NAZIM HİKMET ÖLÜMÜNÜN 58. YILINDA İZNİK MÜŞKÜLE'DE ANILDI

×

Hata mesajı

  • Notice: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 771 satırı) içinde Undefined index: 3.0.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 777 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 781 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 841 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.

Türk ve dünya şiirinin büyük ustası Nâzım Hikmet, ölümünün 58'inci yılında Müşküle Kültür, Çevre ve Düşünce Derneği ve TMMOB Makina Mühendisleri Odası Bursa Şubesi tarafından 5 Haziran 2021 Cumartesi günü İznik Müşküle'de gerçekleştirilen etkinlikle anıldı.

Etkinlikte, Müşküle Kültür, Çevre ve Düşünce Derneği Başkanı Turan Yılmaz, Müşküle Kültür, Çevre ve Düşünce Derneği Sekreteri Tarık Demiray,  CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, TMMOB Genel Başkanı Emin Koramaz, TİP Genel Başkanı Erkan Baş, TMMOB Makina Mühendisleri Odası Başkanı Yunus Yener, TMMOB Makina Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Fikri Düşünceli ve Araştırmacı-yazar Güney Özkılınç konuşma yaptı.

Konuşmaların ardından 10 Ekim Halk Korosu'nun seslendirdiği, marşlar ve türküler ile tamamlanan etkinlikte TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz'ın konuşması şöyle:

Değerli Başkanlarım, Değerli Dostlar,

Hepinizi Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği adına dostlukla selamlıyorum.

Bu güzel etkinliği düzenleyen Müşküle kültür, çevre ve Düşünce Derneği’ne ve Makine Mühendisleri Odamızın Bursa Şubesi’ne teşekkür ediyorum.

Sizler de biliyorsunuz Bursa şehri tarih boyunca hep göçmenler ve sürgünlerle özdeşleşmiştir. Osmanlı’dan yakın dönemlere kadar Bursa gayrimüslim azınlıklar ve göçmenler için yerleşim yeri, muhalif aydınlar için ise sürgün yeri olagelmiştir.

Dolayısıyla Bursa tarih boyunca hep çok kültürlülüğün ve fikri zenginliğin coğrafyalarından, kaynaklarından birisi olmuştur.

Değerli Dostlar,

Güzel Türkçemizde “Sürgün” ceza olarak gönderilen yer anlamına geldiği kadar, bir bitkinin yeni boy veren filizi anlamına da gelir. Bu anlamıyla baktığımızda Şeyh Bedreddin’den Nazım Hikmet’e kadar bu topraklara sürgün olarak gönderilen her isim, burada yeni fikirlerin, yeni zihinlerin boy vermesinin de aracısı olmuşlardır.

Şeyh Bedreddin Börklüce Mustafa’yı ve Torlak Kemal’i bu topraklarda filizlendirmiştir. Nazım Hikmet de Müşküleli İsmail Başaran’ı, Seçköylü İbrahim Balaban’ı, Adanalı Orhan Kemal’i bu topraklarda filizlendirmiştir.

Onların hikayelerini kendi edebiyatına katarak; onların romanına, şiirine, resmine kendinden çok şey katarak bu verimli sürgünün dallanıp budaklanmasına vesile olmuştur.

Bunca ismin izi olduğu bu topraklar, belki de Nazım Hikmet’i anmanın en anlamlı olduğu yerlerden birisi.

Yakın zamana kadar Nazım Hikmet ismi ve hatırası adeta Bursa’dan silinmeye çalışılıyordu. Hayatının 11 yılını geçirdiği, en sevilen eserlerini kaleme aldığı Bursa’da Nazım Hikmet’i hatırlatacak neredeyse tek bir mekan ve yapı yoktu. Neyse ki artık Nazım Hikmet adını taşıyan yeni kültür merkezleri açılmaya başlandı.

Aydınlanma ve sosyalizm fikirlerine açıklığı, devrimcilere ve aydınlara sahip çıkışıyla ün kazanan Müşküle’de düzenlenen Nazım Hikmet etkinliklerini de Nazım’ın buradaki hatırasının yaşatılması bakımından önemli buluyorum.

Değerli Dostlar,

Haziran ayının ilk günleri ülkemizde ilerici-devrimci edebiyat önemli isimleri olan Orhan Kemal, Ahmet Arif ve Nazım Hikmet’in ölüm yıldönümleridir. Şimdilerde sosyal medya paylaşımları ile kutlanılıyor ama 1990’lı yıllarda başta odalarımız olmak üzere pek çok kitle örgütü tıpkı burada olduğu gibi bir araya gelerek devrimci yazar ve ozanlarımızı anardı.

Aydınlarımızın gerici-faşist saldırılarla bir bir aramızdan alındığı 90’lı yıllarda, hem aydınlarımıza, hem de onların temsil ettiği ilerici, devrimci, toplumcu değerlere sahip çıkmanın bir gösterisiydi bu anmalar.

Türkiye’de aydınları hedef alan saldırıların, devletle iç içe geçmiş organize yapıların işi olduğu, egemen güçlerin halktan yana fikirleri susturabilmek için bu karanlık yolları kullandıkları her geçen gün daha da açıklığıyla ortaya seriliyor.

Bu nedenle bu ülkenin ilerici, devrimci, toplumcu edebiyatçılarına, yazarlarına, aydınlarına sahip çıkmak, demokrasi ve özgürlüklerden yanan tüm toplumsal güçlerin ortak sorumluluğu ve görevidir.

Başta Nazım Hikmet olmak üzere bugün burada ismini saydığım tüm isimler verdikleri eserlerle sadece edebiyatımıza katkı vermekle kalmadılar, Türkiye’de 1960’lı yıllardan itibaren gelişen toplumsal mücadeleye de büyük bir ilham kaynağı oldular.

Onların temsilcisi olduğu toplumcu çizgi, ülkemizdeki devrimcilerin, sosyalistlerin, yurtseverlerin ülke gerçekleriyle doğrudan bağ kurmasında önemli bir rol oynadı.

Bizler gidemediğimiz coğrafyaları, görmediğimiz insanları, yaşamadığımız hayatları onların aracılığıyla tanıdık. Bize dayatılan devlet bilgisine ve kültürüne karşı, toplumun gerçek bilgisini, tarihini ve kültürünü bu isimlerin yazdıklarından öğrendik. Dünyamızın ve fikirlerimizin şekillenmesinde devrimci yazar ve ozanlarımızın katkısı büyüktür.

Değerli Dostlar,

Bizim bu etkinliklerle yapmaya çalıştığımız şey bir yandan onların edebi ve toplumsal yönlerini yeni kuşaklara hatırlatmak, diğer yandan da onlara olan minnet borcumuzu ödemektir aslında.

Bizler biliyoruz ki Türkiye’de emekten yana, toplumdan yana, doğrudan yana olmak büyük bedeller ödemeyi gerektirebiliyor. Ama herkes de bilsin ki, hayatını emek için, toplum için, hakikat için bedeller ödeyerek harcamış isimlerin hatırasını da daima yaşatacağız.

Buradan bir kez daha 3 Haziran 1963’te kaybettiğimiz Nazım Hikmet’i, 2 Haziran 1970’te kaybettiğimiz Orhan Kemal’i, 2 Haziran 1991’de kaybettiğimiz Ahmet Arif’i, 24 Aralık 1989’da kaybettiğimiz İsmail Başaran’ı ve 9 Haziran 2019’da kaybettiğimiz İbrahim Balaban’ı saygıyla anıyorum.

Sözlerimi Nazım Usta'nın dizeleriyle tamamlamak istiyorum:

"Duyduğunuz çakalların ulumasıdır

Safları sıklaştırın çocuklar

Bu kavga faşizme karşı, bu kavga hürriyet kavgasıdır"

Hepinizi yeniden saygıyla selamlıyorum."

TMMOB Makina Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Fikri Düşünceli de bir konuşma yaptı. Tüm katılımcıları saygıyla, sevgiyle ve dostlukla selamlayan Düşünceli, Nazım'ı seven anlayan dostlarla bir arada olmaktan da son derece mutlu olduğunu ifade ederek, konuşmasına şöyle devam etti:

Anmak Yaşatmaktır, Devrimci Yazar ve Ozanlarımızı Anıyoruz”

“Ahmet Arif, Orhan Kemal ve Nazım Hikmet, haziranda toprağı düşler. Haziranda ölmek zor. Anmak yaşatmaktır diyor saygı sevgi ve özlemle bir kez daha anıyoruz. Ve tabii ki ağacımıza, meydanımıza, kentimize, parkımıza dokunma sloganı ile başlayıp, bütün ülkede milyonlarca kişiyi meydanlara döken Gezi Direnişi’nin tarihimiz ve en heyecan verici o en parlak o en gururlu günlerinin sekizinci yılındayız. O görkemli haziran günlerini yaratanları ve elbette polis şiddeti nedeniyle kaybettiğimiz değerli kardeşlerimizi Ethem’i, Ahmet’i, Ali İsmail'i, Mehmet, Abdullah’ı, Medeni’yi, Hasan Ferit’i ve simsiyah gözleri ile Berkin Elvan'ı anıyoruz. Anılarını ve hayallerini mücadelemizde yaşatmaya devam edeceğiz. Zor günlerden geçiyoruz tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde salgın ile mücadele ediyor. Toplum olarak uzunca bir süre evlerimize kapandık. Salgından korunmaya çalıştık, toplumun yoksul kesimler için eziyetli günler yaşandı, yaşanıyor. Hepimiz kendi sağlığımızı korumayı düşünürken, iktidarın salgını fırsata çevirmeye çalıştığı da bir gerçek. Böylesi günlerde, böylesi durumlarda başta sağlık çalışanları ve bilim insanları olmak üzere, kamusal sorumlulukla hareket edenlerin, üzerindeki yükü ve sorumluluğu daha da arttırıyor. Ülkemizde bu sorumlulukla hareket eden, sağlık meslek örgütleri, ve pek çok onurlu bilim insanının var olduğunu bilmek içimizi biraz rahatlatıyor.

Bugün, Dünya Çevre Günü. Ülkemizde çevre tahribatı hat safhaya ulaşmış durumda. Bu tahribat iklim krizinin daha da derinleşmesine, doğal çevre, doğal yaşam, tarımsal üretim, kırsal, kentsel tüm toplumsal yaşamı, kısaca ülkemizin bugünüyle, sosyo ekolojik geleceğini tehdit edici boyutlara ulaşmıştır. Burdur Gölü'nün, Salda Gölü'nün, Marmara Denizi'nin mevcut durumu içler acısıdır. Ege, Marmara, İç Anadolu'daki göllerin tamamı kirlenmiştir. Denizlerimiz korumasız durumdadır. Sanayi, tarım, imar, yapı, ulaşım, enerji, maden, orman, hazine arazileri, koruma alanları, mera ve çayırlar, kıyılar, doğal kaynaklar, yeraltı su kaynakları, denizler, barajlar, göller gibi birçok alanda yanlış politikalar izlenmektedir. Türkiye'nin ormanları, dağları, koruma ve tarımsal üretim alanları sürekli olarak imara, betonlaşmaya açılmakta, verilen yeni maden ruhsatları ile dağ ve ormanlarımız ile su kaynakları ve tarımsal alanlar tahrip edilmektedir. Kaz Dağları, Kuzey Marmara Ormanları, Doğu Karadeniz'in dağ ve ormanları ile ülke genelinde halk direnişleri bu nedenledir. Başta İkizdere ve Kirazlıyayla olmak üzere; talana tahribata direnen halkın yanında olduğumuzu ifade ediyoruz.” Düşünceli, ülkenin dört bir yanında direnen, hak, hukuk, adalet ve özgürlük mücadelesi verenleri Nazım Hikmet’in şu dizeleri ile selamladı:

onlar ümidin düşmanıdır sevgilim

akar suyun

meyve çağında ağacın

serpilip gelişen hayatın düşmanı

bursada havlucu Receb’e

karabük fabrikasında tesviyeci Hasan’a düşman

fakir köylü hatçe kadına

ırgat süleymana düşman

sana düşman, bana düşman,

düşünen insana düşman

vatan ki bu insanların evidir,

sevgilim onlar vatana düşman..

çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına

çürüyen diş, dökülen et

bir daha geri dönmemek üzere yıkılıp gidecekler

ve elbette ki sevgilim elbet

dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya

dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle işçi tulumuyla bu güzelim memlekette hürriyet!”

Ardından TMMOB Makina Mühendisleri Odası Başkanı Yunus Yener katılımcıları selamlayarak, “Bu kavga faşizme karşı kavga, bu kavga emperyalizme, bu kavga otokratik yönetimlere karşı, mücadeleye devam” ifadelerini kullandı.