MEÇAM'ın Düzenlediği "Mühendisin Toplumsal Sorumluluğu" Paneli Gerçekleştirildi

Etkinliğimiz Bülent Öntaş’ın hoş geldiniz konuşması ile başladı. Ardından İstanbul Şube Yönetim Kurulu Başkan Vekili Aydan Adanır söz alarak Yönetim Kurulu adına etkinliği selamladı. Geçmiş dönemlerde Yönetim Kurulu Başkanlığı yapan Üzeyir Uludağ’a söz verildi, kendisi Kadıköy bölgesinde yürütülmesi gereken çalışmalara vurgu yaptı.

Etkinliğin devamında Bülent Öntaş, MEÇAM çalışmalarından bahsederek kitleselleşmeye ve mücadeleye vurgu yaptı. MEÇAM çalışmaları emekçilerinden Ertuğrul Bilir’e söz verildi. Ertuğrul Bilir, meslektaşlarımızın emekten yana, toplumdan yana tavır alması gerekliliğine vurgu yaptı ve bunun için yapılması gerekenlerin önemine değindi. Kolektif davranmanın akıntıya kapılmayı önleyebileceğini belirtti. Bu konular üzerine yürütülecek tartışmaların önemine vurgu yaptı.

Metalurji Yüksek Mühendisi Cemalettin Küçük sunumuna toplum mühendise nasıl bakıyor, mühendis topluma nasıl bakıyor, mühendisin bilim ve teknoloji ile bağı nedir, mühendis nedir vb. sorularına yanıt arayacağını belirterek başladı. Mühendisin çeşitli kaynaklar, kişiler, kesimler tarafından yapılan tanımlarını sunarak bu tanımların hemen hepsinde ‘insan çıkarlarının’ öncelendiğine vurgu yaptı. Teknik ve sosyolojik tanımları arasındaki farkı belirginleştirirken sosyolojik tanımlarında canlıların, canlı yaşamına vurgunun öne çıktığını belirtti. Türkiye gibi teknolojinin ithal edildiği coğrafyalarda mühendis tanımının ve sorumluluğunun farklılaştığını belirterek, mühendisin aynı zamanda siyasetçi olduğunu da belirtti. Teknoloji ve mühendis arasındaki ilişkiye de değinerek, teknolojinin tarafsız olduğunu, onu taraflı yapanın başta mühendis olmak üzere onu kullanıp uygulayanlar olduğunu vurguladı.

Ardından madencilik faaliyetleri konusuna giriş yaparak madenleri çıkarmaya ihtiyacımız var mı? sorusunun cevabına yöneldi. Tarihte bugüne kadar çıkarılan madenlerin daha uzun süre verimli, işlevli olacak alet ve araçlar yapıldığında yeni madenlere ihtiyacın olup olmadığını sorguladı.

İşletmelerin aldıkları tedbirlerin sadece kendi kazançlarını korumak üzere olduğunun altını çizerken, çökme ya da sızma olmasının işletme tarafından da istenmeyen bir durum olduğunu belirtti. Ancak 9 işçinin ani olarak sağlık yitimine uğramasının yanı sıra o bölgede yaşayanların o işletme açıldığından beri sürekli sağlık yitimine uğradığını, zehirlendiğini vurguladı. Milyon metrekareleri bulan alanlarda uygulanan hidrojen siyanürün (örneğin yağmurla birlikte) buharlaşma sonucu yayılması, havada bulunan birçok ağır metali çözerek insan sağlığına zararlı bu metallerin yayılmasına, zehirlenmeye sebep olmasına vurgu yaptı.

İliç’te, diğer altın ve maden işletmelerinde, tanınmış akademik ünvanlı kişiler ve mühendislerin de insana, doğaya zarar vererek yapılan yanlış çalışmaları meşrulaştıran şekilde yer aldığını örnekleriyle belirtti.

İliç’de meydana gelen iş cinayetinin öncesi ve sonrası konusunda ayrıntılı bilgiler verdi, yaşananın çok büyük bir yıkım olduğuna; örgütlü, bilinçli, kasten hazırlanmış ve baskı, korku, şiddet unsurlarını kullanıldığı bir cinayet olduğunu belirtti. Şirketlerin kârı uğruna maden kanunları ve ona bağlı yasaların nasıl değiştirildiğine dair örnekler verdi. Toplumsal olarak bu cinayetleri unutmamamız ve gündemde tutmamız gerektiğini belirtti. Dünyanın hiçbir yerinde bu tip işlemlerin yapılmaması için mücadele edilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Etkinlik soru-cevap bölümünün ardından sona erdi.

Etkinliği Makina TV youtube kanalımızdan izleyebilirsiniz: https://www.youtube.com/watch?v=fszfe_W2mE4&ab_channel=MakinaTV