VIII. ULUSAL HİDROLİK PNÖMATİK KONGRESİ VE SERGİSİ
VIII. ULUSAL HİDROLİK PNÖMATİK KONGRESİ
SONUÇ BİLDİRİSİ
TMMOB Makina Mühendisleri Odası adına İstanbul ve İzmir Şubeleri`nin sekretaryalığını üstlendiği “Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongresi ve Sergisi”nin sekizincisi, “uluslararası katılımlı” olarak, 22-25 Kasım 2017 tarihleri arasında İzmir’de 528 kayıtlı delege ve 3328 ziyaretçinin katılımı ile gerçekleştirildi.
Kongrede; açılış konferansı, bildiriler, atölye çalışmaları, kurslar, paneller, yuvarlak masa toplantıları, konferanslar ve forumlar ile dinamik bir platform oluşturulmuş; 45 bildiri sunumu, 15 atölye çalışması, 1 panel, 6 kurs, 5 yuvarlak masa toplantısı ve 1 forum düzenlenmiştir. Kongrenin yanısıra düzenlenen HPKON 2017 Fuarına da 1085 metrekare alanda 45 firma katılmıştır.
Kongrede “Hidrolik Pnömatik Sektöründe Yeni Stratejiler” konulu bir panel gerçekleştirilmiş, panelde şletişim teknolojisinde ve internet teknolojisindeki gelişmeler, dijital devrimin hidrolik pnömatik alanına etkisi, sektörde ARGE, üniversite oda sanayi işbirliği, sektörün sorunları ve çözüm önerilerinin tartışıldığı bir platform yaratılmıştır.
Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongreleri’nde bilimsel-teknik nitelikli bir başucu kitabı oluşturma anlayışı ile bildiriler ve tüm sunumlar derlenmektedir. Bu kongrede de ulaşılan çok yönlü birikimi içeren 519 sayfalık “Bildiriler Kitabı” tüm sektör ilgililerinin kullanımına sunulmuştur.
Kongre kapsamında gerçekleştirilen atölye çalışmaları ve kurslar ile yeni bilgi ve teknolojilerin yaygınlaştırılmasının yanında, sektör çalışanlarının doğru ve tam bilgilerle donatılmasına yönelik sürekli eğitimler yapılmıştır.
Kongre kapsamında; “Pnömatik ve Elektrik Tahrikli İş Elemanları ve Karşılaştırılması”, “Mobil Hidrolikte Endüstri 4.0 Uygulamaları”, “Pnömatik Teknolojisinde Devrim, Dijital Pnömatik, Motion Termina (VTEM)”, Medikal Sistemler ve Laboratuvar Alanlarında Otomasyon Çözümleri”, “Mobil Uygulamalarında Elektronik Çözümler” “Medikal Proses Ekipmanları, İlaç Hazırlama (Kemoterapi) ve Temiz Oda Uygulamaları”, “Sızıntı Bulma Teknikleri”, ”Radyal Pistonlu Hidrolik Motorlarda Elektronik Deplasman Kontrolü”, “Vinç ve İş Makinalarında Yük Kontrol ve Yük Tutma Valfleri”, ”Yeni Nesil Servo Performanslı Oransal Valfler”, “Mobil Araçlarda Soğutma Uygulamaları”, ”Pick&Place Uygulamalarında Vakum Seçimi”, “Kabin Stabilizasyonu”, Filtrasyon” konularında 15 Atölye Çalışması düzenlenmiştir.
Kongrede düzenlenen kurslarda; “Pnömatik Devre Elemanları ve Uygulama Teknikleri”, “Hidrolik Devre Elemanları ve Uygulama Teknikleri”, “Hidrostatik Tahrik ve Kapalı Devre Tekniği”, “Sıozdırmazlık Elemanları Seçiminde Yenilikçi Yaklaşımlar ve Uygulama Örnekleri” “Hidrolik Boru Bağlantı Elemanları” “Hidrolik Endüstrisinde Kullanılan Akışkan İletimi Elemanlarına Genel Bakış” konuları ele alınmıştır.
Kongrede hidrolik pnömatik sektörüne ilişkin aşağıdaki değerlendirmeler yapılmıştır.
Her aşamasında proje, AR-GE ve mühendislik tasarımlarının yapılmasını gerekli kılan özelliği itibariyle diğer sektörlerden ayrışan makina imalat sektörü, özellikle 2001 ekonomik krizinden sonra yatırımlarını askıya almış, 2003 yılından 2007 sonuna kadar giderek ara mallarda dışa bağımlı bir yapı içine sürüklenmiş, 2008 ortalarından başlayarak 2009’u da kapsayan dönemde küresel krizin etkisi ile sanayi sektörü de küçülmüştür.
Makine imalat sektörünün yanı sıra hidrolik-pnömatik girdilerini, demir-çelik, iş ve inşaat makinaları, otomotiv, savunma, gıda, ambalaj, gemi inşa, sağlık, barajlar, otomasyon ve robot teknolojileri gibi sektörler de yaygın olarak kullanmaktadır. Tüm bu sektörlerdeki dinamiğin makina imalat sektöründekine benzer bir olumsuzlukta olduğunu söyleyebiliriz. Hidrolik-pnömatik sektörünün tüm bu olumsuz havadan etkilenmemesi mümkün değildir.
Teknoloji kullanımı ve projelendirme açısından dünyanın gerisinde kalmayan fakat aynı performansı üretimde gösteremeyen hidrolik pnömatik sektörünün ana sorunlarını şu şekilde sıralanabilir.
Öncelikle yerli üretim sorunu ve Ar-Ge, teknolojik ve endüstriyel birikimle başlayan bu sorunları sermaye/finansman ve kalifiye işgücü yetersizlikleri ile yüksek girdi maliyetleri, ithal ürünlerin yerli üretime göre pazar paylarının yüksek oluşu ve dışa bağımlılık olarak sıralamak mümkündür.
Makina imalatçılarının, tasarım ve uygulamalarda yerli ürünlere öncelik vermemesi, güven duymaması, dünya pazarında rekabet edebilen yerli üretici sayısının azlığı, üreticilerin sorunları arasındadır. Bunun yanı sıra kalitesi belgelenmemiş, sertifikası olmayan ve haksız rekabete neden olan ürünlerin ülkeye girişinin kontrol edilmesi ve zorlaştırılması için önlem almada ve denetim konusunda harekete geçmede önemli sorunlar yaşanmaktadır.
Sektör bu ürünlerin ülkeye girmemesi konusunda tavır almalı, siyasi irade yerli ürün kullanımı konusunda zorlanmalıdır. Özellikle ihracat yapan yerli üreticilerin desteklenmesi ve uluslararası pazarlarda rekabet edilmesi için yatırımlar ve Ar-Ge çalışmaları desteklenmeli, üretim ve istihdam üzerindeki yükler azaltılmalı ve kamu ihalelerinde yerli malı kullanımı teşvik edilmelidir.
İzlenen bilim, teknoloji ve sanayi politikaları sonucu bugün yerli üretimde yüzde 62 oranında ithal girdi kullanılmakta, makina imalat sanayinde iç pazar talebinin yüzde 51’i ithal makinalarla karşılanmaktadır. Makina üreticileri yerli devre elemanlarını yeterince kullanmamaktadırlar.
Rekabet edebilmenin ön koşullarından birisi; kullanılan teknolojilerin inşaat sahaları, tüneller, maden ocakları, demir-çelik tesisleri ve tersaneler gibi yüksek riskli ortamlarda işçiler için güvenli çalışma koşullarının sunulmasıdır. Ülkemizin iş kazalarında kaybedilen insan sayısı bakımından dünyada üçüncü Avrupa’da birinci sırada olduğu bilinmektedir. Sektörün sunduğu güvenli ürünler ile bu kazaların önüne geçilmesinin mümkün olduğu, insan, makina ve tesisin güvenliğini sağlamanın, sektörde, tasarım ve üretim sürecinde sistem ve donanım seçiminde güvenliğin önemli bir kriter olduğu unutulmamalıdır.
Sanayide enerji verimliliği, uluslararası rekabet gücü açısından önemli bir unsurdur. Enerjide sürdürülebilirliğin sağlanması, dışa bağımlılığın azaltılması, enerji maliyetlerinin ekonomi üzerindeki yükünün hafifletilmesi gerekmektedir. İklim değişikliği ile mücadeleye yönelik çalışmalar yapılmalı, enerjinin ve enerji kaynaklarının verimli kullanımının tespiti yapılarak sektörde, hidrolik pnömatik sistem tasarımlarında ve üretiminde, enerji verimliliğine önem verilmelidir. Sistemlerin enerji verimliliği ölçülebilir olmalı, belgelendirilmeli ve teşvik edilmelidir.
Dört gün boyunca paylaşma ve dayanışma zeminlerinin geliştirildiği, sosyal-kültürel etkinliklerle renklendirilen kongre sonucunda aşağıdaki tespitlerin kamuoyuna sunulmasına karar verilmiştir.
-
Hidrolik Pnömatik alanı otomasyondan ayrı düşünülemeyeceği, bu nedenle otomasyon konusunun kongrede daha detaylı olarak ele alınması gerektiği, kongrenin ismine otomasyon kelimesinin de eklenmesi gerektiği, otomasyon alanındaki ilgili taraflarında bu kongrede yer almaları gerektiği vurgulanmıştır.
-
Hidrolik pnömatik sektörünün geleceğini, makina imalat sektörünün gelişimi belirleyecektir. Makina imalatçılarının tasarım ve uygulamalarda hakeden yerli ürünlere öncelik vermesi ve güven duyması ile yerli imalat sektörünün beklenen düzeye ulaşacağı, katma değeri yüksek ürünlerin yerli olarak üretilmesinin ulusal ekonominin yararına olacağı bilinmelidir. Bu bağlamda dünya pazarında rekabet edebilen yerli üreticilerin sayısı artırılmalı ve desteklenmelidir.
-
Gelişmiş ülkelerde (Almanya 3.68 USD/kg, Japonya 3,36 USD/kg, italya 3.21 USD/kg, Güney Kore 2.70 USD/kg) 3-4 USD/kg olan ihracat ürünleri ortalama satış fiyatı bizim ülkemizde özellikle son 3 yılda gerileyerek 1,37 USD/kg seviyelerine inmiştir. Bu durumun değiştirilebilmesi, başka faktörlerle birlikte katma değeri yüksek ürünler üretmemizi gerektirmektedir. Tasarım ve Ar-Ge süreçlerini içine alan üretim ve markalaşma zeminleri ve iklimini oluşturulmalı ve sürekliliği sağlanmalıdır.
-
Kalitesi belgelenmemiş, sertifikası olmayan ve haksız rekabete neden olan ürünlerin ülkeye girişinin kontrol edilmesi ve zorlaştırılması için ciddi önlemler alınmalıdır. Sektör bu ürünlerin ülkeye girmemesi konusunda tavır almalı, yerli ürün tüketilmesi konusunda siyasi irade zorlanmalıdır. Özellikle ihracat yapan yerli üreticilerin desteklenmesi ve uluslararası pazarlarda rekabet edilmesi için yatırımlar ve Ar-Ge/Ür-Ge çalışmaları desteklenmeli, özellikle patentli yerli ürünlerin kullanımı ve patent alımı konusu özendirilmeli, üretim ve istihdam üzerindeki yükler azaltılmalı ve kamu ihalelerinde yerli malı kullanımı teşvik edilmelidir.
-
Sektöre yönelik devre elemanları üretiminde yüksek nitelikli malzemelerin, ileri üretim teknolojilerinin, iletişim, bilgi ve internet teknolojilerinin denetim sistemlerinin giderek artan oranda kullanılmasından dolayı, üretici firmaların Ar-Ge/Ür-Ge olanaklarının artırılması ve teşvik edilmesi ülke yararına olacaktır. Bu doğrultuda vergi düzenlemelerinde belli indirimler yapılmalı, teknoparklardan yararlanmaları konusunda AKDER’in yol göstericiliğinde sektör firmalarının bir araya gelmesi ve kümelenmeleri sağlanarak ortak Ar-Ge ve Tasarım merkezleri kurulması teşvik edilmelidir.
-
Makina imalat sektörü, hidrolik pnömatik ekipman ve sistemleri kullanımında, sektör firmalarının müşterilerine karşı yanlarında olmalarını ve servis konusunda destek vermelerini talep etmektedir. Makina imalatçılarına sistem, ekipman ve malzeme tedarik eden sektör firmalarının makina imalatçılarına servis hizmeti sunabilmek için organizasyonları ve personel alt yapısını geliştirmeleri gerekmektedir.
-
İletişim, internet ve bilgi teknolojisi gelişimi sektörümüzü de yakından ilgilendirmektedir. Dijital devrim veya Endüstri 4.0 olarak adlandırılan bu süreçte sensör teknolojileri, gömülü sistemler, yazılımlar, iletişim ve internet teknolojisindeki yeniliklerin adapte edildiği hidrolik ve pnömatik ekipmanların birbirleriyle ve diğer makinalarla haberleşerek akıllı makina ve sistemler üretildiği bir dönüşüm yaşanmaktadır. Ülkemiz makina imalatçılarının ve hidrolik pnömatik sektörünün temel hedefi, bu dönüşümü yakalayarak verimliliği ve rekabet gücünü artırmak olmalıdır.
-
Küresel rekabet ortamında varolabilmek için artık bilgi sahibi olmak yeterli değildir. Bilginin faydalı ve değer yaratma sisteminde kullanılması önemlidir. Bu nedenle bilgiyi kullanacak insanların ve bu insanların oluşturduğu organizasyonları geliştirmek gerekmektedir. İnsanımızı rasyonel, akılla karar veren, mühendislik yaklaşımını algılayan bir eğitim sistemi içinde iş yaşamına hazırlamanın gerekliliği, sektör firmalarının yeni iş modelleri oluşturarak çalışanlarını ve organizasyon yapılarını geliştirmeleri gerekliliği vurgulanmıştır.
-
Yetişmiş insan gücü ve kalifiye eleman konusu sektörün en büyük problemidir. Endüstri Meslek Liselerindeki hidrolik pnömatik bölümlerinin sayısı çok azdır. Makina Mühendisliği Bölümü olan üniversitelerimizde hala akışkan gücü ile ilgili lisansüstü programlar bulunmamaktadır. Teknolojik gelişmelere ayak uyduracak, dijital devrimi gerçekleştirecek insan kaynağına gereksinimiz varken teknik eleman lise ve üniversite eğitim sistemimiz ve alt yapımız buna uygun değildir. Sektör ve sektör bileşenleri eğitime ilişkin taleplerini her ortamda dile getirmeli, ve Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖK nezdinde girişimlerde bulunmalıdır. Sektörün gelişmesi için MEB, YÖK, Meslek Odaları ve Akışkan Gücü sektörü temsilcileri ile birlikte eğitim programlarında ihtiyaca uygun güncellemeler yapılmalı, Endüstri Meslek Liseleri’nde uygulamalı meslek derslerinin niteliği geliştirilmeli, atölyelerde mevcut makina ve tezgahlar, en son modeller ile yenilenmeli ve üniversitelerde güncel teknolojiler ve endüstriyel uygulamalar öğretilmeli, altyapı çalışmaları tamamlanmalıdır.
-
Yazılım mühendisliğindeki yeni yaklaşımların, yenilikçi makina konseptlerine olanak sağladığı, akıllı mobil cihaz uygulamaları ile entegre PLC sistemlerinin çalışma esnekliğini artırdığı, bu yeni yaklaşımların mühendislik çalışmalarını kolaylaştıracağı tespitinden hareketle sektör, yazılım mühendisliği alanındaki gelişmeleri izlemeli ve uygulamalara yansıtmalıdır.
-
Sanayide enerji verimliliği, uluslararası rekabet gücü açısından önemli bir unsurdur. Enerjide sürdürülebilirliğin sağlanması, dışa bağımlılığın azaltılması, enerji maliyetlerinin ekonomi üzerindeki yükünün hafifletilmesi gerekmektedir. İklim değişikliği ile mücadeleye yönelik çalışmalar yapılmalı, enerjinin ve enerji kaynaklarının verimli kullanımının tespiti yapılarak sektörde, hidrolik pnömatik sistem tasarımlarında ve üretiminde enerji verimliliğine önem verilmelidir.
-
Ülkemizin bir sanayileşme politikası olmadığı görülmekte ve sanayimizin henüz hangi sektörlerde gelişeceği bilinmemektedir. 1980’lerden itibaren ortaya konulan neoliberal politikalar sonucu ülkemizde sanayisizleşme süreci hakim olmuştur. TMMOB Sanayi Kongrelerinde de ifade edildiği gibi sanayileşme politikamız kalkınma planları çerçevesinde ele alınmalı, demokratik katılım mekanizmaları ile sektörün de katkı ve katılımıyla oluşturulan kalkınma planları çerçevesinde makina imalat sektörü ve bunların alt sektörü olan hidrolik pnömatik sektörü bu plana uygun teşvik ve desteklerden yararlanmalıdır.
-
Komponent üreten firmalarımız yurtiçi pazarlardan elde ettikleri tecrübeyle ürünlerinin kalite kriterlerini uluslararası pazarlarda kabul görecek seviyeye getirmişler, pazarlarını büyütmüşler ve buradan elde ettikleri fonla Ar-Ge ve inovasyona daha çok kaynak yaratma fırsatı yakalamışlardır. Bu firmalarımız, dünya pazarlarında etkinliklerini artırmak, pazarlarını büyütmek ve etkin bir oyuncu olmak için büyük çaba sarf etmektedirler. Bu başarıdaki önemli nokta, başlangıçtaki yurt içi pazardan edinilen tecrübedir. Ürünler yurtdışında itibar görüyorsa yurtiçinde de bu ürünlere itibar edilmesi için sanayi yerli imalata önem vermelidir.
-
Dijital devrim veya Endüstri 4.0 olarak adlandırılan süreçte dönüşüme uygun fabrikalar oluşturmak, bu fabrikaları, veri toplamak için sensörler ile donatmak, işletiminde, iletişiminde yazılımı kullanmak, veri güvenliği ve kendi işletimine yönetebilmek için bulut ortamını kullanan makinalar ile donatmak gerektiği vurgulandı. Bu dönüşümün gerçekleştirebilmesiyle maliyetlerin % 30-35 oranında indirilebileceği, ekstra bir yatırım yapmadan kapasitelerin % 20 oranında arttırabileceği, tedarik ve üretimi tek bir merkezden yönetecek bir ağa sahip olunabileceği vurgulanmıştır.
-
Teknolojik gelişmeler ve özellikle robot teknolojilerinin endüstride yer almasıyla birlikte makine emniyeti ihtiyaçlarındaki değişikliklere cevap verecek ürünler ortaya çıktığı ve sektörün bu değişime adapte olması gerektiği belirtilmiştir.
-
Teknolojik gelişmelere paralel olarak sentetik ve çevre dostu yağların performansları ciddi şekilde artmış, kullanım alanları yaygınlaşmıştır. Sektörün kirlilik konusunda yağ üretici firmalarından kullanıma hazır kirlilik seviyesinde hidrolik yağ talep ettiği vurgulanmıştır. AKDER periyodik yayınlar, duyurular, eğitim çalışmaları, e-posta kampanyalarıyla uzun ömürlü, yüksek performanslı ve çevre dostu “Ekolojik” akışkanların bilinirliğinin artırılmasına katkıda bulunmalıdır.
-
Mühendislik hizmeti üreten sektör firmalarının akreditasyonu, sektörde çalışan mühendislerin uzmanlıklarının meslek odaları tarafından belgelendirilmesi, sektörde çalışan ara teknik elemanların eğitimi ve belgelendirilmesi, MYK kapsamında Hidrolik Pnömatik Tesisatı Borulama ustası meslek standardının oluşturulması, sektörle ilgili mevcut regülasyonlar çerçevesinde Bilim Teknoloji ve Sanayi Bakanlığı’nın piyasa gözetim denetim faaliyetini yaygınlaştırması, sektör firmalarında çalışan mühendisler tarafından hazırlanan projelerin inşaat sektöründeki mimar ve mühendislik hizmetleri gibi sinai mülkiyet hakları çerçevesinde güvence altına alınması gerekmektedir. Bu konularda bir önceki Kongre’den hemen sonra, Makina Mühendisleri Odası ile AKDER’in başlattığı çalışmaların önümüzdeki yıl içerisinde uygulamaya geçirileceği, bunun da bu alandaki önemli bir eksikliği gidereceği ifade edilmiştir.
TMMOB MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI