ŞUBEMİZİN 25. OLAĞAN GENEL KURULU 30 OCAK 2010'DA TEPEKULE'DE YAPILDI

×

Hata mesajı

  • Notice: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 771 satırı) içinde Undefined index: 3.0.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 777 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 781 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 841 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
İzmir Şubesi

Yayına Giriş Tarihi

31 Ocak 2010

Şubemizin 25. Olağan Genel Kurulu 30 Ocak 2010 tarihinde Tepekule Kongre ve Sergi Merkesi Anadolu Salonunda 340 üyemizin katılımıyla gerçekleşti. Genel Kurul konuşmalarına ülkemizin yaşadığı ekonomik kriz damgasını vurdu. Açılış konuşmaları, Şube Çalışma ve Mali Raporunun sunumunun ardından 23 Çalışma Grubu genel kurul için hazırladıkları raporlarını sundular.

Şubemizin 25. Olağan Genel Kurul Divan Başkanlığına Özan Parlar, Başkan Yardımcılığına Nizamettin Durakoğlu, Yazman Üyeliklerine Sibel Atar ve Devrim Cem Erturan oybirliğiyle seçildiler.

Genel Kurul açılışına İzmir Milletvekilleri Selçuk Ayhan, Mehmet Ali Susam, Bornova Belediye Başkanı Prof. Dr. Kamil  Okyay Sındır, Güzelbahçe Belediye Başkanı Mustafa İnce, Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı Atilla Sertel, İl Genel Meclis Başkanı Hüseyin Mumcuoğlu, İl genel Meclis Üyesi Doğan Albayrak, İYTE Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Macit Toksoy, İYTE Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Barış Özerdem, DEÜ Mühendislik Fak. Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Sami Aksoy, EÜ Makina Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ali Güngör, TMMOB İKK Sekreteri Ferdan Çiftçi, İZTO Meclis Başkanvekili İlhan Açan, EBSO Temsilcisi Hüseyin Vatansever, EMO İzmir Şube Başkanı Sedat Gülşen, İMO İzmir Şube YK Üyesi Ali Fuat Günalp ve KESK İzmir Şubeler Platformundan Ali Kılıç katıldılar.  

Açılışta söz alan konuk konuşmacılar, şubemizin çalışmalarından ve yerel yönetimler, üniversiteler, meslek ve sivil toplum kuruluşlarıyla üretken işbirliğinden övgüyle söz ederek, Şube Yönetim Kurulumuzu kutladılar. Şubemizin üretken, demokratik, katılımcı yönetim anlayışının devam etmesi dileğinde birleşen konukların konuşmalarına ülkemizin yaşadığı ekonomik ve siyasal kriz damgasını vurdu.

İzmir Milletvekili üyemiz Selçuk Ayhan konuşmasında özetle şunları dile getirdi;

"İTO'da 30, EBSO'da 20 üyemiz meslek komitelerinde görev yaptığı ifade edildi. 30 İlçe belediye başkanımızın 8 mühendis. Bu meslektaşlarımızın meslek, kent ve ülke yararına ortak projeler üzerinde çalışmalarını görmekten mutluluk duydum. Türkiye 8 yıldır çok kötü yönetilmektedir. Anadolu kaplanları iflas etmiştir. Diğer yandan krizin gerçekten teğet geçtiği bir 2. Türkiye var. Bu 2. Türkiye'de akrabalık, cemaat, tarikat ilişkileri vardır. Halkımızın ferdi kredi ve kredi kartı borçları 120 milyar TL'yi geçmiştir. Reel olarak iflas etmiş bir Türkiye var. Odalar siyaset yapıyor diyorlar, aslında karşı çıktıkları odaların siyaset yapması değil, kamu yararından, bilimden yana siyaset yapmalarıdır. Çünkü bu siyaset rantlarını kesiyor."

İzmir Miletvekili Mehmet Ali Susam konuşmasında özetle şunları söyledi;

"AKP'nin iktidarında geçen sürecin ülkemiz açısında iyi bir sorgulamaya ihtiyacı vardır. Borçlanılarak yaşanılan bir süreç geçiyor. Sekiz yıldır üreterek değil borçlanarak, uluslar arası konjüktürün kendilerine sağladığı avantajı da kullanarak ülkeyi borçla idare ettiler. Borcun sonu iflastır. Milyonlarca, üstelik eğitimli milyonlarca gençlerimizin işsiz olduğu bir zamandayız. Ülkenin tüm kaynakları küresel pazara sunulmuş durumdadır. Sendikaların yok olduğu, örgütlü toplumun dağıldığı bir Türkiye'yi yaşıyoruz. AKP'nin ülkeye verebileceği hiçbir şeyi kalmamıştır. Sürekli olarak Cumhuriyet kazanımlarıyla hesaplaşan, çağdaş dünyayla hiçbir ilişkisi olmadığı halde kendi iktidarlarını sürekli kılabilmek adına batıya, özellikle ABD'ye biat ederek ülke yöneten iktidar, Türkiye'yi değiştiriyor, dönüştürüyor ama demokratikleştirmiyor."

Bornova Belediye Başkanı Kamil Okyay Sındır ise özetle şunları dile getirdi;

"Salonda temsilcileri olan dernekler, Odalar, Sendikalar ve değerli dostlarımızın hepsi burada asılı duran sözlerin yaşama geçirilmesi mücadelesini vermektedir. "Birlikte karar almak, birlikte üretmek için,  çağdaş, demokratik sanayileşen bir Türkiye için, planlı sağlıklı güvenli kentleşme için yıllardır hep birlikte omuz omuza mücadele ediyoruz. Oysa yaşadığımız süreçte siyasi iktidar bu ideallerin tam tersine, anti demokratik bir Türkiye için uğraşıyor. Küreselleşme, "yönetilebilir yöneticilerin yönetimlere gelmesi için" çalışıyor özellikle. Bizler TMMOB'ne bağlı odalarda "yöneten yöneticilerin yönetime gelmesi için" mücadele etmeliyiz. Geçtiğimiz yıllarda Oda çalışmalarında İKK sözcülüğü yapma şerefine nail oldum. Beni belediye başkanı yapanlar da mühendisler, mimarlardır. Bundan sonra da ortak ilkelerimizden taviz vermeyeceğim."

Güzelbahçe Belediye Başkanı Mustafa İnce ise göreve geldiklerinde Güzelbahçe Belediyesinde yalnızca 3 mühendis olduğunu 150 kişilik kadroyla çalışmaları gerekirken 7 memurla çalışmak zorunda kaldıklarını, personel taleplerinin bütçe yetersizliği nedeniyle geri çevrildiğini belirterek, "biz bu eleman yetersizliği nedeniyle bazı hizmetlerimizi Odalarımızla protokoller yaparak yerine getiriyoruz."dedi.

KESK Şubeler Platformu adına konuşan Ali Kılıç ise, KESK ve TMMOB'nin uzunca süredir birlikte yürüdüklerini, kamu çalışanları ve mühendislerin emek mücadelesinde   yan yana olduklarını vurguladı.

EBSO adına konuşan Hüseyin Vatansever ise 20'i aşkın MMO üyesinin EBSO Meclisinde görev yaptığını belirterek bu dönem enerji verimliliği, jeotermal gibi ortak konularda daha verimli  çalışmalar yapma şansının bulunduğunu, bu konuda MMO İzmir Şubesi YK üyelerinden büyük destek gördüklerini söyledi. Vatansever, Odamızın çalışma anlayışı ve görüşlerini sanayicilere taşımayı hedef edindiğini vurguladı.    

İTO Meclis Başkanvekili İlhan Açan, MMO İzmir şubesinde 2 dönem görev yaptığını belirterek, İTO'da 83 meslek komitesinde 32 makina mühendisi meslektaşı bulunduğunu söyledi. TTMD ve MMO ile ortak seminerler düzenlediklerini belirten Açan, doğal gaz teknik elemanları için kurslar verdiklerini ve odayla işbirliklerinin süreceğini söyledi.

TMMOB Sekreteri Ferdan Çiftçi, Makina Mühendisleri Odasına İKK çalışmalarına verdiği büyük destek için teşekkür ederek başladığı konuşmasında özetle şunları söyledi;

"TMMOB İKK olarak bu dönem bir çok işi Odalarımızla birlikte başardık. Kentimize ve toplumumuza dair sorunu ele aldık, çözümler önerilerimizi bu salonlarda ürettik, görüşlerimizi toplumla paylaştık. Bu ortak mücadelemize verdikleri destek için MMO İzmir Şubesi yönetimine ve çalışanlarına sonsuz teşekkür ediyorum.

Ekonomik kriz sanayiden tarıma, hizmetler sektörüne kadar kendini hissettirdi. Krizin ağır sonuçları 2010'da daha da belli olacaktır. Siyasi iktidar ise Tekel işçilerine "merhamet" göstermekten söz ediyor. O işçilerin işleri vardı, kendiliklerinden sokağa çıkmadılar. Önce iş alanlarını aldınız peşkeş çektiniz. Tekel'in içki bölümünü, kasasında 300 milyon doları, depolarında milyonlarca litre ürünü varken 292 milyon dolar bedelle özelleştirken yetim hakkını yiyen sizdiniz. 15 bin çalışanı 1500'e indirdiniz. Direnişlerinin 47. gününde Tekel işçilerine dayanışma duygularımı iletiyorum.

Meslek Odalarımız bu sorunları ortaya koymak için çalışıyor. O nedenle TMMOB'ne ve bağlı Odalara "siyasetle uğraşıyor" diyorlar. Odalarımız, meslektaşlarımızın hak ve yararlarının halkın yararlarından ayrı olamayacağına inanır. Tüm odalarımızla birlikte kent, ülke ve toplumumuz için çalışmaya devam edeceğiz. Ben bir kez daha birlikte yarattığımız tüm ortak değerler adına, Makina Mühendisleri Odamıza ve tüm Odalarımıza teşekkür ediyorum."

Elektrik Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Sedat Gülşen ise özetle şunları ifade etti;

"Kardeş bir örgütün kürsüsündeyin. Şubemiz 1968 yılında, MMO İzmir Şubesi ise 1969 yılında kurulmuştur. İki Oda, 40 yılı aşkın süredir birlikte mücadele ediyor. Ülkemizde kriz bahanesiyle birçok üyemiz işsiz kalmıştır. Özelleştirme kapsamında birçok kurum satılarak kapatılmıştır. Hani özelleşince daha verimli olacaklardı? Fabrikalar arsalarıyla ve içindeki tüm değerleriyle satıldı, içi boşaltıldı ve kapatıldı. Arsalarına plazalar yapıldı. Her gün elektriğe ve petrole zam geliyor, süt ve et çok pahalı. Gelinen karanlık ve kaotik bir nokta. DDK Odalarımızı didik didik araştırdı; buldukları tek şey; Odalar siyaset yapıyor oldu. Evet biz meslek politikası yapıyoruz. Odalara biat kültürü getirilmek isteniyor. Artık her ilimizde bir üniversite var ama altyapıları yok. Üniversitelerdeki bütün kadrolar sorunlu. Teknik öğretmenlere teknoloji mühendisi ünvanı verilmek isteniyor. Tüm bu ortamda omuz omuza mücadelemizin sürmesini ve güçlenmesini diliyoruz."

İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi YK Üyesi Ali Fuat Günalp ise DDK'nın Odaları araştırarak hazırladığı raporun yeni baskılara gerekçe edilmek istendiğini belirterek "Oda seçimlerimizi kritik bir dönemde yaşıyoruz. Toplumsal duyarlılığımızı geliştirmemiz ve Odalarımızı gençleştirmemiz gerekiyor" dedi.

Şube Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Özsakarya ise açılış konuşması aşağıda yayınlıyoruz;

"Şubemizin 25. Olağan Genel Kurul Toplantısına hoş geldiniz. 

Ma­ki­na Mü­hen­dis­le­ri Oda­sı İz­mir Şu­be­si 24. Dönem Yönetim Kurulu ve Şahsım adına hepinizi saygı, sevgi ve dostlukla selamlıyorum.

Bildiğiniz gibi, Odamızın genel kurulları, yalnızca iki yıllık çalışmaların değerlendirildiği bir platform değildir. Aynı zamanda gelecek dönem çalışmalarının üye görüş ve önerileri ile şekillendiği bir üretim ortamıdır.

Bu nedenle, Genel Kurulumuza her katılım, çalışmalarımızın etkinleşmesinde, zenginleşmesinde en önemli gücümüzü oluşturmaktadır.

Hepinize bu önemli günde burada olduğunuz için bir kez daha teşekkür ediyorum.

24. Dönem çalışma programımızı geçen Genel Kurulumuzda hep birlikte şekillendirmiştik. Çalışma programımız doğrultusunda gerçekleştirdiğimiz çalışmalarda, "birlikte üretme ve birlikte yönetme" anlayışıyla "Çağdaş, demokratik, sanayileşen bir Türkiye; Planlı, sağlıklı, güvenli kentleşen bir İzmir" ve "Daha etkin, daha güçlü, çağdaş bir Makina Mühendisleri Odası" ana hedefimiz olmuştur.

"Meslek ve meslektaş sorunlarının, ülke ve toplum sorunlarından ayrılamayacağı" ilkesiyle, üyelerimizin toplumsal duyarlılıklarının arttırılması yönünde çalışmalar yapılmış, "emekten, haktan, barıştan, eşitlikten, özgürlükten, demokrasiden yana her türlü gericiliğe, ırkçılığa ve ayrımcılığa karşı bir arada yaşam" savunulmuştur.

Değerli Konuklar,

Değerli Üyelerimiz,

Geçtiğimiz dönem gerçekleştirdiğimiz çalışmaları kısaca bir toparlayınca, Şubemizin etkinliklerinde ve Tepekule Kongre Merkezinin çatısı altında iki yılda on binlerce insanı buluşturmuş olduğumuzu gördük;

Şöyle ki;

Bu iki yılda;

  • Şubemizin düzenlediği 520 adet eğitime 11.500'den fazla üyemiz ve teknik eleman katılmış;
  • Ulusal Tesisat Mühendisliği Kongresine 2.800 ,
  • Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongresine 1500 ,
  • İzmir Doğal Gaz Günlerine 600,
  • Ölçüm Bilim Kongresine 500,
  • Asansör Sempozyumuna 400,
  • Bahar Konferansları Ergonomi 620,
  • Yalın Altı Sigma 1500 kişi olmak üzere toplam 7 adet kongre ve sempozyuma 7920 kişi katılmış,
  • Açık hava sinemamızda gösterilen 26 filmi 78 gösterimde 16.000'den fazla üyemiz ve İzmirli izlemiş;
  • 2008 yılı yoğun olmak üzere iki yılı etkinliklerle dolu geçiren Tepekule Kongre ve Sergi Merkezi, bu etkinliklerde 60.000'den fazla katılımcıyı ağırlamış;
  • Tiyatro topluluğu, klasik türk müziği, halk müziği ve halk oyunları sosyal etkinlik guruplarımız iki yıl boyunca 10.000'den fazla seyirciye ulaşmış,
  • Şubemizin düzenlediği söyleşi, gezi, dinleti, özel gün etkinlikleri, ücretsiz seminer ve bilgilendirme toplantılarına ise 7.500'den fazla üyemiz ve ilgililer katılmıştır.

Bu rakamları kabaca topladığımızda, dönem boyunca Şube çalışmalarımızla yaklaşık 113.000 kişiye ulaştığımızı görmekteyiz.

Bu rakama sanayiye dönük hizmetlerimiz, mesleki denetim çalışmalarımız, LPG sızdırmazlık ve montaj tespit raporu çalışmalarımız, bilirkişilik hizmetlerimiz dahil edildiğinde iki yılda yaklaşık 360 bin kişiye üretim odaklı faaliyetlerle ulaştığımız ortaya çıkmaktadır.

Bir başka deyişle İzmir'de yaşayan her 8 kişiden bir'i Odamızın bir hizmetinden veya etkinliğinden yararlanmıştır.

Bu rakamlar bizim için büyük bir sevinç ve onur kaynağıdır. Aynı zamanda Odamızın önemli bir etkinlik düzeyine ulaştığını işaret eden, siz üyelerimizden aldığımız güç ve katkılarla, toplumumuzun desteğinin göstergesidir. 

Geçtiğimiz iki yılda Dünya'da ve ülkemizde önemli gelişmeler olmuştur. Amerika'da finans çevrelerinde başlayan ve kısa zamanda tüm dünyayı etkisi altına alan ekonomik kriz yaşamın tüm alanlarına damgasını vurmuştur.

Yaşamakta olduğumuz ve küreselleşme olarak adlandırılan dönem, her şeyin para ilişkisine dayandırıldığı, üretimden kopuk, karmaşık spekülasyonlar aracılığıyla kontrolsüz büyüyen, değer karşılığı olmayan bu kumarvari büyümeyi idare edebilme çabaları dünya halklarına iktisadi, toplumsal ve siyasal krizler olarak geri döndürülmektedir.

Krizle beraber kapitalizmin küresel yenidünya düzeni hayalinin sonuna gelinmiştir. Krizle beraber serbest piyasanın her şeye muktedir olup, tüm sorunları çözüp dünyaya refah getireceği söylemi çökmüştür. Bu kriz İMF başkanının sanki hiç suçları yokmuş gibi İstanbul toplantısında söylediği, savaşlara neden olabileceği gibi         50 Milyon insanın açlıktan öleceği milyonlarca işsiz, milyarlarca yoksula eklenmiş yeni yığınlar yaratmıştır.

"Küresel kapitalizmin" dünya halkları için en iyi ekonomik model olduğu yönünde yapılan yoğun propaganda eşliğinde şişirilen ve çarçur edilen finans sektörünün ağır bedeli her zaman olduğu gibi dünya emekçilerinin ve yoksulların sırtına yüklenmiştir.

Bu kriz küresel kapitalizmin yıllardır sürdürdüğü şaşalı görüntüsüne ağır bir darbe indirmiştir. Ancak yaşanan krizle birlikte dünya çapında finans sektörüne bağlı olarak özelikle reel sektörde önemli kayıplar yaşanmıştır.

Bu süreçte fabrikalar kapanmış, üretim kapasiteleri daralmış, bunun sonucunda milyonlarca kişi işsiz kalmıştır. İşlerini koruyabilenler ise ücretsiz izinler, ücretsiz fazla mesailer gibi çok çeşitli hak kayıplarına razı olmak zorunda bırakılmıştır.

Ağır ekonomik krize, geri bıraktırılmış ülkelerde yaşanan iç savaşlar eşlik etmektedir. Kapitalizm yine kanla ve savaşla beslenme taktiğine sığınmıştır. Etnik milliyetçilik, din ayrımcılığı sürekli kışkırtılarak elde edilen terörizm, demoklesin kılıcı gibi dünya halklarının üzerinde sallanmaya devam ettirilmiştir. Teröre karşı güvenlik bahanesi ile özgürlükler sürekli tırpanlanmaktadır.

Bu dönemde dünya ölçeğinde işsizlik yoksulluk ve açlığa bağlı ölümlerdeki artış tarihin en yüksek rakamlarına ulaşmıştır.

Gelişmiş kapitalist ülkelerin krize karşı önlem olarak piyasaya sürdüğü 12 trilyon doları bulan kurtarma paketleri krize çare olmadığı gibi türedi borsa, tahvil vb. spekülasyonlar sayesinde dev tekellerin yönetim kadroları tarafından elde edilen haksız kazancın boyutlarını gözler önüne sermiştir.

Emperyalist yeni liberal politikaların baş aktörü egemen güçler, haksız, adaletsiz, demokrasi getiriyoruz yalan söylemleri ile hukuksuz saldırılar ile dünyayı ekonomik çıkarları uğruna yeniden yapılandırma hedefi doğrultusunda, başta Ortadoğu, Kafkasya ve Balkanlar olmak üzere tüm dünyayı savaş ve kaos ortamına sürükleyerek bu ortamı yönetme iddiası ile enerji, gıda, su ve doğal yer altı zenginliklerinin kontrolü üzerinden şekillendirilerek hegemonya mücadelelerinde stratejik hedeflerine ulaşmanın planlarını adım adım uygulamaktadır. Bu amaçlarına ulaşmak içinde kitleleri siyasetten ve sınıfsal bakış açısından uzaklaştırıp, düşünceler yerine dinsel, bölgesel ve kültürel farklılıklar öne çıkarılmaktadır.

Türkiye'nin kapitalist küreselleşme sürecinin egemen olduğu bu süreçte, uluslararası sermayenin yaptırımlarının ülke içi siyaseti ve ekonomiyi belirlediği, ABD ekseninde İMF politikaları içselleştirilerek girmiş olduğu tahakkümden kurtulmaya yönelik bir gelecek ufku, bütünlüklü ulusal bir politikası ve stratejisi yoktur. Türkiye, iç insiyatifini kaybetmiş, ekonominin iplerini küresel finans çevrelerine bırakmıştır.

Ülkemiz siyasi iktidarın inkarlarına rağmen dünya genelinde yaşanan bu yangından fazlasıyla nasibini almıştır. Bu süreçte sanayide kapasite daralması ortalama %20'leri bulmuş, işsizlik % 20'leri geçmiş, özellikle genç üyelerimizde bu oran % 30'ları aşmıştır.

Bu gün her 3 genç üyemizden biri işsizdir. Ekonomik küçülmeye bağlı istihdamda yaşanan tahribat, krizi fırsata çevirmeye çalışan bazı kapitalistler sayesinde çalışanların hak kayıpları bu dönemde had safhaya ulaşmıştır.

Bir sanayileşme ve kalkınma politikası bulunmayan siyasi iktidarın, içselleştirerek yürüttüğü IMF politikalarının dışında alternatifi yoktur ve oluşturmayı da düşünmemektedir. Türkiye iç inisiyatifini tamamen kaybetmiş, ekonominin ipleri küresel finans çevrelerinin eline geçmiştir.

Öte yandan bu iki yıllık süreçte  ülkemizde ekonominin yanı sıra  siyasal ve sosyal alanlarda önemli süreçler yaşanmıştır. Bu dönemde Ergenekon soruşturması ve davaları, devamında yaşanan gelişmeler siyasi yaşama damgasını vurmuştur. Devlet içindeki derin örgütlenmelerin, Susurluk çetelerinin önemli isimlerinin de yer aldığı soruşturmalar kapsamında  Türkan Saylan gibi çağdaş isimlerin  de yer alması, soruşturma süresince yaşanan hukuksal usulsüzlükler, dinleme operasyonları halkta büyük bir kafa karışıklığına yol açmıştır.

Yaşanan çalkantıların ortaya çıkardığı tablo bir dönemin sona erdirilmeye ve siyasal yaşamda yeni bir dönemin inşa  edilmeye çalışıldığını işaret etmektedir.

Siyasi iktidarın "demokratik açılım" diye başlattığı, sonradan adı çeşitli değişikliklere uğrayan ve en son "milli birlik projesi" diye adlandırılan süreç, hükümet tarafından iyi ve doğru yönetilmemiş, bu alanda güdülen tutarsız politikaları muhalefet partilerinin de desteğiyle ülke genelinde ırkçılığın, ayrımcılığın  ve buna bağlı nefret suçlarının, linç kültürünün artmasına neden  olmuştur. Doğu ve Güneydoğuda 30 yıla yakındır yaşanan çatışmanın ve şiddetin asla çözüm getirmediğinin görüldüğü, diyaloğu yok saymak yerine dinlemeye, birbirimizi anlamaya, barışın dili ile konuşmaya en fazla ihtiyacımız olduğu günlerde yanlış politik eylem ve söylemler ile nefret öfke duyguları artırılarak milliyetçiliğin gelişmesi beslenmektedir. Oysa farklılıklarımızın zenginliğimiz olduğu bilinci ile kimliklere saygılı, ırkçı, ayrımcı, baskıcı politikalardan vazgeçilerek eşit, özgür ve demokratik adil bir yaşam kurulabilir

Bir yandan daha fazla demokrasi söylemleriyle çeşitli dönüşümlere imza atmaya çalışır görünen siyasi iktidarın, hak arama mücadelesi veren işçi, memur ve tüm çalışanlara uyguladığı baskı politikaları, perdelemeye çalıştığı samimiyetsizliği konusunda ciddi ip uçları vermektedir.

Son olarak hak arama mücadelesi  veren Tekel işçilerine karşı bizzat Başbakan ve bakanlar tarafından kullanılan dil ve güvenlik güçlerince uygulanan şiddet bunun en somut örneğini teşkil etmektedir.

Süreçte yaşanılanların toplamına bakıldığında;

AKP hükümetinin, ABD'nin desteğiyle kendisine karşı düzenlenmeye teşebbüs edilen askeri darbeleri gerekçe göstererek devlet iktidarını ele geçirmeye çalıştığını, diğer yandan askeri darbe ürünü 12 Eylül Anayasasını değiştirmek, anti-demokratik yasaları kaldırmak yerine,  mevcut çarpık ve keyfi hukuk düzenini kendi çıkarlarına göre yeniden kurgulamaya uğraştığını ve tüm bunları yaparken sürekli değiştirdiği gündemlerle halkın kafasını karıştırmayı ustalıkla başardığını görmekteyiz. İhtiyacımız olan eşitlikçi,özgürlükçü demokratik, sosyal hukuk devletini yaşama geçirecek, yurttaşların barış ve kardeşlik içinde bir arada yaşamasının teminatı olacak tüm kesimlerin görüşü alınarak halkın yaptığı anayasadır.

Hukukun hiç sayıldığı bu keyfi ve baskıcı süreçten meslek odaları da nasibini almıştır. Bu dönemde anayasanın 135. Maddesine göre kurulmuş meslek odaları Devlet Denetleme Kurulu tarafından denetlemeye tabi tutulmuştur. Denetim sonucunda oluşturulan rapor talep edilmesine rağmen meslek odalarına ulaştırılmamış, sonuçlarına ilişkin bazı bilgiler el atından basına servis edilmiştir. "Odalar siyasetle uğraşıyor" türünden yıllardır sağ iktidarlar tarafından ezber haline getirilmiş mesnetsiz cümleler iktidarın raporu payanda ederek meslek odalarına yeni baskı politikalarının hazırlığı içinde olduğunun ip uçlarını vermektedir. Amaç hiçbir anlayış ve siyasete sırtını yaslayıp payanda olmayan, dimdik duruşuyla toplumsal muhalefet görevini sürdüren TMMOB'ni tabela örgütü haline dönüştürmektir. Fakat 80 sonrası politikasızlaştırılıp sessiz çoğunluğa dönüştürülen toplumun Tekel işçilerinin direnişi, doktorların tam gün yasası ve eczacıların işyeri kapatma eylemliliklerindeki destekleri, uyanışın ve umudun yeşerdiğinin, her zaman emek örgütleri ile beraber hareket eden TMMOB'nin emek ve insan odaklı bakış açısının doğruluğunun göstergesidir.

Geçtiğimiz iki yılda yaşadıklarımızı doğru bir zeminde analiz edersek, demokrasi ve hak arama mücadelelerinin önümüzdeki yıllarda daha sert ve çetin geçeceği açıktır. Bu süreçte toplumsal muhalefetin önemli unsurları haline gelen Meslek Odalarına ve odamıza önemli görevler düşmektedir.

Şubemiz bu dönem; 24. Olağan Şube Genel Kurulunda üyelerimizin görüş ve önerileriyle oluşturulan 24. Dönem Çalışma Programını doğrultusunda üstlenmiş olduğu sorumlulukları Dünya ve ülke genelinde yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen en iyi biçimde yerine getirmeye çalışmıştır.

Önümüzdeki çalışma döneminde de 25. Genel Kurulumuzda siz değerli üyelerimizin katkılarıyla çalışma dönemi programını gelişmiş bir perspektifle hazırlayacağımıza yeni dönemde sizden aldığımız güçle bu hedefleri birlikte üretme coşkusuyla yaşama geçireceğimize inanıyorum.

24. Dönem Yönetim Kurulumuzun "birlikte karar alma, birlikte üretme ve birlikte yönetme anlayışıyla, haktan ve emekten yana duruşuyla, eşit özgür demokratik bir Türkiye yaratılmasına olan inancıyla, planlı, sağlıklı, güvenli kentleşen, sanayileşen çağdaş demokratik bir Türkiye için; daha etkin, daha güçlü bir Makina Mühendisleri Odası yaratılması yolunda" gerçekleştirilen  çalışmalarımıza katkı ve katılımda bulunan  tüm üyelerimize teşekkür ediyoruz.

Biraz sonra yönetim kurulu sekreterimiz ve saymanımız tarafından sizlere sunulacak 24. Döneme ait çalışma raporu ve mali raporun idari, siyasi, toplumsal, sosyal, ekonomik ve mesleki açıdan başarı ile gerçekleştirilmesinde yukarıda sıkça tekrarladığım çalışma anlayışımız ve ilkelerimiz doğrultusunda fakat özellikle birlikte üretme ve yönetme anlayışıyla emeği katkıları olan hizmetli, büro görevlisi, basın yayın ve halkla ilişkiler görevlileri, kongre merkezi idari ve teknik personeli, örgütümüzün eli ayağı dili teknik görevlileri, il, ilçe ve işyeri temsilcilerimiz, mesleki denetim bürolarımız, Odamız adına görevli şubemiz eğiticileri, delegelerimiz, komisyon ve çalışma gurubu üyelerimiz, Oda ve TMMOB organlarında görev alan üyelerimiz ve yönetim kurulu üyelerimize, tüm MMO İZMİR Şube ailesine teşekkür ediyor ve kutluyorum."

Açılış konuşmalarının ardından Şube Çalışma Raporu Şube YK Sekreter Üyesi Melih Yalçın tarafından, ve Şube Mali Raporu Sayman Üye Özgür Yalçınkaya tarafından sunuldu.

Çalışma raporlarının sunumunun ardından TMMOB Makina Mühendisleri Odası Tepekule Kongre-Sergi ve İş Merkezi Bina Kazandırma Çalışma Grubu üyeleri Kirami Kılınç, Mehmet Özsakarya, Melih Yalçın, Necmi Varlık, Mustafa Koca, Seçkin Şişmanoğlu, Nihat Kurtuluş, Nizamettin Durakoğlu, Necdet Kahraman ve Karel Erol Depolo'ya Şube eski Başkanlarından Sedat Özgüven tarafından katkılarından dolayı teşekkür plaketleri verildi.

Daha sonra, Şube Çalışma Raporu ve Mali Raporun değerlendirilmesi bölümüne geçildi. Bu bölümde üyelerimiz Berkay Eriş, Doğan Albayrak,  Ali Doğan Coşgun, Cem Sarman,  Ali Yeniay, Güzin Özdağoğlu,  Mustafa Araz, Feyzi Seymen Çalışma Grup Raporlarını sunmuşlardır. Ayrıca Nejat Günaydın, Atalay Arsan, Devrim Cem Erturan, Ali Güngör, Şerif Özsakarya, Atila Türköz, Seçkin Şişmanoğlu, Atila Dinçer, Emre Göktepe, Mehmet Aygün, Ü. Barış Ballıkaya, Cemal Necdet Orundaş, Necdet Kahraman, Barış Özerdem, Kenan Karakaş, O.Ufuk İnceoğlu, İskender Yiğit, Fikret Ekici, 19.Mehmet Eyi, Alper Tortoç kişisel görüş ve önerilerini dile getirdiler.

Üye değerlendirmelerinden sonra Şube Yönetim Kurulu Başkan Vekili Kazım Umdular söz alarak üyelerin dile getirdiği görüş ve önerilere yanıt verdi. Tüm üyelerimize katkı ve katılımları için teşekkür eden Umdular'ın ardından Yönetim Kurulu adına Şube Başkanı Mehmet Özsakarya söz aldı ve bir teşekkür konuşması yaptı.

24. Dönem Yönetim Kurulu Üyeleri tüm üyelerin alkışlarıyla sahnedeki yerlerinden ayrılarak salonda üyelerin arasına uğurlandı.

Dilek ve Öneriler bölümünde Ercüment Alyanak söz alarak Genel Kurula sunulan Çalışma Gruplarının Raporlarında yer alan görüş ve önerilerin 25. Dönem Çalışma Programına yansıtılması önerdi dileğini ifade etti.

25. Dönem Yönetim Kurulu Adaylarının Belirlenmesi bölümünde Yönetim Kurulu Asıl ve Yedek Adayları tesbit edildi. Seçimlere Çağdaş Demokrat Makina Mühendisleri adlı bu liste aday oldu.

Çağdaş Demokrat Makina Mühendisleri Aday Listesi;

ASIL ADAYLAR

YEDEK ADAYLAR

Mehmet ÖZSAKARYA

Mehmet AYGÜN

Kazım UMDULAR

Güzin ÖZDAĞOĞLU

Melih YALÇIN

Necmettin ÇETİNKÖPRÜLÜ

Yüksel YAŞARTEKİN

Amaç SARIGÜLÜ

Güniz GACANER

Aysun BALTACI

Cesim DURUK

Uğur DEMİRTAŞ

Emre GÖKTEPE

Bülent DEVECİ

Oda Merkez Genel Kurulu Delegelerinin Belirlenmesi bölümünde ise; 82 Asıl - 82 Yedek üyenin yer aldığı Çağdaş Demokrat Makina Mühendisleri Odası Genel Kurul Asıl ve Yedek Delege listesi sunuldu. Seçimlere tek liste girildiği Divan tarafından tespit edildi.