ODA DANIŞMA KURULU 48. DÖNEM 1. TOPLANTISI GERÇEKLEŞTİRİLDİ

×

Hata mesajı

  • Notice: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 771 satırı) içinde Undefined index: 3.0.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 777 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 781 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 841 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.

Oda Danışma Kurulu 48. Dönem 1.Toplantısı, 3 Ekim 2020 tarihinde covid-19 pandemisi nedeniyle online olarak gerçekleştirildi. 

Toplantıya Oda Denetleme ve Onur Kurulu üyeleri, TMMOB temsilcileri, Oda ve Şube Yönetim Kurulu Üyeleri ve Oda Teknik Görevlilerinden oluşan 120 kişi katıldı. Toplantıda, Odamızın 48. Dönem Çalışma Programı Taslağı’na ilişkin görüş alışverişinde bulunuldu. Oda Danışma Kurulu toplantısı Oda Başkanı Yunus Yener ve TMMOB Başkanı Emin Koramaz'ın açış konuşmaları ile başladı.

Açış konuşmasını yapan Oda Başkanı Yunus Yener toplantıya katılanları selamladıktan sonra “Yeni ve yoğun bir çalışma dönemine başlarken rehberimiz yine Oda Çalışma İlkeleri, yönetmeliklerimiz, genel kurul kararları ve genel kurul sonuç bildirisi olacaktır” dedi.  “Genel kurullarımız totaliter iktidara karşı cumhuriyetçi, laik, demokratik, halkçı, toplumcu/kamucu bir yanıt olmuştur” diyen Yener, toplantıda ağırlıklı gündemin 48. Dönem Çalışma Programı Taslağı üzerine görüş alışverişinde bulunmak olduğunu belirtti ve gelen görüşler doğrultusunda çalışma programına Oda Yönetim Kurulu tarafından son halinin verilerek çalışmalara devam edileceğini söyledi. Yener daha sonra şöyle konuştu:

“Dünya, mevcut sistem içinde aşılması imkânsız bir bunalım içindedir”

“Türkiye’yi de etkileyen dünya durumuna genel kurul konuşmamda değinmiştim, Çalışma Programı taslağında da yer verdik. Bu nedenle tekrarlara girmeksizin, günümüz dünyasının bütün ülkeleri etkileyen iktisadi, siyasi, toplumsal ve uluslararası hukuk itibarıyla mevcut sistem içinde aşılması imkânsız bir bunalım içinde olduğunu belirtmek istiyorum. Emperyalist hegemonya stratejilerinin kan gölüne çevirdiği Yakın Doğu/Orta Doğu ve Kuzey Afrika bu gerçekliğin canlı örnekleriyle doludur.

Gerek emperyalist işgal ve yayılma politikalarının, gerek neoliberalizmin yıkıcı sonuçlarının, gerekse Covid-19 salgınının gösterdiği acı gerçekler, dünyanın toplumsal ihtiyaçları esas alan halkçı toplumcu/kamucu bir yönelim dışında barış ve refaha erişemeyeceğini göstermektedir.

Dünya kapitalizmi/emperyalizmin belirlediği uluslararası işbölümü içinde yer alan ülkemizde de durum benzerdir. Gerek bu nedenle gerekse yeni çalışma dönemimizin başında, sorumluluk ve görevlerimizin tespiti açısından ülkemizdeki duruma kısaca değinmek istiyorum.

“Siyasal İslamcı yeni bir rejim tesis edilmeye çalışılmaktadır”

Her gün tanık olduğumuz üzere; Cumhuriyet ve toplumsal gelişme süreçlerinin iktisadi-sosyal kazanımları, barışçı dış politika, laiklik, bilim, aydınlanma, modern toplumsal yaşam, demokrasi, kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı, hukukun üstünlüğü, 150 yıllık Anayasal gelişmeler ve tüm sosyal haklar tasfiye edilerek kişi egemenliğine dayalı siyasal İslamcı yeni bir rejim tesis edilmeye çalışılmaktadır.

Daha öncesi de var ama iktidar özellikle 2013 Gezi direnişinden bu yana iktidardan düşmemek için devlet şiddetine özellikle başvurmaktadır. Bu temelde sosyalistler, CHP’liler, gazeteciler, kadınlar, sosyal medya kullanıcıları ve HDP, kısaca toplumsal muhalefetin her kesimi sürekli olarak uygulanan baskı ve şiddete maruz kalmaktadır.

İktidar dünyanın büyük güçleri arasındaki çelişkiler ve  yayılmacı stratejilerin yol açtığı kaotik ortamdaki boşluklardan yararlanmaya çalışırken hem Suriye ve Libya örneklerinde olduğu gibi bu ülkelerin parçalanmasına hizmet etmekte hem de ülkemizin emperyalist devletlere bağımlılığının daha da pekişmesine yol açmaktadır.

İktidarın dış politikasının, bölge politikalarına doğrudan, (Mısır ve Suriye yönetimlerine duyulan İhvancı husumetten ötürü) Doğu Akdeniz sorununa da dolaylı bir şekilde yansıdığı üzere, İhvancılık ve siyasal İslamcılıkla belirlendiğini özellikle belirtmek gerekir.

İktidar dış politikada, içerideki toplumsal muhalefeti bastırmak için militarist öğeleri bilinçli olarak kullanmakta ve hep gördüğümüz üzere emperyalistlerin belirlediği sınırları aşmaya yöneldiğinde hizaya çekilmektedir.

“Türkiye’ye yeni bir yön gerekir”

İktisadi bağlamda ise en uç noktalarına kadar uygulanan neoliberalizm, yolsuzluk, kuralsızlık ve sınırsız rant politikaları, ülkemizin bugünü ve geleceğini yoksullaştırarak karatmaktadır. Dövizle yapılan dış borçlanma rekor meblağlara ulaşmışken “Kur benim için hiç önemli değil, ben hiç işin o tarafına bakmıyorum. Sanayi sağlam, üretim tarafı sağlam. Kur meselesinden göreceksiniz, en kârlı çıkan biz olacağız, çünkü artık kurun kontrolü bizim elimizde” diyen aymazlıkla malul bir ülke ve ekonomi yönetimi Türkiye’yi mahvediyor.

Serbestleştirme–özelleştirmeler, kamusal üretim, hizmet ve denetimin tasfiyesi, üretim ile ihracatın ithal girdilere bağımlılığı ve fason üretim olguları bu iktidar döneminde ülkemizi sanayisizleştirmiş, tarımı mahvetmiş, mühendisliği değersizleştirmiştir.

Bu sürecin bir halkası da meslek örgütlerimizi etkisizileştirme/tasfiye girişimleridir.

Bu olguların bütünü itibarıyla Türkiye’ye yeni bir yön gerekir diyor ve halk egemenliğine, kamucu/toplumcu politikalara, eşitlikçi, sömürüsüz, laiklik ve bilimin aydınlatıp geliştirdiği üreten, kalkınan, hakça paylaşan, barış ve kardeşlik içindeki bir Türkiye gerekliliğine işaret ediyoruz.

“Odamız ve TMMOB’mizin geleceğini düşünmeyi ihmal etmemeliyiz”

Bu ayın 23-24-25’inde yapılacak olan TMMOB genel kurulu pandemi nedeniyle zorunlu olarak ertelendi, Birlik Başkanımız değinecektir. Ben sadece, Odamızın TMMOB’nin motor gücü olması itibarıyla, delege arkadaşlarımızın, ne  zaman yapılırsa Birlik genel kurulu ve seçimlerine katılımına önem vermeliyiz demek istiyorum. Bu vesileyle Odamızı TMMOB Yönetim Kurulunda temsil eden Emin Koramaz arkadaşımıza, Birliğimize sunduğu mücadeleci katkılardan ötürü teşekkür ediyor ve kendisini kutluyorum.

Ayrıca belirtmek gerekir, iktidarın Barolar ve Türk Tabipleri Birliği’ne yaptığı saldırıların benzerlerine hazırlıklı olmalı; Odamız ve TMMOB’mizi geleceğe nasıl taşıyacağımız üzerinde düşünmeyi ihmal etmemeliyiz. Barolara yönelik düzenleme bizler için uyarıcı olmalı, gerekli hazırlıklarımızı bütün örgütümüzde yapmalıyız. Yeni çalışma döneminin en acil görevlerinden biri budur.

TMMOB’yi ve Odalarımızı dönüştürme çabası, kamu yararının tasfiyesi kapsamında gündeme gelmiştir. Kamu idari yapısındaki piyasacı otoriter dönüşümlerle kamusal üretim, hizmet ve denetimlerin tasfiyesi ve mevzuatımızda yapılmak istenen değişiklikler birbirleriyle bağlantılıdır ve  kamusal mesleki denetim fonksiyonlarımız ile özerk yerinden yönetim kuruluşu hüviyetimizin yok edilmesine yöneliktir.

“Direnmek boynumuzun borcudur”

İktidar böylece üst Birliğimiz TMMOB ve Odalarımız ile mühendislik, mimarlık, şehir planlama alan ve hizmetlerini piyasa işleyişine doğru yönlendirmeyi, taşeronlaştırmayı, demokratik yollarla ele geçirilemeyen Odalarımızı bölmeyi, usulsüzlük ve kuralsızlaştırmalarla işleyen rant düzeni önündeki engelleri kaldırmayı hedefliyor.

Bu noktada direnmek boynumuzun borcudur. Odamız ve TMMOB’nin yurtsever halkçı toplumcu mesleki çizgisi ile mesleğimizin demokratik mevzisi olan örgütlülüğümüzün korunarak sürdürülmesi tarihi bir sorumluluk, tarihi bir görevdir.

Bu açıdan önümüzdeki zorlu süreci, bütünlüğümüzü koruyarak, çalışmalar ve hedeflerimizi büyüterek ve örgütlü üye gücümüze dayanarak direngen, çalışkan bir tarzda göğüslemeliyiz.

Mesleki sorumluluklarımızı daha iyi yerine getirmeyi, örgütlülüğümüzü güçlendirmeyi ve kamusal hizmet niteliğimizi yükseltmeyi sürekli gündemimizde tutmalıyız. Çünkü Türkiye’nin bu perspektifteki hizmetlere çok ihtiyacı var.

Odamızın ve TMMOB’nin siyasi iktidarların tasarruflarını bilimsel teknik ölçütler ve kamusal-toplumsal-mesleki yarar süzgecinden geçirmeye dayanarak ülkenin en karanlık dönemlerinde bile gerçekleri açıklamaktan geri durmadığı ve böylece ayakta kaldığı gerçekliği bizlere bundan sonra da rehber olmalıdır.

Bundan sonra da, hiçbir siyasi gücün arka bahçesi olmayan bu bağımsız tutum ile örgütsel varlık ve ilkelerimizi koruyan duruşumuzu uyum içinde sürdürmek, örgütlülüğümüzün devamını böylece her koşulda sağlamakla yükümlüyüz. Çalışma Programı taslağının özü ve ekseni budur.

“Salgının süreceğini gözeterek önlem ve çalışmalara devam etmeliyiz”

Son olarak bir konuya daha değinmek istiyorum. Bildiğimiz üzere Covid-19 salgınının başlamasıyla birlikte örgütsel bütünlüğümüzü, üyelerimizi ve çalışanlarımızı korumaya yönelik olarak çalışma düzenimizi değiştirerek birçok tedbir aldık.

Ayrıca Şubelerimiz, üyelerimiz ile iletişim kurarak dayanışma çabası içine girdiler. Çevrimiçi teknik söyleşiler düzenledik. Birçok üye ve Şubemiz, sağlık emekçileri ile dayanışma ve acil maske-siperlik gereksinimi için üretimler yaptılar.

Salgının daha da süreceğini gözeterek bütün bu vb. önlem ve çalışmalara devam etmeliyiz.

Hiç şeffaf olmayan, kötü ve gerçek verilerin gizlenerek yönetildiği bu süreçte insanların canlarını yetersiz bireysel önlemlerle piyasanın insafsızlığına bırakan, sermaye güçlerini destekleyen politikalara hep karşı çıktık. Salgına karşı izlenen ve izlenmesi gereken politikaların değişik yönleri ile gündemimizdeki bazı önemli konulara dair ilk günlerden itibaren birçok açıklama yaptık.

Odamızın öncülüğünde oluşan ve şu an on bir meslek kuruluşu ve hekim dostlarımızı kapsayan İklimlendirme Teknik Kurulu toplumsal yaşamın değişik alanlarına yönelik çok önemli teknik tedbirler açıkladı.

Bu noktada Şubelerimizin bu tür açıklamaları ve benzer yayınları faaliyet sahalarındaki bütün kurum, kuruluş, okul, sanayi tesislerine vb. ulaştırması çok önemlidir. Bizim merkezden bütün ülkeye yönelik dağıtım yapma olanaklarımız yok, olsa bile bu açıklama ve çalışmaların yerel-bölgesel ayaklarının kurulması, Şube-İl-İlçe Temsilcilik faaliyetleri ve toplumla temas açısından daha önemlidir diyerek konuşmamı tamamlıyor, sözü sizlere bırakıyorum.

“Siyasi iktidar salgınla ilgili etkin bir mücadele sürdüremiyor”

Yener’den sonra konuşan TMMOB Başkanı Emin Koramaz katılımcıları selamladıktan bugün şekillendirilecek olan çalışma programının TMMOB açısından da büyük önem taşıdığına vurgu yaparak özetle şöyle konuştu:

“Makina Mühendisleri Odası, hem mesleki ve teknik birikimi, hem örgütsel ve kurumsal yapısı, hem de demokratik işleyişi açısından TMMOB'nin en önemli odalarından birisidir. Burada yürütülen çalışmalar sadece kendisine değil TMMOB'ye de yol gösterici olacak. Dolayısıyla bugün burada söylenecek her görüş çok önemli. Oda genel kurumumuzda çok kapsamlı bir konuşma yaparak TMMOB çalışmaları hakkında da kapsamlı bir bilgilendirme yapmıştım. Bu nedenle o kadar detaylı bir konuşma yapmayacağım.

Bildiğiniz gibi 23-25 Ekim tarihleri arasında TMMOB genel kurulunu yapacaktık. Ancak İçişleri Bakanlığı pandemiyi bahane ederek çıkardığı bir genelgeyle 1 Aralık’a kadar tüm kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının genel kurullarını erteledi. Bu nedenle birlik genel kurulumuzu ileri bir tarihte gerçekleştireceğiz. Siyasi iktidar salgınla ilgili etkin bir mücadele sürdüremiyor. Hepimizin bildiği gibi vaka sayılarını gizliyor. Etkinlikleri erteliyor. Bütün yükü sağlık çalışanlarının sırtına yükleyerek bu süreci ilerletmeye çalışıyor.

“Zorbalık dışında hiçbir politikaları kalmadı”

Biliyorsunuz genel kurulların ertelenmesinin asıl nedeni barolar birliği. Ekim ayı içerisinde tüm barolar seçimlerini yaparak genel kurulda oy kullanacak delegeleri seçecekti. Siyasi iktidarın bu sürece yönelik hazırlıklarını tamamlayamadığı, dolayısıyla da bu kararı bir zaman kazanma taktiği olarak aldığı noktasında iddialar var. Yüksek Seçim Kurulu’nun dün aldığı akla zarar bir karar var. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları genel kurullarını yapamaz ama siyasi partiler genel kurullarını yapabilir. Aslında bu, iddiayı biraz güçlendiriyor.

Sağlık Bakanlığı’nın itirafı da salgın başından beri vakaların gizlendiğini açıkça dile getiriyor. Halk sağlığını görmezden gelen uygulamalar nedeniyle aralarında arkadaşlarımızın da bulunduğu binlerce kişi yaşamını yitirdi. Hepsini saygıyla anıyor halen hastalıkla mücadele eden arkadaşlara da acil şifalar diliyorum. Çok yoğun bir dönemden geçiyoruz. 6 yıl önce yaşanan ve davası görülen Kobane olayları nedeniyle aralarında Kars belediye başkanının da bulunduğu 17 HDP’li siyasetçi tutuklandı. Kars belediyesine kayyum atandı. Böylelikle son yerel seçimlerde HDP tarafından kazanılan tüm belediyeler siyasi iktidarın bir şekilde kontrolüne geçmiş oldu. Sadece HDP değil ülkemizin en önemli kurumlarından biri olan Anayasa Mahkemesi bile siyasi iktidarın hedefi haline gelmiş durumda.

“Baroya yönelik saldırıyı genişletilerek diğer meslek kuruluşlarına yöneltecekler”

Tek adam rejiminin, demokrasinin ve hukuk devletinin tüm kırıntılarını ortadan kaldırmakta kararlı bir tutum sergilediğini görüyoruz. Siyasi iktidar iç politikada, ekonomide ve dış politikada tamamen tıkandı, elinde zorbalık dışında hiçbir politikası kalmadı. Karşısına çıkan her sorunu şiddet ve baskıyla çözmeye çalışıyor. Devlet kurumlarını, valilikleri, polis gücünü, hukuku, basını ve sosyal medyayı da bu baskının bir aracı olarak kullanıyor. Artık bu durum tek adam rejiminin alametifarikası haline geldi. Gerek cumhurbaşkanı gerek küçük ortağı yaptıkları her konuşmada suçlayıcı ve ayrıştırıcı bir dil kullanıyor. Kendisi gibi düşünmeyenleri düşman olarak adlandırıyorlar.

Son dönemde Ayasofya ve İstanbul Sözleşmesi konusundaki tutum, TTB'nin kapatılmasına ve yöneticilerinin tutuklanmasına yönelik açıklamalar, artık tek adam rejiminin, toplumun kapsayıcı politikalarından savrulduğunu gösteriyor. Kendi öncelikleri doğrultusunda adımlar atıyorlar. Kanal İstanbul Projesi’nde, Salda Gölü’nde gördük bunu, Olympos’ta yaşadık. Son zamanlarda çıkarılan yasalar içinde belki en önemlileri sosyal medya yasası ve çoklu baroya izin veren yasaydı. Bu dönemde baroya yönelen saldırının genişletilerek diğer meslek kuruluşlarına yöneltileceğini biliyoruz. Siyasi iktidar demokratik seçimlerle kazanamadığı tüm kurumları etkisizleştirmeye, yok etmeye çalışıyor.

“Mücadeleyi yükseltmekten, dayanışmayı büyütmekten başka hiçbir güvencemiz yok”

Geçtiğimiz dönem bu gelişmelere yönelik hızlı ve çok kapsamlı bir tepki gerçekleştirmiştik. AKP'nin rahatsızlığının asıl nedeninin, TMMOB'nin toplumsal olanı koruma noktasındaki kararlılığı, politikaları ve yurtsever tutumu olduğunu kamuoyuyla paylaşmıştık. Bu kararlılığı bu dönemde de göstermek zorundayız.

Bu rejim tarafından atanan Anayasa Mahkemesi’ni bile tehdit olarak gösterenlerin meslek örgütlerine saldırmaktan geri durmayacağını tüm üyelerin ve hepimizin bilmesi gerek. Bizim tek adam rejimi karşısında mücadeleyi yükseltmekten, dayanışmayı büyütmekten başka hiçbir güvencemiz bulunmuyor. Bu dönem bu anlamda oldukça zor bir dönem olacak. Ben Türkiye’nin içinden geçtiği bu karanlık dönemde görev alan, yönetim kurullarımızda, onur kurullarımızda, TMMOB kurullarında yeni dönem birlikte çalışacağımız bütün arkadaşlarımıza kolaylıklar diliyorum. Danışma kurulumuzun eşit, özgür, demokratik Türkiye mücadelemize üreten, sanayileşen ve hakça bölüşen bir ülke özlemimize katkı vermesini diliyorum.”

TMMOB Başkanı Emin Koramaz’ın açış konuşmasından sonra Oda Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi Elif Öztürk, MMO 48. Dönem Çalışma Programı Taslağı üzerine bir sunum yaptı.

“Akılla, mantıkla, bilimle öğreneceğiz ve öğrendiklerimizle yöneteceğiz”

Öztürk’ten sonra söz alan MMO geçmiş dönem başkanı Ali Ekber Çakar özetle şöyle konuştu: “Ocak ayında şube genel kurullarımızı Ağustos ayında da örgütümüze sahip çıkıp önlerimizi alarak genel kurulumuzu yaptık. Aynı zamanda tarihe de bir not düşelim dedik ve pandemi koşullarında ki kongremizi demokrasi şölenine çevirerek, ülke ve dünya gündemine ilişkin sözümüzü söyleyip mesajlarımızı ilettik. Dönemin özgül koşulları gereği geçtiğimiz dönemde yaptığımız çalışma programlarının aynısını pandemi koşulları içerisinde yerine getirmemiz mümkün olmayabilir. Pandemi dönemine uygun çalışmalar sunmak zorundayız. Bizler akılla, mantıkla, bilimle öğreneceğiz ve dolayısıyla öğrendiklerimizle yöneteceğiz. Ama bugün bizi yöneten insanların akılla, mantıkla, bilimle yönettiklerini düşünmüyorum.

Bu topraklar acıyla öğrenenlerin coğrafyası. Bütün dünyada olduğu gibi pandeminin ağır koşulları da devam ediyor. Bu koşullar altında insanlar yaşamlarını sürdürmek için mücadele ediyor. Geniş halk kesimlerinin hakkını, hukukunu korumak yerine kendi çevresinde konumlanmış bir avuç sermaye sınıfının çıkarlarını savunan bir iktidarla karşı karşıyayız. Böylesi bir süreçte eski alışkanlıklarımızı, eski yaşam biçimimizi sürdürmek olanaklı değil. Döneme ilişkin yeni iletişim kanallarını geliştirmemiz önemlidir. Geçmişiyle övünen daraldıkça da kendi içine kapanan, üyelerle bağı kopmuş, ideallerinden kopmuş bir şekle dönüşmemek istemiyorsak ciddi şekilde düşünmek gerekiyor. Gerekli tedbirleri alamazsak sadece Odacıların yaşama alanına döner burası. Bunları yaşamamak için hepimizin ciddi şekilde dikkatli olması gerektiğini düşünüyorum.”

“Pandemiyle yaşamayı öğreneceğiz”

Çakar’dan sonra konuşan Adana Şube Başkanı Ümit Galip Uncu özetle şunları söyledi: “İnsan artık bu ülkede neyin acısını yaşayacağını şaşırıyor. Bu ülkenin acıları, dertleri bitmiyor. Bir de üstüne pandemi ile tanıştık, iyice alt üst olduk. Covid-19 geçirmiş bir insanın karamsarlığıyla değil bu söylediklerim. Gerçekten haberleri izlemeniz yeterli bu dediklerimi hissetmek açısından. Yeni dönemde pandemiyle yaşamayı öğrenerek 48.dönem çalışmalarına hep birlikte destek vereceğiz. Çalışma raporuna paralel Adana Şube olarak bu dönemden beklentilerimizi kabaca çerçeveleyelim istedik. Birincisi kurumsal merkezi demokratik yapımızın mekanizmalarını gözden geçirelim ve kurumsal iletişim konusunun örgütümüzün damarlarına yayılmasına izin verelim. 47. Dönem yönetim kurulunun başlattığı başkanlar, sekreterler, müdürler toplantıları oldukça verimliydi. Bunlar bir an önce kurumsallaştırılmalı. Hatta bu toplantı zincirlerine saymanlar da katılmalı bence. Herhangi bir şubenin yaptığı doğru ya da yanlış uygulamaların hızlıca diğer şubelere aktarılması gerekiyor.

İkincisi muhasebe yapısının köklü değişikliklerle yeniden yapılandırılması gerekiyor. Mevcut yapımız ne ihtiyaçlarımızı karşılıyor ne yöneticiler için doğru verileri üretiyor. Tüm süreçlerimizi şeffaf ve kontrol edilebilir hale getirerek örgütün verimini artırabileceğimizi, hataları azaltabileceğimizi düşünüyorum. Üçüncüsü de merkezi bilgi işlem yapısının gözden geçirilmesi gerekiyor. Özellikle uzaktan çalışmanın önem kazandığı bu dönemde bilgi işlem alt yapımızın ve sunduğu hizmetlerin çok verimli olduğunu düşünmüyoruz. Web sitemiz bile çok kullanışsız ve çağ dışı durumda. Dördüncü ve belki de en önemlilerinden bir tanesi uzaktan eğitim konusu. Adının ne olduğu önemli değil ama artık örgütün alt yapısı sağlam, kullanımı çok esnek, zamandan ve mekândan kurtarılmış bir eğitim sistemine ihtiyacı var. Bu sadece pandemi dönemi için değil, belki değişen dünya düzeninde bize uzun yıllar arşiv ve platform sağlayacak bir araç olacak.”

“Üyeleri sürece dâhil etmeliyiz”

İstanbul Şube Başkanı İbrahim Tataroğlu özetle şöyle konuştu: “Pandemiyle beraber gördük ki, üyelerimize ve yurttaşlarımıza sahip çıkacak hiçbir mekanizma yok. Bu ülkede sağlık bakanı alenen aylardır yalan söylüyor, geçen gün de itiraf etmek zorunda kaldı. Böyle bir ülkede yaşıyoruz. Bu bize nasıl sorumluluk yüklüyor, ülkede güvenilir kurumlara ihtiyaç var. İyi ki TTB var, iyi ki TMMOB var denilecek kurumlara ihtiyaç var. Bugünlerde bu kurumların ayakta kalması, üretmesi ve topluma ulaşması çok önemlidir. Çok güzel çalışmalar yapıyoruz, üyelerimize anlattığımızda çok beğeniyorlar ama şok geçiriyorlar. Çünkü hiçbir şeyden haberleri olmuyor. Bu da etkin iletişimle çözülebilir bir konu. Üyeleri sürece dâhil etmeyle çözülebilecek bir konu. O yüzden iletişim konusunun altını çizmemiz ve üyelere ulaşmanın yeni yollarını bulmamız lazım. Gerekirse youtuber olalım ama anlatalım üyeye ne yaptığımızı, onu dâhil edelim.

Aidat toplamada yeni yöntemler bulmak ve aidat topladığımızda üyeye farklılıklar yaratmak gerekiyor. Mesela aidat vermeyen webinarlarımıza erişemesin. Aidat ödemekle ödememek arasında bir fark yaratmalıyız. İkincisi de aidat konusu üyeyle Oda arasında devasa bir sorun. Bu sorunun çözülmesi için de üyenin bunu ödemesi gerekiyor. Hani biz aidatı affedecek veya başka bir şey yapacak durumumuz yok. Böyle bir şeyi doğru da bulmuyorum. Yıllık 180 TL üye aidat ödemiyorsa bu bağlılıkla ilgili bir değerlendirmedir ve yöntemlerin değerlendirilmesi gerekir. Ama üye ile aidat meselesini çözmezsek ilerleyemeyiz. 1000 lira borcunuzun olduğu yere selam bile vermezsiniz en temelinde. O yüzde aidat konusunu da dayanışma ilişkisi temelinin bir parçası yaparak ilerlemenin faydalı olduğuna inanıyorum.”

Halktan, demokrasiden, laiklikten ve cumhuriyetten yana güçlerle omuz omuza olmalıyız”

Tataroğlu’ndan sonra söze alan Diyarbakır Şube Başkanı Mehmet Emin Timur özetle şunları söyledi: “Yapılan konuşmaları dikkatlice dinledim ve bu noktada TMMOB’un MMO’nun Türkiye için ne kadar önemli olduğunu fark ettim. Ama son yıllarda HDP üzerinden kazanılan belediyelere kayyum atanması noktasında veya üyelerine dönük tutuklamalarına rağmen ayakta kalabilmeleri doğrultusunda arkadaşların HDP’ye yönelik daha derinlikli düşünmeleri gerektiğini düşünüyorum. Odamızın yaptığı teknik konulara arkadaşlar çok değindi, çok kıymetli çalışmalar. Pandemi koşullarında yaptığımız çalışmaların kamuoyunda yarattığı etki de çok önemliydi. Ama şu bir gerçek ki biz mühendislerin ülke tek adamcı faşist yönetimle yürütülüyorken, bizim mesleğimizi yapacağımız yanılgısına düşmemiz bizi yanılgıya götürecektir. Ülke gerçekten son yıllarda ciddi bir karanlığa sürükleniyor. İktidar kendine karşı hiçbir muhalefeti görmek istemiyor. Bu noktada naçizane önerim halktan yana, demokrasiden yana, laiklikten yana, cumhuriyetten yana güçlerle omuz omuza olmamız gerekiyor.

Biz aslında halktan yana muhalefet etmiyoruz, biz halktan yana politikaların uygulanmasını dillendiriyoruz. Bilimin halktan yana kullanılması gerektiğini söylüyoruz. Bu bizim muhalefet ettiğimizi göstermiyor. Belki bu dili de değiştirmek gerekiyor. Zaman zaman karşılaşıyoruz TMMOB siyasetle iç içe diye, gerçeklikten uzak olduğunu biliyoruz. Bizim daha çok demokrasiden yana, cumhuriyetten yana kesimlerle yan yana durup bunu ulaştırmamız gerekiyor. Uzun yıllar boyunca kadınlarımız ikinci planda tutulmaya gayret edildi ve hala onun sancılarına yaşamaya çalışıyoruz. Son zamanlarda ülkemizde halktan yana emekten yana kadın arkadaşlarımızın yaptığı çalışmaların sindirilmesine ilişkin çabaları çok ciddi görüyoruz. Bunu kendi şubemizde Arin arkadaşımızın tutuklanmasıyla da bire bir görmüş olduk. Bu noktada odamızın kadın arkadaşların daha fazla ön planda olmasını sağlayacak çaba ve çalışmalar içerisinde olması gerektiğini düşünüyorum. Bu odada sorumluluk almak çok ciddi bir cesaret ve bunun da ne kadar önemsendiğini görüyorum.”

“Sadece meslek örgütü değil toplumsal muhalefetin parçasıyız”

Temur’dan sonra konuşan İzmir Şube Başkanı Melih Yalçın özetle şöyle konuştu: “Her dönem seçilirken söylüyoruz zor bir dönem diye ama her dönem bir öncekinden daha zor oluyor. Ülke tek adam rejimiyle boğulma noktasına gelmiş,  tarihinin en büyük sosyal ve siyasal krizini yaşıyor. İnsanları sokağa taşıracak bir sürü olay yaşanırken bu ülkede artık çıt çıkmıyor. Sadece bizim gibi kurumlar eksik de olsa ayakta kalmaya, sözünü söylemeye çalışıyor. Kadın cinayetlerini bir türlü durduramıyoruz. Bunun politik bir şey olduğunu biliyoruz. Kürt siyasetçilerine yapılan soykırım politikası da artık dayanılmaz noktalara geldi. Artık bu iktidarın iktidarda kalmak için her şeyi yaptığı noktadayız. Toplumsal muhalefet yeterli çabayı ve sesi gösteremiyor. Her zaman olduğu gibi TMMOB'ye ve Makina Mühendisleri Odası’na çok büyük iş düşüyor. Biz sadece meslek örgütü değil toplumsal muhalefetin parçasıyız.

Çalışma taslak programını hazırlayan arkadaşlara teşekkür ediyoruz. Yönteme dair bir iki cümle etmek istiyorum. Online toplantıların sayısını artırmak gerekiyor. Danışma kurullarında dile getirilen bütün konular örgütün oluşturulacak alt kurullarında daha detaylı tartışılmalı ve çalışma raporu böyle detaylandırılmalıdır. Pandemi döneminde örgütlenme noktasında sorunlar yaşadık. Fabrikalara gidemez olduk çünkü dışarıdan ziyaretçi kabul edilmiyor. Dolayısıyla il, ilçe temsilciliklerindeki arkadaşların da iletişimi çok zayıfladı. Tüm bu tartışmalar içerisinde ülkenin zaten kötü yönetimi vatandaşları daha büyük sorunlara sev ediyor. Bu sorunların en başında da işsizlik var. Üyelerimizde de bu oran çok yüksek. Bizim sebep olduğumuz bir şey değil tabi, ama üye ilişkileri açısından buna dair bir çözüm bulmamız gerekiyor. Eğitim çalışmalarını gözden geçirerek belki bir açılım bulabiliriz. Şubelerimizin çok fazla mali özerklikleri kalmadı. Her şey merkezi düzeye taşındı ve merkezi olarak kontrol ediliyor. Böyle bir durumda denetleme kurulunun yapısı ve sayısı konusunu bir kez daha gözden geçirmemiz gerekiyor. Aynı zamanda onur kurulu artık üyelerimizin davalarını gören bir mahkeme konumuna düştü. Bu konunun da tartışılmasını ve oda örgütüne bir çözüm önerisi getirilmesinin doğru olacağını düşünüyorum.”

“Zulümle abat olanın sonu berbat olur”

Yalçın’dan sonra konuşan Denetleme Kurulu Üyesi Zeki Baran özetle şunları söyledi: “Takdir edersiniz ki insan evin içinde yangın çıkınca ocaktaki yemek pişti mi diye bakmaz, önce evi söndürmeye çalışır. Sanırım ülkedeki durumu buna benzetmek doğru olur, temennilerimizin gerçekleştirilmesi direkt ülkenin gidişatıyla bağlantılıdır. İktirdar son günlerde yaklaşan erken seçimlere hazırlık için muhalif kesimlerin, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının, STK’ların, ötekilerin bir araya gelmemesi için bütün gücünü kullanıyor. İnsanların helikopterden atılmasına şahit oluyoruz maalesef. O helikopterden atılmak istenen bu ülkenin bütün ötekileridir.

Bugün HDP üzerindeki baskıları sadece HDP’ye yönelik ya da ağırlıkla temsil ettiği kürt yurttaşlarımıza yönelik görmemek gerekir. Tabi ki zulümle abat olanın sonu berbat olur, bundan şüphemiz yok. HDP’nin elinde il belediyesi kalmadı hepsine kayyum atandı. Kars Belediyesi’ne atanan kayyumun Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki savaşla direk alakası vardır. Bilinçaltında lojistik üs olarak düşündüler. Ayhan başkan cezaevinde, salınsa da tutuklansa da istifa edeceğini açıkladı. Ertesi gün bütün meclis üyeleri tutuklandı ve kayyum gerçekleşti. Eskiden böyle şeyler olunca ortada iddia yok ki neye dayanarak bunu diyorsunuz derdik. Ama maalesef gelinen noktada mahkeme kararlarına biz şu eleştiriyi getiriyoruz; ülkede hukuk sistemi yok ki adalet sistemini, mahkeme kararlarını kaile alalım.

TMMOB bünyesinde yer alan ya da almayan tüm mesleki yapıların mesleklerini yapabilmeleri için önce yaşanılabilir bir ülke ve toplum yaratılması gerekiyor. Bunun ekmek kadar su kadar elzem olduğunu düşünüyorum. Ülkenin tüm ötekileri olarak dayanışmayı büyütmenin tam zamanıdır. Bunu sadece sözle ifade etmek maalesef şimdiye kadar yaptıklarımızı tekrarın ötesine gitmeyecektir. Maalesef olağanüstü dönemlerde olağan çabalarla çözüm bulmak mümkün değildir. Bunun için olağanüstü mücadele etmek gerekiyor. TMMOB’nin ve benzeri yapıların şu aşamada böyle bir reaksiyonu göstermesi ötekilere, dışlananlara cesaret verecektir. Bunun için her zaman elimizden gelecek bir şeyler olduğunu düşünüyorum.”

“Şubeler olarak üzerimize düşeni yapacağız”

Baran’dan sonra söz alan Zonguldak Şube Başkanı Birhan Şahin özetle şunları söyledi: “Ne yazık ki ülkede demokrasi ortadan kaldırılmış ve hukuk tamamen devre dışıdır. Kendi seçtikleri Anayasa Mahkemesi üyelerini bile hoşlarına gitmeyen bir karar çıktığı zaman hemen hedef tahtasına oturtan bir düşünce var. Buna rağmen iktidara sonradan eklenenler televizyonda pervasızca yargı altın çağını yaşıyor diyor. Biliyorsunuz yakın geçmişte baro yasası değişti. Büyük olasılıkla bunun devamı olarak da hazırlıkların tamamlanması adına iki gün önce çıkan genelgeyle meslek örgütlerinin genel kurulları özellikle ertelendi. Dolayısıyla TMMOB genel kurulu da ertelendi. Bu süreci baro yasasıyla ilişkilendirmek gerekiyor. Belli ki iktidar hırçınlaşıyor. Meslek örgütlerini, demokratik kitle örgütlerini hedef alıyor. Büyük olasılıkla adımlara devam edecekler. Bu işin sonu TMMOB’ye gelecektir, öyle gözüküyor. Önümüzdeki dönem mücadeleyi getirecektir. Buna hazırlıklı olmalıyız.

Taslak halinde sunulan 48.dönem çalışma programı gayet net, kapsamlı bir çalışma olmuş. Hangimiz ne yapmamız gerekiyorsa bütün şubeler olarak üzerimize düşeni yapacağız. Değişim hayatın özünde var. Bizim odanın kurumsal yapısı da değişime açık bir yapı. Ama tabi her değişim ilerleme anlamında düşünülemiyor. Özellikle odanın kurumsal yapısına yönelik değişim önerileri, dikkatlice değerlendirilmelidir. Gündeme getiren arkadaşlar tarafından daha dikkatli çalışılmalıdır. Demokratik merkeziyetçilik hep eleştirilen bir konudur. Ama bu demokratik örgütler tarafından geçmişten beri uygulanır. Demokratik merkeziyetçilik tartışmaya herkesin katıldığı, uygulamada da herkesin uyguladığı bir şeydir. Bunun dışında programda yer aldığı üzere bilirkişilik eğitiminde, yetki konusunda bir problem var sanırım. Bu konuda talep alıyoruz, umarım en kısa sürede çözülür. Pandemi döneminde okullar kapandığı için öğrenci üye çalışmamız kesintiye uğradı. Öğrenci üyelerle iletişimimizi sürdürmemiz gerekiyor.”

“İçte cumhuriyetle husumet, dışta ihvanla muhabbete dayanan bir politika var”

Şahin’den sonra konuşan TMMOB Yönetim Kurulu Y. Üyesi Tevfik Peker özetle şöyle konuştu: “Biliyorsunuz ülkemizin içte cumhuriyetle husumet, dışta ihvanla muhabbete dayanan bir politikası var. Bu politikaların yansıması olarak geçtiğimiz günlerde Rıza Sarrafla ve dağıtılan rüşvetle ilgili açıklamalara erişim yasağı getirildi. Ormanlarımız, tatil köyü alanlarına göre özel olarak yer açılıyor gibi yanıyor. Bildiğiniz gibi Halk TV ve Tele 1’e ceza geldi kapatıldılar. Damadımız açıklıyor siz dövizle mi maaş alıyorsunuz diye. Bu köprüler, yollar, şehir hastaneleri dövizle yapılıyor. Acaba bunu yapan müteahhitler memnun mu? Bunu bilmiyoruz.

En önemli konulardan biri de, yaklaşık 65 ilde belediyesi olan HDP’nin bugün geldiği noktadır. 4 ilçe iki de beldesi var artık. Bu çok önemli bir mesaj. Çünkü burada, HDP’yi seçimlere sokmamak ya da boykota gitmesini sağlayarak bu anahtar partiyi saf dışı bırakarak tek adam rejimini güçlendirmek hedefi var. Buradan bütün muhalif örgütlere de selam gönderiyor iktidar. Karşısında olan her şeyi, Anayasa Mahkemesi’ni, TMMOB’yi, Tabipler Birliğini’nı herkesi hedef gösteriyor. Burada sıra ana muhalefet partisine gelince karşı çıkacak kimse kalmayacak Son günlerde üç tane bakanımız öne çıktı. Damat Ferit Paşa, sağlık bakanımız ve milli eğitim bakanımız. Dünyada itibarımız kalmadı, yalancı devletiz biz. O bakımdan Dünya Sağlık Örgütü Türkiye’yi saf dışı bıraktı. Hiçbir açıklamasına kulak asmıyor. Pandemide de halkımız baştan sona kandırılıyor.

Peki, bu pandemi de bizim durumumuz ne? Bizler bilimi ve tekniği emperyalizmin ve sömürgenlerin değil, emekçi halkımızın hizmetine sunmak için çaba gösteren bir anlayışa sahibiz. Şimdi bir ufak makasımızı atıp eski rayımıza, emekten ve halktan yana bakış açımıza dönmemiz lazım. TMMOB, Tabipler Birliği, muhalif partiler başta HDP olmak üzere tamamımız bir nehirde şelaleye doğru gidiyoruz. Herkes biliyor geminin su aldığını, kaptanın yalan söylediğini. Buna göre politikalar geliştirmemiz lazım.”

“Buradan ancak dayanışmayla çıkabileceğimizi düşünüyorum”

Peker’den sonra konuşan Denizli Şube Başkanı Harun Kemal Öztürk özetle şunları söyledi: “Yakın gelecekte, online toplantılar ve eğitimler konusunda daha fazla çalışmalar yapılacağını düşünüyorum. Çünkü covid-19 sürecinde online konularla ilgili bazı imkanlar doğdu. Bunu fırsata çevirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bu konuyu zaten konuşuyoruz. Ama başka neleri ele almamız gerektiğini daha detaylı konuşmak istiyorum. Oda olarak aslında çok şey yapıyoruz. Yaptıklarımızı ulaştıramıyoruz. Daha çok görünür olmamız lazım. Her ürettiğimizi her düşüncemizi paylaşmamız lazım bu platformlarda. Elimizdeki platformları da zenginleştirmemiz lazım. Bununla ilgili bence profesyonel çalışma grupları kurmalıyız ve profesyonel şekilde buna eğilmeliyiz. Bir oda televizyonu kurulması gerektiğini düşünüyorum. Canlı yayın yapan bir kanal olabilir. Burada her konuyla ilgili ama özellikle mesleki konularla ilgili görüşlerimizi paylaşabiliriz. Hem twitter’dan hem youtube’dan paylaşabiliriz. Öğrencilerimizden de burada faydalanabiliriz. Zenginlik getirecektir diye düşünüyorum. Gerçekten oda olarak çok şey yapıyoruz.

Online eğitimle ilgili çok yol aldık ama geliştirmemiz lazım. Uluslararası ilişkileri ben çok önemsiyorum. Şurası bir gerçek ki bu ülkede yaşamak çok zor. TMMOB ve MMO gibi örgütlü kuruluşların ülkede işi çok daha zor. Bu baskılara göğüs gerebilmek için uluslararası ilişkilerin güçlü olması gerektiği inancındayım. Bununla ilgili ben bir komisyon kurulması gerektiğini düşünüyorum. Bu komisyon bir çalışma yaparak yol haritası belirleyebilir. Yurtdışı ilişkileri olan akademisyenler ve ilişkisi olan üyelerimiz görev alabilir. Hangi konuyu ele alırsanız alın çok zorlu bir süreç. Buradan ancak dayanışmayla çıkabileceğimizi düşünüyorum. Ben bu süreçte merkezin aldığı kararların çok akılcı ve yerinde olduğunu düşünüyorum. Bundan sonraki çalışmalarda da yine aynı kararlılıkla devam edeceğine inanıyorum.”

“Halkın yanında çalışmalarımıza devam edeceğiz”

Öztürk’ten sonra konuşan Eskişehir Şube Başkanı Atilla Tomsuk özetle şöyle konuştu: “Her dönem maalesef ülkemizde da daha zor olmakta. Tek adam rejiminden kurtulmak için TMMOB’nin gösterdiği çalışmalarla beraber, önünde sonunda biz bu adamdan kurtulacağız. Ülke demokrasi rayına girecek. Ama tek adamın yaratacağı tahribat maalesef çok ciddi boyutlara ulaşacak. Kayyum atamaları, bütün örgütlere baskılar, örgütlerin çalışmaması için meclisten alınan kararlar ve propagandalar bizi görevlerimizden yıldıramayacak. Biz bildiğimiz halkçı, halkın yanında çalışmalarımıza devam edeceğiz.

48. Dönem Çalışma Programı Taslağı’nı inceledik ve değerlendirdik. Çoğuna katılıyoruz. Ufak tefek değişikliklerimiz var. Onları da genel merkeze bildirdik. Biz ilk defa raylı sistem sempozyumu yapmak istiyoruz. Biliyorsunuz raylı sistem ciddi anlamda gelişmekte. Bunu inşaat ve elektrik mühendisleri odalarıyla birlikte yapmak istiyoruz. Üç oda birlikte çalışmalarını başlattık ve tarihini belirledikten sonra yapmak istiyoruz.”

“Önceliklerimizi değiştirmemiz gerekiyor”

Tomsuk’tan sonra konuşan Bodrum İlçe Yürütme Kurulu Başkanı Semayi Yaman özetle şunları söyledi: “Faşist diktanın covid-19 salgınından faydalanıp rejimini güçlendirmeye çalıştığı bir dönemde suskunuz. Ülkemizin milli eğitim bakanı sistem tıkandığında doğru yolda olduğunu deklare ediyor. Sağlık bakanı yalan söylediğini, doğru yolda olduğunu deklare ediyor. İçişleri bakanı 6 yıl öncesindeki olaylara dayanarak operasyon peşinde koşuyor. Ekonomi bakanı Dolar ve Euro’yla hiçbir alakamız olmadığını dile getiriyor ve biz suskunuz. İkinci dünya savaşındaki papazın sözünü sizlere hatırlatmayacağım ama suskunlara sıra geldiğinde kimse kalmamasını engellemek için tüm örgütümüzle çalışma önceliklerimizi değiştirmemiz gerektiğinin farkına varmamız gerekiyor. Çünkü bunları hayata geçirmemiz için zamanımız kalmayabilir. Ben bunları hatırlatmak istedim.”

“Birlikte çalışmak, birlikte üretmek zorundayız”

Yaman’dan sonra konuşan Bursa Şube Başkanı Fikri Düşünceli özetle şöyle konuştu: “Kapsamlı bir çalışma raporu olmuş. Bunlara bir iki ilave olabilir. Türkiye’nin iki temel gündemi var. Ekonomik kriz ve buna bağlı işsizlik. Diğeri de korona salgını. Bu şartlar altında bu çalışma programını nasıl gerçekleştireceğimizin üstünde durmamız lazım. Biz bu çalışmayı güç birliği yaparak, birlikte merkezi bir şekilde gerçekleştirme cihetine gideceğiz. Ama bu şartları gerçekleştirecek ortamın oluşması için birlikte çalışmak, birlikte üretmek zorundayız. Önümüzdeki günlerde örgütümüze de müdahale gelecektir. Ama daha vahim bir durum olabileceğini düşünüyorum. Çünkü iktidar halk desteğini yitirdikçe iktidarı bırakmamak için her yolu denemekte. Bunlardan bir tanesi de Anayasa Mahkemesi’ni gündeme getirerek tek tek kurumları kaldırmasındansa tümden Anayasa’yı kaldıracağına dair endişem var. Ama böyle bir yolu yine halkın bozabileceğini düşünüyorum. İktidar buhrandan kurtulmanın yollarını arıyor ve bunun için de daha sert tedbirler alacağını düşünüyorum. Bu yüzden biraz karamsarım bu konuda.

Şu anda işten çıkarmalar yasak. Pek çok firmada üyelerimiz, ücretsiz izinle duruyorlar. İşten çıkarmaların serbest kaldığı ilk durumda arkadaşlarımızın çoğu işsizlikle karşı karşıya kalacak. Bunlarla nasıl bir dayanışma ağı oluşturabiliriz diye düşünmek gerekiyor. Bu dönem salgın, korona, ekonomik kriz nasıl elverir bilemiyorum ama otomotivle ilgili belki diğer odaları da katarak merkezi anlamda bir etkinlik yapmayı düşünüyoruz ve bunu merkeze öneriyoruz. Uzun yıllar bu kongreyi gerçekleştirdik ama bir ara verildi. Dönem başında bir günlük etkinliklerle otomotiv günleri yapmayı düşünüyorduk. Ama bunu bir kongreye, bir sempozyuma dönüştürme gibi bir fikrimiz gelişti.  Bu da merkezde konuşulabilir.”

“Gelecek toplantımızda yol haritamızı çizeceğiz”

Düşünceli’den sonra konuşan Denetleme Kurulu Üyesi Fikret Çaral özetle şunları söyledi: “Denetleme kurulu olarak 48. Dönem ilk toplantımızı 23 Eylül’de yaptık. Bu bir tanışma toplantısıydı. İkinci toplantımızı 11 Ekim’de yapacağız. Daha geniş süreli bir toplantı olacak. Burada yeni arkadaşlara denetleme ve mali işleyiş hakkında bilgilendirme yapacağız. Bu pandemi yasakları ve etkinliklerin yasaklanmasını 11’indeki toplantıda bir daha değerlendireceğiz. Denetleme faaliyeti etkinlik midir yoksa odanın rutin bir çalışması mıdır o da ayrı bir şey. Ama öncelikle çok yakın yerlere bir araçla veya özel araçla birkaç kişi gidip dönülsün, fazla kalma ve hareket olmasın diye yazmıştık. Kasım ayında yine belli şubelerin denetlemesini yapıp önümüzü açmaya çalışacağız. Tüm bunların ışığında esas yol haritamızı 11 Ekim’de çizeceğiz.”

“AKP insanların dışarı çıkmadığı bu ortamı fırsat olarak değerlendiriliyor”

Çaral’dan sonra konuşan Mersin Şube Başkanı İbrahim Yücesoy özetle şöyle konuştu: “48. Dönemde yapılacak olan tüm çalışmalara şubemiz adına destek vereceğiz. AKP iktidarının yapmış olduğu çalışmalar şu sıralar pandemi sürecini fırsata çevirme üzerine oluyor. Kentimizde yapılmakta olan bir nükleer santral çalışması var. Pandemi şartlarında insanların dışarı çıkmadığı bu ortam fırsat olarak değerlendiriliyor ve santralin yapımına olağanüstü büyük bir hız verildi. Uzaktan eğitim yıllarca odamızda hep tartışılan bir konuydu. Mühendislik eğitiminde uzaktan eğitimin çok verimli olduğunu da düşünmüyorum. Uzaktan eğitime ülke şartları gereği mecbur durumdayız ancak bir sıkıntı var. Bizim öğrencilerimiz; ben vakıf üniversitesinde görev almama rağmen, vakıf üniversitesindeki dahi birçok öğrencide tablet, bilgisayar ve internet paketi yok. Öğrenciler derslere giremiyor. Öğrenci üye komisyonumuzun daha aktif bir şekilde çalışması, öğrencilerimizi örgütümüzün içerisinde daha aktif hale getirebilmek ve onların aidiyet duygularını arttırmak adına küçük bir önerim var. Bir kampanya başlatabiliriz. Eski kullanılmayan tabletleri bilgisayarları yerel yönetimlerdeki bilgi işlemlerle iş birliği yaparak bir şekilde öğrenci üyeler kanalıyla öğrencilere ulaştırabiliriz. Bu sürecin içerisine il koordinasyon kurullarını da dâhil edebiliriz.

Pandemi şartları hepimizi zorluyor. Ama bu mücadelemizi durduracağız anlamına gelmiyor. Aksine daha da arttırmamız gerekiyor. Birçok meslek örgütlülüğünün önüne geçmeye ve örgütlülüğünü kırmaya çalışıyorlar. Omuz omuza bu zor süreçte birliğimizi arttırmamız gerektiği kanısındayım. Sempozyum konusuna gelince de biz bu dönem 9. Güneş Enerji Sistemleri Sempozyumu’nu yapmak istiyoruz. Çünkü temiz enerjiyi savunuyoruz, güneş bizim için çalışıyor diyoruz. Pandemi şartları ne olursa olsun bir şekilde bunu yapmak istiyoruz. Tüm çalışmalarda da herkese destek vereceğimizi buradan yeniden ifade etmek istiyorum.”

“Yol arkadaşıyız, mücadelemiz aynıdır, yolumuz izimiz aynıdır”

Yücesoy’dan sonra konuşan Trabzon Şube Başkanı Fulya Bankoğlu özetle şunları söyledi: “Çalışma programı büyük bir emekle, özveriyle hazırlanmış ve detaylı bir çalışma olmuş.  Biz merkezin verdiği her karara, yaptığı her programa sonsuz ve yürekten destek veririz. Konuşacak çok konu var. Ama benden önce ne paylaşıldı toplantıda ne durumdasınız takip edemediğim için hiçbir fikrim yok. Sadece şunu söylemek isterim. Biz bütün şubelerin ve merkezin her zaman yanında ve parçası olduk. Buna da devam edeceğiz. Çünkü bizler yol arkadaşıyız, mücadelemiz aynıdır, yolumuz izimiz aynıdır. Ayrı gayrımız yoktur. Serzenişlerimi birçok şube biliyor. Danışmada daha detaylı konuşmak isterdim. Ama maalesef bu sefer Erzurum’da başka bir sorunla karşı karşıyayız ve o konuda bir toplantıyı 10 dakika bırakıp sizlerle konuşuyorum. Sadece bu toplantıda merkezden de yeni seçilen yönetim kurulundan da TMMOB başkanımdan da, hepsinden Trabzon şubeyi kendilerinden görüp, kendilerinden ayırmayıp destek vermeleri konusunda söz istiyorum. Umarım gelecek süreçte bizim de sizin bir parçanız olduğumuzu, sizinle ortak hareket ettiğimizi yolumuzun izimizin mücadelemizin aynı olduğu gerçeğini kabul edersiniz.”

“Etkili mücadele için iletişimimizi güçlü tutmalıyız”

Bankoğlu’ndan sonra konuşan Onur Kurulu Üyesi İbrahim Mart özetle şöyle konuştu: “TMMOB genel kurulunun ertelenmesi kararının yargıya taşınması gerektiğini düşünüyorum. Bir mücadele ve ses çıkarma biçimi olarak önemli olduğunu düşünüyorum. Bursa’da baro konuyu yargıya taşıyor. TMMOB yönetimi gerekli görürse o konuda görüş alışverişinde bulunulabilir. Mücadele ve dayanışmadan bahsediyoruz ve bunun geliştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Yeni çalışma biçimlerini mutlaka ortaya koymamız gerekiyor. Bunun için ben oda merkezinde oda başkanımızın başkanlığında bir çalışma grubunun kurulmasını ve bu 2 yıllık süreci dikkate alarak çalışma konularının belirlenmesini öneriyorum. Yapacak birçok işimiz var. Öncelikleri belirlememiz açısından böyle bir çalışmanın yapılması çok önemlidir.

Odamızın sosyal medyada merkezi anlamda başarılı paylaşımlar yaptığını söyleyebilirim. Ama buna örgütlerimiz, şubelerimiz, temsilciliklerimiz yeterince katılmıyor. Şubelerimizin buna dikkat etmeleri ve buna katılmaları merkezin paylaşımlarından ilk elden haberdar olmalarını ve ona destek vermelerini önemsiyorum. Bir etkinliği yapmak önemli, bir eylemi gerçekleştirmek önemli ama bence çok daha önemlisi bunun paylaşılması ve yaygınlaştırılmasıdır. Bunun için de merkezi anlamda yapılan çalışmalara şubelerin destek vermesi ve bu konuda duyarlı olması çok önemli. Birçok şubenin twitter hesaplarının aktif olmadığını görüyorum. Bu hoş bir şey değil. Pek çok kişi tarafından duyulmadığından yaygınlaşmadığından bahsediyoruz. Ama kendi üzerimize düşeni de eksik yapıyoruz.

Demokrasi güçleri ve emek meslek örgütleriyle dayanışma konusunda bir yöntem üretilmesi gerekiyor. Toplumsal muhalefeti güçlendirmenin yolunun buradan geçtiğini düşünüyorum. Baskılar arttı, iktidarın pandemi sürecini antidemokratik uygulamaları yoğunlaştırma konusunda çeşitli örnekleri var. HDP belediyelerindeki kayyum atamaları vb. Aslında etkisizleştirme çabalarına yönelik bütünlüklü bir ses vermemiz önemli. Herkes kendi dağarcığından değerlendirme de bulunarak el yordamıyla bunu yapmaya çalışıyor. Etkili mücadele için demokratik merkezi yapımızı daha güçlendirerek, iletişimi güçlü tutarak bunu yerine getirmemiz gerekiyor.”

“Çalışma programı çok detaylı hazırlanmış”

Mart’tan sonra konuşan TMMOB önceki dönem Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı özetle şunları söyledi: “Öyle bir ülke ki kamu kurumu niteliğindeki meslek örgütlerinin genel kurullarını iptal ettim diye bakanlık karar verdi. Bu karar barolar birliğinden kaynaklıdır. Anayasa 135’ten 17 tane var ve hiç kimsenin bu aylarda genel kurulu yok. Barolar birliği ve TMMOB var. İnsan dışardan düşününce komplo teorisi gibi geliyor ama hayır ülkenin gerçeği. Her sene üzerine katılarak geliştirilerek hazırlanan, arkadaşların taslak dedikleri çalışma programı çok detaylı hazırlanmış. Birkaç noktasına temas etmek istiyorum. Pandemi koşullarında mümkünse kongreleri abartarak takvimleri sıkıştırıp hepsini gelecek Kasım’a yığmayalım. Bunlar olmadığı zaman akademik bildiriler özellikle başka yerlerden de kendisine puan almak isteyen arkadaşlar açısından çok sıkıntılı oluyor. Pandeminin en az 2 sene süreceği bir koşulda bunları dayatmamak gerekir. Tarihsiz yapalım kongreleri. Pandemi benim de karşı çıktığım bazı şeylerin bize geçmesine neden oldu. Pandemide bilgisayarın karşısında 3 saat dinlemek için oturunca anladım ki bunların başka yolları da var. Dijitalleşme, modernleşme, yeniçağa ayak uydurma vs. Önerim örgüt içinde bu konuları tartışacak bir çalışma grubunun oluşturulmasıdır.

İklimlendirme teknik grubu konuşuldu. Önemli bir çabadır, ekran başında ortaklaşa bir oluşum yaratmak kolay değil. Bu kurulun kurumsallaşması genel kurul kararımızdır ve artık kalıcı bir hale gelecektir. Taslak Şubelere gitmiş, bu görüntünün şekillenmesi bir sürü tartışmanın önüne geçecektir. İklimlendirme teknik kurulu 11 kuruluştan oluşur ama MMO’nun bu çalışmaları yürütecek bir çalışma grubu oluşturması şarttır. Yoksa o teknik kurulda yani 11 tane başkanın ya da temsilcinin içinden çıkacak ve bunun dışında kimsenin konuşmayacağı bir ortam çok sağlıklı olmaz.  

Bir de İzmir şube başkanımızın söylediklerini anlamadım. Yani onur ve denetleme kurulu neyi tartışacak, neyi yapacak, ne yol haritası yapacak? Konu denetim artık online yapıldığı için bu kadar arkadaşa gerek yok, denetleme kurulu sayısı azaltılsın ise hak veririm. Onur kurulunun tartışması deyince, oraya hiçbir şekilde hak vermem. Çünkü yasası, yönetmeliği belli olan, aldığı kararların yargıya gittiği, tümüyle teknik bir kuruldur. Bu bir onore edilmiş insanlar kurulu değildir. Yasanın ve yönetmeliğin verdiği çerçevede çalışırlar. Bunun içine siyaset karışmaz, bu kadar nettir. O yüzden bu konu ciddidir. Arkadaşların varsa önerileri, onur kurulundan beklentileri, yazılı olarak huzura yazılması gerekir. Yoksa burada söylenen cümleler anlamlı olmaz.”

“Tüm çalışmaları kırmızı bayrak kaldırarak yürütmeliyiz”

Soğancı’dan sonra konuşan Ankara Şube Başkanı Yılmaz Yıldırım özetle şöyle konuştu:  “Çalışma programı çok hoş, çokça birikimi ve geçmişi olan bir program. Pandemi dönemi bize dijital çalışma ortamı yarattı. Bu zorunlu fırsatı kullanmamız lazım. Çok olumsuz bakmayalım, pandemiyi dijitalleşme bayrağının yükseltilmesi ve bütün çalışmalarda üyenin katılımını sağlayacak bir fırsat olarak kullanmak zorundayız. Pandemi çeşitli etkinlikleri yapsak bile, üyeyle bağımızı yüzde 80 azaltan bir durum yarattı. Bu anlamda tüm çalışmaları kırmızı bayrak kaldırarak yürütmemiz gerekiyor. Üyeler zor durumda, düşük ücretlerle çalışabiliyorlar, kiralık mühendislik gibi bir şey sanayide yaygınlaşıyor. TMMOB’de değişik platformlarda bunlar tartışıldı. Ama biz bir kez daha ele almak zorundayız. Bilirkişilik konusu yeni dönemde sadece çalışma programında aktarıldığı gibi değil, yeni bir vizyonla ilerlenmesi gereken bir alan. Bilirkişilik, mesleğinde ilerlemiş mühendisler için çok güzel bir çalışma alanı. Fakat yenileri için de bir eğitim alanı olması lazım. Yani birikimli arkadaşlarımızın bu bilgileri aktarabilecekleri kitapçıklar vs. gibi şeylerle odada bu kültürün daha da ilerlemesi gerekiyor. Kendi mesleki alanlarımızda Türkiye’de en iyiyi söyleyebilecek yerin oda üyeleri olduğunu üstüne basa basa söyleyerek, bu alanı hiçbir şekilde başka bir yere terk etmeden çalışmalarımıza devam etmemiz gerekiyor.

Belediye çalışmaları hem kamucu denetimlerimizi uygulayabildiğimiz bir alan, hem odamızı ayakta tutan temel çalışmalarımızı yürütebildiğimiz önemli bir gelir kapısı olarak bizim için önemli bir yer. Fakat onun da yeni bir vizyonu var. Yani belediyelerle birlikte bir umut var halkta. Bizim kamucu denetimimize kıymet veren belediyelere, sadece teknik hizmetleri gerçekleştirip bundan ücret alan kıvamda değil, ülke için en iyi olabilecek hizmetleri düşünmeleri ve uygulamadaki başarılarını kolaylaştıracak çalışmalarda onlara destek vermemiz gerekiyor.”

“İşsiz mühendislerin sayısı gün geçtikçe çoğalıyor”

Yıldırım’dan sonra konuşan Kocaeli Şube Başkan Vekili Taylan Özkan özetle şöyle konuştu. “Pandeminin ilk aylarından itibaren üye bilgilerini güncellemeyle ilgili çalışma yaptık.  Şube genelinde 7800’e yakın üyemizden, telefonunun açık olduğunu bildiğimiz üye sayımız 5000 civarında. Bu kadar olduğunu bilmiyorduk ama görmüş olduk. Bu çalışmayı daha derinleştirip,  şube değiştirme ihtiyacı olan üyelere tekrar ulaşıp, telefonu kapalı olan üyelerle tekrar iletişime geçip güncellememiz gerekiyor. Sadece bizim şube de değil, diğer şubelerde de böyle problemler vardır. Rapor haline getirdikten sonra tekrar görüşmemiz gerekiyor. Başka şubede kayıtlı olan arkadaşlarımız bizim şube yerelinde çalışıyor. Diğer şubelerle ortak bir çalışma yaparak, bu geçişleri biraz daha yakından takip edebilirsek bu problemin daha rahat üstesinden geçebileceğimizi düşünüyorum.

Bir diğer sıkıntımız da iş yeri temsilcileriyle ilgili. Pandemiden önce beş ve üzeri üyelerimizin olduğu fabrikaları ziyaret etmeye başladık. Pandemiyle birlikte ara vermek zorunda kaldık. Liste üzerinden değil gerçek manada iletişimimizi sağlayabilecek, odayla kendi fabrikası arasında bağlantı oluşturabilecek arkadaşları seçmeye çalışıyoruz. Bu iletişim başarısını sağlayabilecek arkadaşlarla örgütümüzü büyütmeye çalışıyoruz.

İşsiz mühendislerin sayısı gün geçtikçe çoğalıyor. Sanayi kenti olmamıza rağmen bizim yerelimizde bile odaya cv bırakan çok fazla yeni mezun arkadaş var.  Pek çok mühendis arkadaşımız işçi olarak çalışmaya razı olmasına rağmen işçi olarak bile iş bulamıyor. Çok ciddi problemler var bu konuyla ilgili. Ne yazık ki niteliksiz arkadaşlarımız çıkıyor. Bir yerde mühendis aranıyor ama hiçbir şekilde o işin tanımına uygun olamayacak şekilde mezun oluyor arkadaşlarımız. Bu anlamda belki işsiz mühendislerle ilgili merkezi anlamda bir çalışma yapılabilir. Bu bağlamda da biz merkezimizin vereceği görevlere hazırız.”

“Dijitalleşme çalışmalarına hız vereceğiz”

Özkan’dan sonra konuşan Antalya Şube Başkanı İbrahim Atmaca özetle şöyle konuştu: “Antalya şube olarak, yapılacak tüm çalışmalarda elimizden gelen tüm katkıyı vereceğimizi beyan etmek istiyorum. Şube özelinde de biz dijitalleşme çalışmalarına başlatmıştık bu dönemde hız vereceğiz. Bu kapsamda webinarları çok önemsiyoruz. Ekim ayı webinar programlarımızı yaptık. Makine mobil’e yüklemelerimizi yaptık. Kasım ayı çalışmalarımızı da oluşturmak üzereyiz, bunların yüklemelerini yapacağız. Bu dönemde hem üyelerimizin hem çalışanlarımızın sağlığını öncelemek adına, mobil’e veri aktarımına ve üyelerimizin kullanımını sıklaştırmaya çalışıyoruz.

Başından beri ben de iklimlendirme teknik kurulunun içerisindeyim. Tabi iklimlendirme deyince merkez başkent Antalya gibi gözüküyor. Biz de bu konuda kamuoyunu bilgilendirme çalışmalarını sıklıkla yapıyoruz. Çünkü bizden Antalya’da bu konuda beklenti çok yüksek. İklimlendirme teknik kurulumuzun çalışmalarını kullanıyoruz. Asansörden toplu taşımaya okullardan AVM’ye kadar her türlü konuda doğru olduğunu düşündüğümüz bilgileri, halk sağlığını korumak adına kamuoyuyla paylaşıyoruz. Aynı zamanda kendi binamızda da bunları uyguluyor ve gösteriyoruz. Biliyorsunuz uzun yıllardır Antalya şubede iklimlendirme sempozyumunu gerçekleştiriyoruz. Bu koşullar altında ulusal bazda bir sempozyum yapmak oldukça güç. Fakat bu dönem yerel bir sempozyum düzenlemeyi düşünüyoruz. Bunu EMO’yla birlikte iklimlendirme ve yenilenebilir enerji kullanımı üzerine ya da iklimlendirme teknik kurulunda da görüşerek pandemi ve iklimlendirme üzerine bir sempozyum çalışması da yapabiliriz. Ayrıca bütün uygulamalı eğitim merkezlerimizin bir konu bir hedef doğrultusunda olduğunu görüyoruz. Antalya şube binamızda bir uygulama merkezimiz mevcut. Eğer bu dönem içerisinde iklimlendirme özelinde düzenleyebilirsek burayı da iklimlendirme temelli bir uygulamalı eğitim merkezine dönüştürebiliriz.”

Toplantı Katılımcı Listesi

Emin

Koramaz

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı

Tevfik

Peker

TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi

Battal

Kılıç

TMMOB Yüksek Onur Kurulu Üyesi

İlter

Çelik

TMMOB Denetleme Kurulu Üyesi

Mehmet

Soğancı

Önceki Dönem TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı

Yunus

Yener

Oda Yönetim Kurulu Başkanı

Elif

Öztürk

Oda Yönetim Kurulu Sekreteri

Bedri

Tekin

Oda Yönetim Kurulu Saymanı

Arife

Kurtoğlu

Oda Yönetim Kurulu

Selim

Ulukan

Oda Yönetim Kurulu

Deniz Alp

Yılmaz

Oda Yönetim Kurulu

Nazan

Irmak

Oda Yönetim Kurulu

Zafer

Öztürk

Oda Yönetim Kurulu

Erhan

İğneli

Oda Yönetim Kurulu

Ali Ekber

Çakar

Önceki Dönem Oda Yönetim Kurulu Başkanı

Evren

Sağ

Oda Müdürü

Aylin Sıla

Ağca

Oda Teknik Görevlisi

Bülent

Göksülük

Oda Teknik Görevlisi

Ceren

Yılmaz Aras

Oda Teknik Görevlisi

Derya

Baran

Oda Teknik Görevlisi

H. Cem

Şavur

Oda Teknik Görevlisi

Meltem

Özdemir Çınarel

Oda Teknik Görevlisi

İlhan Kamil

Turan

Oda Basın Danışmanı

Oğuz

Türkyılmaz

Oda Enerji Çalışma Grubu Başkanı

İbrahim

Mart

Onur Kurulu Üyesi

Erhan

Kutlu

Onur Kurulu Üyesi

Sadettin

Özkalender

Onur Kurulu Üyesi

Erdal

Taş

Denetleme Kurulu Üyesi

Fikret

Çaral

Denetleme Kurulu Üyesi

Hüseyin

Kaya

Denetleme Kurulu Üyesi

Gürsel

Yayla

Denetleme Kurulu Üyesi

Ali

Aluç

Denetleme Kurulu Üyesi

Aydın

Güçkıran

Denetleme Kurulu Üyesi

Ahmet

İlbaşı

Denetleme Kurulu Üyesi

Adil

Kesten

Denetleme Kurulu Üyesi

Esra

Elitaş

Denetleme Kurulu Üyesi

Zeki

Baran

Denetleme Kurulu Üyesi

Hüseyin

Kalantar

Denetleme Kurulu Üyesi

İbrahim

Özçakır

Denetleme Kurulu Üyesi

Sinan

Öztemel

Denetleme Kurulu Üyesi

Sultan

Arslan

Denetleme Kurulu Üyesi

Haluk

Altay

Denetleme Kurulu Üyesi

Metin

Dağıstanlı

Denetleme Kurulu Üyesi

İsmail

Odabaşı

Denetleme Kurulu Üyesi

Halit

Tatlısu

Denetleme Kurulu Üyesi

Zekai

Şahin

Denetleme Kurulu Üyesi

Ergin

Polat

EİM MEDAK

Ümit Galip

Uncu

Adana Şube

Kerem

Şahin

Adana Şube

Ataol

Öztorun

Adana Şube

Burcu

Kırkın

Adana Şube

Özgür Habip

Tuştaş

Adana Şube

Yılmaz

Yıldırım

Ankara Şube

Mehmet Serdar

Ulu

Ankara Şube

Seyit Ali

Korkmaz

Ankara Şube

Niyazi

Kantar

Ankara Şube

Tülay

Yener

Ankara Şube

Elif

Canlı

Ankara Şube

Evrin

Özgür

Ankara Şube

İzzet

Seferbeyoğlu

Ankara Şube

Tahsin

Akbaba

Ankara Şube

Serdar

Ulu

Ankara Şube

Cenk A.

Lişesivdin

Ankara Şube

Mustafa

Yazıcı

Ankara Şube

Ramazan

Aslan

Ankara Şube

İbrahim

Atmaca

Antalya Şube

Devrim

Kılıç

Antalya Şube

Şenay

Demiralay

Antalya Şube

Mehmet

Topçu

Antalya Şube

Duygu

Alkış

Antalya Şube

Mukaddes

Güler

Antalya Şube

Necdet

Taşkın

Antalya Şube

Fikri

Düşünceli

Bursa Şube

Ferudun

Tetik

Bursa Şube

Alpaslan

Gürbüzer

Bursa Şube

Ahmet İhsan

Taşkınsel

Bursa Şube

Emine

Kaya

Bursa Şube

Mehmet

Sarıbal

Bursa Şube

Harun Kemal

Öztürk

Denizli Şube

Cihan

Deligöz

Denizli Şube

Ali

Pala

Denizli Şube

Süleyman

Demirci

Denizli Şube

Burak

Ökünç

Denizli Şube

Beycan

Tekkoyun

Denizli Şube

Özge

Taner

Denizli Şube

Hatice Elvan

Erkan

Denizli Şube

Behice

Çetinkaya Dilbaz

Denizli Şube

Münnami

Özyurt

Denizli Şube

Tunç

Erlaçin

Denizli Şube

Semayi

Yaman

Denizli Şube

Mehmet Emin

Tümür

Diyarbakır Şube

Nevruz

Kayran

Diyarbakır Şube

Serdar

İşik

Diyarbakır Şube

Bermal

Altaş

Diyarbakır Şube

Ercan

Baturay

Diyarbakır Şube

Mustafa

Armağan

Diyarbakır Şube

Sıdık

Akman

Diyarbakır Şube

Aziz

Avukatoğlu

Edirne Şube

Fatih

Çimen

Edirne Şube

Atila

Tomsuk

Eskişehir Şube

Neşet

Aykanat

Eskişehir Şube

Esra

Turan

Eskişehir Şube

Nergis

Uygun

Eskişehir Şube

Süleyman Serkan

Varoğlu

Eskişehir Şube

Hakan

Öztürk

Eskişehir Şube

Melis

Arıcıoğlu

Eskişehir Şube

İlker

Özcan

Eskişehir Şube

Fadime

Gökkütük

Eskişehir Şube

Aykut

Kocalar

Gaziantep Şube

Kemal

Keskin

Gaziantep Şube

Çetin

Külah

Gaziantep Şube

Kerem

Yelekçi

Gaziantep Şube

İbrahim M.

Tataroğlu

İstanbul Şube

C. Ahmet

Akçakaya

İstanbul Şube

Aydan

Adanır

İstanbul Şube

Seyfettin

Avcı

İstanbul Şube

Tuncay

Korkmaz

İstanbul Şube

Ezgi

Kılıç

İstanbul Şube

Uğur

Ayken

İstanbul Şube

Bülent

Öntaş

İstanbul Şube

Özgür

Selçuk

İstanbul Şube

Şeref

Parlak

İstanbul Şube

Erkan

Özbakır

İstanbul Şube

Hasan

Özger

İstanbul Şube

Ümit

Ülgen

İstanbul Şube

Tülay

Bursalıoğlu

İstanbul Şube

Sadrettin

Aksoy

İstanbul Şube

Melih

Yalçın

İzmir Şube

Evrim

Aksoy Göçebe

İzmir Şube

Ziya Haktan

Karadeniz

İzmir Şube

Necmi

Varlık

İzmir Şube

Akif

Aksoy

Kayseri Şube

Murat

Kürekci

Kocaeli Şube

Taylan

Özkan

Kocaeli Şube

Mehmet Ali

Elma

Kocaeli Şube

Hüseyin

Çelik

Kocaeli Şube

Volkan

Çağlayan

Kocaeli Şube

Serkan

Demir

Kocaeli Şube

Alpaslan

Güven

Kocaeli Şube

Göksel

Genç

Kocaeli Şube

Sinan

Yücel

Kocaeli Şube

Aziz Hakan

Altun

Konya Şube

Nurettin

Yıldıran

Konya Şube

İbrahim

Yücesoy

Mersin Şube

Hasan

Bozal

Samsun Şube

Fulya

Bankoğlu

Trabzon Şube

Dilek

Denizci

Trabzon Şube

Birhan

Şahin

Zonguldak Şube

Melih

Başören

Zonguldak Şube

Ufuk

Ertek

Zonguldak Şube

Büşra

Dada

Zonguldak Şube

Ayhan

Hilalci

Zonguldak Şube

Özlem

Sarıkaya Aytaç

Zonguldak Şube