II. ULUSLARARASI XI. ULUSAL İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ KONGRESİ

×

Hata mesajı

  • Notice: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 771 satırı) içinde Undefined index: 3.0.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 777 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 781 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 841 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.

TMMOB Makina Mühendisleri Odası (MMO) tarafından düzenlenen II. Uluslararası, XI. Ulusal İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kongresi, 25-28 Ekim 2023 tarihleri arasında Adana’da Çukurova Üniversitesi Mithat Özsan Amfisinde gerçekleştirildi.

Ana teması “Krizlerde İSİG Yönetimi: Birlikte Başarabiliriz” olarak belirlenen ve ikinci kez uluslararası olarak gerçekleşen kongrede, toplam 29 oturumda çok sayıda sunum, sözlü bildiri ve poster bildiri yer aldı.

Dört gün süren kongrenin açış konuşmaları MMO Adana Şube Başkanı Ümit Galip Uncu, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, MMO Başkanı Yunus Yener ve TMMOB Yürütme Kurulu Üyesi Hüsnü Meydan tarafından yapıldı.

MMO Başkanı Yunus Yener açış konuşmasında Odanın işçi sağlığı ve iş güvenliği alanına yönelik çalışmalarına değinerek başladığı konuşmasında özetle şunları söyledi:

“İşçi sağlığı ve iş güvenliği (İSİG) sorunlarının doğru çözümlere kavuşturulmasına yönelik güvenlik önlemlerinin geliştirilmesi, mesleğimiz ve Odamızın temel görevleri arasındadır. 24 yıldır düzenlediğimiz sempozyum ve kongreler ile bu etkinliklerde şekillenen bütünlüklü önerilerin, bildiri-panel kitaplarının ve Oda Raporumuzun bu alana yönelik duyarlılıkların yerleşmesinde önemli rolü olduğunu belirtmek isterim. İş güvenliği, periyodik kontroller, kaldırma iletme makinaları, basınçlı kaplar, yangın güvenliği, iş makinaları ve ilgili konularda birçok kitap basımı, çalışmalarımızda önemli bir yer tutmaktadır.

İş kazalarının yüzde 98’i önlenebilir niteliktedir

Odamız, tüm meslek uygulama alanlarımızda olduğu gibi bu alandaki üyelerimizin bilgi ve deneyimlerinin geliştirilmesini; lisans eğitiminin meslek içi eğitimlerle desteklenmesini zorunlu görmekte ve gerekli eğitimleri de düzenlemektedir.

Bilindiği üzere çalışma temel bir haktır. Bu hak ile uygulama ve mevzuat düzenlemelerinin bir bütünlük oluşturması gerekir. Çalışma hak ve etkinliğinin, İSİG önlemleri eşliğinde insanca çalışma ve yaşama hakkı gerekliliklerini karşılayacak biçim ve içerikte olması, yasa/mevzuat düzenlemelerinin bu eksenlerde olması gerekir.

İş kazalarının yüzde 98’inin önlenebilir nitelikte olduğu düşünüldüğünde, üretim ve hizmet yani çalışma koşullarının bu yaklaşımla düzenlenmesi, bilimsel-teknolojik gelişmelerin sağladığı olanakların bu içerikte kullanılması gerekmektedir.

Ülkemizdeki İSİG, iş güvenliği mühendisliği/uzmanlığı ve işyeri hekimliği sorunları, esasen toplumsal formasyondan, yani ekonominin örgütleniş biçiminden ve onunla bağlantılı hususlardan kaynaklanmaktadır.

Mevzuat, sermayenin ihtiyaçlarına göre düzenleniyor

Kapitalizm ve onun neoliberal dönemine damgasını vuran ve 2000’li yıllarda yoğunlaşan serbestleştirme, özelleştirme, esnek-taşeron üretim, esnek-güvencesiz istihdam politikaları sorunların başında gelmektedir. Kamu idari yapısı, personel rejimi ve kamusal denetim alanlarındaki neoliberal dönüşüm ve tasfiyelerin İSİG alanına yansımalarını da bu kapsamda değerlendirmek gerekir. Bu nedenle iş güvenliği mühendisliği/uzmanlığı ve işyeri hekimliği uygulamaları tam yerleşmeden geriletilmiş; mevzuat, sermayenin ihtiyaçlarına göre düzenlenmiştir.

2003 yılından bu yana 4857 sayılı İş Kanunu, 6331 sayılı İş Sağlığı İş Güvenliği Kanunu ve yapılan diğer tüm mevzuat düzenlemeleri, büyük oranda İSİG normlarının dışında ve sermaye güçlerinin lehine olmuştur. Sömürüyü yoğunlaştırmaya yönelik “maliyet-verimlilik-azami kâr” kıskacı, iş ve yaşam güvenliğini yok edici içeriktedir.

Covid-19 pandemisi bu sınıfsal sorunları daha da yakıcı hale getirmiştir. Vahşi çalışma rejimi, emekçilere adeta “çalışarak öl” ya da “açlıktan öl” seçeneksizliği içinde dayatılmıştır. Milyonlarca işsiz, kamu kaynakları ve amacı dışında sermayeye destek için kullanılan İşsizlik Fonundan yararlanamamıştır. Türkiye, uluslararası verilerde görüldüğü üzere, salgında gelir kaybına maruz kalanlara, işsizlere, geniş emekçi kitleler ve yoksullara en az kaynak aktaran ülkelerden olmuştur. Ve biliyoruz ki Covid-19 salgınına karşı önlemlerin yetersizliği, iş kazaları ve cinayetlerin artmasına da neden olmuştur.

Mevcut durum Bakanlığın hata yaptığını gösteriyor

İSİG; tıp, mühendislik ve sosyal bilimler ile bağlantılı çok-disiplinli bir alandır. Ancak bu alanda görevli sağlıkçılar ve mühendisler mevcut mevzuat nedeniyle cezalandırılmaktadır. Çünkü İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, sorumlulukları işverenlerden çok uzmanlara ve hekimlere yüklemiştir. İş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve diğer sağlık personelinin işyerlerindeki hizmet süreleri, sürekli düşürülmüştür. İşyeri hekimi, mühendis, teknik eleman, hemşire ve diğer sağlık personeline yönelik eğitim hizmetleri dışarıdan satın alma yoluyla ticarileştirilmiştir. İş güvenliği mühendisliği ile teknisyenlik, “iş güvenliği uzmanlığı” altında bir tutulmuştur.

Özel öğretim kurumlarına yetki tanınmasıyla mühendislik meslek örgütleri süreçten dışlanmıştır. Tam zamanlı iş güvenliği mühendisliği de dışlanmış, uzmanlar işverene bağımlı kılınmış, iş kazalarında işverenlerin sorumluluğu kaldırılmıştır. Yüzlerce eğitim kurumu ve binlerce Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimi(OSGB) kurulmasıyla adeta eğitim kuruluşu ve OSGB panayırı/pazaryeri oluşumuna yol açılmıştır. Kısaca mevzuat, bu alanda süregelen krizi devam ettirmektedir.

İSİG alanında ulusal politikaların oluşturulması ve işyerlerinde denetime ilişkin kararlar bugüne kadar sosyal tarafların görüşleri önemsenmeden tek başına Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından alınmıştır. Mevcut durum Bakanlığın hata yaptığını göstermektedir.

AKP iktidarı döneminde iş cinayetleri arttı

Altı yıl önce çıkarılan 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu uyarınca da çalışanlar, birkaç istisna hariç iş mahkemesine başvurup dava açamayacaktır ve kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai alacakları gibi işçilerin ağırlıklı olarak dava ettikleri konular, “zorunlu arabuluculuk” uygulamasına tabi kılınmaktadır.

Diğer yandan tamamlayıcı emeklilik sistemi, kıdem tazminatı fonu oluşturulması ve zorunlu kılınan bireysel emeklilik sistemi ile esnek-güvencesiz çalışma biçimlerinin yaygınlaştırılması, sosyal yardımlarda kısıtlamalara gidilecek olması bütün resmi programlarda ve en son yayımlanan Orta Vadeli Program ile 12. Kalkınma Planı’nda yer almaktadır.

İş kazaları sonucu toplu ölümlerin artması nedeniyle 2012 yılında çıkarılan İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu da bir çözüm olmamıştır. İlk gündeme geldiğinde ve üzerinde değişiklikler yapılması sırasında iş kazaları ve meslek hastalıklarının bu kanun ve mevzuat ile önlenemeyeceğini hep söyledik. Kanun ile iş güvenliği uzmanlığı, işyeri hekimliği ve diğer sağlık personeline ilişkin yönetmelikler defalarca değiştirilmesine rağmen kazalar ve iş cinayetleri artarak devam etmiştir.

2023 yılının ilk dokuz ayında en az 1409 emekçi yaşamını kaybetti

Resmi istatistikler gösteriyor ki, 2012 yılından bu yana iş kazası sayıları ve iş cinayetlerinde azalma bir yana hep artış olmuştur. İş kazası sıklık hızında da, ağırlık hızında da artışlar vardır. Öyle ki 2000 yılında 74 bin 847, 2013’te 191 bin 389 olan kaza sayısı her yıl sürekli artış göstermiş ve 2022 yılında 588 bin 523 olmuştur. İş kazaları, SGK verileri itibarıyla, 2022 yılında, 2000 yılına göre yüzde 786 oranında artmıştır.

İş cinayetlerinde de benzer bir artış söz konusudur. Sosyal Güvenlik Kurumu(SGK) verilerine göre 2000 yılında 731, 2012 yılında 744 ölüm vakası varken 2022’de bin 517; İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi(İSGM) verilerine göre de en az bin 843 emekçi yaşamını kaybetmiştir.

Yine İSGM verilerine göre 2023 yılının ilk dokuz ayında en az bin 409 emekçi yaşamını kaybetmiştir. İSGM verilerinde SGK verilerinden daha fazla ölüm olduğu görülmektedir. Yine İSGM verilerine göre AKP iktidarı döneminde iş cinayetleri 32 bini geçmiştir.

Çalışma koşulları 19. yüzyılın acımasız çalışma koşullarını andırıyor

Meslek hastalığı verilerinin aşırı sorunlu yapısı da sürmektedir ve veriler çok dramatiktir. Örneğin 23 yılı kapsayan SGK 2000-2022 verilerinde, meslek hastalıklarından dolayı sadece 166 ölüm vardır. Oysa ILO’nun uluslararası kabulleri çerçevesinde ve ülkemizde çalışan sayısı göz önünde bulundurulduğunda, her yıl en az 9 bin emekçi meslek hastalıklarından ötürü hayatını kaybetmekte, ancak bunların meslek hastalığı kaynaklı olduğu tespit edilmemekte ve kayıtlara geçmemektedir.

Meslek hastalıkları sıklığının binde 4-12 arasında değişmesi ve Türkiye’deki zorunlu sigortalı sayıları üzerinden yaklaşık en az 35 bin meslek hastalığı, tüm çalışanlar söz konusu edilirse olgu sayısının 100 bin ile 300 bin arasında olması gerekirdi! Diğer yandan hemen her gün tanık olduğumuz üzere, başta maden ve inşaat sektörleri ile göçmen işçilik, çocuk ve kadın işçiliği ile ilgili dramatik sorunlar iç acıtıcı düzeydedir. Çalışma koşulları bazen 19. yüzyılın acımasız çalışma koşullarını andırmaktadır.

Sorunlar çok ve ben yalnızca bazılarına değindim. Son olarak belirtmek isterim ki Odamız, İSİG mevzuatındaki tüm olumsuzlukların giderilmesi, iş kazaları ve meslek hastalıklarına yönelik önleyici yaklaşımlar geliştirilmesi, iş güvenliği mühendisliğinin ve işyeri hekimliğinin çalışma yaşamının sorunlarını çözmeye katkı koyacak şekilde yaşama geçirilmesi, tüm emekçilerin yaşamlarının güvenceye alınması için etkinlik, öneri ve katkılarını sürdürecektir.”