TMMOB BAŞKANI MEHMET SOĞANCI, MMO BAŞKANI EMİN KORAMAZ VE ŞUBE BAŞKANIMIZ İLTER ÇELİK'İN GENEL KURULDA Kİ KONUŞMALARI

×

Hata mesajı

  • Notice: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 771 satırı) içinde Undefined index: 3.0.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 777 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 781 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 841 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
İstanbul Şubesi

Yayına Giriş Tarihi

02 Şubat 2010

Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi 29. Genel Kurulu, 16 Ocak Cumartesi günü Yıldız Teknik Üniversitesi Oditoryumu'nda yapıldı. Genel Kurulda TMMOB Başkanı Mehmet SOĞANCI, MMO Başkanı Emin KORAMAZ ve İstanbul Şube Başkanı İlter ÇELİK konuşma yaptı.

MMO İSTANBUL ŞUBE BAŞKANI
İLTER ÇELİK

Sayın Divan, Sayın TMMOB Başkanı, Sayın MMO Genel Başkanı, Sayın Dekanım, sayın hocalarım, dost meslek örgütlerinin değerli yöneticileri, İstanbul Şubesi çalışanları, öğrenci üyelerimiz, makina, uçak, endüstri, uzay, işletme, mekatronik, imalat mühendisi meslektaşlarım; merhaba, hoş geldiniz. Sizleri tüm yönetici arkadaşlarım adına sevgiyle, dostlukla selamlıyorum. İki sene önce, tam da iki sene önce, tam da bu salondan sizlere İstanbul Şube Yönetimine aday olduğumuzu ve sizlerin güvenine layık olmaya çalışacağımızı söylemiştim ve sizler de bize bu görevi vermiştiniz. Bu iki sene sizin güveninize layık olmaya çalıştık. Biraz sonra Sevgili Sekreterimiz Erol Alkım Erdönmez bu iki sene içinde yaptıklarımızı sizlere anlatacak. Bunları aslında bir kitapçık haline, bir kitap haline getirmeye çalıştık, 500 sayfaları bulunca özet kitapçık yaptık ve yanına bir CD'yle elektronik ortamda sizlere ulaştırmaya çalıştık. Onları dışarıdaki arkadaşlarımızdan temin edebilirsiniz.

Evet, faaliyetlerimizin normal bir kitaptan daha kalın olduğunu gördük, bu faaliyetleri de bizler, hep birlikte yaptık. Bu çalışmalarda bizlere her türlü desteği veren, amatör ruhla çalışan tüm Oda çalışanları başta olmak üzere tüm üye ve dostlarımıza teşekkürü bir kere daha borç biliyorum. Onların bir alkışı hak ettiklerini düşünüyorum ve onları alkışlıyorum, sizleri de tüm çalışanlarımızı alkışlamaya davet ediyorum.

Sevgili arkadaşlar, emperyalizmin politikalarının bizim insanımızın, halkımızın, emeğimizin aleyhine işlediği, derinleştiği bugünlerde kendi krizlerinin yüklerini de bizlere yükledikleri bir dönemdeyiz. Bizleri daha zor günlere mahkûm ettiklerini görüyoruz, yaşıyoruz. En önemli sektörler olan finans, inşaat başta olmak üzere girdikleri yapısal krizlerinden çıkışı biz emekçilere yüklemek istediklerini, işimize, zamanımıza, canımıza daha da çok göz diktiklerini görüyoruz, daha da göz dikecekleri günleri yaşayacağız. Finanstaki krizlerini savaş ekipmanları, savaş aletlerini, silahlarını satarak çıkartmak isteyeceklerini, bunun için de dünyanın çeşitli yerlerinde savaşların çıkmasını pompalamak için çaba göstereceklerini, inşaat sektöründeki çıkmazlarını tıbbi cihazların, tıbbi ilaçların satışında ürettikleri salgın hastalıkların tedavisinden elde ettikleri gelirlerle kapatmaya çalışacaklarını, bunları da biliyoruz, ama hepsinin yükünü halklara ve emekçilere çıkaracakları da bir gerçek. Halen devamını yaşadığımız 12 Eylülün o karanlık günlerinin devamı olan bugünlerde mesleğimizi uygulayabilmek için bağımsız, demokratik, laik, üreten ve hakça paylaşan bir Türkiye için mücadele eden biz mühendislere baskıyı daha da arttırmaya devam edeceklerini biliyoruz. TMMOB ve bağlı odaların demokratik yapısını halk yararına muhalif kimliğini ortadan kaldırmayı hedefleyen siyasal iktidarın saldırılarına önümüzdeki dönemde de geçit vermeyeceğiz. Bu mücadelede birlikte ve omuz omuza olacağımızı, sizlerle omuz omuza olacağımızı biliyoruz.

Bizlere 40 yıllık demokrat bir yapı bırakan, bizleri deney ve birikimleriyle destekleyen bizden önceki yönetici arkadaşlarımın, ağabeylerimin, ablalarımın bu deneyleri bize aktarmaya devam edeceklerini ve bu az gelişmiş sıkıntılı ülkenin mühendisi ve solcusu olmanın bizlere daha büyük sorumluluklar yüklediğini de biliyoruz. Bu amaçla geçtiğimiz iki senede üyeye yakın olmaya çalıştık, daha yakın olmaya çalıştık. Üyenin olduğu her yerde olmaya, daha yakınlarına gitmeye çalıştık. Üç temsilciliğimizi altıya çıkardık. Organize sanayi bölgelerinde yapacağımız çalışmaların ön hazırlıklarını ve denemesini yaptık. Kriz denilen yapısal sorunun üyemiz üzerine düşen etkilerini azaltmak için ve toplam üyemizin yüzde 85'ine ulaşmış olan ücretli ve işsiz üyelerimize daha yakın olmak için onları hukuki olarak desteklemeye çalışırken, iş arayan üyelerimizle mühendis arayan işyerlerini buluşturmaya çalıştık. Meslek içi eğitim çalışmalarımızın önemini bilerek hem eğitim sınıflarının sayısını, hem de kapasitesini, hem de konuların sayısını arttırdık, katılan üye sayımızı arttırdık. Bunları yaparken bir yandan 1 Mayıslarda Taksim alanlarındaydık, Sinter metal işçilerinin yanındaydık, Sabah Gazetesi işçilerinin yanındaydık, özelleştirilen itfaiye emekçilerinin yanındaydık, TEKEL işçilerinin direnişini destekliyorduk, Hrant'ın mahkemelerinde salonların dışındaydık, özlük haklarımızı dile getirmek için Ankara'da meydanlardaydık, Türkiye'nin bütün meydanlarındaydık. Kürt sorununun barışçı ve demokratik yöntemle çözülebilmesi için diğer emek ve meslek örgütleriyle birlikte hareket ettik. Kongreler yaptık, sempozyumlar yaptık, söyleşiler yaptık, yayınlar çıkarttık, dünyaya ve geleceğine dair, ülkemize dair, halkımıza dair, mesleğimize dair sözümüzü söyledik. Alanlarda diğer dostlarımızla omuz omuza durduk. TMMOB, MMO ve Şubemiz olarak emek demokrasi mücadelesinde yerimizi aldık.

Sevgili dostlar, başka bir Türkiye, başka bir yaşamın mümkün olduğunu biliyoruz, inanıyoruz. Bunun gereğini yapmaya, direnmeye ve örgütümüze sahip çıkmaya devam edeceğiz. Bağımsız, demokratik, laik, üreten ve hakça paylaşan bir Türkiye umudumuzu kaybetmedik, var olacağına da inanıyoruz. Bunun için bizlere, Şubemize, Odamıza, TMMOB'ye, dost örgütlere ve sizlere de güveniyoruz. Önümüzde daha uzun yürüyeceğimiz yol var, yapacağımız işler daha çok. Birlikte üretmeye, birlikte yönetmeye devam diyorum. Dostlukla selamlıyorum, sizlere, tüm dostlarıma ve dost örgütlere sevgilerimi sunuyorum. İyi günler.

MMO BAŞKANI
EMİN KORAMAZ

Sayın Divan, Sayın Birlik Başkanım, Sayın Dekan, dost örgütlerin değerli yöneticileri, Şubemizin değerli yöneticileri, sevgili öğrenciler, sevgili meslektaşlarım; hepinizi Makina Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu ve şahsım adına sevgi ve dostlukla selamlıyorum. Sözlerime başlarken Oda çalışmalarında görevi başında yitirdiğimiz tüm değerlerimizi ve Odamızın bugünlere gelmesinde emeği geçen ve şu anda aramızda olmayan tüm yöneticilerimizi ve meslektaşlarımızı sevgi ve saygıyla anıyorum. Teoman Öztürk'ten Suat Sezai Güre'ye, Hulusi Saka'dan Hasan Cebiroğlu'na, Nurettin Yalçın'dan Nişan Sönmez'e kadar tüm yitirdiklerimizin anısı ve mücadelesi bizlere Oda çalışmalarında da rehber olmaya devam edecektir.

Sevgili dostlar, Şubemizin iki yıllık çalışma döneminde meslek, meslektaş, ülke ve halkımızın sorunlarının çözümüne yönelik önemli çalışmalara imza atan İstanbul Şube yöneticilerimizi, Şube çalışanlarımızı, ilçe temsilcilerimizi, komisyon üyelerimizi, işyeri temsilcilerimizi, Danışma Kurulu üyelerimizi, Şube çalışmalarına katkı sunan tüm örgütlü üyelerimizi ve Odamızın geleceği olan öğrenci üyelerimizi yürekten kutluyor ve kendilerine çok teşekkür ediyorum. Son iki yılda sizlerle birlikte oldukça yoğun çalışmalar yürüttük. 18 şube, 108 il, ilçe temsilciliğimizin her birinde hemen hemen her hafta bir seminer veya söyleşi gerçekleştirdik. Binlerce üyemizin katıldığı meslek içi eğitim kursları ve sosyal etkinlikler düzenledik. Meslek alanlarımızla ilgili hukuki girişimlere, düzenlemelere tasarı aşamasından başlayarak yasallaşma aşamasına kadar müdahale ettik. Bu çalışmalar sonucu geçmiş dönemlerde uygulamaya sokulan doğalgaz, motorlu araç, asansör, montaj, gıda güvenliği, LPG uygulamalarının yanı sıra, bu dönemde de bilirkişilik, iş güvenliği ve enerji verimliliği kapsamında hizmet sunan firmalarda Odamızdan yetki belgesi almış bir mühendis çalıştırılması zorunlu hale getirildi. Böylelikle sadece son iki yılda 10 bini aşkın yeni üyemize iş alanları yaratılmıştır. 10 binlerce aracın, asansörün, işletmenin, ekipmanın test ve ölçümlerini gerçekleştirdik. Enerjiden iş güvenliğine, özelleştirmelerden sanayi sektörlerine, endüstri, uçak, uzay, havacılık mühendisliğine kadar uzanan bir çerçevede ülkemizin dört bir yanında 20 adet merkezi kongre ve kurultay düzenledik. 20 bini aşkın meslektaşımızı, akademisyeni ve uzmanı bir araya getirerek ülkemizin bu alanlarda yaşadığı sorunlara hep birlikte çözüm üretmeye çalıştık. Bu kongreler ışığında hazırladığımız ve Odamız çalışma gruplarınca yapılan 22 adet Oda raporuyla ülkemizde bilim, teknoloji, sanayi, imar, ulaşım, enerji, eğitim ve istihdam alanında izlenmesi gereken politikalar konusunda Odamızın bakış açısını kamuoyuyla paylaştık. Bu alanlarda yıllardır izlenen ranta dayalı ve dışa bağımlı politikaların ülkemiz ekonomisi ve halkımız üzerinde yarattığı derin tahribatı bir kez daha hep birlikte gözler önüne serdik. Sadece son iki yıl içerisinde 49 adet teknik kitabın basımı gerçekleştirildi. Enerjinin verimli kullanımı, asansörler, ısıtma ve soğutma ekipmanları, LPG'li araçlar ve doğalgazın konutlarda güvenli kullanımı konularında milyonlarca adet broşür basıp halkımıza dağıtarak bu konularda da toplumsal bir bilinç yaratmaya çalıştık.

Sevgili dostlar, bütün bu mesleki faaliyetlerin yanı sıra bu ülke halkından, ülkemizin gelişmesinden, sanayileşmesinden, kalkınmasından, barış ve demokrasiden yana bir meslek örgütü olarak Odamızın ve şubelerimizin tüm olanaklarını ve mesleki bilgi birikimimizi ülkemizin sanayileşmesi, kalkınması ve demokratikleşmesi için seferber etmeye çalıştık. Bu amaçla hep beraber bütün hak arama çabalarına destek verdik. Mitinglerde, kitlesel gösterilerde emek ve demokrasi güçleriyle bir arada saf tuttuk. Ülke kaynaklarının talan edilmesine, savaş ve işgallere, etnik düşmanlıklara, sosyal devletin tasfiye edilmesine, her tür gericiliğe, meslek alanlarımızı da saran işsizliğe, gelir bölüşümündeki adaletsizliğe, meslek uygulama alanlarımızın daraltılmasına, tüm antidemokratik uygulamalara, kısacası halkımız ve ülkemiz aleyhine şekillenen tüm politikalara karşı bu ülkenin aydınlık güçleriyle bağımsızlık ve demokrasi mücadelesinde yerimizi de aldık. Yayınlarıyla, laboratuarlarıyla, eğitim tesisleriyle, hukuk ve basın yayın birimleriyle, 550'yi aşan çalışanıyla, çağdaş ve donanımlı hizmet binalarıyla, mali altyapısıyla Odamızı gerçekten güçlü, etkili ve prestijli bir konuma hep birlikte taşıdık.

Sevgili arkadaşlar, Odamız ve Birliğimizin kamuoyundaki bu etkin gücü, sağlam kurumsal yapısı, çağdaş, ilerici; demokrat, laik çizgisi iktidar yanlısı, gerici, ırkçı çevreleri rahatsız ettiği kadar birtakım çıkar çevrelerinin de çıkarlarına taş koymaktadır. Başta İstanbul ve Ankara Belediye Başkanlarıyla Başbakan olmak üzere bu çevreler ağızlarını her açtığında odalara saldırmakta, odalarımızı ideolojik davranmakla suçlamakta, seçimlerle ele geçiremedikleri bu demokratik mevzileri kuruluş kanunuyla oynayarak etkisizleştirmeye ve süreç içerisinde de denetimlerine almaya çalışmaktadır. AKP ve gerici Vakit Gazetesi'nin desteğindeki bir grup Odamızın laik uygulamalarına karşı Odamız binası önünde bir protesto gösterisi bile yapmıştır. En son Cumhurbaşkanı da bu koroya katılmıştır, bu amaçla Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu tarihinde bir ilke imza atarak TMMOB'nin de içinde bulunduğu meslek örgütlerini hedef gösteren bir rapor özeti yayınlamış ve tüm ısrarlarımıza rağmen gizlilik gerekçesiyle rapor TMMOB'ye iletilmeyerek Başbakanlığa gönderilmiştir. Sevgili arkadaşlar, bu saldırıların nedeni açıktır. Yürüttüğümüz hukuksal girişimlerle siyasi iktidarın rant amaçlı politikalarına, özelleştirme ve serbestleştirme uygulamalarına, yağmaya ve talana mühendis, mimar ve şehir plancıları olarak dur dememizdir. Taşeronlaştırma uygulamalarına, işten çıkarmalara, işsizlik, yoksulluk ve düşük ücretlere karşı TEKEL işçileriyle, Sinter metal işçileriyle, itfaiye çalışanlarıyla ve daha onlarca irili ufaklı işyerlerinde direnen işçilerle bir arada olmamızdır, sınıflar mücadelesinde emeğin yanında konumlanmamızdır. Emperyalizmin AKP eliyle kurguladığı Yeni Osmanlıcılık tahayyülüne karşı yürüttüğümüz mücadeledir. AKP'nin cüretkâr bir saldırganlıkla, hukuk dışı uygulamalarla tüm kurumları ele geçirerek ülkemizi bir korku cumhuriyetine dönüştürmesine karşı çıkmamızdır. Ülkemizde kökleştirilmek istenen ırkçı, şoven, dinci kültüre karşı barış içerisinde bir arada yaşamı savunmamız, yaşasın halkların kardeşliği dememizdir. Gericiliğin dogmatizmi karşısında bilimi ve tekniği, sömürü yolsuzluk ve talanın karşısında toplumsal gereksinimleri, insanlarımızın refah ve mutluluğunu esas alan bir ekonomiyi savunmamızdır. Mesleki ve örgütsel bilgi birikimimizle ekonomik, siyasal ve sosyal gelişmelere iyiden ve doğrudan yana müdahale etmemizdir. Diğer dost güçlerle birlikte emeğin, barışın, özgürlüklerin, bağımsızlığın, çağdaş değerlerin ve hakça bölüşümün egemen olduğu bir Türkiye için mücadele etmemizdir.

Sevgili arkadaşlar, bu noktada şunu söylemeliyim. TMMOB'nin tarihi bu ve benzeri türde baskı ve yıldırma politikalarına karşı aynı zamanda bir mücadele tarihidir. Yıllar içinde oluşturduğumuz hukuku ve örgütlü gücümüzü pekiştirerek bu saldırıyı da hep birlikte püskürteceğimize yürekten inanıyorum. Yılların birikimine dayanan çok sayıda arkadaşımızın ve hepimizin emeği ve özverisiyle oluşturulan demokratik, emekten ve halktan yana TMMOB örgütlülüğünün korunarak sürdürülmesi bu dönemin bize yüklediği en önemli sorumluluktur. Mesleki sorumluluklarla toplumsal sorumluluklarımızı meslek alanlarımızı koruma ve genişletme çabalarıyla kaynaştırıp bütünleyerek yolumuza direngen bir tarzda devam etmeliyiz.

Sevgili arkadaşlar, genel kurullarımız çok önemli bir konjonktürde gerçekleşmektedir. Emeğiyle geçinen küçük işletmeler dahil toplumun çoğunluğunu derinden etkileyen ekonomik ve sosyal bunalımın ağırlığının her geçen gün arttığı bir süreçten geçiyoruz. Dışa bağımlı, IMF patentli ekonomi ve sanayi politikalarının biriktirdiği olumsuzluklar, özellikle 2001 krizi ve içinde bulunduğumuz büyük krizde iyice yüzeye çıkmıştır. Ülkemiz dünya ölçeğinde krizden en fazla olumsuz olarak etkilenen ülkelerin başında gelmektedir. Krizle birlikte birçok işyeri kapanmıştır. Sadece son bir yıl içerisinde 1,5 milyon kişi işsiz kalmıştır. Sanayide işten çıkarılanların sayısı 750 bini bulmaktadır ki bu rakam toplam sanayi istihdamının yüzde 18'ine tekabül etmektedir. Sanayide son bir yıllık üretim daralması yüzde 20'yi bulmaktadır. Bazı alt sektörlerdeyse küçülme oranı yüzde 40'lar, yüzde 45'ler seviyesindedir. Kısacası fason üretime dayalı ithalatla büyüyen ihracat modeli can çekişmektedir. Dünyada krizle birlikte sosyal adaletçi programlara ve kamusal desteklere dair inanç ve yönelim artarken ülkemizde krizin asli sorumlusu olan özelleştirme ve serbestleştirme politikalarında ısrarcı olunmakta, yeni zamlar, vergi artışları ve yeni özelleştirmeler tek çözüm olarak dayatılmaktadır. Bu uzun dönemli ekonomik, sosyal bunalım döneminde kalkınmadan, emekten, hakça paylaşımdan, tam istihdam ve çalışanlardan yana bir ekonomik programın oluşturulması ve bu alternatifin toplumumuz tarafından desteklenmesi oldukça önemlidir. İşte Odamız ve TMMOB'nin onlarca Oda'sının ve Birliğin yaptığı ulaşımdan eğitime, istihdamdan sanayileşmeye, özelleştirmeden tarıma kadar uzanan birçok kongre böylesi bir programın oluşturulmasında çok büyük bir anlam taşımaktadır.

Değerli arkadaşlarım, ülkemiz iç siyaset açısından da aşırı sorunlu bir görünüm arz etmeye devam etmektedir. İç siyasette ağırlığını hissettiren düzen içi kutuplaşmalar ABD eksenli AKP politikalarının galibiyetiyle sonuçlanmıştır. Egemen siyaset içerisinde yaşanan iktidar kavgası ABD politikalarının güzergâhında gerçekte tam bir uzlaşmayla nihayetlenmiş ve AKP düzen içi tüm eğilimleri absorbe etmiş durumdadır. Emperyalizm AKP eliyle ülkemizin zaten eksikli olan demokrasisini daha fazla kontrol altına almaya çalışmaktadır. Bu çabanın siyasi, sosyal yaşamdaki tezahürlerine yargıda dinleme olaylarına varana dek hemen her gün tanık olabiliyoruz. AKP ülkeyi yukarıdan aşağıya bürokratik dönüşümler, aşağıdan yukarıya da cemaat, tarikat ağlarıyla kuşatmanın gayretindedir. Siyasi iktidar Türkiye'yi demokratikleştirmek, özgürleştirmek şöyle dursun, her geçen gün biraz daha gericileştirmektedir. Kürt sorununda beklentiler uyandıran sözde açılım süreci de gerçekte Kürt yurttaşlarımızın taleplerinin istismarına ve ABD'nin bölge politikalarına bağlı olarak ele alınmaktadır. Konuyu Amerika'dan yüksek talepler gelince hatırlayan, ondan daha üç beş ay önce ya sev ya terk et diyen, gerçek bir eşitlik ve özgürlük ufkundan yoksun yaklaşımların toplumumuzun bu kanayan yarasına merhem olamayacağı açıktır. İşsiz, aşsız, ekmeksiz, sanayisiz ve adaletsiz bir ortamda Kürtçe'nin yaygınlaştırılmasıyla karın doyurun denmektedir. Diğer yandan bu girişimde Türkiye'de milliyetçi kalkışmaların zemini daha da kuvvetlenmektedir. Ülkemiz çift yönlü bir milliyetçi kutuplaşma ortamına sürüklenmektedir. Oysaki sorunun çözümü sanayileşme, kalkınma, demokratikleşme, eşitlik, özgürlük ve barışı bir bütün içerisinde ele alan toplumcu ve insan odaklı programlardan ve bu doğrultuda birlikte mücadele etmekten geçmektedir. Bu konuda yalnızca halkımıza ve tarihe karşı sorumlu olan bağımsız iradenin geliştirilmesi sahici bir gereksinim olarak kendini duyurmaktadır. Bizim yerimiz, yönümüz, yanımız, safımız burası olmalıdır.

Sevgili arkadaşlarım, emperyalizmin AKP eliyle sürdürdüğü bugünkü düzenin dışında kalanlar, kapitalizmin sömürü, yağma ve talan düzenini reddedenler, ilerlenmeden, aydınlanmadan yana olan kesimler Oda örgütlülüğümüzün mihenk taşı olmalıdır, olmaya devam etmelidir. Önümüzdeki dönemde de duracağımız alan burasıdır. Düzen içi tartışmalarda taraf olmayan, iktidar mücadelelerine yedeklenmeyen, bağımsız tutumla örgütsel varlık ve ilkelerimizi koruyan sağduyulu duruşumuzu tam bir uyum içinde sürdürmek bundan sonra da temel tavrımız olmalıdır. Ülkemizin içine girdiği süreçte ülkemiz ve mesleğimize karşı yükümlülüklerimizin yerine getirilmesi, TMMOB içindeki pozitif katkı ve konumumuzun sürdürülmesi, Odamızın ulaştığı düzeyin korunması, Oda örgütlülüğümüzün yapay ayrımlar üzerinden değil, mesleki, sosyal sorumluluklarımız bağlamında ve birlik içinde davranmamızı gerektirmektedir. Şubelerimizi ve odalarımızı kurda, kuşa, gerici çevrelere, çıkar gruplarına teslim etmemek için Odamıza ve Odamızın emekten, meslekten ve halktan yana demokrat duruşuna her zamankinden daha fazla sahip çıkmalıyız. Bu bilinçle hepinizi sevgi, saygı ve dostlukla kucaklıyor, Genel Kurulumuzun başarılı geçmesini diliyor, Oda Yönetim Kurulumuzun sevgi ve saygılarını sunuyorum.

 

TMMOB BAŞKANI
MEHMET SOĞANCI

Teşekkür ediyorum Sayın Divan, günaydın arkadaşlar. Sayın Divan, Sayın Dekan, TMMOB'nin yakın dost örgütleri, KESK'in ve Türk Tabipler Birliğinin çok değerli temsilcisi arkadaşlarım, sevgili meslektaşlar; hepinizi Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği Yönetim Kurulu adına sevgi, saygı ve dostlukla selamlıyorum. İki yılda bir Ocak Şubat ayları Şube Genel Kurullarımızın olduğu aylardır. Martta Oda genel Kurulları, Mayısta da Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği Genel Kurulları olur. 165 şubeli, 23 odaya bağlı 165 şubeye ulaşmış bir büyük örgütlenmede İstanbul Şubemiz, Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi en fazla üye sayısına sahip olan birimimizdir ve dışarıdan bakıldığında da az önce Sevgili Başkan da söyledi, bu Şubedeki çalışmalar, bu Şubenin dıştan görünüşü, bu Şubenin yaptıkları aslına bakarsanız bir anlamda da Türk Mühendis Mimar Odaları Birliğinin kendi hikâyesidir. Bunu böylesine algılamak lazım ve onun için bu Genel Kurulun, burada alınacak kararların önemli olduğunu da bilmek gerekir. Ben öncelikle görev süreleri tamamlanacak olan Şube Yönetim Kurulu üyesi arkadaşlarıma, Sevgili Başkana, ayrıca bu dönemdeki çalışmalarımızda yan yana durduğumuz Şubemizin örgütlü üyelerine, çalışma gruplarında, komisyonlarda yer alan arkadaşlarımıza, şüphesiz Şube çalışanı arkadaşlarıma, TMMOB'nin bir döneminde kişisel birikimlerini örgütümüzün birikimleriyle harmanlayarak özel yaşamlarından zaman ayırarak yürüttükleri TMMOB çalışmaları ve örgütümüze verdikleri katkıdan dolayı Birlik Yönetim Kurulu adına çok teşekkür ediyorum. Ayrıca yarınki seçimlerde de görev vereceğiniz arkadaşlarıma da şimdiden kolaylıklar diliyorum.

Sevgili arkadaşlar, gerek Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulunun, gerek Sayın Başbakanın, gerekse de rant çevrelerinin, sermaye gruplarının örgütümüz için söyledikleri "ideolojiktir bunlar" sözünü yanlış çıkarmamak için bir miktar da burada isterseniz hakikaten siyaset yapalım. Hepimiz biliyoruz, emperyalizmin politikalarının bizim insanımızın, halkımızın ve emeğin aleyhine derinleştiği günlerdeyiz. Kendi krizlerinin çözümünü bizleri ezerek aşmaya çalışacakları da apaçık ortada. Öte yandan bir türlü insanımızdan yana çözülmeyen, çözülmek istenmeyen Kürt sorununun da giderek ağırlaşan bir şekle büründüğü günlerdeyiz. Ayrıca az önce Sevgili Oda Başkanımın söylediği gibi örgütümüze ve örgütlülüğümüze karşı dışarıdan ve içeriden her türlü saldırının açıkça yapıldığı da bir dönemdeyiz. Yaşadığımız günler mesleğimizi uygulayabileceğimiz ortamların yaratılması mücadelesi içinde olmanın, yani bağımsızlık, demokrasi, kalkınma ve hakça paylaşma mücadelesinin, yani bir demokrasi mücadelesinin her zaman olduğundan daya fazla önem taşıdığı günler aynı zamanda. Sorunlarımızın halkımızın ve insanımızın sorunlarından asla ayrı olmadığını da hepimiz biliyoruz, Sevgili Başkanlar bunların detaylarını söyledi. Şüphesiz sıkıntılı, sancılı ve sorunlu bir ülkede yaşıyor olmanın bu ülkede bizim gibi meslek örgütlerine, siyasal yapıların, muhalefet örgütlerinin dışında çok fazla görev düşmesine ve sorumluluklarımızın da artmasına neden olduğunu da hepimiz çok iyi biliyoruz. Örgütümüzün bu bağımsız kürsüsünden bunları da ifade etmem gerekiyor. Hepimiz biliyoruz, bugüne kadar Türkiye'yi yönetenler halkımıza karşı büyük bir bunalım, çözümsüzlük ve alacakaranlık dışında hiçbir şey yaratamadı. Daha çok yoksulluk, IMF'ye, Dünya Bankasına, yani emperyalizme daha çok bağımlılık, baskı, şiddet, çeteler, yolsuzluklar, işsizlik bu düzenin ve bu ülkeyi yöneten siyasi iktidarların marifetleridir.

Kapitalist küreselleşmenin yaşattığı bir kriz, bu kriz bizim krizimiz değil. Bu kriz vahşi kapitalizmin kâr, daha fazla kâr, sömürü daha fazla sömürü düzeninin krizi. Bu kriz her zaman söyledik, üsttekine han hamam, alttakine din iman düzeninin sürdürücülerinin krizi. Biz biliyoruz, yangına körükle gitmeyin diyenler asıl yangını çıkartanlardır. Hamdolsun kriz bize teğet geçer diyenler krizin faturasını bizlere ödetmeye çoktan niyet ettiler. Biz kapitalist küreselleşmenin, emperyalizmin, kapitalizmin bu döneminin krizinin faturasının bize, emekçilere, ücretiyle geçinenlere, yoksullara, yani alttakilere çıkarılmasını asla kabul etmiyoruz. Her zaman söylüyoruz, bir kere de burada söyleyelim, kapitalist küreselleşme sürecine eklemlenme doğrultusunda bu ülkede bugün eğitim ve sağlık başta olmak üzere kamu hizmetleri paralı hale gelmiştir. Enerji ve iletişim gibi stratejik temel altyapı hizmetleriyle birlikte tüm kamusal değerler özelleştirme adı altında tasfiye edilmiştir. Ülkemizin doğasının korunarak sanayileşme ve üretim yerine ranta dayalı bir ekonomi bu ülkenin gerçeği olmuştur. Tarım arazilerinin yok edilmesi, kirletilmesi, genetik tohum ve gıdaların ülkemize sokulması, çiftçimizi üretimden, tarlasından koparan, işsiz ve yoksul bırakan politikalar işte bu sistemin bir sonucudur. Kıyılarımız, ormanlarımız, madenlerimiz siyasal iktidarların biat eden yapılarıyla yağmalanmaktadır. Kentsel dönüşüm diye yutturmaya kalkıştıkları aslında kentleri yağmalama projeleridir. Bu yaşatılanlara karşı, yani emperyalizmin sürdürülmesi için Dünya Bankası, IMF, AB ve benzeri kuruluşların dayattıkları yapısal uyum ve istikrar programlarıyla yalnızca zam ve zulüm düzeni getirenlere, ekonomiyi üretime değil ranta dayandırıp her sıkıştıklarında faturayı bize kesen siyasi iktidarlara da biz artık sıkıldık, gerçekten artık yeter diyoruz. Kapitalist küreselleşme sürecine eklemlenme doğrultusunda IMF ve Dünya Bankası nezdinde de karnesi A olan AKP'ye dur diyoruz. Bu ülke, bu halk sahipsiz değildir diyoruz ve bir meslek örgütü sorumluluğuyla da uyarıyoruz. Yüzünüzü IMF'ye, Dünya Bankasına değil, halkımıza çevirin. Her türlü emperyalist bağımlılık ilişkilerini terk edin. Derhal işten çıkarmaları yasaklayın. İnsanımızın temel ihtiyaçlarına yaptığınız her türlü zammı geri alın, özelleştirmeleri durdurun. Kapitalist küreselleşmenin krizinin faturasını biz ödemeye niyetliyiz, bunu da iyi bilin.

Evet, sevgili arkadaşlar, biz, bizler, yani Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği Örgütlülüğü her türden gericiliğe ve karanlığa karşı demokratik, özgür ve aydınlık bir Türkiye istemektedir. AKP iktidarının ülkeyi sermayeye pazarlayan, yoksulları daha da yoksullaştıran politikaları siyasal üstyapıda İslami gericileşme dalgasıyla paralel yürümektedir. Gericilik bir yaşam biçimi haline getirilmektedir. Biz sosyal devlet tahrip edilip yerine cemaat ağalarının, sadaka derneklerinin konulmasına itiraz ediyoruz. Biz yurttaş olmanın gereği olan sosyal hakların elde edilmesinin yerini biat kültürünün, el pençe divan durmanın almasına da itiraz ediyoruz. Herkes bilsin, gericiliğe karşı elimizden gelen tüm karşı duruşu inatla ve ısrarla bu dönemde de sürdüreceğiz. Evet sevgili arkadaşlar, biz bu ülkede kardeşçe ve barış içinde yaşamak istiyoruz. İşte çözülmek istenmeyen ve onlarca canımızın yitirilmesine neden olan Kürt sorunu. Bu ülkede sıkılan her kurşun, atılan her bomba, patlayan her mayın, yapılan her türlü saldırı, gerçekleşen her türlü silahlı çatışma ülkemizde barış içinde bir arada yaşama umuduna vurulan bir darbe olmaktadır. Yıllardır devam eden silahlı çatışmaların kimseye fayda getirmediği ortadadır. Silahların konuştuğu yerde barışın sesi duyulamaz diyoruz. Artık bu savaş çığlıkları yerine demokrasiye, hukuk devleti düzenine ve özgürlüklere kulak vermek gerekiyor diyoruz. Sahte açılım projeleriyle bu insanı, insanımızı, yani bizi oyalamayın diyoruz. Biz barış içinde bir arada kardeşçe yaşama umudumuzu hiç yitirmeyeceğimizi her zaman söyledik, burada da ısrarla söylüyoruz. Biz ırkçı ve milliyetçi anlayışın beslediği linç kültürlerine karşı bir arada kardeşçe ve barış içinde yaşamayı her zaman savunduk, bu dönemde de savunmaya devam ettik, önümüzdeki dönemde de devam edeceğiz.

Evet sevgili arkadaşlar, biz başta düşünce ve örgütlenme özgürlüğü olmak üzere tüm demokratik hak ve özgürlüklerin, sözün özü demokrasinin önündeki engellerin kaldırılması için mücadele ediyoruz. Biz tutuklu ve hükümlülerin tecridine dayalı F tipi cezaevi uygulamalarına son verilmesini, cezaevlerinde insani yaşam koşullarının hâkim kılınmasını da istiyoruz. Biz bu ülkenin gerçeği olan işkencelere son verilmesini; işkenceden insan ölümünün bu ülkenin gündeminden düşürülmesini istiyoruz. Biz öte yandan bütün çalışanlara grevli, toplu sözleşmeli sendikalaşma haklarının önündeki engellerin kaldırılmasını yüksek sesle söylüyoruz. Kısacası Birliğimiz ne olursa olsun, ne yaşanırsa yaşansın demokratik hak ve taleplerimizden hiç vazgeçmeyeceğini ve bunlar üzerine yüksek sesle ses çıkaracağını her yerde söylemektedir.

Sevgili arkadaşlar, kendi aramıza baktığımızda bu ülkenin, bu ülke insanının TMMOB'ye ihtiyacı vardır sözünden hareketle Birliğimizin odalarına, odaların şubelere, şubelerin çalışmalara aktif katkı koyacak örgütlü üyelere ihtiyacı vardır sözünün şimdi çok daha anlamlı olduğunu söylememiz gerekiyor. Neoliberal politikalara karşı, gericiliğe karşı emperyalizme karşı durarak, halkımızın kardeşçe barış içinde ve bir arada yaşamasına olan inancımızla başka bir Türkiye, başka bir yaşam mümkündür demek ve bunun gereklerini yapmak, bunun için mücadele etmek şimdi çok daha önemlidir. Bize şimdi düşen görev yeni döneme ilişkin politikalarımızı belirlemek, ortak mücadeleyi örgütlemek ve örgütlenmemizi daha da güçlendirmektir. Genel kurullarımız bunların gerçekleşmesi için en önemli aracımızdır. Alacağınız ve Oda Genel Kuruluna taşıyacağınız kararlar TMMOB'nin yeni dönemdeki yol haritasını belirlemiş olacaktır. Genel kurullarımız mesleğimizi uygulayarak, bilimi ve teknolojiyi halkımızın hizmetine sunmak ve emeğimizin karşısında insanca bir yaşam düzeyine kavuşmak isteyen biz mühendis, mimar ve şehir plancılarının sorunlarımızın üstesinden gelmek için ihtiyaç duyduğumuz umut ve inanç ortamının yaratılmasına, örgütlülüğümüzün gelişmesine ve güçlenmesine katkıda bulunmaktadır. Hepimiz buna çok inanıyoruz. Şubemizin bu Genel Kurul kürsüsünden de herkese ve her yere bir kez daha duyurmak istiyorum, TMMOB'nin önümüzdeki 41. döneminde 56 yıla ulaşan deneyimi ve birikiminin ışığında 70'lerden beri yarattığı değerlerin yol göstericiliğinde mesleki demokratik kitle örgütü olmanın sorumluluğuyla hareket eden Birliğimiz bağlı odaları, odalarımızın şubeleri ve örgütlü üyeleriyle birlikte önümüzdeki dönemde de, 41. dönemimizde de meslek ve meslektaş sorunlarının halkın sorunlarından ayrı tutulmayacağını bilerek çalışmalarını yürütecektir. Birliğimiz önümüzdeki dönemde de emperyalizme ve gericiliğe karış özgür ve demokratik bir Türkiye özlemiyle emekten ve halktan yana mücadelesini sürdürecektir. Birliğimiz önümüzdeki dönemde de barıştan, dostluktan, dayanışmadan ve halkımızın bir arada kardeşçe yaşamasından yana etkinliklerin ve eylemliliklerin içerisinde aktif olarak yer alacaktır. Birliğimiz önümüzdeki dönemde de bildiğini söylemekten çekinmeyecek, bıkkınlık göstermeyecek, meslek alanları üzerinden siyasetini yapmaya devam edecektir. Birliğimiz önümüzdeki dönemde de Türkiye'de toplumsal muhalefetin odağında yer alarak onurlu yürüyüşüne ve dik duruşuna devam edecektir. Birliğimiz, bağlı odalarımız ve şubelerimiz yöneticileri ve örgütlü üyeleri bu kararlılık içerisindedir.

Sevgili arkadaşlar, Birliğimizin önümüzdeki döneminde zorlu mücadele günleri hepimizi bekliyor. Yolumuz uzun, hepimize kolay gelsin.