YENİ ANAYASA
Atatürk Devrim ve İlkeleri "Geçmişin Bekçisi olan bir ideoloji değil , geleceğimizi aydınlatan öncü düşünce ve eylemlerdir...
Atatürk Devrim ve İlkeleri "Geçmişin Bekçisi olan bir ideoloji değil , geleceğimizi aydınlatan öncü düşünce ve eylemlerdir...
Ülkemizin Cumhurbaşkanlığı seçimi nedeniyle girilen gergin bir seçim sürecinden yeni çıkıldığı ve henüz TBMM Başkanlık divanının ve yeni bir cumhurbaşkanın seçilmediği bir ortamda yeni Anayasadan Atatürk Devrim ve ilkelerinin çıkartılması önerilerinin geçtiğimiz hafta içinde öncelikli olarak gündeme getirilerek tartışmaya açılmasını ülkemiz için büyük bir talihsizlik olarak görmekteyiz. Çünkü, bizler Atatürk Devrim ve İlkelerini geçmişin bekçisi değil, toplumumuzun iç barışını, laik hukuk sistemini, uniter devlet yapımızı ve bağımsızlığımızı koruyarak , bilimin ve akılın rehberliğinde ülkemizin çağdaş uygarlığın üzerine çıkmasını amaçlayan, bu yönde ülkemizi geleceğe taşıyacak düşünce ve eylemler olduğuna inanıyoruz.
Çünkü, Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk " ben manevi miras olarak hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır..." demiştir. Bu nedenle düşüncelerinin ve eylemlerinin donmuş bir ideoloji olarak algılanmasını bizzat Atatürk‘ün kendisi reddetmiştir.
Çünkü, Atatürk Devrim ilkeleri, aydınlanma düşüncesi temelinde, halkımızı ümmet toplumundan alıp yurttaşlık bilinciyle çağdaş demokrasiye ulaştırmayı hedefleyen, sömürge olmayı reddeden , bağımsızlıkçı öze sahip, islam dünyasındaki benzer coğrafya ve kültürde kurulan çağdaşlarına göre başarılı olmuş uygarlık projesinin temel taşlarıdır. Bu yönü ile Cumhuriyetimiz, müslüman ve mazlum uluslara bugün bile çağdaş uygarlık yolunu gösteren, halen işleyen demokrasisi ile islam dünyasında bilimi ve akılı rehber edinmiş tek örnektir.
Eğer bugünkü 12 eylül ara rejimi ürünü olan 1982 anayasasında bir ideolojik bir yaklaşımı içtenlikle sorgulamak gerekirse, görece çok daha özgürlükçü 1961 Anayasasını değiştiren 12 Eylül ara rejimine ilham veren yeşil kuşak ideolojisini sorgulamak daha doğru olacaktır. Bunun yapılmayıp TBMM tarafından yapılacak toplumumuzun bugünkü ihtiyaçlarına karşılık gelecek yeni bir anayasa için, öncelikle "Atatürk devrim ve İlkelerini" engelleyici bir ideoloji gibi öne çıkartılmasını büyük bir aldatmaca olarak görmekteyiz.
Çünkü 1982 anayasası, ülkemizde aydınlanmayı gerçekleştiren "Cumhuriyetimiz" ile demokrasiyi karşı karşıya imiş gibi algılanmasına " bugünkü içinde bulunduğumuz yapısal bunalımın ortaya çıkmasının temel nedenidir. Daha özgürlükçü anayasa olan 1961 anayasasının ülkemize bol geldiği düşüncesinden hareketle, 1982 anayasası ifade özgürlüğünü kısıtlayan, temsilde adaleti zorlaştıran seçim sistemini ve siyasal partiler yasasını, çalışma yaşamınında kısıtlayıcı getirerek bugünkü adaletsiz gelir dağılımının temel nedenidir. Öte yandan belirli bir mezhebi öne çıkararak din derslerini zorunlu hale getiren, geniş bir milletvekili dokunulmazlığı zırhını getiren, içinde batı demokrasilerinde görülmeyen, içinde bir çok anti demokratik unsuru barındıran 12 Eylül anayasası elbette değiştirimelidir. Ancak bunca değiştirilecek ve tartışılacak yönleri varken, baskıcı 1982 anayasının değiştirilmesine gerekçe olarak " akıl ve bilimi rehber edinen" ve Müslüman toplumların içinde en gelişmiş demokrasiye sahip olmamızı sağlayan "Atatürk Devrim ve İlkelerini" demokrasimizin önünde engelleyici bir ideoloji " olarak göstermek bir aldatmacadır. O devrim ve ilkelerdir ki bugün Türkiye Cumhuriyeti‘nin Batı dünyasında çağdaş bir devlet olarak kabul görmesini ve 1960 larda AB sürecine kabulünü sağlamıştır..
Çünkü, nasıl ki 1215 de İngilterede yayınlanan Magna Cartayı(Büyük Berat) dışlayarak İngiliz demokrasini, 1789‘da gerçekleştirilen Fransız Devrimini yok sayarak, Fransız anayasasının ruhunu ve demokrasisini, tarif edemezseniz, müslüman toplumlar içinde en büyük dönüşümü gerçekleştirmiş , Türkiye Cumhuriyetinin 1923 Aydınlanmasının temeli olan Atatürk Devrim ve ilkelerini anayasadan dışlayarak, sivil bir anayasa yapma iddiasını gündeme getirmek, aslında renksiz değil, onu asıl hedefinden uzaklaştıracak, istenildiği tarafa çekilecek ruhsuz bir anayasa yapmak demektir. Bu öneriyi gündeme getirenlerin aydınlanma dönemini hiç yaşamamış , geçen yüzyılın başında yaklaşık benzer coğrafi ve kültürel koşullarda olan, petrol zengini ortadoğu ülkelerinin bugünkü demokratik anlayışlarını, sosyal ve kültürel gelişmişlik düzeylerini karşılaştırmaları uygun olacaktır.
Çünkü, Atatürk Devrim ve İlkeleri, borçlanmadan üretim ve yatırımı gerçekleştirip , sanayimizi geliştirerek, IMF gibi kurumların kararlarına bağımlı olmayan bir ekonomiyi ve ulus devleti yaşatmanın mümkün olduğunu mazlum uluslara ve dünyaya göstermiştir. Bu nedenle dünyadaki en yüksek faizin yabancı fonlara verildiği, ancak bunlardan hiç bir vergi kesintisinin yapılamadığı ülkemizde, ekonomik değerlerimizi tüketen , üretim sektörüne yatırım yapmadan düşük fiyattan ülkemizin üretken ve stratejik kurumlarını satın almaya çalışan, herhangi bir bunalım halinde ülkemizi kaderi ile başabaşa bırakıp kaçacak küresel sıcak paranın önünde Atatürk Devrim ve İlkeleri tabiki bir engeldir.
Halka "sivil anayasa" adı altında, Atatürk Devrim ve İlkerinden soyutlanmış renksiz ve ruhsuz bir anayasa vaad ve empoze edenlerin, demokrasi getirme iddiasıyla işgal edilen, hergün onlarca kişinin öldüğü, iç barışın bir türlü sağlanamadığı Irak‘a dışarıdan dayatılan anayasanın, sonuçlarını ve nedenlerini iyi tahlil etmelerini öneriyoruz.
Atatürk Devrim ve İlkeleri, Türkiyeyi BOP projesi ile ılımlı islam ülkesine dönüştürerek, geçen yüzyıldaki Sevr projesini tekrar canlandırmak isteyenlerin önündeki en büyük engeldir, Ancak bu ilkeleri koruyarak yeni ve özgürlükçü bir anayasa yapmanın önünde engel değildir. Cumhuriyetimizi var eden bu ilkelerden yoksun kılacak ruhsuz bir anayasa yapmak isteyenler ile bu isteklere paralel olarak dışbasında ülkemizin artık yüzünü ortadoğuya dönen bir islam ülkesi olma yolunda olduğunu ortaya koyan yazı ve yorumları kaygıyla ve ibretle izlemekteyiz.
Bu gelişmelerden hareketle, 12 Eylül rejiminin yarattığı sosyal, kültürel ve siyasal travmalar nedeni ile bugünkü ihtiyaçlarımıza uygun "yeni bir anayasa " özlemi içinde olan toplumumuzu, demokratik kitle örgütlerini ve aydınlarımızı uyarıyor; Cumhuriyetimize ruh veren Atatürk Devrim ve İlkelerini engel göstererek, "sivil anayasa yapma kılıfı " içinde , toplumumuzdaki değişim ve gelişme isteğini kendi emelleri doğrultusunda yönlendirmek isteyenlere karşı çok dikkatli ve duyarlı olmaya çağırıyoruz. 3.08.2007
TMMOB MERSİN İKK BİLEŞENLERİ