TMMOB’DEN HÜKÜMETE `BARIŞIN DİLİNİ` GELİŞTİRME ÇAĞRISI
TMMOB İKK bileşenleri, son günlerde gündemin ilk sırasına yerleşen askeri operasyonların yol açtığı ekonomik, sosyal ve siyasal sorunlara dikkat çekerken, hükümete ‘savaşın dilini’ reddederek, ‘barışın dilini’ geliştirme çağrısı yaptı.
TMMOB Diyarbakır bileşenleri askeri operasyonlar ve Kürt sorunu ekseninde yaşanan gelişmelere ilişkin basın toplantısı düzenledi. Mimarlar Odası Diyarbakır Şubesi toplantı salonunda düzenlenen basın toplantısında, TMMOB İKK adına basın açıklamasını, Mimarlar Odası Diyarbakır Şube Başkanı Necati Pirinççioğlu yaptı.
Kürt sorununun, 30 yılı aşkın bir süredir devam eden çatışmalı süreç sonunda çözülmeyerek gündemdeki yerini koruduğunu hatırlatan Necati Pirinççioğlu, şiddet temelli çözüm çabalarının ülkeyi kaosa sürüklediğini ifade etti.
Kürt sorununa demokratik çözüm yollarının tartışıldığı bir dönemde şiddet anlayışının yeniden hakim hale gelmesinin kendilerini kaygılandırdığını kaydeden Pirinççioğlu, yeniden başlayan çatışmaların "maddi ve manevi maliyetinin" çok yüksek olacağı uyarısını yaptı. Küresel mali krizin etkilerinin Türkiye`de de hissedildiğine işaret eden Pirinççioğlu, "Düzenlenen operasyonlarla yürütülen savaş ekonomisi Türkiye`yi krizin ortasına sürüklemekten başka bir işe yaramayacak; bu sürecin sonunda kan, gözyaşı, ölüm ve birlikte yaşama olan inancın ortadan kalkması dışında bir fayda sağlamayacaktır" dedi.
Artık ölümlere sessiz kalınmaması gerektiğini vurgulayan Necati Pirinççioğlu, hükümetten beklentilerini şöyle sıraladı:
" * Çözümsüzlüğe hizmet edecek olan anlayıştan ve çözümü sınır içinde ya da dışında operasyon yapmakta gören yaklaşımdan vazgeçmeye; barış ortamının tesis edilmesinin sağlanması açısından, çatışmasızlık ortamının gelişmesini sağlayacak tedbirler almaya,
* Savaşın dilini reddederek barışın dilini geliştirmeye; ötekileştirici, suçlayıcı, aşağılayıcı söylem ve yaklaşımlardan kaçınmaya,
*Toplumsal yaşama katılım sağlayacak, ayrımsız siyasal bir genel affı içeren bir hukuksal düzenleme yapmaya,
* Başta çoğulcu, toplumcu, özgürlükçü ve demokratik bir anayasanın hazırlanması olmak üzere Türkiye`de halkların kendini özgür ve eşitlikçi bir temelde ifade etmesini sağlayacak düzenlemeleri yapmaya,
* Kürtçenin ve diğer etnik dillerin anadil olarak eğitim kurumlarında ve yaşamın diğer alanlarında kullanılabileceği düzenlemeleri yapmaya,
* Demokratik yaşamı eksiksiz bir biçimde tesis etmeye davet ediyoruz"
