XII. ULUSAL UÇAK HAVACILIK VE UZAY MÜHENDİSLİĞİ KURULTAYI GERÇEKLEŞTİRİLDİ

×

Hata mesajı

  • Notice: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 771 satırı) içinde Undefined index: 3.0.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 777 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 781 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 841 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
Eskişehir Şubesi

Yayına Giriş Tarihi

13 Ekim 2023

Makina Mühendisleri Odası adına Şubemiz sekretaryalığında gerçekleştirilen, XII. Ulusal Uçak, Havacılık ve Uzay Mühendisliği Kurultayı, 13-14 Ekim 2023 tarihinde Eskişehir Odunpazarı Belediyesi Hasan Polatkan Kültür Merkezinde gerçekleştirildi.

Kurultayda; ülkemizde  havacılık/uzay sektöründe geliştirilmekte olan özgün ve ulusal projelerin, bu projelere katkı sağlayan ulusal mühendislik kabiliyetlerinin, hava araçları bakım, onarım, yenileme, geliştirme faaliyetlerinin mühendis gözüyle değerlendirilerek, Türkiye’de Uçak, Havacılık ve Uzay Mühendisliği eğitimi irdelenmiştir. Pek çok üniversitenin yanı sıra çeşitli kamu kurum ve kuruluşunun desteklediği ve yaklaşık 254 kişinin katıldığı, kurultayımız da iki günde toplam sekiz oturum ve 4 poster sunumu yapılmıştır. Fuaye alanımızda Coşkunöz Savunma Havacılık A.Ş. , Rotafilo Savunma Havacılık Ve Enerji Teknolojileri San. ve Tic. Lit. Şir. İle Eskişehir Osmangazi Üniversitesi ve Eskişehir Teknik Üniversitesi Öğrenci klupleri de birer stand açmıştır.

 

Kurultayın açış konuşmaları MMO Eskişehir Şube Başkanı Nezihe Hanecioğlu, MMO Başkan Vekili Abdullah Selçuk Soylu ve Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Meclis Başkan Vekili Hasan Ünal ve Tepebaşı Belediye Başkan Yardımcısı Suat Yalnızoğlu tarafından yapıldı. Birinci gün öğleden sonraki oturuma katılan Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü’de bir konuşma yaptı. Süllü konuşmasında özetle; “Kurultayımızın başarılı geçmesini böyle kurultayların şehrimiz ve ülkemiz için çok önem arz ettiğini dile getirdi”.

 

Caption

MMO Eskişehir Şube Başkanımız Nezihe Hanecioğlu’nun konuşma metni:

Ülkemiz havacılık sektörüne katkı sağlamak amacıyla on ikicisini gerçekleştirdiğimiz Ulusal Uçak, Havacılık ve Uzay Mühendisliği Kurultayı’mıza hoş geldiniz.

Makina Mühendisleri Odası, kapsadığı bütün meslek ve uzmanlık alanlarında olduğu gibi, Uçak, Havacılık ve Uzay Mühendisliği alanındaki çalışmalara da büyük önem vermektedir. Kurultayımızın bu kapsamda 23 yıldır kesintisiz olarak sürmesini önemsiyor ve havacılık kenti Eskişehir’imizde sizlerin katılımı ve desteği ile on ikincisini gerçekleştirmekten mutluluk duyuyoruz.

Bugüne kadar gerçekleştirilen kurultaylarda eğitimden istihdama, savunma sanayinden sivil havacılığa, uydu ve uzay teknolojilerinden özgün hava aracı tasarımlarına kadar yüzlerce konu  ele alınmış ve sonuç bildirgeleriyle kamuoyuna, konuyla ilgili kurum ve kuruluşların bilgilerine sunulmuştur.  Bu çalışmaların sektöre sağladığı fayda çok önemlidir.

Odamızın 23 yıllık kurultay tecrübesi ve üyelerimizin birikimleri değerlendirildiğinde  Uçak, havacılık ve uzay mühendisi yetiştiren üniversitelerimizde eğitimin; gelişen teknoloji ve bilimin ışığında planlanmasında ve yapılandırılmasında, Makina Mühendisleri Odası mutlaka yer almalı ve sektördeki kurumların görüş ve önerileri alınarak aşağıda belirtilen konularda planlamacı bir anlayışla eğitim güçlendirilmelidir.

  • Toplumsal gereksinimler,
  • Üretim,
  • İstihdam 
  • Ülkenin bilim ve teknoloji yeterliliği

 

Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK), havacılık alanında eğitim veren yüksekokulların teknisyen ve tekniker formasyonuna dönük programlarından mezun olanları dahi mühendislik unvanı kapsamına almaya çalışmaktadır. Böyle bir düzenleme, yasa ve hukuka aykırı olmasının yanında, mühendislik tanımına ve mühendislik formasyonuna ilişkin bilimsel gerekliliklere de uygun düşmemekte ve mühendislik hizmetlerini risk altına sokmaktadır. 

Pek çok mühendislik alanını birleştiren, çok disiplinli teknoloji gerektiren havacılık ve uzay sanayi için Ar-Ge bir zorunludur. Bu alanda yürütülen çalışmalar ayrıca birçok sanayi dalına veri teşkil etmekte ve o dallarda itici güç yaratmaktadır. Sektörün gelişmesi Ar-Ge çalışmalarına verilen önemle birebir bağlantılıdır.

Bunun yanı sıra ülkemizdeki Sanayi ve Teknoloji ortamında adını çok fazla anmadığımız, çok fazla sorgulamadığımız bir başka önemli  konu da Uygulama Geliştirme Merkezleri ve Uygulama Geliştirme Çalışmalarıdır. Bu konu dünyanın en önemli uzay araştırma merkezlerinde tecrübe kazanmış uzmanlarımız tarafından da yine bu kurultaylarda dile getirilmiştir. Ar-Ge merkezlerimize ilaveten, Uygulama Geliştirme Merkezlerimiz olmadan havacılık ve uzay teknolojilerinde somut adımlar atılması mümkün değildir.

 Ayrıca sektördeki rekabet ve ülkeler arası güç mücadelesi; araştırma projelerinin desteklenmesinin yanında stratejik bir işbirliği ortamının oluşturulmasını gerektirmektedir. Üniversiteler günümüzde, ekonomik büyümede  önemli bir rol oynamaktadır. Teknolojik altyapı kurma sürecinde olan ülkelerde üniversite ve sanayi işbirliğinin önemi ve gereği daha da belirgin hale gelmektedir.

Havacılık ve uzay sektörünün gelişmesi için ayrılan ülkemiz kaynakları ister askeri, ister sivil amaçlı olsun verimli kullanılmalı, kurumlar arası eşgüdüm sağlanmalı, farklı kurumların benzer alanlarda gereksiz yatırımlar yapması ve faaliyet göstermesi engellenmelidir. Uçak, havacılık ve uzay sanayimizin ulusal ölçekli kapsamlı bir strateji ile geliştirilmesi için köklü adımlar atılması gereklidir.

Uçak, havacılık ve uzay sektörünün dünya genelinde büyük bir hızla ilerlemesi ve gelişmesi paralelinde, ulusal sanayimizde sektöre yönelik kabiliyetlerin ve ürünlerin artırılması kaçınılmaz bir gereklilik olmuştur. Özellikle sivil ve askeri havacılık sektörlerinde ulusal katkı payının büyütülmesi hedeflenmelidir. Bu kapsamda, ülkemizde  havacılık uzay sektöründe geliştirilmekte olan özgün ve ulusal projelerin, bu projelere katkı sağlayan ulusal mühendislik kabiliyetlerinin, hava araçları bakım, onarım, yenileme, geliştirme faaliyetlerinin mühendis gözüyle değerlendirilmesi ve Türkiye’de Uçak, Havacılık ve Uzay Mühendisliği eğitiminin irdelenmesi kurultayımızda  amaçlanmıştır.

Cumhuriyetimizin 100. yılında bu ihtiyaçlar kapsamında düzenlediğimiz 12. Ulusal Uçak, Havacılık ve Uzay Mühendisliği Kurultayında, mühendis-üniversite-endüstri üçgenindeki paydaşların aynı platformda buluşması sağlanarak yeni teknolojik gelişmeler, endüstrinin talepleri, teknoloji yatırımları, eğitim ve istihdam konularında mühendis gözüyle bir tartışma, danışma ve paylaşma ortamı oluşturulması hedeflenmiştir.

İki gün boyunca birlikte olacağımız kurultayımızda; toplam 8 oturumda 26 bildiri ve 4 poster sunuşu olacaktır.

Kurultayımızın düzenlenmesinde emeği geçen kurultay Düzenleme, Danışmanlar, Yürütme Kurulu üyelerine, bildiri sunan konuşmacılara, destek veren kişi kurum ve kuruluşlara, Şube Yönetim Kurulu üyelerimize ve çalışanlarımıza, kurultay sekreterine ve siz değerli katılımcılara teşekkür ederiz.

Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün özdeyişinde dediği gibi “İstikbal Göklerdedir” diyerek sözlerime son verirken, etkinliğe katılan bütün meslektaşlarıma ve misafirlerimize tekrar hoş geldiniz diyor hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

 

Caption

MMO Yönetim Kurulu Başkan Vekili A. Selçuk Soylu’nun  konuşma metni:

Sayın Konuklar, Sayın Hocalarım,

Sayın Delegeler,

Sevgili Öğrenciler,

Sevgili Basın Mensupları,

TMMOB Makina Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu ve kendi adıaa sizleri saygıyla selamlıyorum. Onikinci Ulusal Uçak, Havacılık ve Uzay Mühendisliği Kurultayına hoş geldiniz.

5-6 Mayıs 2023 tarihlerinde yapılması için planlanan kurultayımız, 6 Şubat ve sonrasındaki depremlerin yol açtığı büyük yıkım ve YÖK’ün aldığı uzaktan eğitim kararı nedeniyle ertelenmişti, nihayet şimdi yapabiliyoruz.

Uçak, havacılık ve uzay mühendisliği ile ilgili gelişmeler ve sektör sorunlarının değerlendirileceği etkinliğimizin verimli geçmesini diliyorum.

1954 yılında kurulan Odamızın üye sayısı bugün 125 bini geçmiştir. Odamıza kayıtlı Uçak Havacılık Uzay Mühendislerinin sayısı da 932’dir.

Odamız, kapsadığı bütün meslek ve uzmanlık alanlarında olduğu gibi, uçak havacılık ve uzay mühendisliği alanındaki çalışmalara birinci dereceden önem vermektedir. Kurultayımız bu kapsamda 22 yıldır kesintisiz olarak yapılmakta ve bu alandaki çalışmalar, Oda merkezinde Uçak Havacılık Uzay Mühendisleri Meslek Dalı Ana Komisyonu(UHUM MEDAK) tarafından yürütülmekte ve koordine edilmektedir.

UHUM MEDAK çalışmalarının yaygınlaştırılmasının, uçak havacılık uzay mühendislerinin destek ve katılımına bağlı olduğunu belirtmek istiyorum. Bu nedenle uçak, havacılık ve uzay mühendislerini, birikimlerini Odamızla paylaşmaya, komisyonlarda görev almaya, üye olmamış meslektaşlarımızı üye olmaya, “birlikte üretme, birlikte karar alma, birlikte yönetme” anlayışımızı hep birlikte hayata geçirmeye davet ediyorum.

Değerli Konuklar, Değerli Meslektaşlarım,

Hemen her alanda olduğu gibi uçak havacılık uzay mühendisliği alanlarında çalışan meslektaşlarımızın sorunları her geçen yıl artmaktadır.

Eğitimden çalışma yaşamına, sektörün özel sorunlarından ekonominin genel yönetiminin yansımalarına kadar bir dizi sorun iktidarın “bilinen” politik anlayışı ve uygulamalarından ayrı düşünülemez.

Ülke ihtiyaçlarının düşünülmemesi, bir plan ve programa bağlı olmama, gerekli altyapıların ve yeterli akademik eğitim kadrolarının yokluğu gibi olgular, eğitimde niteliksizleşmeye ve diplomalı işsiz sayısının artmasına yol açmaktadır.

 

Serbestleştirme-özelleştirmelerin havacılığa olumsuz etkileri, kurumsal kapasitelerin parçalanması ve gerilemesi, Sayıştay raporlarına da yansıyan büyük zararlar, yüksek sayılabilecek bir istihdam düzeyine rağmen, Ar-Ge çalışmalarındaki verimsizlikler plansızlık, denetimsizlik-denetim yetersizliği, hava taşımacılığı, havaalanları, bakım-onarım-yenileme hizmetleriyle ilgili olanlar başta olmak üzere, meslektaşlarımız ve genel olarak sektörün birçok sorunu bulunmaktadır.

Örneğin THY ulusal havacılık sektörünü geliştiren, bakım ve mühendislik yatırımlarını planlayan kamu kuruluşu olma özelliğini kaybetmiştir.

Bir kamu kurumu olan Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün dokümanlarında nitelikli personel eksikliği ve yeterli sayıda mühendis istihdam edilmediği görülebilmektedir.

Bir Cumhuriyet kurumu ve ülkemizdeki havacılık kültürünün kurucusu olan Türk Hava Kurumu’nu(THK) havacılık kurumu olmaktan çıkarma çabalarına, özellikle iki yıl önceki orman yangınlarıyla tanık olmuştuk. En son THK Üniversitesi Rektörlüğüne, kurum açısından ehil olmayan bir Arap Dili ve Edebiyatı Profesörünün atanmasına da yakınlarda tanık olduk.

Basında çıkan bir habere göre de, kurumun eski yöneticileri, “THK’nin operasyonel ve gelir getirici işleri birer birer elinden alınıyor. Kurban derisi, zirai ilaçlama, havadan kuduz aşısı, hava ambulansı, yangın söndürme işlerini aldılar. Bunlar THK’nin operasyonel gücü ve gelir getiren işleriydi. Tüm bunlar 2013 yılından bu yana birtakım çevreler tarafından sistematik olarak yapılıyor. Şimdi de havacılık eğitimleri THK’nin elinden alınmak isteniyor” diyor.

13 Aralık 2018 tarihinde, “Bir rüya gerçek oluyor” denilerek kurulan Türkiye Uzay Ajansı ise kuruluşundan 2021 yılına kadar hiçbir faaliyette bulunmadığı gibi, kurumun ihalelerinin mevzuata uygun olmadığı, Kamu İhale Kanunu’na aykırı işlemler yaptığı Sayıştay tarafından tespit edilmiştir. Kurumun toplam personeli, 2022 yılı İdare Faaliyet Raporuna göre 48’i kadrolu olmak üzere 61’dir ve 38’i lisanslı, 12’si yüksek lisanslıdır, doktoralı 3 personel de geçici istihdamdadır.

Diğer yandan belirtmek gerekir ki, bakım onarım hizmetleri alanındaki teknik eleman sıkıntıları, sertifikasız eleman çalıştırılması ve havayolu işletmelerinde az sayıda personelle çok iş yapma çabaları, kaza risklerini artırmaktadır.

Özetle kamunun yanlış yönetimi, kamu yararının tasfiyesi ve serbestleştirme-özelleştirmelerle birlikte etkisizleştirilen bir sektör yapısından bahsetmek mümkündür. İmaj politikaları bu gerçeği değiştirememektedir.

Sayın Konuklar, Sayın Meslektaşlarım,

Bilindiği üzere 1930’lu ve 1960’lı yılların kalkınma, sanayileşme, planlama hamlelerinde yerli üretim ve mühendislik birincil öneme sahipti. Neoliberal politikalar ile serbestleştirme ve özelleştirmelerin devreye girmesi ve kamu yararı yaklaşımından uzaklaşılmasıyla birlikte ise, ülkemizin planlı kalkınma, sanayileşme süreçleri kesintiye uğramıştır.

Yerli üretim gerilemiş ve üretim, uluslararası zincirlere bağlı fason üretime dönüşmüştür. Bütün sanayi sektörlerine girdiler sağlayan büyük sanayi işletmelerimiz olan kamu iktisadi kuruluşlarının özelleştirilmesiyle sanayisizleşme sürecine girilmiş, bu süreçte mühendislik de itibar kaybına uğratılmış ve liyakattan uzaklaşılmıştır.

Ancak bizler kamucu yaklaşım ve gerçek bir yerli üretim temelinde planlı sanayileşmenin, toplumsal ihtiyaçlar doğrultusundaki kalkınmanın olmazsa olmazı ve ülkemizin geleceğinin bu yaklaşıma bağlı olduğunu savunmaya devam ediyoruz, edeceğiz.

Yerli üretim konusunun önemi ve dışa bağımlılığın yanlışlığı, Odamız ve TMMOB tarafından 1970’lerden bu yana on yıllardır, kamuoyunda ve ilgili çevrelerde ise özellikle son yıllarda dile getirilmektedir.

Ancak yerli üretim derken, yabancı tekellerin tedarik zincirlerine bağlı olarak ülkemizde yapılan bir üretimi kastetmiyoruz. Üretilen ürünlerin araştırma ve geliştirme süreçlerine, tasarımından fikri mülkiyetine, patent haklarına ve satışına kadar tüm süreçlerinin sahibi olmak gerektiğine işaret ediyoruz.

Bu ana eksenler asla ihmal edilmemelidir. Sanayi, savunma sanayii veya havacılık sanayii üzerinde dururken, üretimde bu ana halkalara mutlaka hakim kılmak gerekiyor. Yoksa kendimizi ve ülkemizi aldatmış oluruz.

Yerli üretim bahsinde belirtmek gerekir, üretilen her ürünün ne kadarının yerli olduğu, aynı zamanda ne kadar ithal girdi kullanıldığına da bağlıdır.

Ayrıca teknoloji bileşeninin düşük teknolojili mi, düşük-orta teknolojili mi, yüksek teknolojili mi olduğu, hem üretim hem de ihracat açısından son derece önemlidir ve mevcut göstergeler yüksek teknolojili üretimin önemine işaret eder.

Sektörler bazında ve ülkemizin ara malları ithalatı açısından düşük veya düşük-orta teknoloji düzeyindeki sektörler ile yüksek teknolojili sektörler incelendiğinde, hepsinde ara malı ithalatının arttığı ve paralel olarak katma değerin azaldığı veya düşük kaldığı görülmektedir.

Akademik iktisadi çalışmalar da göstermektedir ki, örneğin 1996’dan günümüze, ara malı ithalatının toplam ithalat içindeki oranı yüzde 70’ler düzeyindedir. Dolayısıyla ara malı ithalinin yerli üretimle azaltılması ve giderek en aza indirilmesi gerekmektedir.

Diğer yandan biliyoruz ki, ülkelerin egemenlik hakları açısından, söz konusu ara malların tedarik edildiği ülkelerin devletleri ve o devletlerin çıkarlarına bağlı özel kuruluşların, bizim gibi ülkelerdeki üretimin nihai evresinden itibaren ürünlerin kullanım veya ihracatına kısıtlayıcı hatta yasaklayıcı yaptırımları da bulunmaktadır.

Bu noktada 1960’lar ve 70’lerdeki Kıbrıs sorunundan, Ege Kıta Sahanlığı sorunundan, haşhaş üretimi konusundan bugünlere dek, emperyalizmin koyduğu ambargoları hatırlayabilir ve tam bağımsızlığın sağlanmasının, NATO üyeliğinden ve DTÖ(Dünya Ticaret Örgütü)’nün kısıtlayıcılıklarından çıkışın önemine dek çok önemli ulusal, kamusal/toplumsal gerekliliklere ulaşabiliriz.

1964’te Kıbrıs sorunu ve ABD başkanının o ünlü mektubundan hareketle dile getirilen, “yeni bir dünya kurulur biz de orada yerimizi alırız” sözü doğru ve gerekli idi, ancak gereklerini yerine getirme açısından on yıllardan beri adım atılmadığı da bilinmektedir.

İster devlet/kamu üretimi ister özel sektör üretimi açısından olsun, devlet tarafından fonlanan savunma sanayiinin asıl alıcısının devlet veya başka devletler olduğu, yüksek teknolojiye ihtiyaç duyulan, Ar-Ge yoğun bir sanayiden söz ediyoruz.

Fakat mali ve yetişmiş insan boyutlarıyla ulusal kaynaklar, yerli ve yabancı uluslararası tekellere “Ar-Ge Desteği” kaleminden kaynak aktarım aracı olarak kullanılmaktadır. Ar-Ge teşviklerinin ne kadar doğru kullanıldığı ve amaca hizmet edip etmediği bilinmemektedir. Ar-Ge süreçlerinin sonuçları, ölçülebilir, izlenebilir, şeffaf ve denetlenebilir olmalıdır.

Diğer yandan bir ülkenin en önemli kaynağının yetişmiş vasıflı insan gücü olduğunu belirtmeliyim. Bu vasıflı güç, kalkınmanın en temel unsurudur; tasarımın ve fikri mülkiyetin tek üreticisidir. Tasarımı, araştırmayı, geliştirmeyi, üretimi, bu vasıflı yetişmiş insan kaynağı gerçekleştirir.

Fakat bu konuda, ne yazık ki ülkemizde “hoyratça” davranılmaktadır. Uygun ortamların sağlanması bir yana kayırmacılığın hakim olduğu, biatın öncelendiği, liyakata, bilgiye, deneyime değer verilmediği ve hukukun üstünlüğünün olmadığı bir yapıda bu hayati kaynağımızın ülkeden göçmesine sebep olunmaktadır.

Düşünelim, bu ülke kaynakları, lisans süresi dahil 20 yıl boyunca vasıflı bir insanın yetişmesi için tahsis ediliyor. Bir mühendisin gelişim sürecine baktığımızda, 10. yıldan itibaren net verici katkı sağlar hale geliyor ve ülkenin bu kaynağı altın tepsilerde dışarıya ve deyim yerindeyse “bedavaya” sunuluyor.

Sektörün kamu sermayeli büyük kuruluşlarının yüksek lisanslı, doktoralı mühendisleri ve teknik elemanlarının mobbing, baskı, kayırmacılık olarak tanımlanabilecek usulsüzlüklere dayanamayarak yurtdışına göçmeleri söz konusudur.

Aynı şekilde kişisel güvenlik belgesi soruşturmaları mesnetsiz duyumlar sayesinde siyasi bir baskı unsuru olarak kullanılabilmektedir.

Bu sektörde duyulan yolsuzluk ve usulsüzlüklerin sorgulanması ise “milli güvenlik” adına tabu haline getirilmektedir

Ancak özellikle belirtmek gerekir, değindiğim ve değinmediğim bütün sorunların çözüm anahtarı; bağımsızlık/tam bağımsızlık, yerli üretimin mühendislik ve tasarımdan başlayarak hakim olması ve toplum yararına kamucu politikaların benimsenmesindedir.

Havacılık ve uzay sanayimiz, savunma sanayii ile sınırlı tutulmadan ve ulusal ölçekli bir stratejiyle ülke ve toplum lehine planlı olarak geliştirilmeye; bu alandaki çalışma ve ürünlerin barışçıl ve sivil uygulamalara yönelmesi için köktenci adımlar atılmasına ihtiyaç duymaktadır.

Bağımsızlık temelinde tüm kaynakların toplum yararına değerlendirildiği, bilimi ve teknolojiyi esas alan, Ar-Ge inovasyon ve mühendisliğe ağırlık veren, devletin ekonomideki yönlendiriciliğini kamucu bir yaklaşım ve toplumsal yararla birleştirerek benimseyen, dış girdilere bağımlılığı en aza indirilmiş, laik sosyal hukuk devleti anlayışı temelinde istihdam odaklı planlı kalkınmayı öngören politikalar gerektiğini özellikle belirtmek istiyorum.

Sayın Konuklar, Sayın Meslektaşlarım,

Yürüttüğümüz bir kampanya ve bazı etkinliklerimiz hakkında da bilgi vermek istiyorum.

Geçmişte ülkemizin kalkınma ve sanayileşmesinin asli gücü olan mühendisler olarak bugün, özelleştirmelerin, kamu kaynak ve varlıklarının talanının, fason-taşeron üretimin, güvencesiz çalışma koşullarının, düşük ücretlerin, mesleğimizin itibarsızlaştırılması ve değersizleştirilmesinin, geçim güçlüğü içindeki emeklilik koşullarının, eğitimdeki nitelik aşınması ve geleceksizliğin, işsizlik ve yoksullaşmanın olumsuz sonuçlarıyla karşı karşıyayız. Bu nedenle üst birliğimiz TMMOB “Boşuna mı Okuduk!” temalı bir kampanya başlattı.

Meslektaşlarımızın düşük ücret, işsizlik, yoksulluk gibi acil sorunları, mühendis asgari ücreti tespiti, özlük haklarımızın verilmesi-geliştirilmesi, mesleki denetim yetkilerimizin tanınması ve meslektaş adaylarımızın sorunları dahil tüm sorunlarımıza yönelik bu kampanya, 19 Eylül TMMOB Mühendis, Mimar, Şehir Plancıları Dayanışma Günü’nde tüm yurtta yapılan, Cumhuriyetin 100. Yılında Haklarımız ve Geleceğimiz İçin Mücadeleyi Büyütüyoruz! başlıklı ortak açıklamalarla başladı.

Ekim ayı boyunca “Boşuna mı Okuduk!” diye başlayıp “Boşuna Okumadık” diye devam eden kampanyamıza gerekçe oluşturan tüm gerçekleri ülkemizin her köşesinde seslendirecek, Cumhuriyetin 100. ve TMMOB’nin 69. kuruluş yıldönümünde, 18-22 Ekim Mühendislik ve Mimarlık Haftasında, kitlesel eylemlerimiz ile TMMOB ve Odalarımızın ülkemiz, halkımız ve mesleğimiz için ne kadar önemli olduğunun altını güçlü bir şekilde çizecek ve Cumhuriyetin ikinci yüzyılını bağımsızlık, emek, bilim, demokrasi, laiklik ve kamuculuk temelinde kurma iradesini ortaya koyacağız.

Odamızın TMMOB’nin görevlendirmesiyle 15-16 Aralık 2023 tarihlerinde Ankara’da düzenleyeceği TMMOB Sanayi Kongresi’nin ana teması da “Cumhuriyetin 100. Yıldönümünde Ülke Sanayisi ve Dünyadaki Son Gelişmeler Işığında Nasıl Bir Sanayileşme?” olarak belirlenmiştir. 28 Ekim 2023 tarihinde de Sanayi Kongresine Giderken/Kamuculuk Yeniden etkinliğini düzenleyeceğiz.

Tüm meslektaşlarımızı kampanyamıza ve bu etkinliklere aktif şekilde katılmaya, ortak sesimize ses, gücümüze güç katmaya, Cumhuriyetin 100. Yılında Haklarımız ve Geleceğimiz İçin planlama, sanayileşme, kalkınma, hakça paylaşma kamucu politikaları temelinde; kamusal yarar, kamusal hizmet, kamusal denetim, tam istihdam, güvenceli çalışma ve insanca yaşam mücadelemizi büyütmeye çağırıyorum.

Son olarak, Oda Yönetim Kurulu adına kurultaya destek sunan tüm üniversite, belediye, kurum, kuruluş ve firmalara, bildiri sunacak-oturumlara katılacak tüm konuşmacılara, delegeler ve tüm katılımcılara, kurultayın gerçekleştirilmesini sağlayan UHUM MEDAK üyelerine, bilim, düzenleme, yürütme kurullarına, kurultay sekreterine, Eskişehir Şube Başkanımız, Şube Yönetim Kurulumuz ve çalışanlarına içtenlikle teşekkür ediyor, etkinliğimizin başarılı geçmesini diliyor, saygılar sunuyorum.