Genel Kurul Öncesi Son Oda Danışma Kurulu Toplantımızı Yaptık

×

Hata mesajı

  • Notice: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 771 satırı) içinde Undefined index: 3.0.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 777 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 781 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 841 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.

43. Dönem Oda Danışma Kurulu beşinci toplantısı, 3 Mart 2012 tarihinde 101 Danışma Kurulu Üyesinin katılımıyla Ankara'da yapıldı.

Oda Genel Kurulu öncesi düzenlenen son Danışma Kurulu toplantısı, Şube Genel Kurullarının ve seçimlerinin ardından yapılan ilk toplantı olması nedeniyle tanışmayla başladı. Tanışmanın ardından Oda Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ekber Çakar yaptığı açılış konuşmasında ülke ve dünya gündemini değerlendirdi.

Açılış konuşmasının ardından söz alan Danışma Kurulu üyeleri, yaşanan süreçte yapılan son düzenlemelerle mesleki hizmet alanlarının daraltılması ve yapılacak çalışmalara yönelik düşüncelerini ifade ettiler. Oda`nın kurulduğu 1954 yılından bugüne çeşitli dönemlerdeki siyasi iktidarların meslek alanlarına yönelik saldırılarının yeni olmadığını vurgulayan Danışma Kurulu üyeleri, meslek odası olmanın sorumluluğuyla mücadele etmeye devam edeceklerini, dayanışmayla bu zorlu süreci de atlatacaklarını kaydettiler. Toplantı, Oda Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ekber Çakar`ın değerlendirme konuşmasıyla son buldu.

Oda Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ekber Çakar`ın toplantıda yaptığı konuşma aşağıdadır.

"Sayın Birlik Yöneticimiz,
Sayın Oda ve Şube Yöneticileri,
Sayın Oda Onur ve Denetleme Kurulları Üyeleri,
Danışma Kurulu Üyesi Arkadaşlarım,
Oda Yönetim Kurulu adına hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Hepiniz hoş geldiniz.
Şube genel kurullarımızı, Odamızın ve mesleğimizin saygınlığına yakışır bir biçimde tamamlandık.

Genel kurullar sürecimiz, toplum ve kamu yararı ilkesini ana belirleyici olarak kabul eden, mesleki ve demokratik mücadeleyi, birini diğerinin önüne koymadan yürüten çalışma anlayışımızın Oda örgütlülüğü ve üyelerimizin genelinde benimsendiğini bir kez daha ortaya koymuştur.

Bu vesileyle Şubelerimizin eski yöneticilerine çalışmalarından dolayı teşekkür ediyor; yeni Şube yöneticilerimizi kutluyor, yeni dönem çalışmalarında başarılar diliyorum.

Değerli Arkadaşlarım,
Biliyorsunuz, 28–29 Nisan`da Oda Genel Kurulumuzu yapacağız. Bugün, Genel Kurul öncesi son Danışma Kurulu toplantımızı şubelerimizde yeni seçilen yöneticilerimizle birlikte yapıyoruz.

Genel Kurulda, Odamızda son iki yılda yürütülen çalışmaları, dünyadaki ve ülkemizdeki gelişmeleri; bu gelişmelerin mesleğimiz, meslektaşlarımız, ülkemiz ve halkımız üzerindeki etkilerini değerlendireceğiz. Odamızın gelecek iki yılda izleyeceği politikaların ve yapacağı çalışmaların çerçevesini delegasyonumuzun katılımıyla hep birlikte oluşturacağız.
Genel Kurul öncesi yapılan en geniş katılımlı bugünkü toplantımızda, Oda çalışmaları ve ülke gündeminin Odamıza yüklediği görevlere ilişkin yapılacak değerlendirme ve önermelerin, Genel Kurulda yapılacak tartışmalar ve alınacak kararlara zemin oluşturacak olması, oldukça önemlidir.

Bu görüşmelere geçmeden önce, ön açıcı olması amacıyla dünya ve Türkiye`deki genel duruma ve Oda çalışmalarına ilişkin görüşlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Sevgili Arkadaşlar,
Dünyada, kapitalizmin birçok ülkeyi iflasa dek götüren büyük ekonomik bunalımı ve G-8, G-20 toplantılarına da yansıyan uluslararası ekonomi ve siyasette yeni yapılanma ve egemenlik çatışmaları söz konusudur. Başını ABD`nin çektiği emperyalist ülkeler ile diğer büyük küresel aktörler olan BRIC ülkeleri (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin) arasındaki çelişkiler derinleşiyor. Avrupa Birliği`nde önemli çatlaklar oluşuyor. Asya Pasifik, Orta Doğu ve Afrika`nın emperyalizm tarafından belirlenen yeni bir jeo stratejik konumu bulunmaktadır. Bunları başlıca uluslararası gelişmeler olarak kaydetmek olanaklıdır. Emperyalizm önümüzdeki on yıllarda dünya kaynaklarının paylaşımı için bölgemize daha çok yerleşmekte, müdahale etmektedir.

Türkiye ise özellikle Libya, Suriye, İran`a yönelik politikaları ve  NATO`nun Kürecik füze kalkanı projesinde görüldüğü üzere, Orta Doğu ve Kuzey Afrika`da emperyalizmin taşeronu olma ve ABD`nin bölgeye yönelik jeo stratejisinde önemli bir rol üstleniyor.  
İktidarın dış politikadaki bu hamlesi, iç politikada edindiği güce bağlı olarak şekillendi. İç politikada referandum ve genel seçim sonuçlarıyla devlet merkezine iyice yerleşen otoriter AKP iktidarının, bütün muhalefet çevrelerine yönelik baskıları ile idari, ekonomik, sosyal, kültürel yeniden yapılanma girişimleri ülke atmosferine damga vurmuştur.
 
Ülkemiz yukarıdan aşağıya bürokratik dönüşümler, aşağıdan yukarıya da cemaat-tarikat ağlarıyla kuşatılıyor. Siyasi iktidar Türkiye`yi "demokratikleştirmek, özgürleştirmek" şöyle dursun, her geçen gün daha gericileştiriyor. Yargı, güvenlik aygıtları, medya, üniversite ve bilim kurumları ele geçiriliyor; kamu yönetimi yeniden yapılandırılıyor.

Bu egemenlik ortamında Kürt sorununda şiddet ortamının yeniden canlandırılması da söz konusudur ve bu durumda iktidarın rolü büyüktür. İktidar Türkiye`nin Orta Doğu ve Kuzey Afrika`da emperyalizmin taşeron rolünü açık bir biçimde üstlenme ile Kürt sorununu iç içe geçirmekte, siyasi kanalları tıkamakta, Kürt–İslam sentezi doğrultusunda toplumsal taban yaratmaya çalışarak gerçekte mevcut bütün çelişkileri derinleştirici yönde adımlar atılmaktadır.

Eski Devlet Güvenlik Mahkemeleri`nin yerini alan Özel Yetkili Mahkemelerde gazeteciler, öğrenciler, aydınlar, akademisyenler, hak arayan toplum kesimleri, milletvekilleri hükümsüz şekilde yargılanıyor. İktidar, her toplumsal muhalefet dinamiğini hem aynı hem de farklı bir çuvala sokuyor. Uzun süreli tutukluluklarla anılan Ergenekon operasyonu bunlardan biridir. Yasal alanda siyaset yürüten insanların KCK operasyonlarıyla tutuklanması, Hopa vb. davalarda görüldüğü gibi bütün muhalefet kesimlerinin pasifize edilmesine yönelik çabalar söz konusudur.

İktidar yeni dönemde demokrasinin bütün kavram, kural ve gereklerini alt üst etmektedir.
12 Eylül Anayasasının antidemokratik muhtevasını derinleştirecek, sermayenin ranta dayalı birikim ihtiyaçları ile iç ve dış politikada gereksinilen İslami motifli diktatoryal yapıyı güvence altına alacak olan ‘yeni anayasa` girişimi, iktidarın eskiden beri başvurduğu demagojiler eşliğinde gündemdedir.

"Darbelerle hesaplaşma", "yargının demokratikleştirilmesi" gibi aldatıcı söylemlerle anayasa referandumu ve 12 Haziran seçimleri sonrasında otoriter tarzı iyice sınırsızlaşan iktidar, dinleyerek, izleyerek, gözaltına alarak, tutuklayarak muhalif tüm kesimleri baskı altına almakta, kendi sesi dışında bir sesin çıkmasına izin vermemektedir.

Bu durum bazı aydın eskilerinin, bazı sanatçıların, medya şakşakçılarının ve gerçekte toplumsal tabanları olmayan "yetmez ama evet" aymazlığındaki marjinal liberal sol çevrelerin ne kadar yanıldığını, bizim, TMMOB`nin tutumunun ne kadar doğru olduğunu göstermiştir.
Biz, bu "yeni anayasa" bahsinde, egemen siyaset alanındaki bütün "uzlaşma" arayışlarının tamamen dışında kalarak, meslek alanlarımızı ve ülkemizi kemiren ve Cumhuriyet dönemi kamu yönetimi yaklaşımı içindeki görece olumlu bütün öğeleri tasfiye eden liberal İslamcı zihniyete güçlü bir şekilde "dur" demeliyiz. Yeni anayasa girişiminin demokrasi ve özgürlüklerle hiçbir ilgisi yoktur.

Bu girişim; neoliberal serbest piyasa düzeninin, mevcut dikta zihniyetinin, Cumhuriyet dönemi değerleriyle hesaplaşılmasının, önümüzdeki dönem iç ve dış politikada izlenecek sert politikaların üst yapıda anayasal statüye kavuşturulması çabası olarak gündeme geliyor.  
Bu noktada, siyasi iktidarın, ülkemizin yakıcı sorunlarında tarafların sesini kısma ve yanıltıcı gündemlerle eksen kaydırdığının farkında olmak gerekmektedir.

Değerli Dostlar,
Yine bu iktidar döneminde neoliberal programlar doğrultusunda, emek, mühendislik ve halkımız aleyhine olan ekonomi, sanayi, istihdam politikalarının hız kazandığını belirtmek gerekir.

Bu çerçevede ekonomik bunalım da süreklileşti. Orta Vadeli Programlar, yıllık programlar, torba yasalarla yapılan düzenlemeler hep sermayeyi gözetti. Sendikal alanı zayıflatıcı girişimler, güvencesiz çalışma biçimleri yaygınlaştı. Serbestleştirme ve özelleştirmeler hemen her alanı sardı. İşsizlik ve yoksulluk yapısal boyutlarıyla arttı. Kamu yönetimini, ülke imarını, sosyal politika alanları ile TMMOB mevzuatını düzenlemeye yönelik Kanun Hükmünde Kararnameler, Hükümetin "ustalık" dönemine damgasını vurdu.  
Sanayide eşitsiz koşullarda küresel rekabeti ön plana çıkaran yöntem ve modeller, yeni uygulamaları da gündeme getirdi. "Bilgi toplumu" demagojileri eşliğinde esnek üretim, "yalın üretim", "toplam kalite yönetimi", "zamanında üretim" ve benzeri kavramlarla rekabeti körükleyen bir ortam yaratıldı. Kâr oranları azamileştirildi; ücretler düşürüldü, iş gücü istihdamı azaldı ve bunlara paralel olarak mühendisliğin işlev ve iradesi minimize edildi.

Değerli Arkadaşlar,
Türkiye ekonomisi istihdam, yatırım, üretim, ihracat ve ithalatın yapısı, teknoloji düzeyi, dış talep bağımlılığı, sermaye hareketlerinin serbest giriş-çıkışı ve aşırı borçlanmayla bir hayli örselenmiş durumdadır. Son 10 yılda 6,6 misli artan dış ticaret açığı, cari açık ve kamu borç stokunun faturası, dolaylı-dolaysız vergi artışları ve zamlarla halka, bizlere ödettiriliyor.
Mevcut "büyüme" olgusu, ekonominin sanayi ve tarımsal üretime ve yatırımlara dayandırılmasına değil, sıcak para akımına bağlı mali aracılık hizmetleri, ulaştırma, depolama, haberleşme ile toptan-perakende ticarete dayalıdır.

Türkiye, uluslararası dalgalanmalar dışında, yapısal olarak ciddi bir bunalım ve kırılganlık içindedir. Son otuz yılın neoliberal dönüşümünün doruğu olan ve eski biçimlerle ciddi geçişleri bulunan yeni kapitalist sömürü ve devlet formu, bugünkü iktidarın elinde Türkiye`yi onarılmaz iç ve dış sorunların ortasına atmaktadır.

Değerli Meslektaşlarım,
Bugünkü iktidar/devlet yapısını belirleyen AKP-Cemaat koalisyonunun içinde boy gösteren çelişkiler, ekonomik rantın bölüşümü ve iktidar mücadelesi eksenlidir. Bu mücadele, uzlaşmalar-karşıtlıklar, çelişkiler eşliğinde sürecektir. Bu çelişkinin yeni anayasa ve Kürt sorununa yansımaları olması da mümkündür.

Bizim açımızdan önemli olan ise bu çekişmenin taraflarının ikisinin de yukarıda değindiğim dünya ve ülke gerçeklerine ilişkin ülkemiz, halkımız ve mesleki çıkarlarımıza karşıtlık noktasında tam bir uyum içinde olmalarıdır.

Bu noktada Odamızın ve TMMOB`nin sağlam, kurumsallaşmış yapısı, iç işleyiş gelenekleri ve rant karşıtı çizgisinin çıkar çevrelerini rahatsız ettiğini görmemiz gerekiyor. TMMOB mevzuatını değiştirmeye yönelik adımlar bu çerçeve içinde gündeme gelmiştir.

İlk döneminde kamu birikimlerini hızla özelleştiren iktidar, ustalık evresinde de toplu konut, kentsel ve kırsal dönüşüm süreçlerine, derelerin, ormanların satışına yönelmiş, doğayı piyasalaştırma ve mühendislik, mimarlık, şehir plancılığı hizmetlerini devre dışı bırakma yolunu seçmiştir.

Hükümet genel seçimler öncesinden başlayarak çıkardığı Kanun Hükmünde Kararnamelerle kamu yönetimini partizanca yeniden yapılandırma yolunda önemli adımlar atmıştır. Kamuda güvencesiz çalışma biçimleri bu yolla da yaygınlaştırılmaktadır. Sosyal haklarla oynama, eğitimde ve bütün toplumsal yaşamda gericiliği yaygınlaştırma, ülkenin bütün imarını ve koruma alanlarını ranta açma bu KHK`lerde iç içedir.
 
İktidar, KHK`lerle TMMOB`nin kamusal hizmet konumunu yok etme, TMMOB mevzuatını Anayasa ve yasalara aykırı biçimde kendisinin düzenlemesi yönünde önemli adımlar atmıştır. Bu gelişmeler açık ki meslek ve uygulama alanlarımızı daraltıyor, mühendislik disiplinlerini yok sayıyor.

Mevzuatımızı değiştirmeye yönelik girişimler, TMMOB Yasası`na dek uzansa bile, o da Anayasa`ya aykırılık oluşturacak ve bu kez Anayasa`nın 123, 124 ve 135. maddelerinin değiştirilmesi gerekecektir. Bu konuyu, yeni liberal-gerici anayasa söz konusu olduğunda, diğer hususlarla birlikte özel olarak gözetmeliyiz.

Odamızın kamuoyunda takdir edilen etkinlik ve çalışma düzeyi ile meslek alanlarımızı koruma ve genişletme çalışmalarının, yalnızca örgütlü üyelerimize dayanarak gerçekleştirildiğini özellikle belirterek, bu özelliğimizin birlik içinde geliştirilmesinin, önümüzdeki dönem açısından taşıdığı öneme vurgu yapmak istiyorum.
 
Şimdi zaman; mesleğimiz, onurumuz, bağımsızlığımız için; sanayileşmeyi, planlı, tam istihdamı ve toplumsal refahı hedefleyen bir kalkınma için; gerçek bir siyasal ve toplumsal demokratikleşmeyi, bir arada kardeşçe yaşamayı hedefleyen bir toplumsal düzen için; yeni kuşaklara güzel bir gelecek bırakmak için daha fazla çaba sarf etme zamanıdır. Bu nedenle önümüzdeki süreçte, Odamız ve TMMOB`de yaratılan birlik esprisi en üst düzeyde korunmalı ve geliştirilmelidir. Disiplinimizi, dayanışmamızı ve örgütlülüğümüzü her koşulda geliştirmek, Odamız ve TMMOB`ye yönelik olası ani saldırılara karşı hazırlıklı olmalıyız.

Sevgili Arkadaşlar,
TMMOB tarihi; bu ve benzeri türde baskı ve yıldırma politikalarına karşı verilen mücadelelerle doludur. Yıllar içinde oluşturduğumuz hukuku ve örgütlü gücümüzü pekiştirerek bu saldırıları da püskürteceğimize yürekten inanıyorum.
 
Yılların birikimine dayanan; çok sayıda meslektaşımızın, hepimizin emeği ve özverisiyle oluşturulan demokratik, emekten ve halktan yana TMMOB örgütlülüğünün korunarak sürdürülmesi, bu dönemin bize yüklediği en kritik sorumluluktur. Mesleki sorumluluklar ile toplumsal sorumluluklarımızı, meslek alanlarımızı koruma ve genişletme çabalarıyla kaynaştırıp bütünleyerek, yolumuza direngen bir tarzda devam etmeliyiz.

Değerli Arkadaşlarım,
Oda olarak bu dönem düzenlediğimiz yüzlerce etkinlikle meslek çıkarları ve ülkemizin demokratikleşmesi ve kalkınması için somut çalışmalar yaptık. Bir ay sonraki Genel Kurulumuza sunulacak olan Çalışma Raporunda bu çalışmaları ayrıntılı olarak görebileceğiz. Bu nedenle yalnızca satır başlarıyla bazı konulara değineceğim.

Arkadaşlarımız Mehmet Soğancı, Emin Koramaz, Elif Öztürk, Nergiz Bilgin, Melih Şahin ve bizler, 1996`da Oda yönetimine geldiğimizden bu yana Odamız ve TMMOB her açıdan çok önemli mesafeler kat etti. Üye sayımız 82 bin 337`ye ulaştı. 18 Şube, 96 İl-İlçe Temsilciliği, 10 Mesleki Denetim Bürosu, 2.000 İşyeri Temsilciliğimiz bulunuyor.

Yayınları, laboratuvarları, eğitim tesisleri, hukuk, basın, yayın birimleri, 683 çalışanı, çağdaş ve donanımlı hizmet binaları ve mali altyapısıyla Odamızı gerçekten güçlü, etkin ve prestijli bir konuma hep birlikte taşıdık.

Toplamda 40`a ulaşan kongre, kurultay, sempozyum etkinliklerimizden süzülen görüşler; komisyonlarımız, çalışma gruplarımız ve birikimlerimizden hareketle hazırladığımız Oda raporlarımızın sayısı 42`ye ulaşmıştır. Bu raporlar ve bütün etkinliklerimizle mühendislik, bilim, teknoloji, sanayi, yapı denetimi, ulaşım, enerji, eğitim, istihdam ve daha birçok konuda izlenmesi gereken politikalara dair Odamızın bakış açısını kamuoyuyla paylaştık. Bu alanlarda yıllardır izlenen ranta dayalı, mühendisliği dışlayan, dışa bağımlı politikaların ülkemiz ekonomisi, sanayisi ve halkımız üzerinde yarattığı derin tahribatı gözler önüne serdik.

Ülke genelinde 114 noktada aynı anda 3 bin üyemize hizmet verebilen Meslek İçi Eğitim Merkezleri kanalıyla bugüne dek 86 bin meslektaşımıza belgelendirme yaptık. Teknik mevzuat, onaylanmış kuruluş ve akreditasyon çalışmalarıyla ulusal ve uluslararası tanınırlıkta önemli mesafeler kat ettik. Yaşamın birçok alanına uzanan mesleki denetim, bilirkişilik–ekspertizlik, teknik ölçüm hizmetlerini başarıyla yürütüyoruz.   
Zengin yayın faaliyetlerimiz üniversiteler ve kamuoyunda kaynak olarak değerlendiriliyor.
Ülke genelinde birimlerimizin her birinde, hemen her hafta en az bir seminer veya söyleşi gerçekleştiriliyor.

Meslek alanlarımızla ilgili hukuki düzenlemelere, tasarı aşamasından yasalaşma süreçlerine kadar müdahale etmemiz sonucu, geçmiş dönemlerde uygulamaya sokulan doğal gaz tesisatı, motorlu araç imal ve tadilatı, asansör üretim, bakım ve montajı ve LPG uygulamalarına yeni alanlar kattık. Bilirkişilik, iş güvenliği, enerji verimliliği kapsamında hizmet sunan firmalarda Odamızdan yetki belgesi almış mühendis çalıştırılmasının zorunlu tutulmasını sağladık. Böylelikle yaklaşık 20 bin üyemize yeni iş alanları yarattık.

Yüz binlerce aracın, asansörün, işletmenin, ekipmanların test ve ölçümlerini gerçekleştirdik.
Sadece son iki yıl içerisinde 41 adet kitap basımı gerçekleştirdik. Mühendis ve Makina, Tesisat ve Endüstri Mühendisliği dergilerimiz, periyotları aksatılmaksızın yayınlanmaktadır.
Enerjinin verimli kullanımı, asansörler, ısıtma ve soğutma ekipmanları, LPG`li araçlar, doğal gazın konutlarda güvenli kullanımı, soba-şofben baca kullanımı vb. konularda milyonlarca broşür basarak bu konularda toplumsal bir bilinç yaratmaya çalıştık.

• Asansör Onaylanmış Kuruluşu, Akredite Muayene Kuruluşu, Akredite Personel Belgelendirme Kuruluşu, Akredite Deney Laboratuvarı, Akredite Kalibrasyon Laboratuvarı, Meslek İçi Eğitim Merkezi ve Belgelendirme Hizmetleri, SMM Hizmetleri, Mesleki Denetim, Bilirkişilik-Ekspertizlik ve Teknik Hizmet Kontrol ve Ölçüm çalışmalarımız başarıyla sürmektedir.
• Basınçlı Ekipmanlar, Basit Basınçlı Kaplar ve Taşınabilir Basınçlı Ekipmanlar Direktifi (TPED) ile ilgili Onaylanmış Kuruluş akreditasyonu çalışmalarının ADR sürecini de kapsaması için çalışmalar sürmektedir.
• Kaynak gözetim personelinin eğitimi ve belgelendirilmesine yönelik altyapı hazırlamak; akredite PBK kapsamına çelik kaynakçı, plastik kaynakçı vb. alanları eklemek üzere yapılacak çalışmalar sürmektedir.
• Enerji, kaynak ve hidrolik pnömatik eğitimlerinin uygulamalı olarak gerçekleştirilmesi için İzmir, Kocaeli ve Bursa`da uygulamalı eğitim merkezleri açtık.
• MİEM kapsamında Bakım Mühendisi ve Tıbbi Cihazlar Mühendis Yetkilendirme Kurslarının düzenlenmesi için altyapı çalışmalarını hızlandırdık.  

Mesleki Yeterlilik Kurumu`nun yayımladığı meslek standartları baz alınarak uzmanlık alanlarımızda çalışan ara teknik eleman ve diğer personele yönelik belgelendirme yapılabilmesi için PBK`nın kapsamının genişletmesi çalışmaları da sürmektedir.

Sevgili Dostlar,
Bütün bu mesleki faaliyetlerin yanı sıra ülkemiz ve halkımızdan yana bir meslek örgütü olarak, Odamızın tüm olanaklarını, bütün mesleki birikimimizi ülkemizin gelişmesi, sanayileşmesi, kalkınması ve demokratikleşmesi için seferber etmeye çalıştık. Ülke kaynaklarının talan edilmesine, savaş ve işgallere, etnik düşmanlıklara, sosyal devletin tasfiye edilmesine, her tür gericiliğe, meslek alanlarımızı da saran işsizliğe, gelir bölüşümündeki adaletsizliğe, meslek uygulama alanlarımızın daraltılmasına, tüm antidemokratik uygulamalara, halkımız ve ülkemiz aleyhine geliştirilen politikalara karşı, ülkemizin aydınlık güçleriyle birlikte bağımsızlık ve demokrasi mücadelesinde bağımsız çizgimizle yerimizi aldık.

TMMOB`nin son anayasa referandumundaki duruşu, genel seçimler öncesi düzenlediği 15 Mayıs Mitingi; yayımladığı seçim bildirgesi, AKP`nin meslek alanlarımızdaki tahribatı ve KHK`lere ilişkin hazırladığı raporlar ve emek-meslek örgütleriyle örnek dayanışmasıyla ülkemizin nadide bir örgütü olduğunu bir kez daha göstermiştir. TMMOB`nin başarılı çalışmalarında Odamızı TMMOB`de temsil eden Birlik Başkanımız ve Oda örgütlülüğümüzün katkısı çok büyüktür, bunu da bu arada belirtmek isterim.

Değerli Arkadaşlarım,
Odamız bu çalışma döneminde, anayasa değişiklikleri ve tüm iktidar uygulamalarının serbestleştirmeci liberal ekonomik zihniyete dayalı rant ve talan politikaları ve dikta hevesinde somutlanan siyasi niyetlerine karşı net tavır belirlemiştir.
Örgütlediğimiz veya katıldığımız bir dizi platformda sanayiden enerjiye, yapı denetimine dek birçok alanda net tutumlar sergiledik. Ayrıca;
• Elektrik dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesi üzerine deklarasyon,
• Orta Vadeli Program 2011-2013,`ün ekonomi, sanayi, KOBİ`ler, AR–GE, enerji, ulaşım, işçi sağlığı ve güvenliği politikaları açısından değerlendirilmesi,  
• Torba Yasa değerlendirmesi,
• Referandum öncesinde "12 Eylül Anayasasına da AKP Anayasasına da Hayır" başlıklı anayasa değişiklik paketi değerlendirmesi,
• Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı Taslağı 2012-2023 değerlendirmesi,
• Karayolları Genel Müdürlüğü Yasası üzerine değerlendirme,
• AKP İktidarının Meslek Alanlarımızda Yarattığı Tahribat ve  
• 644 Sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında KHK ve 648 (ve 649) Sayılı KHK`ler
üzerine kamuoyunda beğeniyle karşılanan kapsamlı Oda görüşleri/raporları oluşturmuştur.

İşçi sağlığı ve güvenliği, ulaşım ve trafik, demiryolu gerçeği, Türkiye`de deprem gerçeği Oda raporları güncellenmiş ve birçok mesleki ve bağlantılı konuda açıklamalar yapılmıştır. Bütün bu çalışmalar Oda Genel Kurulumuzda güncellenmiş olarak örgütümüzün ve kamuoyunun dikkatine sunulacaktır.

Ben bütün bu çalışmaları birlikte ördüğümüz Şube Yönetim Kurulu üyelerimize, il, ilçe temsilcilerimize, komisyon üyelerimize, iş yeri temsilcilerimize, Danışma Kurulu üyelerimize, TMMOB ve Odamızın üst kurullarında görev alan yöneticilerimize, çalışmalara katkı sunan tüm örgütlü üyelerimize, teknik görevlilerimiz ve diğer Oda çalışanlarına, Oda Yönetim Kurulu adına teşekkür ediyorum.
 
Ülkemizin yaşadığı karanlık günlerin aydınlığa çevrilmesine dönük yürüttüğümüz mesleki ve toplumsal mücadelenin önümüzdeki yeni çalışma döneminde daha da pekişmesini diliyorum.
Bu amaçla yürüttüğümüz mücadeleyi kurumsal yapımızı ve örgütsel birliğimizi güçlendirerek büyütmek zorundayız.

Sevgili Arkadaşlarım,
Karanlıkların aydınlıklara çıkmasında, haksızlıkların, adaletsizliklerin, sömürü ve baskıların son bulmasında, tüm emek ve demokrasi güçlerine ve bu gücün içinde örgütlü duruşuyla güven veren Odamıza ve TMMOB`ye sonsuz ihtiyaç vardır.

Bu düşünce ve duygularla, geleceğin bizim olduğu bilinciyle sözlerimi tamamlıyor, öneri, görüş ve katkılarınızla toplantımızın verimli ve üretken geçmesini diliyor, hepinizi dostlukla kucaklıyorum."