TMMOB 44. DÖNEM IV. DANIŞMA KURULU TOPLANTISI GERÇEKLEŞTİRİLDİ

×

Hata mesajı

  • Notice: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 771 satırı) içinde Undefined index: 3.0.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 777 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 781 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 841 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.

44. Dönem TMMOB IV. Danışma Kurulu toplantısı, 11 Kasım 2017 tarihinde İnşaat Mühendisleri Odası Teoman Öztürk toplantı salonunda gerçekleştirildi.

Danışma Kurulu, TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz’ın açış konuşmasıyla başladı. Ardından TMMOB Genel Sekreteri Dersim Gül, 3. Danışma kurulu sonrası TMMOB’ye bağlı Odalar, İl Koordinasyon Kurulları, örgüt içi toplantıları, etkinlikler ve yayınlar konusunda geniş kapsamlı bir sunum yaptı.

300’e yakın TMMOB Yöneticisinin  katıldığı toplantıda sırasıyla; Danışma Kurulu üyeleri Ali Ekber Çakar (MMO), Cemal Gökçe (İMO), Erkin Etike (KMO), Mehmet Makar (MADENMO), Emre Sevim (ŞPO), Ali Ekinci (MO), Mehmet Mak (EMO), Kaya Güvenç (TMMOB YK eski BAŞKANI - MMO), Yavuz Önen (TMMOB YK eski BAŞKANI - MO), Birhan Şahin (MMO), Kadir Dağhan (GIDAMO), Tevfik Peker (MMO), Hüseyin Atıcı (MMO), Ayşegül Oruçkaptan (PEYZAJMO), Melih Yalçın (MMO), Hasan Emir Kavi (MMO), Mehmet Özdağ (EMO), İbrahim Tataroğlu (MMO), Nihat Çolak (İMO), Hüseyin Yeşil (EMO), Fikri Düşünceli (MMO) ve Yusuf Bozkurt (EMO) konuştu.

"OHAL, güncel gelişmeler ve TMMOB" gündemiyle toplanan 4. Danışma Kurulunda TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz'ın açılış konuşması şöyle:

Sayın Başkanlarım,

Sayın Onur ve Denetleme Kurulları Üyeleri,

Birlik ve Odalarımızın Sayın Yöneticileri,

Sayın Meslektaşlarım,

44. Dönem Dördüncü Danışma Kurulu toplantısına hoş geldiniz. TMMOB Yönetim Kurulu adına sizleri saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Bu dönemin Dördüncü Danışma Kurulunu da OHAL Rejimi altında gerçekleştiriyoruz. 20 Temmuz 2016’da 3 aylığına ilan edilen Olağanüstü Hal, bugüne kadar 5 kez uzatılarak 1,5 yıllık bir döneme ulaştı.

OHAL’in ilan edilmesinden sonraki ilk açıklamamızda, bu antidemokratik rejimin tek adam yönetiminin inşası için kullanılacağını ifade etmiştik. Yaşadığımız süreç, öngörülerimizde ne kadar haklı olduğumuzu gösterdi.

Tek adam rejiminin provası niteliğinde olan OHAL dönemi, Türkiye tarihinin en baskıcı, en hukuksuz, en antidemokratik dönemlerinden birisi olarak tarihe geçti.

Aralarında 3000’e yakın mühendis, mimar ve şehir plancısının da bulunduğu 130 bin kamu emekçisi, hukuksuz biçimde işlerinden atıldı.

Yüzlerce gazete, dergi, haber ajansı, televizyon kanalı ve dernek sorgusuz sualsiz kapatıldı.

Grevler ertelendi, mitingler iptal edildi, basın açıklamaları yasaklandı. Sokağa çıkan tüm kesimler polis şiddetiyle bastırıldı. 10 Ekim Katliamı’nda yitirdiklerimizi anmamıza bile gazlarla, TOMA’larla müdahale edildi.

Başta emek ve meslek örgütleri olmak üzere tek adam rejimine muhalif olan tüm kesimlere yönelik planlı bir saldırı yürütüldü.

Siyasi parti başkanları, milletvekilleri, belediye başkanları, gazeteciler, sanatçılar, sosyal medya kullanıcıları cezaevlerine gönderildiler.

Şaibeli referandum sonuçları ile Anayasa değiştirilerek parlamenter demokrasi yok edildi, güçler ayrılığı bitirildi, yargı organları Saray’a bağlandı, hukukun üstünlüğü tümüyle sona erdirildi.

Değerli Arkadaşlar,

OHAL sadece siyasal alanda yaşanmıyor, ekonomide de kelimenin tam anlamıyla bir olağanüstü hal döneminin içinden geçiyoruz.

Sanayileşmeye, istihdama dayanmayan rant ekonomisi için artık yolun sonuna gelindi. Sıcak para ve körfez fonlarıyla döndürülmeye çalışılan çark artık sürdürülemez hale geldi.

Hayat pahalılığı, zamlar, yoksulluk, işsizlik ve gelir adaletsizliği halkın en önemli gündemleri haline geldi. Şaibeli TÜİK verilerine göre bile enflasyon yüzde 12, işsizlik yüzde 11 sınırlarını aşmış durumda.

Döviz kurları, her gün yeni rekorlar kırıyor. Fahiş düzeylerdeki vergi artışları ve birbiri ardına yapılan zamlar sonucunda, emeğiyle geçinenler, her geçen gün daha da yoksullaşıyor.

Bütçe açığı ve borçlar kontrol edilemez seviyelere kadar yükseldi. Yurt dışındaki tüm kredi kaynaklarını kurutan AKP Hükümeti, rant ekonomisini sürdürebilmek için Varlık Fonu adı altında tüm kamusal zenginliklere el koydu.

AKP’nin rant pastası o kadar küçüldü ki, kendi belediye başkanlarını bile zorla ve tehditle görevden alacak duruma düştüler.

Ekonomide, siyasette, dış politikada tümüyle iflas eden AKP, dinci gerici politikalarla toplumsal alanı kontrol altında tutmaya çalışıyor.

Eğitim müfredatı baştan aşağı değiştirilerek, sınav sistemleri bir gecede değiştirilerek, imam hatipler yaygınlaştırılarak gençlerimizin geleceği elinden alınıyor.

Gündelik yaşamda ve medeni ilişkilerde dinci gericiliğin etkisini artırabilmek için müftülere nikah kıyma yetkisi veriliyor.

Toplumsal muhalefetin, emek örgütlerinin, kadınların, bilim insanlarının tüm tepkilerine rağmen atılan bu adımlar göstermektedir ki geldiğimiz noktada OHAL, darbe girişiminin sorumlularını tasfiye etmenin aracı değil, kendi iktidarlarını güvence altında tutmanın aracı haline gelmiştir. AKP ve Saray, kendi iktidarlarını koruyabilmek için ülkenin geleceğini gözden çıkarmış durumdadır.

AKP’nin kendinden başka hiçbir kesimin sözlerini dikkate almayan bu yönetim tarzı toplumu bıktırmıştır. Doğusundan batısına, gencinden yaşlığına, kadınından gencine kadar toplumun tüm kesimlerinin “ADALET” talebi etrafında bir araya gelmesine neden olan, ekonomik krizin faturasını emekçi yoksul halka ödetmek isteyen bu hukuksuz ve adaletsiz rejim sürdürülebilir değildir.

Hak, hukuk, adalet ve vicdan talebiyle yollara dökülen, meydanlara çıkan milyonlarca kişi, yaşadığımız bu faşist baskı rejiminin sonunun yakın olduğunu göstermektedir.

3 Kasım tarihinde DİSK, KESK ve TTB ile birlikte başlattığımız “OHAL değil, Demokrasi İstiyoruz” kampanyası bu açıdan önemlidir. Kampanyanın bir ayağı, OHAL rejiminin kaldırılıp, hukuksuz biçimde çıkartılan Kanun Hükmünde Kararnamelerin iptal edilmesidir. Kampanyanın ikinci ayağı ise yoksulluk ve savaş bütçesine karşı, sosyal adaletin ve adil bölüşümün sağlanması talebidir.

Bu doğrultuda başta Ankara ve İstanbul olmak üzere örgütlü bulunduğumuz illerde emek ve demokrasi güçleriyle birlikte paneller ve forumlar gerçekleştireceğiz. Ortak afiş ve bildirilerle toplumun geniş kesimleriyle birlikte OHAL’in kaldırılması doğrultusunda aktif bir çalışma yürüteceğiz. Merkezi düzeyde planlayacağımız çalışmaların il koordinasyon kurullarımız tarafından DİSK, KESK ve TTB’nin yerel bileşenleri ile birlikte örgütlenmesi toplumdaki yılgınlık ve korku duygularının kırılmasında, OHAL’in baskı ve şiddet ortamının dağıtılmasında etkili olacaktır.

Emek ve demokrasi güçleri olarak bizler daha fazla yan yana gelerek; işsizliğe, yoksulluğa hayata pahalılığına karşı sesimizi daha gür çıkartarak; faşist baskı yasalarına karşı daha fazla mücadele ederek bu istibdat rejimini yıkacağız!

Değerli arkadaşlar,

İçinden geçtiğimiz bu olağanüstü günlerde aldığımız her karar, yaptığımız her açıklama, takındığımız her tutum tarihe geçmektedir.

Bizler, 15 Temmuz Askeri Darbe girişimi karşısında da, AKP’nin parlamentoyu askıya alan sivil darbesi karşısında da, tek adam rejimini hedefleyen Anayasa Referandumu karşısında da, arkadaşlarımızı kamudan ihraç eden Kanun Hükmünde Kararnameler karşısında da ikirciksiz ve ilkeli bir duruş sergiledik.

Birliğimizin kapısına gerici-faşistler geldiğinde de, hakkımızda davalar açıldığında da, yöneticilerimiz görevden alındığında da, yandaş basın tarafından hedef gösterildiğinde de bu duruşumuzu koruduk.

Değerlerimizi, mesleğimizi, örgütümüzü ve üyelerimizi daima savunduk. Birlik olarak asla boyun eğmedik ve bu süreçte hiçbir arkadaşımızın boynunu büktürmedik.

Bizim bu kararlı ve ilkeli duruşumuz siyasal iktidarı ve yandaşları rahatsız etmektedir. Birliğimize ve odalarımıza yönelik saldırılar giderek yoğunlaşmaktadır.

Daha 3 gün önce gerçekleştirilen Şehircilik Şurasında bizzat Cumhurbaşkanı, TMMOB’yi bir kez daha açık açık tehdit etmiştir. AKP’nin yıkım politikalarına karşı hukuki ve meşru yollarla yürüttüğümüz mücadeleyi “çete” faaliyeti olarak gören Erdoğan bize “bugüne kadar ne yaptınız?” diye soruyor.

Enerjiden haberleşmeye, fabrikalardan barajlara, madenlerden ormanlara kadar bilimin ve tekniğin kullanıldığı her alanda üyelerimizin emeği ve alınteri bulunmaktadır. TMMOB olarak bizim sorumluluğumuz mesleğimizi, meslektaşlarımızı ve ülkemizin çıkarlarını korumaktır. Bugüne kadar yaptığımız şey budur. Bugüne kadar yaptığım şey, mesleğimizin onurunu korumaktır, meslektaşlarımızın alınterini korumaktır, ülkemizin tarihini, doğasını ve geleceğini korumaktır.

TMMOB, rant ve çıkar çevrelerinin şehirlerimize ve doğamıza yönelik saldırılarına karşı yürütülen mücadelenin en ön saflarında yer almıştır. Açtığımız davalarla, yürüttüğümüz kampanyalarla, hazırladığımız bilimsel raporlarla, kamuoyuna yönelik yaptığımız açıklamalarla, yıkım ve talan politikalarına karşı kültürel mirasımızı, şehirlerimizi ve doğamızı savunduk.

Cumhurbaşkanının ve AKP’li Belediyelerinin Birliğimize olan kini ve düşmanlığı, bizlerin bilime, insana, ülke ve halk çıkarlarına düşman olan tüm girişimlere karşı takındığımız bu onurlu tavrımızdır.

Biz gücümüzü, almış olduğumuz eğitimden, yüreğimizdeki insan sevgisinden, mesleğimizin toplumcu özünden ve tüm saldırılara karşı bizlere sahip çıkan üyelerimizden ve halkımızdan alıyoruz. Bizler ne sırça köşklerde yaşıyoruz, ne rant çetelerine dayanıyoruz, ne de kamu kaynaklarından besleniyoruz.

Bizler bugüne kadar var olan tüm gücümüzle kamu ve toplum yararı için çabalamaya, ülkemize, halkımıza, mesleğimize ve meslektaşlarımıza sahip çıkmaya, aklın ve bilimin ışığında gerçekleri haykırmaya çalıştık. Bu çabamızda bazen başarılı olduk, bazen başarılı olamadık, bu bize dert oldu. Ama biz de ona o Topçu Kışlası’nı yaptırmadık ya, bu da ona dert olsun!

Değerli Mücadele Arkadaşlarım,

Burada bulunan tüm arkadaşlarım, AKP’nin 15 yıllık iktidar dönemi boyunca birliğimize ve yöneticilerimize yönelik saldırılarının tanığı ve hedefidir. Cumhurbaşkanlığı Denetleme Kurulu Raporu’yla, hakkımızda açılan davalarla, yasamızı değiştirmeye yönelik girişimlerle, yöneticilerimize yönelik tehditlerle, yandaş basın ve sosyal medya trollerinin hedef göstermeleriyle TMMOB’yi işlevsiz kılmak, korkutmak istemektedir.

Referandum ertesinde gerçekleştirdiğimiz bir önceki Danışma Kurulu toplantımızdan bu yana yaşadığımız saldırıları kısaca paylaşmak isterim:

OHAL rejimi altında, devletin tüm imkanları seferber edilerek gerçekleştirilen ve şaibeli bir sonuçla tamamlanan Anayasa Referandumu sürecinde “HAYIR” talebinin en gür sesi olan Birliğimizi tehditlerle susturamayanlar, “seçim yasaklarını ihlal ettiğimiz” gerekçesiyle hakkımızda soruşturma başlattılar.

Birliğimizin kapısına yığdığınız protestocularınız karşısında nasıl dimdik durduysak, savcılarınız karşısında, hakimleriniz karşısında da aynı şekilde dimdik durup referandumda savunduğumuz görüşleri sonuna kadar savunacağız.

İktidar sahiplerinin referandum öfkesi sadece birliğimize ve yöneticilerimize yönelik tehdit ve davalarla sınırlı kalmadı. Referandumdan hemen sonra, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 6235 Sayılı TMMOB Kanunu’nda değişiklik yapma yönünde çalışmalar başlatıldığını öğrendik. Yasa değişikliği taslağının hedefi, odalarımızın mesleki denetim yetkilerini ortadan kaldırılmak ve seçim sistemlerini değiştirmekti.

Birliğimizin mesleki etkinliklerinden rahatsızlık duyanlar, TMMOB ve bağlı odalarını demokratik seçim süreçleri içerisinde kazanamayanlar, demokratik işleyişimizi bypass ederek TMMOB’yi ve odalarımızı ele geçirmeyi ummaktadır. Referandumda milyonlarca seçmenin oyunu gasp edenler, TMMOB üyelerinin iradesini gasp etmeye çalışıyorlar.

Buna izin vermeyeceğiz! TMMOB’nin devrimci, demokrat, yurtsever üyeleri bu saldırılara karşı hep birlikte kararlılıkla mücadele edecek ve bu saldırıları püskürtecektir.

Değerli arkadaşlar,

Örgütlülüğümüze yönelik saldırıların belki de en ciddisi, 2014 yılından bu yana devam eden ve “Denetleme” adı altında kurumsal özerkliğimizi ortadan kaldırmaya yönelik girişimdir.

Biliyorsunuz, 2014 yılında alınan Bakanlar Kurulu Kararlarıyla başlatılan bu süreçte, ilgili Bakanlıkların Birliğimiz bünyesindeki odaları “İdari ve Mali Denetim” uygulaması öngörülmüştür. Bu karara dayanak oluşturan yasal düzenleme, 12 Eylül Darbecilerinin Birliğimizin demokratik işleyişine müdahale edebilmek için TMMOB yasasına eklediği bir maddedir.

6235 Sayılı Kanun uyarınca kurulan TMMOB ve bağlı odaları, Anayasa’nın 135. Maddesinde tanımlandığı biçimiyle kamu kurumu niteliğinde bir meslek örgütüdür. Aynı Anayasa maddesine göre meslek örgütleri üzerinde devletin idari ve mali denetimine ilişkin kurallar kanunla düzenlenir.

AKP, Anayasa’nın 135. maddesini çiğneyerek, herhangi bir kanun olmaksızın, Bakanlar Kurulu Kararı ile Odalarımızı keyfi biçimde denetlemek istemektedir.

AKP’nin amacı denetim yapmak değil, Bakanlıklar eliyle TMMOB üzerinde sanki TMMOB kendine bağlı bir genel müdürlükmüş gibi “hiyerarşik vesayet” oluşturmak, TMMOB’nin yasayla verilmiş kamusal görevlerini yürütmesini engellemektir.

Hiçbir bakanlığın, TMMOB ve bağlı odalarının yasayla verilen hak ve yetkilerine müdahale etme hakkı ve haddi yoktur. TMMOB ve Odalarımız bakanlıklara ait birer alt birim değildir. TMMOB, anayasal statüsü olan, kanunla kurulmuş ve 1954 yılından bu yana varlığını ve mücadelesi sürdüren bir meslek örgütüdür.

TMMOB ve Odaları, ülkenin en açık, en şeffaf işleyişine sahip örgütleridir. Her iki yılda bir yapılan genel kurullarımızda seçilen denetim kurullarımız, üçer aylık dönemlerle idari ve mali denetim yapmaktadır. Bu denetim ve faaliyet raporları tüm üyelerimizin ve halkımızın erişimine açık biçimde yayınlanmaktadır.

Tüm bu gerçeklere ve yasal gerekçelere rağmen, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın Birliğimize bağlı Kimya Mühendisleri Odası’na karşı açmış olduğu davada mahkeme, Kimya Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu üyelerinin görevden alınmasına karar vermiştir.

Hukukun tümüyle ayaklar altına alındığı, yüksek mahkeme başkanlarının Saray salonlarında el pençe divan durduğu bu dönemde mahkemenin verdiği bu karar bizleri şaşırtmadı. Çünkü bizler biliyoruz ki Mahkemenin Kimya Mühendisleri Odamız hakkında verdiği bu karar hukukla ilgili değil, tamamıyla AKP’nin siyasal çıkarlarıyla ilgilidir.

Bu hukuk dışı dayatmaya karşı Kimya Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu arkadaşlarımız görevlerinin başında olmaya, mücadelemizde yanımızda durmaya devam ediyorlar.

Birliğimize ve odalarımıza yönelik sistematik biçimde yürütülen tüm bu saldırılara karşı mücadelemizi tüm meşru zeminlerde yürütmeye devam ediyoruz.

Değerli arkadaşlar,

Birliğimizin çalışmalarını ve yetkilerini sınırlandırmaya yönelik adımların bir diğer boyutu da birbiri ardına yapılan yönetmelik değişiklikleriyle odalarımızın kamu adına yürüttüğü mesleki denetim faaliyetlerini sınırlandırma çabalarıdır. Odalarımızın faaliyet alanlarını sınırlandırmak için işgüzarlıkla yapılan değişiklikler, hizmet alanlarındaki denetimi, güvenliği ve kaliteyi ortadan kaldırarak telafisi mümkün olmayan kamusal zararlara yol açmaktadır.

Bu alandaki saldırılar sadece odalarımızla ve mesleğimizle sınırlı kalmamış, meslektaşlarımızın haklarına da yönelmiştir. Bunun en önemli örneği, Sosyal Güvenlik Kurumu ile Birliğimiz arasında 2012 yılında yapılan asgari ücret belirleme protokolünün tek taraflı olarak feshedilmesidir.

Meslektaşlarımızı düşük ücretlerle kayıt dışı biçimlerde çalışmaya, geleceklerinde ise düşük emeklilik ücretlerine mahkum etmeye zorlayan bu karar, AKP’nin emek düşmanı yüzünün en önemli göstergelerinden biridir.

Sosyal Güvenlik Kurumu’nun bu keyfi ve tek taraflı kararı başta olmak üzere mesleki etkinliklerimizi sınırlandırmaya yönelik tüm kararlara ve yönetmelik değişikliklerine karşı hukuki ve demokratik zeminde üyelerimizle birlikte verdiğimiz haklı mücadele devam etmektedir.

Değerli Arkadaşlar,

Birliğimize, Odalarımıza ve 1970’li yıllardan beri savunduğumuz değerlerimize saldırganlığın bu denli arttığı bu dönemde, bizler kendi değerlerimize, kendi örgütlülüğümüze ve kendi kurullarımıza daha sıkı sarılmalı ve sahip çıkmalıyız.

TMMOB ve bağlı odalarındaki hiçbir mevki ve makam, TMMOB’nin inançla, mücadeleyle, fedakarlıklarla inşa ettiği demokratik değerlerden daha kıymetli değildir.

İktidar yandaşı gazetelerin Birliğimizin logosundaki renklere bile saldırdığı bir dönemde, bizlerin omuzlarındaki sorumluluk çok daha büyüktür.

Çünkü onların asıl hedefi logomuzdaki renkler değil, karanlığa karşı aydınlığı, savaşa karşı barışı, dinci gericiliğe karşı laikliği, dogmatizme karşı bilimi, faşizme karşı özgürlükleri, her türlü ırkçılığa karşı eşitliği ve barış içerisinde bir arada yaşamı, rant ve sömürüye karşı emeği, emperyalizme karşı bağımsızlığı savunan mücadele geleneğimizdir.

Bizler bu geleneği korumak, yaşatmak ve geleceğe taşımakla yükümüyüz. Çünkü bu örgüt bizlere Teoman ÖZTÜRK’ün ve isimlerini burada sayamadığım onlarca devrimci, demokrat ve yurtsever meslektaşımızın emanetidir.

Kişisel hırslarla, gündelik kararlarla bu emaneti, bu değerli mirası yaralamaya kalkanlar, karşılarında tüm TMMOB örgütlülüğünü bulurlar. Herkes bu sorumlulukla davranmalı, adımlarını buna göre atmalıdır.

Değerli Arkadaşlar,

Tüm TMMOB örgütlülüğü açısından zorlu ve yoğun geçen bir çalışma döneminin ardından Odalarımızın mesleki ve teknik kongre, sempozyum dönemlerine girmiş bulunuyoruz. Birliğimize bağlı 24 odamız bu dönem boyunca 100’ün üzerinde kongre, sempozyum, kolokyum, sergi gibi bilimsel ve teknik etkinlik düzenlemektedir.

TMMOB bünyesinde gerçekleştireceğimiz Coğrafi Bilgi Sistemleri Kongresi, Kadın Kurultayı, Kent Sempozyumları, Sanayi Kongresi, Enerji Sempozyumu ve Mühendislik, Mimarlık ve Şehir Plancılığı Eğitimi Sempozyumu hem hazırlanış aşamaları hem de temaları bakımından mühendis, mimar ve şehir plancılığının farklı disiplinlerinin sorunlarını bir arada tartışılabildiği önemli etkinlikler olacaktır. Bu etkinliklere tüm arkadaşlarımızın aktif biçimde katılım sağlaması gerekmektedir.

Yüzlerce üyemizin katılımıyla gerçekleşen bu kongre ve sempozyumlar bizler için sadece teknik bilgilerin tartışılıp değil, bu bilgilerin aynı zamanda toplumsallaştırıldığı zeminlerdir. Bu anlayışla yürütülen çalışmalarda hepinize kolaylık diliyorum.

Önümüzdeki dönemin, geçtiğimiz dönemden daha kolay olmayacağını hepimiz biliyoruz. Ocak ayından itibaren başlayacak olan genel kurullar sürecinin bu bilinç ve anlayışla, birliğimize ve geleneğimize yakışan bir olgunlukla yürütülmesi gerekiyor.

Genel kurullar sürecine girerken bilelim ki işsizliğe, yoksulluğa, yolsuzluğa ve hayat pahalılığına karşı mücadele etmenin sorumluluğu bizlerin omuzundadır.

Savaşa, şiddete ve çatışmalara karşı barışın ve bir arada yaşamın sesini yükseltmenin sorumluluğu bizlerin omuzundadır.

Baskı, zulüm ve sömürüye karşı eşitliği, özgürlüğü ve emeği savunmanın sorumluluğu bizlerin omuzundadır.

Faşizme ve dinci gericiliğe karşı, toplumun aydınlık değerlerini egemen kılmanın sorumluluğu bizlerin omuzundadır.

Emperyalizme, militarizme ve savaş çığırtkanlığına karşı hakların kardeşliğini savunmanın sorumluluğu bizlerin omuzundadır.

Umutsuzluğa karşı umudu; korkuya karşı cesareti; teslimiyete karşı direnişi örgütlemenin sorumluluğu bizlerin omuzundadır.

Bu salon, omuzlarımızdaki bu yaşama yükünü hiç tereddüt etmeden omuzlayan insanlarla dolu olduğu için örgütümüzle gurur duyuyorum.

Yaşamak bu yangın yerinde, her gün yeniden ölerek

Zalimin elinde tutsak, cahile kurban olarak

Yalanla kirli havada, güçlükle soluk alarak

Savunmak gerçeği, çoğu kez yalnızlığını bilerek

Korkağı, döneği, suskunu görüp de öfkeyle dolarak

Toplanıyor ölü arkadaşlar, her biri bir yerden gelerek

Kiminin boynunda ilmeği, kimi kanını silerek

Kucaklıyor beni Metin Altıok “Aldırma” diyor gülerek

“Yaşamak görevdir bu yangın yerinde, yaşamak, insan kalarak”

İnsanca yaşayabileceğimiz bir Türkiye ve dünya umuduyla, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Emin Koramaz
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı