"I. ÇUKUROVA'DA SANAYİLEŞME VE ÇEVRE SEMPOZYUMU" ADANA'DA YAPILDI

×

Hata mesajı

  • Notice: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 771 satırı) içinde Undefined index: 3.0.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 777 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 781 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 841 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.

TMMOB Makina Mühendisleri Odası‘nın düzenlediği I. Çukurova‘da Sanayileşme ve Çevre Sempozyumu, 30 Kasım-1 Aralık 2007 tarihlerinde, Çukurova Üniversitesi Mithat Özsan Amfisinde yapıldı. 
İki gün süren sempozyumun açılış konuşmaları, MMO Adana Şube Başkanı Selçuk GÖNDERMEZ, MMO Yönetim Kurulu Başkanı Emin KORAMAZ, Adana Valisi İlhan ATIŞ, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç DURAK,  Adana Milletvekili Tacidar SEYHAN ve Çukurova Üniversitesi Rektörü Alper AKINOĞLU tarafından yapıldı.

 

Açılış konuşmalarının ardından "Çukurova Bayramlığını Giyerken" fotoğraf sergisi gezildi. ardından, düzenlenecek. 
Sempozyum kapsamında "Çukurova‘da Sanayileşmenin Mevcut Durumu ve Geleceği" konulu bir panel yapılacak ve 8 ayrı oturumda "Çukurova‘da Sanayileşmenin Dünü Bugünü", "Tarıma Dayalı Üretimler", "Tarımsal Girdi Teknolojileri", "Metal Ana Sanayi", "Üniversite Sanayi İşbirliği/ Organize Sanayi Bölgeleri", "Çukurova‘da Sanayinin Geleceği-Tarımsal Girdi Teknolojileri ve Tarıma Dayalı Üretimler", "Çukurova‘da İmalat Sanayi ve Çevre İlişkisi", "Çukurova‘da Sanayinin Sektörel Analizi ve Çevre İlişkisi", "Petrol Boru Hatlarının Çukurova‘ya Katkıları ve Çevresel Etkileri" ana başlıkları altında 30 bildiri sunumu yapılacak.

MMO Adana Şube Başkanı Selçuk GÖNDERMEZ, sempozyumun açılışında yaptığı konuşmada özetle şunları söyledi: 
"Çukurova sanayi girişimciliğinin, teknoloji kullanmanın, verimli ve kaliteli üretimin daima öncülüğünü yapmış olan, ülke ekonomisi adına yenilik ve çağdaşlığın ilk‘lerinin yaşandığı bir bölge konumunda iken, ne oldu da bugün içinde bulunduğumuz sıkıntılı sürece girildi? Şimdi MMO olarak, bugüne gelişimizi etkileyen olumsuzlukları tartışmak yerine, sanayide özlediğimiz seviyeye nasıl gelebilirizi konuşmak istiyoruz. Zira Çukurova‘da sanayinin durumu değişik kurumlarca, değişik platformlarda uzunca bir zamandır tartışılıyor. Bu tartışmalardan edindiğimiz izlenim, Çukurova‘nın geçmişinden çok geleceğini konuşmamızı öngörüyor.

Cumhuriyetle birlikte başlattığımız ve tamamı tarıma dayalı sanayinin ve ticaretin tüm çağdaş unsurlarının, ilk‘lerinin yaşandığı Çukurova ne yazık ki son elli yıldır hor kullanılmış, yanlış kullanılmış, sanayileşme adına en verimli alanları beton yığınları ile işgal edilmiştir. Bugün dahi organize sanayi bölgemizde tüm altyapı olanakları eksiksiz olan önemli alanlar girişimcilerin kullanımına hazır beklerken, Çukurova‘nın dünyada bir benzeri bulunmayan çok değerli tarım alanları yetkililerin duyarsızlığı yüzünden talan edilmeye devam edilmektedir.

Tarım yapılan alanlarda da ne yazık ki bilinçsiz gübreleme, ilaçlama ve sulama ile bu eşsiz verimli alanlara ihanet edilmiş, sonunda küstürülmüş ve Çukurova‘nın tarım alanları intikam alma sürecine girmiştir.
Sempozyumumuz aracılığı ile bir kez daha ilgili ve yetkilileri uyarıyoruz ki; Çukurova çiftçisi en kısa sürede, kendi topraklarından -bugüne kadar yaptığı kötü muamele için- özür dilemeli, ona dost elini uzatmalı, onunla barışık olmalı ki bu topraklar tekrar doğurgan kimliğine yeniden dönsün, dönsün ki bağrında beslediği güler yüzlü insanlar katma değeri yüksek verimli, bereketli ürünlerini sanayinin kullanımına sunsun. Bu yeniden diriliş, yalnız ve ancak bilimin ve aklın yol gösterici ışığını ilke edinmiş ulusal politikalarla mümkündür.

Böylece Çukurova tarımı yeniden canlanırken buna paralel olarak tarıma dayalı sanayimiz de ivme kazanacaktır. Sanayimizin, özellikle orta ve küçük ölçekli sanayimizin özlediğimiz düzeye gelmesi yolundaki engeller; mutlak surette ortadan kaldırılmalıdır.

Sempozyuma konu olan diğer bir faktör ise, en az sanayileşme kadar önemsediğimiz çevre konusudur. Bir yandan az önce izah etmeye çalıştığım doğrultuda Çukurova sanayi gelişirken, diğer yandan gerek İDÇ‘in sürdürdüğü yatırım çalışmaları, gerekse B.T.C. ve Yumurtalık boru hatlarının tamamlanması ile bu bölgede çok ciddi beyaz eşya, otomotiv, gemi inşa ile ham ve yardımcı maddesi çeliğe dayalı diğer sektörlerin yatırımları başlayacaktır.

Geçmişte ülkemizin diğer bölgelerinde çevre faktörü ciddiye alınmadan yapılan ve günümüzde sürdürülen sanayi işletmelerinin çevreye; yani havaya, akarsulara, göllere, denizlere, hatta yeraltı sularımıza verdikleri telafisi mümkün olmayan zararlı etkiler herkesin hafızalarındadır. Bölgemizde olası yatırımların yapılacağı alanlar ülkemizin her bakımdan çok önemli alanlarıdır. Burada yapılacak yatırımların gerek fizibilite, gerekse maliyet çalışmaları yapılırken; söz konusu tesisin salacağı her türlü atığın zararsız hale dönüştürülmesi için yapılacak yatırımın, o kuruluşun yatırım bütçesindeki temel unsurlardan olması gerekir. Yani, bir başka deyişle, sanayici çevreye yapması gereken yatırımı tesisin inşaat, makina ve diğer ana donanımları gibi düşünmek zorundadır."

TMMOB Makina Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Emin KORAMAZ ise sempozyumun açılışında şu konuşmayı yaptı:
"Değerli Konuklar, Değerli Katılımcılar, Sevgili Basın Mensupları
TMMOB Makina Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu ve şahsım adına hepinizi saygıyla selamlıyorum. Çukurova‘da Sanayileşme ve Çevre Sempozyumu‘na hoş geldiniz.

Makina Mühendisleri Odası 53 yıllık birikimi olan köklü bir meslek kuruluşudur. Odamız, yarım asrı aşan tarihinde her zaman çağdaş, demokratik, üreten, sanayileşen bir Türkiye yaratılmasına katkıda bulunacak çalışmalar gerçekleştirmeyi ilke edinmiştir.

Yalnızca örgütlü üyesinden aldığı güç ile çalışmalarını sürdüren Odamız, meslek alanlarına ilişkin olarak kamunun bilgilendirilmesini sağlamaya yönelik platformlar oluşturmaya çalışmakta, oluşan platformlarda yer almakta ve bu platformlarda oluşan görüşleri ilgili yerlere ulaştırmadaki ısrarlı ve takipçi tavrını sürdürmektedir.

Bugün 18 Şubesi, 100‘ü aşan il–ilçe temsilciliği ve mesleki denetim büroları ile ülke düzeyinde 68 bine ulaşan mühendis üyeyi temsil eden Odamız, taşıdığı toplumsal sorumluluğun bilincindedir. Mesleğimizin her geçen gün gelişen etkinlik alanında tüm üyelerimizi kapsayacak çalışmalar gerçekleştirmek Odamızın en önemli hedefidir.

Bu nedenle Odamız her çalışma döneminde enerjiden, tesisata, tekstil teknolojilerinden, iş güvenliğine, uçak ve havacılıktan, endüstri mühendisliğine, kaliteden, kaynağa, makina tasarımından tıbbi cihaz teknolojileri ve sanayileşmeye varana değin uzmanlık alanlarımızla ilgili bir dizi kongre, kurultay ve sempozyum düzenlemektedir.

Bu kapsamda 2006/2007 yıllarını kapsayan 41. Çalışma Dönemimizde 18 ilde ulusal ölçekli 25 adet kongre, kurultay ve sempozyum düzenlenmesi programlanmıştır. Bu etkinliklerin 23 ‘u Mart ayından bu yana gerçekleştirilmiştir. 
Açılışını şimdi birlikte yaptığımız bu kongremiz dahil bütün etkinliklerin sonuçları, TMMOB adına iki yılda bir yapılan ve bu yıl 14–15 Aralık 2007 tarihlerinde Ankara‘da düzenleyeceğimiz "TMMOB Sanayi Kongresi 2007"e taşınacaktır. 
Bu yılki TMMOB Sanayi Kongresi‘nin ana teması, "Geçmişten Geleceğe Sanayileşme, Planlama ve Kalkınma–Türkiye İçin Model Önerileri" olarak belirlenmiştir. Bu konu bu sempozyumumuzun temaları ve Çukurova‘nın sanayileşmesi ve gereksindiği planlama, kalkınma hamleleriyle yakından bağlantılıdır. Bu nedenle bütün meslektaşlarımı, değerli konuk, uzman ve akademisyenlerimizi 14–15 Aralık‘ta Ankara‘ya Sanayi Kongresine davet ediyorum.

Değerli Katılımcılar,
Bu yıl çalışma programına aldığımız merkezi kongre ve sempozyumlarımızın 3 tanesi bölgesel boyutludur. Bu etkinlikler, iki hafta önce Trabzon‘da birincisini gerçekleştirdiğimiz Karadeniz‘de Sanayileşme ve Çevre Sempozyumu, Ekim ayı sonunda Diyarbakır‘da beşincisini gerçekleştirdiğimiz GAP ve Sanayi Kongresi ile bugün açılışını hep birlikte yaptığımız Çukurova‘da Sanayileşme ve Çevre Sempozyumu‘dur. Yine Odamız 1999 yılından itibaren dört kez Trakya‘da Sanayileşme ve Çevre Sempozyumları Düzenlemiştir.

Bu bölgesel sempozyumların ana amacı bölgelerimizin ekonomik ve sosyal envanterlerinin çıkarılmasına katkıda bulunmak, bölgelerimizin geleceğine ilişkin politikalar oluşturulmasına zemin hazırlamak, insan yerleşimlerinin ve doğal çevrenin insanlık onuruna yakışır bir şekilde düzenlenmesi için gerekli kamuoyunu yaratmaya yardımcı olmaktır.
Burada övünerek söylüyorum, gerek GAP ve Sanayi Kongremiz gerekse de Trakya‘da Sanayileşme ve Çevre Sempozyumlarımız bu konularda azımsanmayacak bir işlev üstlenmiştir.

GAP ve Sanayi Kongremiz, esasen devam etmekte olan Güneydoğu Anadolu Projesi‘ne ilişkin olup; genel olarak projeyi olumlayıcı ve analizci bir yaklaşıma sahip olmuştur. Yapılan envanter çalışmaları ve sunulan bildiriler ile projenin yürütülüşündeki aksaklıklar bölge halkı ve kamuoyu ile paylaşılmış üniversitelerden akademisyenler ve kamudan uzmanlarla birlikte GAP‘a bir projeksiyon tutulmaya çalışılmıştır.

Trakya‘da Sanayileşme ve Çevre Sempozyumlarımız ise iki ayrı bölgesel planın yapılmasına da zemin hazırlamıştır. 13.07.2004 tarihinde hazırlanan Ergene Havzası Çevre Düzeni Planı, Çevre ve Orman Bakanlığı‘nca onaylanmış, 7.9.2004 tarihinde de Çerkezköy-Çorlu-Marmaracık-Büyük Karıştıran Muratlı Çevre Düzeni Planı onaylanarak yürürlüğe girmiştir 
Yaklaşık 10 yıllık zaman diliminde, bölgesel sorunlar ve çözüm yollarını oluşturmak üzere Bakanlıklar, Valilikler, Belediyeler, gönüllü kuruluşlar ve meslek odaları tarafından onlarca yerel etkinlik yapılmıştır. Hangi partiden olursa olsun hemen hemen tüm Trakya Milletvekilleri sorunlar ve önerilere değişik dönem, düzey ve kapsamda sahip çıkmışlardır.
Çukurova‘da Sanayileşme ve Çevre Sempozyumumuzun da böylesi bir misyonu taşımasını diliyorum.

Değerli katılımcılar,
Bu etkinliklerin her biri 1,5 yılı aşan yoğun çalışmaların ürünü olarak gerçekleşmektedir. Bu etkinliklerde sayısı 68 bine ulaşan örgütlü üyemizin bilgi birikimi, oda ve şube yöneticilerimiz ile çalışanlarımız yanı sıra yüzlerce bilim insanının emeği ve özverisi vardır. Bütün bu çalışmaların, harcanan bunca emeğin tek bir amacı vardır. Bu amaç, ülkemizin sanayileşmesi ve demokratikleşmesidir. Halkımızın mutlu bir yaşam sürmesidir. Örgütsel olarak üzerimize düşen sorumluluğun yerine getirilmesidir.

Sevgili Katılımcılar, 
Küreselleşme olgusu son 25 yıldır gelişmekte olan ülkelerin ekonomisini her düzeyde etkilemektedir. Serbestleştirme adı altında özellikle azgelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki tüm artı değer ve zenginliklere el konulmaktadır. Yeniden yapılandırma programları ve özelleştirme uygulamaları ile bu ülkelerin sanayisi, tarımı, ormanları, madenleri, kamusal varlıkları ve kültürel mirasları talan edilmektedir. Devletin sosyal yanları budanmakta, eğitim, sağlık, sosyal güvenlik gibi en temel hizmetler dahi ticari alana açılmaktadır.

Bu kapsamda ülkemizde de 24 Ocak 1980 kararları ile başlayıp günümüzde de devam eden neo liberal bir değişim ve dönüşüm süreci yaşanmaktadır. Bu dönüşümün Çukurova açısından da önem taşıyan başlıca iki sonucu tarım ve sanayide yaşanan gerilemede görülmektedir.

1980 sonrası uygulanan ekonomik politikalarla, 1963–1977 arası ilk üç dönem plan uygulamalarının aksine, Türkiye genelinde sübvansiyonlar büyük oranda kaldırılmış, KİT yatırımları durdurulmuş, sabit sermaye yatırımlarında gerileme yaşanmış, kaynak tahsisinin piyasalar yoluyla sağlandığı bir sanayi modeline geçilmiştir.

Sanayi sektörlerimiz, iktidarlara, dünya ve ülke konjonktürüne, IMF, Dünya Bankası, Gümrük Birliği, Avrupa Birliği tarafından belirlenen politikalara bağlı olarak önemli dalgalanma ve krizlerin içinden geçmektedir.

Yalnızca 1986‘dan bu yana yatırımlarda % 75‘i aşan bir azalma yaşanmış, sanayi artık öncü bir sektör olmaktan çıkmıştır. Bunlar ve izlenen özelleştirmeler, para-finans-rant politikaları sonucunda "sanayisizleştirme" olarak tanımlanabilecek bir süreç yaşanmıştır.

Kalıcı ve entegre bir modernizasyondan geçmeyen sanayi, bir sanayileşme stratejisinden yoksun kalmış ve küresel rekabeti sürdürebilecek bir eksen ve boyuta kavuşamamıştır. Bugün, sanayi çevrelerinin de zaman zaman yakındığı gibi bir sanayi politikası yoktur. Sanayide üretim teşvik edilmemekte, özellikle ara malı ve yatırım malı üreten sektörler taşeronlaşmaya teşvik edilmektedir.

Bu süreç sonucunda sanayi ürünlerinde ithal hammadde girdi oranı % 73‘lere çıkmıştır. Son bir yılda 154 milyarlık ithalatın 112,5 milyar dolarlık bölümü hammaddeye ödenmiştir. Yani ihracatımız daha hızlı bir şekilde artan ithalatla sürdürülmektedir. İthalat/ihracat makası ihracat aleyhine açılmış, dış ticaret açığı ve cari açık rekor düzeye erişmiştir. 
Sektörlerimizin teknoloji düzeyi de düşmüştür. Yüksek katma değerli ürünlerin toplam ihracat içerisindeki payı % 5‘i bulmamaktadır. AR-GE harcamaları şirket cirolarının % 0,5‘i seviyesindedir. Şirketlerde hizmet içi eğitim yok denecek düzeydedir.

Bu politikalarla Türkiye‘nin dış borçları bugün 226 milyar dolara, cari açığı ise 40 milyar dolara ulaşmıştır. Cari açığın GSMH‘ye oranı % 9‘lara çıkmış, dış borçların GSMH‘ye oranı % 50‘ye yaklaşmıştır. 
Tarımdaki durum da benzerdir: Sanayide olduğu gibi 1980 sonrasında tarımsal destekler ile tarımsal ürünlerin fiyatları baskı altına alınmış, Dünya Ticaret Örgütü, IMF ve Avrupa Birliği ile yapılan anlaşmalarda tarımsal iç desteklerin azaltılması ve uluslararası tekellerin iç pazara girişi kolaylaştırılmıştır. 1999‘da IMF‘ye verilen taahhüt ile arz fazlası ürünlere verilen tarımsal destekler % 70 oranında azaltılmıştır.

Tarıma yapılan yatırımlarda, 1960–1980 arasında devlet payı % 40 iken 2006 yılı sonunda % 9‘dur. 1980‘de % 57 olan tarımsal ürün ihracımız günümüzde % 3‘ler seviyesine inmiştir. Sonuçta ülkemiz tarım ürünleri konusunda kendi kendine yeten ender ülkelerden biri iken bu alanda da dışa bağımlı kılınmıştır.

DTÖ görüşmelerinin gelişmiş ülkeler açısından en hararetli kısmını tarım alanındaki korumacılık oluşturmaktadır. Bu ülkeler bir yandan kendi lehlerine muafiyetler uygularken bizlere bu alandaki gümrük vergilerini indirmemizi dayatmaktan da geri durmamaktadırlar.

Aynı şekilde Türkiye tarımı AB karşısında da hazır olmadığı bir rekabet basıncı altındadır. Yalnızca "Ortak Tarım Politikası" için 11,3 milyar Euro gerekmekte ancak Türkiye bunun altıda biri oranında kaynak tahsisi öngörebilmektedir. Türkiye‘de tarıma bütçeden % 2,5 pay ayrılırken, AB‘de bu oranın % 40 olması çok düşündürücü olsa gerek. 
Eşitsiz koşullarda dayatılan  "Ortak Tarım Politikası" ile AB ile Türkiye‘nin tarımsal yapıları arasındaki fark çok daha fazla açılacak, ölçek ve maliyet sorunlarından dolayı acılı tasfiye süreçleri yaşanacaktır.

Değerli Katılımcılar,
Bunların ipuçları, sizlerin daha yakından bildiği üzere Çukurova‘da sıcağı sıcağına yaşanmaktadır. Belli bir düzeyde sanayileşmiş ve tarıma dayalı sanayilerin önem taşıdığı Çukurova için ülke genelinde sanayi ve tarımdaki bu mevcut durum çok uyarıcıdır. Zira Çukurova‘da sanayileşme, tarım ve çevre politikalarına ilişkin paralel olumsuzluklar gözlenmektedir.  
1980‘lerden sonra ülke sanayisindeki değişimlere bağlı olarak Çukurova‘nın sanayi yapısında da değişim gözlenmektedir. Türkiye‘de sanayinin mekansal dağılımında İstanbul, İzmir, Adana ve Ankara gibi geleneksel bölge merkezlerinden çevre illere doğru bir yayılma gerçekleşmiş, bu merkezlerde ise finans, bankacılık, pazarlama, ticaret ve turizm gibi hizmetler sektöründe hızlı bir gelişme yaşanmıştır. Bu nedenle Adana‘nın da içinde olduğu bu illerde imalat sanayii üretimi gerilemiştir.

DPT‘nin 1996 ve 2003 yıllarına ilişkin illerin sosyo ekonomik gelişmişlik sıralamalarının karşılaştırılmasında Adana 9. sıradan 8. sıraya geçmiş, sanayi sektörü sıralamasında ise 12. sırada yer alarak gerilere düşmüştür. Mersin 33. sıradan 17. sıraya yükselmiş, "ard bölge iller" sanayi sektörü sıralamasında ise 21. sırada yer olarak genel gelişmişlik sıralamasının gerisinde kalmıştır.

Hatay sosyo ekonomik gelişmişlik sıralamasında 26. sıradan 29‘a geçmiş, imalat sanayii gelişmişlik göstergesinde de 15. sırada yer almıştır. Osmaniye ise sosyo ekonomik gelişmişlik sıralamasında 2003‘te 47. sırada yer almış; imalat sanayii sıralamasında alt sıralara düşen ve sektörel yapısında sanayi dışı sektörlerin önde olduğu bir ilimizdir. 
Adana ve Mersin ikinci derecede gelişmiş iller grubunda, Hatay üçüncü derecede gelişmiş iller grubunda, Osmaniye de dördüncü derecede gelişmiş iller grubunda yer almaktadır.

Bölgenin 2006 ihracatı 3,7 milyar dolar; ithalat ise 5,9 milyar dolar olarak gerçekleşerek dış ticarette sürekli açık verilmiştir. 
2004–20006 Ön Ulusal Kalkınma Planında belirtildiğine göre, 2003 kamu yatırımlarının bölgesel dağılımında Kahramanmaraş dahil 5 ilimizin proje tutarı 5,7 milyar Euro iken (% 4,61) yalnızca 340,5 milyon Euro tahsis edilmiştir. Sonraki yıllardaki ödenek tahsisleri de benzer şekilde düşük miktarlardadır.

Tartışmalı TÜİK verilerinde bile bölgede işsizlik oranı % 16,2 olarak gösterilmektedir. Bu oran Türkiye resmi işsizlik oranı olan % 10 rakamının oldukça üstündedir. Gizli işsizlik ve tarımdaki yaygın geçici işçilik düşünüldüğünde durum aslında daha da vahim bir boyuta bürünmüştür.

Değerli Katılımcılar, 
Bölgede tarım arazilerinin yapılaşmaya açılması, tarım dışı kullanım, sulanabilir arazinin önemli bir kısmının sulanamaması, vahşi sulamanın geçerli olması, tarımsal üretim planlaması yokluğu, kırsal alan ulaşım altyapısının yetersizliği söz konusudur.

Türkiye‘de yılda 1,5 milyon ton pamuğa ihtiyaç varken bunun yaklaşık 800 bin tonu üretimle karşılanmakta, aradaki fark ithalatla giderilmektedir. Pamuğun % 75‘i Çukurova‘da üretilmekte ve son yıllarda ülke genelinde ekim alanlarında daralma yaşanmaktadır. Bu yılki kuraklık nedeniyle pamukta yarı yarıya varan rekolte düşüşüne karşın 40 il için düşünülen destekler, "tarımın başkenti" olarak anılan Adana‘ya verilmemektedir. Bu anlaşılır bir durum değildir. 
Bölgede kamu kuruluşlarının kaynak yetersizlikleri bulunmaktadır. Güncel bir ulaşım master planı yoktur. Nitelikli işgücü eksikliği, mesleki eğitim yetersizliği; kamu, özel kesim, üniversite, meslek odaları, yerel yönetim işbirliğinin bulunmaması; bütün sektörlerde atıksu yönetiminin olmaması ve çevre kirliliği; enerji altyapısı yetersizlikleri; kaçak yapılaşmanın yaygınlığı ve çarpık kentleşme ile imar durumu ve fiziki alt yapı eksiklikleri söz konusudur.

Sevgili Katılımcılar,
Sorunlara ilişkin Odamızın çözüm önerilerini arkadaşlarım sunacaklar. Diğer yandan bildirileri ile sempozyumumuzda yer alan değerli uzman ve akademisyenlerin, sempozyuma katkı koyacak herkesin önerileri eşliğinde bir sonuç bildirgesi yayınlayacak ve bölgenin sorunlarının takipçisi olacağız.

Aslında ülkemizde ve bölgede yaşanan sorunların çözümüne nereden başlanacağı bellidir. Bunun için bu ülkeyi yönetenler her şeyden önce bütün bu olumsuz gidişin nedeni olan küresel sermaye patentli politikalardan vazgeçmeli, yüzünü kendi özgücüne çevirmelidir.

Yıllardır uluslararası para kuruluşlarının güdümünde uygulanan ekonomik ve sosyal politikalar ile üretimi yatırımı, sanayileşmeyi, bilimi, teknolojiyi, mühendisi, insanı dışlayan uygulamalar terk edilmeli; planlama yönelimi benimsenmelidir. Eksenine insanlarının mutluluk ve refahını, sosyal devlet anlayışını oturtan, bilim ve teknoloji politikalarına dayalı bir sanayileşme ve kalkınma planı uygulamaya konulmalıdır.

Dile getirdiğim gerçekler eşliğinde toplanan Çukurova‘da Sanayileşme ve Çevre Sempozyumumuzun bölgenin ekonomik ve sosyal gelişmesine katkı koyması ve bölgenin sorunlarına gerçekçi ve ciddi bir projeksiyon tutmasını diliyorum. 
Son olarak Sempozyumumuzun gerçekleşmesine katkı veren Düzenleme, Danışma ve Yürütme Kurulları ile Sempozyum Sekretaryasına, Adana Şube Başkanı, Yönetim Kurulu ve çalışanlarına, bildiri sunacak ve panelde yer alacak değerli konuşmacılara, katılımcılar ile katkıda bulunan bütün kurum ve kuruluşlara Oda Yönetim Kurulu ve şahsım adına içtenlikle teşekkür ediyorum."