4. İZMİR RÜZGÂR SEMPOZYUMU `YERLİ ÜRETİM VE YAN SANAYİ" ANA TEMASIYLA DÜZENLENİYOR

Toplantıda ilk olarak konuşan Güniz Gacaner Ermin, bilimsel ve teknolojik gelişmelerin de değerlendirileceği sempozyumda, bilim dünyası ile mühendislerin bir araya geleceğine dikkat çekerek, konunun teknik yanlarının yanı sıra ekonomik ve sosyal boyutlarını da irdeleneceğini kaydetti. Rüzgar enerjisi alanındaki gelişmelere ivme sağlamayı hedeflediklerini ifade eden Gacaner Ermin, etkinlik programının Sempozyum Yürütme Kurulu‘nun gerçekleştirdiği 20 toplantı sonunda hazırlandığını belirtti. Etkinliğin bölgenin enerji kaynaklarının en sağlıklı şekilde değerlendirilmesine ve yenilenebilir kaynakların önündeki sorunların çözümüne odaklandığını vurgulayan Gacaner Ermin, etkinlik programına ilişkin bilgileri ise şöyle aktardı:

"Bu amaçla sempozyumun üç günlük programında açılış oturumunun yanı sıra altı ana konuda sekiz oturum düzenlenecektir. ‘Rüzgâr Enerjisinin Geleceği ve YEKA‘; ‘Rüzgâr Enerjisi Teknik Standartları‘, ‘Yerli Rüzgâr Endüstrisi‘, ‘Yatırımcılar Oturumu‘, ‘Rüzgâr Santrallerinin İşletilmesi‘ ve ‘Rüzgâr Enerji Santrali Kurulum, Bakım-Onarım‘ başlıklı oturumlarda sunumlar gerçekleştirilirken, ‘Küçük Ölçekli Rüzgâr Türbinleri‘ ve ‘Rüzgâr Ölçüm Teknolojileri ve Yenilikler‘ konularına ilişkin dört oturumda ise akademik bildiriler sunulacaktır. Sempozyum paralelinde düzenlenen sergide ise rüzgâr enerjisi alanında ürün ve hizmet üreten kurum ve kuruluşlar çalışmalarını katılımcılarla paylaşma imkanı bulacaktır. Şu an 19 firmanın katılım sağladığı sergiyle, teorik bilginin yanı sıra uygulama ve ürün geliştirme deneyimlerinin de katılımcılar arasında paylaşılması sağlanacaktır."

Gacaner Ermin etkinliğe izleyici olarak katılımın ücretsiz olduğunu vurgulayarak sözlerini tamamlamasının ardından söz alan Mahir Ulutaş ise ilk sempozyumun rüzgâr enerjisinin daha yeni tartışıldığı bir dönemde, 2001 yılında gerçekleştirildiğine dikkat çekerek başladı. Etkinliğin ikincisinin 2011 yılında düzenlendiğini hatırlatan Ulutaş, bölgedeki rüzgar enerjisi yatırımlarının artması üzerine etkinliğin üçüncüsünün 2015 yılında gerçekleştirildiğini hatırlattı.

Yerli Ekipman ve Teknoloji Vurgusu

Etkinliğin dördüncüsünün odağında "yerli üretim ve yan sanayi" konusunun yer alacağına dikkat çeken Ulutaş, konuşmasını şöyle sürdürdü: 

"TMMOB‘a bağlı iki meslek odası olarak yıllardır ülkemizin enerji ihtiyaçları için öncelikle yerli ve yenilenebilir kaynakların, merkezi bir planlama içerisinden, kamusal bir anlayışla kullanılması gerektiğinin altını çiziyoruz. Ülkemizin rüzgâr alanına ilişkin potansiyeli yüksektir. Türkiye Elektrik İletim AŞ‘nin (TEİAŞ) verilerine göre 2014 sonu itibariyle rüzgâr enerjisine dayalı 3 bin 630 megavatlık (MW) kurulu güç bulunmaktaydı. 2014 sonunda rüzgârın toplam kurulu güç içindeki payının yüzde 5,2 düzeyinde olduğu ve santral sayısının ise 90 olduğunu görüyoruz. Haziran 2017 verilerine bakıldığında santral sayısının 31‘i lisanssız olmak üzere 185‘e, kurulu gücü ise 21,2 megavatı (MW) lisanssız olmak üzere toplamda 6 bin 161 MW‘a ulaştığı görülüyor. Aradan geçen 2,5 yıllık kısa süreye rağmen yüzde 70‘in üzerinde bir büyüme gerçekleşmesi sevindirici olmakla birlikte, Elektrik İşleri Etüt İdaresi‘nin Rüzgâr Enerjisi Potansiyel Atlası adlı çalışmasına göre sadece ilimiz İzmir`de ekonomik olarak kurulabilecek potansiyelin 11 bin 854 MW olduğu göz önünde bulundurulursa, henüz yolun başlangıcında olduğumuzu söyleyebiliriz. Türkiye genelinde 48 bin MW‘lık rüzgâr enerjisi potansiyeli bulunduğu dikkate alındığında ise 6 bin MW‘la potansiyelimizin yalnızca yüzde 12-13‘lük kısmını kullanabildiğimizi söyleyebiliriz." 

Başta İzmir olmak üzere rüzgâr kullanım oranın, doğaya, çevreye, kültürel ve tarihi dokuya zarar vermeden büyütülmesi olanaklı olduğuna dikkat çeken Ulutaş, "Elektrik Mühendisleri Odası ve Makina Mühendisleri Odası olarak, kaynakların yerli olmasının yanında bu kaynaklar için kullanılacak ekipmanlardaki yerli üretimin de önemli olduğunu ifade ediyoruz. Yerli ekipman ve teknoloji geliştirilmesi konusunda ülkemizin henüz emekleme aşamasında bulunduğundan hareketle, rüzgâr ve güneş enerjisine ilişkin Ar-Ge çalışmalarının, enerji alım fiyatlarına dayalı mali mekanizmaları aşacak bir şekilde teşvik edilmesi gerektiğinin altını çiziyoruz" diye konuştu. Yerli kaynaklarının ithal ekipmanlarla değerlendirilmesi durumunda temel ekonomik problemlerden biri olan cari açığın düşürülmesine beklenilen katkının sağlanamayacağına vurgu yapan Ulutaş, konuşmasını şöyle tamamladı: 

"Başta mühendislerimiz olmak üzere bu alandaki yetişmiş işgücümüz, Ar-Ge yapacak, teknoloji geliştirecek niteliktedir. Hem teorik bilginin hem de deneyimlerin aktarılması için bir platform işlevini gören sempozyumumuzun, ülkemizin mühendislik birikimini artırması ve bu birikiminin kamu yararına katma değere dönüşmesi dileğiyle, tüm ilgileri sempozyumumuza davet ediyoruz."