MMO İSTANBUL ŞUBESİ`NDEN PANEL: TÜRKİYE`DEKİ MÜHENDİSLİK EĞİTİMİ

×

Hata mesajı

  • Notice: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 771 satırı) içinde Undefined index: 3.0.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 777 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 781 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 841 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
İstanbul Şubesi

Yayına Giriş Tarihi

14 Haziran 2010

Uluslararası 14. Eğitim Kongresi bu yıl ilk kez Türkiye`de Boğaziçi Üniversitesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi sekretaryalığında 14-18 Haziran tarihlerinde gerçekleştirildi. Kongrede MMO İstanbul Şubesi de bir panel düzenledi.

 

TÜRKİYE‘DEKİ MÜHENDİSLİK EĞİTİMİ

Uluslararası 14. Eğitim Kongresi bu yıl ilk kez Türkiye‘de Boğaziçi Üniversitesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi sekretaryalığında 14 – 18 Haziran tarihlerinde gerçekleştirildi. Prof. Dr. Fatma GÖK ve Prof. Dr. Sevinç PEKER koordinasyonunda gerçekleşen panelin açılış konuşmasını WCCES (World Council of Comparative Education Societies – Dünya Karşılaştırmalı Eğitim Konseyi) Başkanı Prof. Crain SOUDIEN (University of Cape Town) yaptı. Türkiye‘ye ilk kez geldiğini ileten Soudien "sınırlar ötesi eğitim" temasının yapılabileceği en doğru şehir burası olmalı dedi. Şehrin kozmopolitliğinin ve üç eski karanın tam ortasında bulunmasının avantajını yaşadıklarını ve kongrenin sıradan bir eğitim çalıştayından öteye geçtiğini, İstanbul‘un kongreyi bir festivale çevirdiğini iletti. Teması sınırlar, sınırlar ötesi eğitim ve eğitimde yeni olasılıklar olan kongrede Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi tarafından "Türkiye‘de Mühendislik Eğitimi" paneli 17 Haziran Perşembe günü düzenlendi.

MMO İstanbul Şube Başkanı İlter Çelik moderatörlüğünde gerçekleştirilen panele İTÜ Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Taner DERBENTLİ, YTÜ Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyelerinden eski Dekan Prof. Dr. Hasan Heperkan, MMO İstanbul Şube eski Başkanı ve TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi Tevfik PEKER ve MÜDEK (Mühendislik Eğitim Programları Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği) Y.K. Başkanı Dr. Refik ÜREYEN konuşmacı olarak katıldı.

Taner Derbentli, üniversite eğitim programlarının da günümüzde akreditasyon sürecine girdiğini, İTÜ Makina Mühendisliği programının ABET tarafından akredite edildiğini belirtti. Diğer üniversitelerin programlarının da akredite edilmesinin mezun olan öğrenci kalitesini standardize edebileceği görüşünde olduğunu ifade eden Derbentli, bu anlamda mezunların Dünya‘nın her yerinde çalışabilir niteliklerde olması gerektiğinin göz önünde tutulması gerektiğini anlattı.

Eğitimi sadece üniversite değil, bir bütün olarak ilköğretimden itibaren ele almak gerektiğini belirten Hasan Heperkan, nitelikli teknik eleman yetiştirebilmenin ilk adımı kaliteli bir lisans eğitimi verebilmektir, eğitimin kalitesi bağımsız kuruluşlarca denetlenmeli, akredite edilmelidir dedi. AB bünyesindeki üniversitelerde bu bağlamda 1999 yılında Bologna Bildirisi yayınlayarak üniversitelerden beklentilerin belirlendiğini ileten Heperkan bu tür bir sistem MÜDEK‘in de yardımıyla Ülkemizdeki lisans programlarında uygulanmalı hatta lise programlarını da kapsayacak şekilde yaygınlaştırılmalıdır diyerek sözlerini noktaladı. MÜDEK yapısı, kuruluş amacı, faaliyetleri ve hedeflerini anlatan Refik Üreyen lisans programı akreditasyonu yaptıklarını, bu konuda da AB bünyesinde tanınan "akredite" bir dernek olduklarını ifade etti.

Lisans programı akreditasyonu üzerine gelişen panele farklı bir boyut getirerek ulusal makina mühendisliği ve eğitimi sempozyumları sonucu elde edilen görüşleri katılımcılarla paylaşan Tevfik Peker, TMMOB‘nin lisans eğitimi sonrası da mühendis üyelerini meslek içi eğitim, Türkçe yayın, sempozyum, kongre, seminer ve yeni teknolojilerin araştırıldığı komisyonlarla "sürekli eğitim" konusunda yalnız bırakmadığını iletti.

Türk Mühendis Mimarlar Odası Birliği (TMMOB) ve Makina Mühendisleri Odası (MMO) bünyesinde gerçekleştirilen Ulusal Makina Mühendisliği ve Eğitim Sempozyumunda sunulan bildiriler, raporlar, tartışmalar paneldeki görüş ve öneriler göz önüne alınarak aşağıdaki sonuçların kamuoyuna açıklanması kararlaştırılmıştır:

• Üniversiteye geçiş ortaöğretim düzeyinde yapılacak köklü revizyonlardan sonra yeniden ele alınmalıdır. Bu konuda gelişmiş batı ülkelerindeki uygulamalar ve sorunlar karşılaştırılmalı bir yaklaşımla incelenmelidir.

• Üniversite öncesi eğitim-öğretim siyasal iktidarların ideolojik ve oy toplama ölçütlerine göre değil, laik, demokratik, çağdaş ve bilimsel ilkelere göre tepeden tırnağa yeniden yapılandırılmalı, zorunlu eğitim bir an önce on bir yıla çıkarılmalıdır. Üniversiteye girişin orta öğretimden değil de dershanelerden geçiyor olması eğitim düzeninin ne kadar bozuk olduğunun da göstergesidir.

• Mühendislik Fakülteleri öğretim elemanı yetiştirme güçlüğü tehdidi altındadır. Mühendislik bölümünde çalışmakta olan Araştırma Görevlileri ve genç öğretim üyeleri ya bir ideal uğruna ya da yapacak daha iyi bir iş bulamadıkları için görevde olup, çoğu karşılarına çıkan ilk fırsatta üniversiteyi terk etmektedirler. Bu nedenle ücret koşulları başta olmak üzere Devletin; Mühendislik Fakültelerine yönelik tavrı öğretim üyeliği mesleğini cazip ve daha saygın hale getirecek yönde tedbirler ivedilikle alınmalıdır.

• Çok sayıda niteliksiz mühendis yetiştirecek donanımsız üniversite ve bölüm açılması yerine ülke ihtiyaçlarını gözeten yeterli eğitim kadrosu, eğitim öğretim ve araştırma çalışmaları için gerekli kütüphane, kitap, süreli yayın, internet erişim olanağı, laboratuarlar, derslikler, yurt, mediko-sosyal vb. altyapısı tamamlanmış, dünyadaki bilimsel ve teknolojik gelişmelere paralel hale getirilmiş kuruluşlar oluşturmak ve buralarda ülkenin gereksinim duyduğu mühendisleri ülke ve toplum yararına yetiştirmek devlet politikası olmalıdır.

• Yürürlükte olan kurallar gereğince, akademik yükselme için uluslararası dergilerde yayın yapma koşulu olduğundan öğretim üyeleri bu tip dergilerin kabul edeceği konularda çalışmayı tercih etmektedirler. Bu durum doğal olarak öğretim üyelerinin ülkemiz sanayinin sorunları ile ilgilenmemesi sonucunu doğurmaktadır. Bu nedenle, üniversite sistemimize öğretim elemanlarının bu sorunlara yönelik teknolojik çalışma yapmaya sevk edecek tedbirler eklenmelidir.

• Akademik yükseltmelerde uygulanan puanlama sistemi ülkemiz üretimine katkıyı artırıcı bir hale getirilmelidir. Bilim tarihimizin gelişimini sağlıklı bir biçimde sağlamak ve ülkemiz yararına yönelik yurtdışı yayınlar kadar ulusal yayınlar da özendirilmelidir.

• Eğitim ve öğretim politikası ülkemizin sosyal ve ekonomik sorunlarına duyarlı, bilimsel, özgürlüğe sahip insan yetiştirecek anlayışta düzenlenmeli; düşünme, açıklama, tartışma, sorgulama, irdeleme, karar verebilme veya sonuç çıkarma gibi bilim felsefesi ve bilimsel yönetimin içinde olan kavramların yanı sıra, davranış biçimi ve kültür kavramlarını da içermelidir. Bu düzenleme üniversiteler, meslek odaları ve ilgili toplum kesimleri ile birlikte yapılmalıdır.

• Kaliteyi artırmak için, çağdaş ölçütleri içeren ulusal akreditasyon çalışmaları yaygınlaştırılmalı ve yaşama geçirilmelidir. Bu konuda ülke koşullarımıza uyarlanmış akreditasyon ölçütleri ve ulusal örgütlenmeler temel hedef olmalıdır.

• Uluslararası mühendislik rekabeti süreçleri içerisinde ülkemiz mühendis ve mimarlarının büyük bir bölümünün, rekabet edebilir bir düzeye getirilmesi öncelikle bilim ve teknoloji politikaları temelinde bir ulusal kalkınma stratejisine sahip olunması, eğitimin kalitesinin artırılması ve meslek edinme sisteminin yeniden belirlenmesi ile mümkün olacaktır. Bu nedenlerle Türkiye‘nin, insan kaynakları planlamasından uzak olan ve birçok alanda aksayan mevcut yüksek öğrenim ve istihdam politikalarının bir an önce değiştirilmesi, eğitim koşulları yetersiz üniversitelerin ve/veya bölümlerinin durumunun acil olarak yeniden ele alınması, şimdiye dek yetersiz eğitimle mezun olmuş mühendis ve mimarların açıklarının kapatılması için gerekli çalışmaları ve uygulamaları yapması büyük önem ve öncelik taşımaktadır.

• Mühendislik ve mimarlık alanında eğitimden istihdama kadar mevcut birçok yapısal sorun yaşanırken bu alanın çeşitli modlardaki hizmetlerin serbest dolaşımına doğrudan açılması sakıncalıdır.

• Halen ülkemizde yabancı mühendislik ve mimarlık hizmetlerinin serbest dolaşımı için gerekli rekabet koşulları yoktur. Teknik-hukuki ve mesleki mevzuatlar yetersizdir. Toplumun korunması, mesleğin ve meslek mensubunun geliştirilmesi, meslek örgütlerinin denetim yetkisinin artırılması açısından birçok düzenlemeye ihtiyaç vardır. Bu koşullar ve mesleki faaliyetlerimizin ülkemizin gelişimine ve topluma olan etkileri göz önüne alındığında, konu meslek odaları ve ilgili tüm kurum ve kuruluşlar tarafından kapsamlı bir şekilde tartışılarak uluslararası platformlara bu şekilde gidilmelidir.

• Mühendislik eğitimi, mesleki yeterlilik, mal ve hizmet üretimi konularında üniversitelerin akredite edilmesi çalışmaları içinde TMMOB ve ilgili Odaların da yer alması gerekliliği bir zorunluluktur.

• Mühendislik eğitimi ve öğretimi programlanırken üniversitelerimizin Üniversiteler Yasası hazırlık aşamasında ve diğer süreçlerde mutlaka TMMOB‘nin de görüşleri alınmalıdır. Unutulmamalıdır ki üniversitelerimizin yetiştirdiği mühendisleri, mimarları istihdam eden, istihdam ettirilmesi için öneriler sunan, mesleki faaliyetlerini denetleyen TMMOB ve bağlı Odalardır. MMO makina mühendisliği bölümlerinde verilen eğitim ve öğretimin hakem ve denetleyicisi olmalıdır.

• Anayasada da belirtildiği gibi ücretsiz eğitim ilkesi esas alınmalı ve fırsat eşitliği sağlanmalıdır. Eğitimin ticarileşmesinin önüne geçecek yasal düzenlemelerin bir an önce yapılması ülke ve toplum yararına olacağı açıktır. Dar gelirli yurttaşın eğitim hakkını zedeleyecek, parası olana herhangi bir imtiyaz/öncelik tanıyan girişimler kesinlikle kabul edilemez.

• Eğitim dili Türkçe olmalıdır.

• Mühendislik eğitiminde sosyal içerikli eğitim ve öğretime de yer verilmelidir.

• İnsanlık ve toplum yararına, bilimsel bilgiyi üretmek, bu bilgiyi üretecek insanlar yetiştirmek ve üretilen bilgiyi toplumla paylaşmak üniversitenin temel hedefidir. Bu hedefler araştırma, yayın, uygulama ve eğitim araçlarıyla bir kamusal hizmet olarak gerçekleşir.

• Eğitim, öğretim ve araştırma hakkı; ancak akademik özgürlüğün ve üniversite özerkliğinin bulunduğu bir ortamda tam olarak kullanılabilir. Akademik özgürlük; bilim insanlarının mevcut egemen öğretiyle kısıtlanmadan, öğretim ve tartışma özgürlüğünü, araştırma yürütme ve sonuçlarını yayma ve yayınlama özgürlüğünü, temsili akademik organlara katılma özgürlüğünü ifade eder. Akademik özgürlük bilim insanı için sınırlandırılamaz bir temel haktır. Özerklik ise kurumsal bir yetki olup, üniversitelerin akademik çalışmaları, işleyiş kuralları, yönetimleri ve diğer faaliyetleri bakımından kendi iradeleriyle oluşturdukları organlar eliyle kendi kendilerini yönetmeleridir.

• Yukarıda sözü edilen akademik özgürlük ile özerk ve demokratik üniversitenin yaşamlarına süreklilik kazandırılması için siyasiler ve diğer güçlerin müdahalesine karşı yasal güvencelerle korunmalıdır. Aynı zamanda akademik özgürlük, özerk üniversitenin iç müdahalesine karşı da güvenceye alınmalıdır. Akademisyen, yurttaş olarak devlet politikaları ve yüksek öğretimi etkileyen politikalar hakkındaki görüşlerini özgürce ifade etme yolunda toplumsal değişime katkıda bulunma hakkı da dahil olmak üzere kişisel haklarını kullanırken, engelleme ve müdahaleyle karşılaşmamalı ve bu haklarını kullanmalarından dolayı cezalandırılmamalıdır.

• Özerk üniversite katılımcı demokratik bir işleyişe sahip olmalıdır. Akademik personel, idari personel ve öğrencilerin asli unsurlarını oluşturduğu üniversitede tüm karar organları bu unsurların katılımı ile aşağıdan yukarıya doğru seçim ve sürekli katılım mekanizmaları ile güçlendirilecek demokratik bir özyönetim oluşturulmalıdır. Seçilmiş, yetkili ve sorumlu kurullar eliyle, her düzeyde denetime açık bir yönetsel anlayış geliştirilmelidir. Kendi içyapısında özerk olan üniversitenin topluma karşı sorumluluğunu yerine getirebilmesi için etkileşim kanallarının kurulması önemlidir. Yerel ve ulusal düzeyde oluşturulacak platformlarla etkileşim kurumsallaştırılabilir.

• Üniversiteler, mali yönden kamu desteğinde ve sınırlı (denetlenebilir, hesap verilebilir, saydamlık, şeffaflık esastır) bir özerklik içinde tanımlanabilir. Üniversite gereksinim duyduğu mali kaynakları hükümete bildirerek ve ayrılan kamu paylarını yine kamusal denetim içinde kendi öncelikleri çerçevesinde kullanabilmelidir. Her üniversite üyesi için bilgi alma hakkı saklı kalmak üzere, ulaşılabilirlik, açıklık ve yetkili organlar eliyle hesap sorulabilir bir düzenleme sağlanmalıdır. Üniversitelere genel bütçe dışında, belediyeler ve il özel idareleri de kaynak aktarıcı olabilmelidirler. Bu bağlamda üniversiteler piyasa koşulları söyleminden uzak tutularak asli amaçları doğrultusunda parasız ve nitelikli eğitim-öğretimle sorumlu kılınmalıdırlar.

• Akademik özgürlüğe ilişkin bireysel sorumluluklar, akademik değerlendirme kıstasları, etik ilkeler, iş güvencesi ve işten ayrılma koşullarının adil ve açık biçimde düzenlenmesi gereklidir.

• Üniversite çalışanlarını temsil eden örgütlerin eğitim-öğretim ve bilim alanındaki ilerlemelere katkıda bulunabilecek bir güç olarak değerlendirilerek tanınmaları ve diğer bileşenleri e birlikte genel üniversite politikalarının belirlenme ve uygulanma sürecinde önerilerine dikkat edilmeleri gereği açıktır.

• Üniversitelerimizde her alan ve düzeyde sarf edilen emeğin; güvence içinde, liyakat, kamusal aidiyet ve etik anlayış çerçevesinde değerlendirilebildiği; bireysel akıl ve yeteneklerimizi, yaratıcılığa dönüştürebilecek, gelişmeye açık ve "insan" odaklı bir çalışma ortamının gerçekleşebildiği ve bu bağlamda bilimsel özgürlüğün sınırlandırılmasına hiçbir koşulda izin vermeyen; karar süreçlerinde ilgili tüm bileşenlerin söz sahibi kılındığı özerk, demokratik katılımcı bir üniversiteler ortamda; insanca yaşamaya olanak verebilecek maddi koşullar içinde çalışmak, üretmek ve paylaşmak temel ilke olmalıdır.