama (sprinkler) tesisatını ele alalım. Bu tesisat sistemi, boruların içindeki basınçla çalışır. Yapının herhangi bir yerindeki yağmurlama başlığı, ısının etkisiyle patlar ve basınçlı suyu püskürterek söz konusu alandaki alevi söndürür. Peki eğer yapının yangın dahi çıkmamış bir başka yerindeki boru çatlamışsa ne olur? Yanıtı basit; sistem basıncını yitirir ve yangının çıktığı alanda su püskürtemez. Çünkü bu tesisat çok narin bir sistemdir. İşte bu nedenle, özellikle yangın tesisatında sismik koruma yapılmaması gibi bir lüksümüz yoktur ve asla olamaz.

Benzer şekilde, özellikle çok katlı binalardaki kaçış merdivenlerine yüksek basınçla hava basan fanlar mevcuttur. Şayet bu fan azıcık bir hasar bile görmüşse, örneğin biraz yana yatmışsa ve esnek bağlantısı yırtılmışsa artık merdivene hava basamaz. Bunun sonucunda da binayı tahliye etmeye çalışan insanlar kendilerini dumana boğulmuş bir halde bulurlar. O panikle birbirlerini dahi ezip geçerken, ölümler için artık depreme gerek kalmaz. İnsanlar birbirlerini öldürürler.

Bu korkutucu senaryolara sebebiyet verebilecek daha başka örnekler de mevcut. Jeneratörler, acil durum enerji sistemleri, bunların dağıtımını yapan kablolar… Ayrıca gaz hatları ve daha birçok tesisat sistemi sebebiyle ölümlerin, yaralanmaların ve muazzam boyutta hasarların gerçekleşmesi kaçınılmaz bir gerçek olarak karşımızdadır. İşte tüm bunlardan ötürü tesisatın sismik koruması, basit bir yatırım kararı değil, can ve mal güvenliğinin teminatıdır.

Tesisatın deprem koruması için yapılması gereken ilk şey, konusunda uzman bir mühendislik ekibinin yapacağı tasarımdır. Bu noktada şunu da belirtmeden geçmeyelim; piyasada malzeme tedariki ve/veya uygulama yapan firmaların mühendislik hizmeti de sunduğu durumlar mevcut. Oysa deprem gibi hassas bir konunun mühendislik hizmeti, kesinlikle bağımsız mühendislik firmalarından alınmalıdır. Aksi taktirde ticari menfaatlerin öne çıkması gibi sebeplerle doğru mühendislik hizmetinin alınamaması gibi bir tehlike söz konusudur. Sismik koruma mühendislik hizmetini talep eden; ister yatırımcının kendisi ya da ana yüklenici isterse de tesisat alt yüklenicisi olsun, bu hususta çok dikkatli olmalıdır.

İkinci önemli husus, sismik koruma için kullanılacak malzemelerin uluslararası akreditasyona sahip ve bağımsız laboratuvarlarda test edilip sertifikalandırılmış olmalardır. Maalesef bu noktada da zaman zaman ticari menfaatler ön plana çıkmakta ve ürün sertifikasyonlarında bazı manipülasyonlar yapılabilmektedir. Bir örnek vermek gerekirse; sadece ABD’de ve sadece bu ülkenin 50 tane eyaletinden biri olan Kaliforniya’da ve hatta sadece hastanelerde istenen bir sertifika olan OSHPD belgesinin, ülkemizde zaman zaman şartnamelere yazılıyor olması kabul edilebilir bir durum değildir. Üstelik uluslararası camiada kabul gören ve çok daha yaygın bir kullanım ağına sahip bulunan ANSI/ASHRAE 171 gibi sertifikalara haiz ürünler, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de mevcuttur. Özellikle bu konuda şartname yazan proje ve müşavirlik ofislerinin üzerine büyük bir sorumluluk düşmektedir.

Bir sonraki aşama uygulamalardır. Şantiyelerin zor ortamlar olduklarını hepimiz biliyoruz. Ancak bunu bahane ederek tesisata sismik koruma yapmaktan kaçınmak, kabul edilemez bir hatadır. Daha acısı, zaman zaman sismik korumanın yapılmamış olmasına rağmen yapılmış gibi gösterildiği durumlarla da karşılaşılmaktadır. Asma tavanların kapanmış olduğu bahane edilerek, sismik koruma yapılıp yapılmadığının kontrolü geçiştirilmektedir. Bu noktada ana yüklenicilerin ve bina sahiplerinin çok dikkatli davranmaları gerekmektedir.

Son aşama olan kontrol, maalesef sıklıkla ihmal edilmektedir. Oysa tasarımı doğru yapılmış ve hatta ürünleri de doğru tedarik edilmiş bir projede bile uygulamadan kaynaklanan olası hatalar ve eksikler, tesisatın depremde hasar görmesine sebep olacaktır.

Sonuç olarak, tesisatın sismik koruması söz konusu olduğunda yatırımcıdan (yani bina sahibinden) başlayarak sırasıyla projeci, ana yüklenici ve alt yükleniciler, malzeme tedarikçisi ve nihayetinde müşavir firmaların, konunun gerektirdiği hassasiyet ve adalet çerçevesinde üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmeleri şarttır. Aksi taktirde depremin kendisi olmasa bile akabinde sebep olacağı tesisat hasarlarının ölümlere, yaralanmalara ve çok büyük maddi kayıplara sebebiyet vermesi kaçınılmaz olacaktır.

Eren Kalafat – Makina Mühendisi
Sismik ve Titreşim Yalıtımı Uzmanı