BARIŞ TALEBİ, EMPERYALİST SALDIRGANLIĞIN EN YOĞUN YAŞANDIĞI BÖLGEMİZDE ÇOK ACİL BİR TALEPTİR

Bizler, Dünya Barış Günü olarak belirlenen 1 Eylül‘e, ABD‘nin Ortadoğu‘da enerji kaynakları üzerindeki egemenliğini pekiştirmek için yarattığı terör ortamında girdik. Irak halkına yaptıkları kadar, komşumuz İran‘a yönelik tehditleri de bölgemizi tedirgin eden bir başka gelişmedir. Barış talebi, emperyalist saldırganlığın en yoğun yaşandığı bölgemizde çok acil bir taleptir. Şube Yönetim Kurulu Başkanımız R. Erhan Kutlu‘nun  1 Eylül Dünya Barış Günü ile ilgili yapmış olduğu basın açıklaması yazının devamındadır.

Barış Talebi, Emperyalist Saldırganlığın En Yoğun Yaşandığı Bölgemizde Çok Acil Bir Taleptir.

Dünya Barış Günü, dünyayı yeniden paylaşıma çıkan güçlerin yarattığı kaos ortamında, barış içinde bir arada yaşama özleminin savunulduğu, bu özlemin dile getirildiği bir gün olmalıdır.
 
Bizler, Dünya Barış Günü olarak belirlenen 1 Eylül‘e, ABD‘nin Ortadoğu‘da enerji kaynakları üzerindeki egemenliğini pekiştirmek için yarattığı terör ortamında girdik. Irak halkına yaptıkları kadar, komşumuz İran‘a yönelik tehditleri de bölgemizi tedirgin eden bir başka gelişmedir. Barış talebi, emperyalist saldırganlığın en yoğun yaşandığı bölgemizde çok acil bir taleptir.

Milliyetçiliğin körüklendiği Kafkasya‘da halklar birbirine düşürülmekte, ABD‘nin denetimi altındaki Gürcistan Hükümeti, bu emperyalist gücün kışkırtmasıyla Osetlerin yaşadığı bölgeyi kana bulamakta, saldırganlığın faturasını da Gürcistan halkına yıkmaktadır.

ABD-Rusya, Rusya- Gürcistan ve Gürcistan ile Osetya ve Abhazya arasındaki gerilimler, başta ABD olmak üzere ABD- İngiltere- AB- Japonya bir tarafta, Rusya, Çin, Hindistan‘ın da içinde yer aldığı Şanghay Beşlisi bir diğer tarafta olmak üzere dünyanın tek kutupluluktan çok kutupluluğa geçtiğinin somutlandığı bir alan olmuştur. Enerji, petrol, su kaynaklarının önümüzdeki on yıllarda emperyalistler ve büyük güçler arası "güç ve paylaşım ilişkisi"nde neden olacağı gerilim ve olası savaşların başladığı/başlayacağı bir döneme dünya çapında girilmiştir.

Hal böyleyken, boğazlardan ABD ve NATO gemilerinin mühimmat geçişine izin vermekle Türkiye dünya ve bölge barışına destek değil, köstek olmakta, savaş şahinlerine destek vermektedir.

Yakın coğrafyalardaki Amerikan güdümlü saldırgan hattın desteklenmesi ülkemizde tedirginlik yaratmaktadır. Hükümet, komşu ülkelerdeki savaşlarda, ne kadar insanın canının yandığına göre değil, petrol boru hatlarının zarar görmemesi ve enerji fiyatlarına endeksli girişimler yürütmektedir. 1 Mart tezkeresi ve ABD‘nin Irak‘ı işgal politikasından ders almayan iktidarın bu bağımlı tavrı ekonomik ve sosyal sorunları ağırlaştırmakta, halkımızın sırtındaki yükü büyütmektedir.

Türkiye, iç politikada toplumsal barışa karşı "savaş" sloganlarının atıldığı, kışkırtmaları ve teröre dayalı bir yaşamı sürdürmektedir. Sivillerin yaşadığı yerlerde bombalar patlatılmakta, Kürt sorunu bu girdapta şekillendirilmeye çalışılmaktadır. Toplumun Kürt sorunu ve etnik milliyetçilik temelinde kamplaştırılmasına yukarıdan olanak tanınması, bir arada ve kardeşçe yaşamı savunan, terörü ve kışkırtmaları lanetleyen, silahların bırakılmasını isteyen sağduyulu ve demokratik yaklaşımların önünü tıkamakta, barış umudunu zayıflatmaktadır.

Toplumumuzda barış umudunun yeşertilmesi, uluslararasında katliamların son bulması ve sanayileşmiş, kalkınmış, demokratikleşmiş bir Türkiye için Odamız toplumsal sorumluluklarından taviz vermeyecek, karanlığa, savaşa, emperyalist saldırganlığa karşı ülkemizde, bölgede ve dünyada barışı savunmaya devam edecek; geçmişte olduğu gibi bugün de barış ve insanca yaşam talebinin yankılandığı tüm alanlarda yerini alacaktır.

 R. Erhan KUTLU
TMMOB Makine Mühendisleri Odası
Eskişehir Şubesi Başkanı