ÇALDAĞI'NDA ÇEVRE KATLİAMINA KARŞI MÜCADELE BAŞLADI

İngiliz Sardis (Bosphorus) Nikel Maden Şirketinin Çaldağı'nda 300 bine yakın ağacı keserek, toprağı, suyu ve havayı geri dönülmez şekilde kirleterek yapacağı madenciliğe karşı Turgutlu halkı direnişe geçti. 18 Mayıs'ta Turgutlu'da yapılan mitinge ve yürüyüşe  3 bini aşkın kişi katıldı.

Mitingte bir konuşma yapan jeoloji Mühendisi Tahir Öngür şunları söyledi; "Siz Simon Parkins'i tanımıyorsunuz belki ama o sizi, bizi, Çaldağı'nı çok iyi tanıyor. Buradan 30 milyar dolar kazanacağının hesabını yapmış. Nikel madenini yarı zenginleştirilmiş halde yurtdışına çıkaracaklar. Geriye delik deşik edilmiş bir doğa, milyonlarca ton kükürt, manganez kalacak. Madende kullanılacak 1 milyon 200 bin ton asitin nereye gideceği belli değil. Bu asit havadan üstümüze yağacak. Tarım ürünlerimizi, sularımızı yenilmez içilmez hale getirecek. Turgutlu'da yaşamak, kasabalı olmak madene karşı çıkmak için yeterli bir nedendir."

Milletvekili Ahmet Orhan ise şunları söyledi; "Bu ülkede bazı şeylerin değişmesi gerekiyor.  Demokrasiye inanıyorsak istersek bizler, sizler istersek olur. Size rağmen kimse bir şey yapamayacaktır. Sülfirik asitin faydalı olduğunu bile söylüyorlar. Tıpkı Çernobil felaketinden sonra televizyonlara çıkıp çay için bakan gibi. 360 kişiye asgari ücretin bir katı maaşla iş verilecek diye bu yapılacakları kabul etmeyiniz. Konuyla ilgili Mecliste araştırma önergesi verdim. Bugün bir avuç olabilirsiniz ama yarın çok daha fazla olacaksınız, kendinize güvenin."

Milletvekili Kamer Genç de mitingte bir konuşma yaptı. Halkın çıkarlarının yanında partilerden bağımsız, halka bağlı bir vekil olduğunu belirten Kamer Genç, Çaldağı için sonuna kadar mücadele edeceğini söyledi. Diğer yandan Suriye sınırında İsraillilere mayın temizleme karşılığında 44 yıllığına verilecek topraklar için de mücadele etmek gerektiğini vurguladı.

Mitingde Turgutlu Toplumsal Dayanışma ve Kültür Merkezi tarafından  dağıtılan bildiride ise şu görüşlere yer verildi:

"Harabeye çevrilecek ÇALDAĞI'na sahip çıkalım. Çünkü Çal dağı'nın kendini savunacak ne bir avukatı ne binlerce çam ağacını, bitki türünü ve canlıların çıkarlarını koruyabilecek silahları var.

Henüz doğmamış bebeklerimizi yarınlara betsiz benizsiz, önlenemez hastalıkların pençesinde bırakmak istemiyorsak, geç kalmadan hemen şimdi Çal Dağına sahip çıkalım. Bu işletmenin milli gelire katkısı yalnızca 1,5 milyar dolar olacaktır. Yurdumuzdan götürülen değer ise 25 milyar dolar olarak hesaplanmaktadır. Durum açıkça yer altı zenginliklerimizin  yağmalanmasıdır.

Çal Dağı eteklerinde kurulacak sülfirik asit fabrikasında tonlarca kükürt yakılıp sülfirik asit elde edilecektir. Yakılan kükürtten çıkarak çevreye yayılan kükürtdioksit (so2) gazları 60 km2'lik bir alana yayılacaktır. Bu alandaki tüm canlılar zehirlenecektir. Madenin yakınından geçen Gediz Nehrine karışacak olan atık nikel bileşimleri ile tarım arazilerimizin sulanmasında kullandığımız su kirlenecektir. Kesilecek olan 287 bin adet çam ağacı ise bizim akciğerimizdir. Eğer İngiliz Sardis Firması topraklarımızdan gitmezse bizlere kronik brobşit, akciğer yetmezliği, akciğer, burun ve sinüs kanserleri bekliyor.

Ya savunmasız Çal Dağı gibi talan olacağız ya da insan gibi direneceğiz, kazanacağız, maden şirketini topraklarımızdan göndereceğiz."