YAŞANABİLİR BİR DÜNYA VE SAĞLIKLI BİR GELECEK İSTİYORUZ! ÇEVRE ORTAK DEĞERİMİZDİR!
Bugün “Dünya Çevre Günü”.. Temiz ve sağlıklı bir çevrede yaşamanın temel bir insan hakkı olduğu gerçeğinden hareketle 5 Haziran 1972 tarihinde gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler Stockholm Konferansı`nda alınan kararla ilan edilen Dünya Çevre Günü’nü kutluyoruz.
Sanayi, tarım, imar, ulaşım, enerji, maden, orman, hazine arazileri, koruma alanları, çayırlar, doğal kaynaklar, yeraltı-yerüstü su kaynakları, denizler, kıyılar, barajlar, göller gibi birçok alanda yanlış politikalar izlenmektedir. Ormanlar, dağlar, koruma ve tarımsal üretim alanları sürekli olarak imara-betonlaşmaya açılmakta, yeni maden ruhsatlarıyla sermayeye hibe edilmektedir. Kuraklık ve hava kirliliği ciddi boyutlara ulaşmıştır. Yanlış enerji, ulaşım politikaları ile plansız sanayi politikaları sonucu oluşan atıkların yol açtığı tahribat, çevre ve halk sağlığı sorunlarını artırmaktadır. Bu duruma, sermaye ve iktidar çevrelerinin azami kâr çıkarlarının hedefi olan doğa ve kentsel-kırsal alanlar üzerindeki rant talanı yol açmaktadır.
6 Şubat depremlerinde büyük enkaz ve katı atıkların bulunduğu, yerleşim yerlerine veya yakınlarına, dere yataklarına, orman ve tarım arazileri ile su kaynaklarına yakın yerlere dökülen bina yıkım molozları da kansere yol açan asbest sorunu ile hem halk sağlığı hem de çevre sağlığı sorunlarına yol açmaktadır.
12.05.2023 tarihinde Halkın itirazlarına rağmen tarihinde ÇED OLUMLU Raporu verilen YILDIZ DEMİR ÇELİK SANAYİ AŞ tarafından yapılması planlanan ÇELİKHANE VE HADDEHANE Projesi, bu kentleşmelerde çözümü zor altyapı sorunları, çevresel sorunları ve kültürel sorunları beraberinde getirecektir.
Çevre ve insan yaşamı arasındaki ilişkiyi çarpık biçimde kuran kapitalizm, insanlığı bütün olarak tehdit eden küresel ölçekli çevre sorunlarının doğmasına neden olmuştur. Dünyanın yaşadığı çevre sorunları ve küresel tehditler her yıl daha da artmaktadır. Ne yazık ki küresel ölçekli çevre sorunlarının bazıları geri dönüşü mümkün olmayacak düzeylere ulaşmıştır. Temiz su kaynaklarının azalması, okyanus ve çevre kirliliği, giderek sıklaşan aşırı hava olayları, tarımsal üretimin azalması, gıda krizi, savaşlar, çevresel felaketler ve biyoçeşitliliğin azalması gibi sorunlar vahşi ve sınırsız bir doğa sömürüsüne dayalı kapitalizmin yarattığı küresel sonuçlardan bazılarıdır.
İnsan ile insan arasındaki ilişkiyi sömürü temelinde kuran, üçüncü dünya savaşı olarak nitelendirilen günümüzdeki koşulların sağlayıcısı olan kapitalizmin çevre ile ilişkisi de sömürü üzerine kuruludur. 5 Haziran Dünya Çevre Gününde sorgulanması gereken şey kapitalizmin kendisidir.
Kâr hırsının ve gündelik çıkarların insanlığın, doğamızın ve gezegenimizin geleceğini tehdit etmesine izin veremeyiz. Gelecek nesillere yaşayabilecekleri bir dünya bırakabilmek için, küresel bir krize dönüşen çevre sorunlarının çözümünde, bütüncül politikaların, hukuksal ve kurumsal düzenlemelerin geliştirilmesi ve uygulanması gerekir. Çevre politikalarının sanayi, kentleşme, ulaşım, enerji politikaları ile birlikte değerlendirilmesi asgari bir gerekliliktir.
Özellikle son yirmi yıl boyunca ülkemizdeki çevre sorunları da sistematik olarak artmıştır. İktidarın rant politikaları ve alınmayan önemler nedeniyle sorunlar giderek büyümekte, ülkemizin geleceğini tehdit eder boyutlara ulaşmaktadır. Ormanların, kıyıların, nehirlerin, meraların birer rant alanına dönüştürülmesi, doğal varlıklarımızın yok olmasına neden olmakta ekolojik denge bozulmaktadır.
Hasankeyf, Allianoi, Phaselis gibi tarihi mekanlarımız; Uzungöl, Salda Gölü gibi benzersiz su varlıklarımız; Fırtına Vadisi, Kazdağları, Munzur, İkizdere gibi ekosistemlerimiz sermaye için yaratılacak rant kapısı olarak görülmekte ve birer birer yok edilmektedir. Halkın ve bilim insanlarının itirazlarına rağmen iktidarın ısrarcı olduğu Kanal İstanbul Projesi ise, bütün bir Marmara Bölgesinde geri dönülmez bir coğrafik, ekolojik, ekonomik, sosyolojik, kentsel ve kültürel bir felaket yaratacaktır.
Bu yıkım politikaları yetmezmiş gibi, nükleer güç olma hevesiyle yapılmak istenen Nükleer Santraller de ülkemizin geleceği için büyük bir çevresel tehdit durumundadır. Ülkemizin ve coğrafyamızın geleceğini tehdit eden bu tehlikeli yoldan derhal dönülmelidir. Sanayi, tarım, enerji, ulaşım ve kentleşme politikaları belirlenirken çevre politikalarını önceleyen bir yaklaşım benimsenmelidir.
Giderek artan ve geriye döndürülemez boyutlara ulaşan bu sorunlar nedeniyle yaşam mücadelesinin ayrılmaz bir parçası olan çevre mücadelesinin önemi çok daha artmıştır. Kar hırsının ve gündelik çıkarların insanlığın ve gezegenimizin geleceğini tehdit etmesine izin veremeyiz. Anayasamıza göre "Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir". Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir. Gelecek nesillere yaşayabilecekleri bir dünya bırakabilmek için, ekolojik bir krize dönüşen çevre sorunlarının çözümünde, bütüncül politikaların, hukuksal ve kurumsal düzenlemelerin geliştirilmesi ve uygulanması gerekir.
TMMOB Kocaeli İl Koordinasyon Kurulu olarak, çevreyle uyumlu bir kalkınma ve sanayileşme için, derelerimizin, ormanlarımızın, tabiat varlıklarımızın korunması için, insanlarımızın sağlıklı bir çevrede huzur içinde yaşaması için mücadele etmeye, mesleki teknik bilgimizi bu doğrultuda seferber etmeye devam edeceğiz.
TÜRK MÜHENDİS VE MİMAR ODALARI BİRLİĞİ KOCAELİ İL KOORDİNASYON KURULU SEKRETERİ
MEHMET ALİ ELMA