8 MART ETKİNLİKLERLE KUTLANDI

×

Hata mesajı

  • Notice: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 771 satırı) içinde Undefined index: 3.0.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 777 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 781 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 841 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.

Makina Mühendisleri Odası Ankara Şubesi'nin 8 Mart kapsamında düzenlediği panele; Petrol-İş Sendikası Ankara Şube Başkanı Mustafa ÖZGEN, Prof. Dr. Selçuk CANDANSAYAR ve Yrd. Doç. Dr. Fatma Yıldırım konuşmacı olarak katıldı.

Panel öncesinde TMMOB Makine Mühendisleri Odası Ankara Şube Başkanı Müfit GÜLGEÇ ile Oda Genel Merkez Yönetim Kurulu Başkanı Emin KORAMAZ birer açılış konuşması yaptı. Etkinlik, Şube Türk Halk Müziği korosu konseri ile son buldu.

Oda Yönetim Kurulu Başkanı Emin KORAMAZ‘ın yaptığı açılış konuşması 

Değerli Konuklar, Değerli Meslektaşlarım,
Hepinizi sevgiyle selamlıyor, Ankara Şubemizin düzenlediği 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü etkinliği dolayısıyla Oda Yönetim Kurulu ve şahsım adına, hoş geldiniz diyorum. 
Bugün 11.30‘da Türkiye sosyalist hareketinin önderlerinden Sadun AREN‘i yitirdik. Sadun Hoca değerli bir iktisatçı, aydın ve toplumcu mücadelede büyük katkıları bulunan bir insandı. Hepimize başsağlığı diliyorum. 
Değerli Katılımcılar,
Ortaçağ karanlığını yırtıp aşan Aydınlanma‘dan sonra insanlık özellikle 19. yüzyılda, fen bilimlerinden felsefeye, sosyal bilimler ile ekonomi ve siyasete dek öncü düşüncelere dayanan birçok tarihsel gelişme kaydetmiştir. 20. yüzyıl ise tarihin kat ettiği mesafelerin doruğu olmuş, kadınların siyasal yaşama katılım ve temsil hakları dahil, modernleşme ve uygarlığa ilişkin dünya tarihinin en ileri noktalarına ulaşılmıştır. 
Ancak bu ileri noktalara ulaşmak kolay olmamış, her alanda doğruların egemenliği için yoğun mücadeleler gerekmiştir. Her ileri adımın altında insanların emekleri, birikimleri, mücadeleleri ve hatta döktükleri kan bulunmaktadır.
8 Mart Uluslararası Emekçi Kadınlar Günü de böylesi bir mücadelenin sonucunda benimsenmiştir. 
Bugün dolayısıyla, 1857 yılında New York‘ta tekstil işkolundaki kadın işçilerin düşük ücret ve insanlık dışı çalışma koşulları altında çalışmaya karşı yaptıkları grevde katledilen 100 kadın işçiyi, şiddet, sömürü ve baskıya maruz kalan bütün emekçi kadınlar nezdinde saygıyla anıyorum. 
Sevgili Katılımcılar,
Gerçekten de dünya tarihinin modernleşme ve uygarlığa ilişkin en ileri noktalarını insanlık yaşamıştır, ulaşmıştır, görmüştür.. Ancak en önemlisi şu ki, bütün bu ileri adımlar, tarihin sömürüye ilişkin neredeyse bütün biçimlerinin korunduğu bir eşzamanlılıkla yaşanmıştır. 
Bu noktada bugünkü kavga, eski ile yeninin, örneğin Ortaçağ ile Aydınlanma ve modernleşme arasında değildir. Aydınlanma dahil modernleşme ve uygarlığın kendi içindeki farklı uçları arasında yaşanmaktadır. Buna özellikle dikkat çekmek istiyorum. 
Bu kapsamda, günümüzün modern ve uygar dünyasında emeğin özgürleşmesi en önemli konudur. Emeğin nihai özgürleşmesi ise sömürüden gerçek ve nihai kurtuluş yaşanmaksızın olanaklı olamayacaktır. Ta o zamana dek, emeğin aynı öz ve aynı insani temelde maruz kaldığı koşul ve sorunlar çeşitli biçimler altında sürecektir. 
Bu noktada işçi, öğretmen, doktor, mühendis, kadın, çocuk, etnik kimlik v.b. farklı meslek, cins, yaş, milliyet v.b. biçimlenişlerin yaşadığı ve etkilendiği sorunların temelinde sömürüye dayalı ilişkiler zinciri yatmaktadır.
Elbette bunlardan her birinin son derece özgül ve önemli sorunları bulunmaktadır. Örneğin meslekler düzleminde bir öğretmen ile mühendisin, bir doktor ile bir tesisatçının, bir sanayi işçisi ile bir tarım işçisinin sömürü ve baskıyı yaşama biçimlerinde ve buradan hareketle sosyal biçimlenişlerinde farklılıklar olacağı açıktır.
Ancak dikkat çekmek istiyorum, sömürünün nedenleri ve emeği içine aldığı esaret farklı biçimler içinde olmakla birlikte sınıfsal düzlemde aynı köklere dayanmaktadır. Bu noktada biz, emek sömürüsünün nedensellikleri üzerinde yoğunlaşmak, sonuçlarına ise nedenler ile bağ kurarak özgüllüklerini de gözeterek tepki göstermek ve tepki örgütlemek durumundayız. 
Bu noktada erkekler ile birlikte dünyayı ve aklı anlamlandıran kadınların yaşadığı çok yönlü sorunları tarihselliği ve güncelliği içinde bilincimize çıkararak, özenli davranmak ve gerçek çözümlerine yönelmek durumundayız. 
Güncel bir konu olduğu için örnekleyeyim, türbanlı kadının esaretinin neden ve sonuçları ile türbanlı olmayan, "daha özgür" gibi görünen kadının esaretinin nedenleri de topluca aşılması gereken tarihsel bir durumdur. 
Hem sorunların köklerine inmek, hem mevcut koşullarda reformlar/ iyileştirmeler sağlanması, hem de sorunların nihai çözümüne yönelik bir bilinç oluşturmak durumundayız.
Sevgili Katılımcılar,
Modernleştik, uygarlaştık! Sanayileştik! Evet! Eşit oy hakkı aldık, evet ama tarihin en ilkel ve en gelişkin sömürü ve ezme biçimleri hala sürüyor. Bu nedenle kadınların her alanda var olma ve eşitlik istem mücadeleleri de sürüyor. 
Anayasa‘da "Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir" denmesine karşın etimizle kemiğimizle bunun böyle olmadığını biliyor, hissediyoruz.
Aile, eğitim ve çalışma yaşamında, istihdamda ve toplumsal yaşamdaki bütün aleyhte ayrımcılıklarda, hatta cinsel taciz ve istismardan sonra bile kadınların maruz kaldıkları aşağılamalar ve dayatılan aşağılık koşulların aşılmasının köklü, köktenci yolları olması gerekir.
Törelerden iş yasaları, anayasa, ceza yasaları, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası yasa tasarısı ve işyerlerine, ilköğretimden yüksek öğrenime ve siyasal yaşama dek, kısacası toplumsal yaşamın bütününe dek köktenci adımlar atılması gerekmektedir. 
Bütün bu çabalarımızın böylesi bir bütünsellik içinde anlamlanacağı bir tarihsel dönüşüme dek kadın-erkek, hep birlikte ilerlemek durumundayız. 
Bizim ülkümüz, gelecek toplum kurgumuz budur, böyledir. 
Bu nedenle Kadınların kurtuluş mücadelesi, aynı zamanda emeğin özgürleşme mücadelesinin bir parçasıdır diyoruz."Kadınların kurtuluşu olmadan emeğin kurtuluşu olamaz" diyoruz. 
1857‘lerden bugünün aydınlığı ve yeni Ortaçağ karanlıklarına geldik. Çok daha ilerisi de mümkündür. Yeter ki biz isteyelim, örgütlenelim, mücadele edelim. Tarih böyle yaşanmış, böyle yapılmış ve böyle yazılmıştır.
Bu bilinçle 8 Mart‘ımızı kutluyorum. Ankara Şube Yönetim Kurulumuza da bu anlamlı kutlama ve paneli düzenlediği için teşekkür ediyor, hepinize sevgi ve saygılar sunuyorum.