21 NİSAN 2011 TARİHİNDE ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ`NDE VI. ULUSAL İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KONGRE VE SERGİSİ BAŞLADI

×

Hata mesajı

  • Notice: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 771 satırı) içinde Undefined index: 3.0.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 777 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 781 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 841 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
Adana Şubesi

Yayına Giriş Tarihi

21 Nisan 2011

21 - 23 NİSAN 2011 TARİHLERİ ARASINDA DEVAM EDECEK OLAN VI. ULUSAL İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KONGRE VE SERGİSİ, ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ PROF.DR.ALPER AKINOĞLU, MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI YÖNETİM KURULU BAŞKANI ALİ EKBER ÇAKAR VE MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI ADANA ŞUBE YÖNETİM KURULU BAŞKANI HÜSEYİN ATICI`NIN AÇILIŞ KONUŞMALARIYLA BAŞLADI.

Oda Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ekber ÇAKAR`ın kongrenin açılışında yaptığı konuşma aşağıdadır.

MMO`nun İSG çalışmaları
"Değerli Katılımcılar,
İşçi sağlığı ve iş güvenliği sorunlarının doğru çözümlere kavuşturulmasına yönelik güvenlik önlemlerinin geliştirilmesi, mesleğimiz ve Odamızın temel görevleri arasındadır. Odamız uzmanlık alanlarımızla ilgili tüm dallarda olduğu gibi işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda da geliştirici, iyileştirici çalışmalara katkıda bulunmayı en önemli görevlerinden biri olarak görmektedir.

Odamızın 12 yıldan bu yana düzenlediği işçi sağlığı, iş güvenliği ve bağlantılı konulardaki sempozyum ve kongrelerin, mevzuat ve uygulamalar açısından henüz ülkemizde yeni olan bu konuya ilişkin duyarlılıkların yerleşmesinde önemli ve uyarıcı bir rolü bulunmaktadır. Kongrelerimizde şekillenen bütünlüklü öneriler bu alanda önemli açılımlar sağlamıştır. 
Odamız İşçi Sağlığı ve Güvenliği Çalışma Grubunca her yıl güncellenen İşçi Sağlığı ve Güvenliği Oda Raporumuz, bu konuda çalışma yapan kesimler için önemli bir başvuru kaynağıdır. 
Odamız, tüm mesleki uygulama alanlarımızda olduğu gibi, bu alanda çalışacak üyelerimizin konularında bilgi ve deneyimlerinin geliştirilmesini; lisans eğitiminin meslek içi eğitimlerle desteklenmesini ve yaşam boyu eğitimi zorunlu görmektedir. İşçi sağlığı ve güvenliği alanında çalışacak üyelerimizde aranacak koşullar, Oda merkezinde oluşturduğumuz komisyonlar aracılığı ile belirlenmiş ve "İş Güvenliği Mühendisliği"ne yönelik Meslek İçi Eğitim Programları ve eğitim kitapları hazırlanmıştır. Üyelerimiz ve ilgililerin kullanımına yönelik olarak kongrelerimizin bildiri, panel kitaplarının yanı sıra iş güvenliği, periyodik kontroller, kaldırma iletme makinaları, basınçlı kaplar, yangın güvenliği, iş makinaları ve ilgili konularda yüzlerce kitap basılmıştır.

TMMOB Makina Mühendisleri Odası İş Güvenliği Mühendis Yetkilendirme Yönetmeliği de 07.07.2002 tarihinde Resmi Gazete`de yayımlanarak yürürlüğe girmiş ve bu yönetmelik uyarınca, iş güvenliği konusunda çalışacak üyelerimiz Meslek İçi Eğitim Merkezlerimizde eğitilerek belgelendirilmektedir. 
Üyelerimizi eğitme ve belgelendirme faaliyetleri yanında Odamız, tekniğin gerektirdiği araç, gereç ve cihazları kullanarak uzman üyeleri ve teknik görevlileri eliyle "İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü"nde istenen periyodik kontrolleri de gerçekleştirmektedir. Ülke genelinde istihdam ettiğimiz 352 teknik görevlimiz sürekli hizmet içi eğitimden geçirilmektedir.
İş güvenliği konusunda yürüttüğümüz faaliyetler, 2004 yılında Türk Akreditasyon Kurumu`na akredite ettirilmiş ve Odamız, A Tipi Muayene Kuruluşu olmuştur. Personel Belgelendirme Kuruluşumuz da ilgili AB standardı kapsamında TÜRKAK`a akredite ettirilmiştir. Bu husus, düzenlediğimiz mühendis yetki belgelerinin uluslararası tanınırlığı ve ülkemiz lehine önemli bir kazanım olarak, işçi sağlığı ve iş güvenliğinde ilk kamu adresi olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından, kamu yararı doğrultusunda değerlendirmeyi beklemektedir. 
"İş Güvenliği Mühendisliği" kavram ve uygulaması, "İş Güvenliği Uzmanlığı" yaklaşımı ile dışlanıyor

Değerli Katılımcılar, 
2003 tarihli İş Yasasında "İş güvenliği ile görevli mühendis veya teknik elemanların nitelikleri, sayısı, görev, yetki ve sorumlulukları, eğitimleri, çalışma şartları, görevlerini nasıl yürütecekleri, TMMOB`nin görüşü alınarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir" denilmekte idi. "İş Güvenliği ile Görevli Mühendis veya Teknik Elemanların Görev, Yetki ve Sorumlulukları ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik"te ise "iş güvenliği uzmanlığı" gibi bir tanım getirilmiş ve mühendisler ile teknik elemanlar bir tutulmuştu. 
Üzülerek belirtmek isterim, Bakanlık tarafından mevzuat hazırlık süreçlerinde meslek örgütleri ve sendikaların görüşlerine önem verilmemiştir. Bu nedenle yapılan yönetmeliklerin birçoğu Odamız ve TMMOB, TTB gibi meslek örgütleri ve sendikalar tarafından yargıya götürülmektedir. Yine üzülerek belirtmeliyim ki, bu yasa maddesi uygulanmamıştır. Uygulamada bulunan "İş Güvenliği Uzmanlarının Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkında Yönetmelik" sonucu iş güvenliği mühendisliği ve işyeri hekimliği bugün büyük yara almış ve piyasaya açılmış durumdadır. 
Oysa mühendislik bilimlerinin işçi sağlığı ve iş güvenliğine doğrudan ve dolaylı katkıları bulunmaktadır. Ortam ölçümleri ve işyeri ortamına yönelik toplu önlemler ile yangınlara yönelik önlemler, kaldırma-iletme araçları, basınçlı kaplar, elektrik sistemlerinin v.b. periyodik kontroller, yalnızca mühendislerin yapabileceği hizmetler arasında yer almaktadır. Kısaca iş güvenliği alanında mühendislik uygulamaları büyük önem taşımaktadır. İşyerlerindeki iş güvenliği sorunlarının saptanmasına yönelik risk analizlerinin yapılması, tehlikeli durum ve davranışların giderilmesine yönelik önlemlerin geliştirilmesi, iş güvenliği yönetim sistemi unsurlarının yaşama geçirilmesi, düzenli ve periyodik denetimlerin sürdürülmesi, etkili ve amaca uygun eğitim programlarının uygulanması, doğrudan mühendislik hizmetleridir.

Son 12 yılda emek verimliliği arttı, ücretler düştü
Değerli Katılımcılar,
Şimdi işçi sağlığı ve iş güvenliği, iş güvenliği mühendisliği ve işyeri hekimliği konularına uzanır bir şekilde gerçekleşen değişimlere değinmek istiyorum. 
Neo liberal döneme damgasını vuran ve bizim gibi ülkelere dayatılan uluslararası işbölümü gereğince, fason üretim ve taşeronlaştırmaya dayalı dışa bağımlı sanayimizin işgücü kayıt dışına itilmiştir. Küresel güçlerin ucuz emek deposu olmuş durumdayız. Büyüme ile sanayileşme, kalkınma, gelir dağılımı, istihdam ve refah arasında ve aynı şekilde verimlilik ile istihdam arasındaki bağlar tamamen kopmuş durumdadır. Sanayide son 12 yılda emek verimliliği artışı % 70 gibi hayli yüksek bir oranda gerçekleşmiş ancak reel ücretler % 12,5 oranında gerilemiştir. Yaratılan katma değerin kâr, faiz ve ücret dağılımında ücretlerin payı azalmakta, kârlar ve faiz ödemelerinin payı ise artmaktadır.

2003 sonrasında tüm çalışma yaşamı ve İSG uygulamaları neo liberal dönüşüme tabi tutuldu
Özellikle 2003 yılından bu yana çalışma yaşamıyla ilgili yapılan tüm düzenlemeler emeğin, mühendisliğin ve işçi sağlığı ve iş güvenliğinin aleyhine hususlarla doludur. Örneğin 4857 sayılı İş Kanunu, 4947 sayılı torba kanun, 5763 sayılı İş Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, 5920 ve 5921 sayılı İş Kanunu, İşsizlik Sigortası Kanunu ve Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunlar, 6009 sayılı torba kanun, 4 Şubat 2011 tarihli Ulusal İstihdam Strateji Belgesi, 6111 sayılı torba kanun ile çalışma yaşamı esnek üretim ve esnek çalışma temelinde yapılandırılmış; işçi sağlığı ve iş güvenliği politikaları alt üst edilerek piyasaya açılmıştır. İş güvenliği mühendisliği ve işyeri hekimliği uygulamaları daha yerleşmeden geriletilmiş, tüm yargı kararlarına karşın piyasa ihtiyaçlarına göre düzenlenmiş tüzükler ve yönetmelikler çıkarılmıştır. Davutpaşa, Tuzla, Kemalpaşa, Dursunbey, OSTİM`deki "iş cinayetleri" tam da bu temele, çalışma yaşamı ve işçi sağlığı ve iş güvenliği politikalarındaki yapısal sorunlara işaret etmektedir.

"Ulusal İstihdam Stratejisi" güvencesiz çalışmayı yaygınlaştıracak
Neo liberal değişimin ruhunu yansıtan son "Ulusal İstihdam Stratejisi" de bundan sonra yapılacak tüm düzenlemelere parça parça sızarak esnek, güvencesiz çalışma biçimlerini yaygınlaştıracaktır. Geçici-kiralık işçilik uygulamasına geçilecek, özel istihdam büroları yaygınlaştırılacak, kıdem tazminatları budanacak, "bölgesel asgari ücret" uygulaması yoluyla asgari ücret geriletilecek, 25 yaş altı yeni genç işçiler güvencesiz ucuz emek sömürüsüne tabi tutulacak, bütün bunlar sosyo ekonomik kriz öğeleriyle birlikte işçi sağlığı ve iş güvenliği alanındaki krizi de derinleştirecektir.

50`den az işçi çalıştıran işyerleri ve sanayi dışı hizmetler iş güvenliği mühendisliği ve işyeri hekimliği hizmetlerinden yararlanamıyor
Değerli Katılımcılar,
İş Yasasının işyerlerinin kurulması aşamasında işyeri koşullarının işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerine uygun olmasını teşvik eden maddesi, 2008 yılında 5763 sayılı, "torba yasa" ile değiştirilmiş ve 04.12.2009 tarihli "İşletme Belgesi Alınması Hakkında Yönetmelik"le, 50`den az işçi çalıştıran işyerlerinin İşletme Belgesi alması zorunluluğu ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı`nın işyerlerine yönelik denetimi ve yol göstericiliği yok edilmiştir. 
Yine 5763 sayılı yasa ve ilgili yönetmeliklerle İş Güvenliği Mühendisliğinin kapsamı dar tutularak piyasalaştırılmış; yargı kararları dikkate alınmaksızın teknik elemanlarla ve mühendislik gibi bir meslek grubu olmayan "iş güvenliği uzmanlığı" ile eşdeğer tutulması yanlışı sürdürülmüştür.

15.08.2009 tarihli "İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimleri ile Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri Hakkında Yönetmelik" ise sanayiden sayılan ve 50 ve üzerinde işçinin çalıştığı işyerlerinde geçerlidir. 09.12.2009 tarihli Uygulama Tebliği ise ana işverenleri, işyerlerini küçük parçalara ayırarak yükümlülüklerinden kurtarmaya yönelik düzenleme yapılmıştır. 50`nin altında işçi çalıştıran işyerlerinin iş güvenliği mühendisliği ve işyeri hekimliği hizmetlerinden yararlanamaması; iş kazaları ile meslek hastalıklarının engellenmemesi ve işçilerin yaşamlarını kaybetmesine göz yumulması anlamına gelmektedir. 
İş güvenliğiyle görevli mühendis istihdamının en az 50 işçinin çalıştırıldığı işyerleri ile sınırlanması; işverenleri 50 işçi sınırına ulaşmama çabasına sokmuş, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin yanı sıra istihdamı da olumsuz yönde etkilemiştir. Diğer yandan sanayiden sayılmayan otel, hastane, hipermarket, katı atık toplama, havaalanı yer hizmetleri gibi işyerleri ve faaliyetlerde sağlık ve güvenlik yönünden önemli riskler taşıdığı gözetilmemektedir.

İş güvenliği mühendisliği ve işyeri hekimliği hizmetleri piyasaya açıldı
"İşçi Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri Yönetmeliği", "İşyeri Hekimlerinin Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkında Yönetmelik" ve "İş Güvenliği Uzmanlarının Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkında Yönetmelik"ler de piyasa aktörlerinin çıkarları doğrultusunda hazırlanmıştır. İşyeri hekimi ve iş güvenliği mühendislerinin eğitimlerini özel dershanelere bırakan, alanın ehli meslek örgütlerinin verdiği sertifikaları görmezden gelen, hizmet sunumunu ve eğitim aşamasını taşeronlara devreden, işyeri ortak sağlık birimlerini tasfiye ederek işçi sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin özel sektör eliyle yürütülmesini hedefleyen, idari yargı kararlarını görmezden gelen bir anlayışla oluşturulan bu mevzuat işçi sağlığı ve güvenliğinde süregelen krizi derinleştirecektir.

İşyeri denetimleri ve iş kazası incelemeleri çok yetersiz
Değerli Katılımcılar,
Kayıtlı istihdama yönelik 2009`da denetlenen işyeri sayısı 37.158`dir ve işyerlerinin (1.236.749 işyerinin) yaklaşık % 3`üne tekabül etmektedir. 
SGK tarafından incelenen iş kazası ve meslek hastalığı sayısı ise 3.182`dir yani toplam kazaların % 0,4`üdür. İş Teftiş Kurulu Başkanlığınca 2009`da gerçekleştirilen teftiş sayısı da 56.095 yani işyerlerinin % 4,5`ine tekabül etmektedir. İş kazası teftiş sayısı ise 5.739`dur (% 0,8).

Doğrudan işçi sağlığı ve güvenliğine yönelik genel, kontrol ve inceleme başlıklarından oluşan toplam denetim sayısı ise 23.446, işçi sayısı da 875.186`dır. Yani kayıtlı işyerlerinin % 0,18`i, çalışanların da % 0,9`u işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından denetlenebilmiştir. İş Müfettişi ve yardımcısı sayısının toplam 587 olduğu gözetildiğinde, denetimlerin yetersizliğinin nedenlerinden biri gayet açık bir şekilde anlaşılabilmektedir.

Meslek hastalıkları verileri gerçekleri yansıtmıyor
Meslek hastalıklarında durumumuz trajiktir, meslek hastalığı olgu sayısı gerçeğinden çok düşük gösterilmektedir. Dünyada meslek hastalıkları oranı % 56, iş kazaları oranı % 44 iken ve yine dünyada, ILO verilerine göre, her yıl 1 milyon 950 bin kişi meslek hastalıklarından dolayı yaşamını kaybederken, Türkiye`de 1997, 1998, 1999`da meslek hastalığı ölüm sayılarının 191, 158,  168 kişi, 2005`te 24 kişi, 2006`da 9, 2007 ve 2008`de 1`er kişi ve 2009`da ise "hiç yok"muş gibi görünmesi, kamuoyunun da takdir edeceği üzere anlaşılır bir durum değildir.

TMMOB Mitingi, çalışma yaşamıyla ilgili sorunların kürsüsü olacak
Değerli Katılımcılar, 
Odamız, işçi sağlığı ve güvenliği mevzuatındaki tüm yanlışların giderilmesini, iş kazaları ve çok önemli bir sorun olan meslek hastalıklarına yönelik önleyici yaklaşımlar geliştirilmesini, "İş Güvenliği Mühendisliği"nin çalışma yaşamının sorunlarını çözümleyecek şekilde yaşama geçirilmesini, işçilerimizin ve tüm çalışanlarımızın yaşamlarının güvenceye alınması yönündeki mücadelesini sürdürecektir. Bu vesileyle, TMMOB`nin 15 Mayıs`ta Ankara`da düzenleyeceği mitingin doğrudan bu sorunları içeren bir kürsü olacağını söylemek isterim. Ekonomide, toplumsal dokuda, çalışma yaşamı, temel hak ve özgürlükler ile siyasal süreçlerde gerçekleşen tahribata karşı, haklarımız, yaşamımız, geleceğimiz ve ülkemiz çıkarları için düzenleyeceğimiz bu mitingde, TMMOB kendi bağımsız sözünü söyleyecektir. Bütün meslektaşlarımızı, öğrenci üyelerimizi ve dostlarımızı 15 Mayıs`ta Ankara`ya davet ediyoruz. 
Sözlerime son verirken, Odamız adına kongrenin gerçekleştirilmesini sağlayan danışma, düzenleme, yürütme kurulları ile kongre sekreteryasına, bildiri sunacak, panellere katılacak tüm konuşmacılara, Çukurova Üniversitemizin Rektörlüğüne, tüm delege ve izleyicilere, Adana Şube Başkanımız Hüseyin Atıcı nezdinde Şube Yönetim Kurulumuz ve çalışanlarına, Oda Yönetim Kurulumuz adına içtenlikle teşekkür ediyor, etkinliğimizin başarılı geçmesini diliyor, saygılarımı sunuyorum. "

MMO Adana Şube Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin ATICI`nın kongrenin açılışında yaptığı konuşma aşağıdadır.

 

 

Hepinizi, saygıyla selamlıyorum.

          TMMOB Makina Mühendisleri Odası adına MMO Adana Şubesi tarafından düzenlenen,"VI. Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi"ne, hoş geldiniz.

Bilim, teknoloji ve sanayileşme toplumsal gelişim ve değişimin temel dinamikleridir. Bilim teknolojiyi, teknoloji ise katma değeri, artı değeri yüksek sanayileşmeyi geliştirerek, refah toplumunu ve ülke demokrasisinin düzeyini yükseltir.

        Ülkemizdeki yaygın kanının aksine, sanayileşme ve kalkınmanın bedeli; iş kazalarından ve meslek hastalıklarından gereği gibi korunamayan, işsiz kalma ve işini kaybetme korkusu yaşayan, örgütlenmeleri engellenen, sosyal güvenliğinden endişe duyan bir çalışan kesim yaratmak değildir.

İnsanın refahı, mutluluğu, sağlığı ve güvenliğinden ödün veren bir sanayileşme ve kalkınma anlayışı benimsenemez.

       Çalışma yaşamının en önemli konularından olan İş Sağlığı ve Güvenliğine yönelik ne yazık ki ülkemizde yeterli önlemler alınmamaktadır. Oysa bir ülkenin İş Sağlığı ve Güvenliğine yönelik politikaları o ülkenin ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmişlik düzeyi ile doğru orantılıdır.

      Ülkemizde her yıl, on binlerce iş kazası, binlerce can kaybı, yine binlerce iş göremez duruma gelmiş insanımız, kaydı sağlıklı bir şekilde tutulmadığından tam sayısını asla tahmin edemeyeceğimiz meslek hastalıklarına yakalanmış insanlarımız ve toplamda milyonlarca işgünü kaybı meydana gelmektedir. Toplam istihdamın yaklaşık % 50 sinin kayıt dışı istihdamdan oluştuğu ülkemizde bu kayıt dışı alanda hiçbir denetim ve iyileştirme çalışmasının da yapılmadığı düşünüldüğünde bu tablo daha da vahim bir hal almaktadır.

      Üzülerek belirtmek gerekir ki ülkemizin bu kanayan yarası sadece Ostim ve İvedik OSB`de Şubat 2011`de meydana gelen çok sayıda insanımızı kaybettiğimiz büyük kazalarda, ya da Tuzla tersaneleri gibi sürekli olarak iş kazalarının yaşandığı bölgelerle ilgili haberlerle gündeme taşınıyor. Oysa ülkemizde her gün 4 insanımızı bu kazalarda kaybediyoruz. Davutpaşa, Tuzla, Kemalpaşa, Dursunbey, Ostim, Elbistan`daki çok sayıda insanımızın hayatını kaybettiği "iş kazaları" aslında yapısal sorunlara işaret ediyor.

 Ucuz işgücüne dayalı ve katma değeri düşük, emek yoğun, kaynak yoğunsüreçlere dayanan, iş sağlığı ve güvenliğinin maalesef bir maliyet unsuru olarak görüldüğü ve bu yüzden iş kazalarının giderek arttığı, bir sanayileşme modelinden vazgeçilmelidir. Araştırma geliştirmeye kaynak ayıran, katma değeri, artı değeri yüksek ürünlere yönelen bir sanayileşme modeli, gelişkin bir sanayi toplumunu, refah devletini, demokrasisi daha güçlü bir ülkeyi ve insanına çalışanına değer veren bir toplumu beraberinde getirecektir.

           İşte o zaman, ülkemizin de altında imzası olan BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 23.  Maddesinin gereğini, yani "Herkesin, kendi özgür seçimiylebelirlediği bir işyerinde, adil ve elverişli çalışma koşullarında çalışma hakkı vardır." Sözünün hakkını vererek, yerine getirebiliriz.

           Kongre için bize bu ortamı sağlayan Ç.Ü. Rektörlüğüne,

           Delege katılımı ile destek veren tüm firma, kurum ve kuruluşlara,

           İş sağlığı ve güvenliği alanındaki teknolojileri Kongre katılımcılarıyla paylaşmak için sergi açan tüm firma, kurum ve kuruluşlara, Şube Yönetim Kurulumuz adına teşekkür ediyorum.

 "VI. Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi"nin düzenlenmesinde bizlere destek ve katkılarını esirgemeyen; 

Oda Yönetim Kuruluna,

Kongre Düzenleme Kuruluna,

Kongre Danışmanlar Kuruluna,

Kongre Yürütme Kuruluna,

Kongre Sekreterimiz Elif DOĞRUYOL` a,

Bir yıldır bu Kongrenin mutfağında özveriyle çalışan Şube çalışanlarımıza, Şube Yönetim Kurulumuz adına teşekkür ediyorum.

Üreterek Büyüyen, Paylaşarak Gelişen, Sanayileşmiş, Demokratik bir ülke yolunda hepinizi tekrar selamlıyorum, hoş geldiniz.

MMO ADANA ŞUBE YÖNETİM KURULU BAŞKANI

HÜSEYİN ATICI 

Çukurova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Alper AKINOĞLU ise özetle, ülkemizde yılda 80 bin iş kazasında bin kişinin öldüğünü ve 2 milyon iş kaybı meydana geldiğini belirterek, "Çalışanlar için günümüzde büyük boyutlu bir sorun olması İSG hizmetlerinin yeterli olmadığını göstermektedir. Bu bilinç işyerlerinde yönetim kademesinden başlayarak tüm çalışanlarda olmalıdır. İdeali ise toplumsal İSG kültürünün boyutunun yeterliliğidir. Bu yeterlilik örgün ve yaygın eğitimler ile topluma kazandırılmalıdır. Lisans ve lisansüstü eğitimin verdiği ve bilimsel araştırmaların yapıldığı üniversitelerin, İSG eğitimlerinde öncelikli bir yeri vardır" dedi.