ODA YÖNETİM KURULU BAŞKANIMIZ EMİN KORAMAZ'IN TMMOB GENEL KURULUNDA YAPTIĞI KONUŞMASI..

×

Hata mesajı

  • Notice: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 771 satırı) içinde Undefined index: 3.0.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 777 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 781 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 841 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.

Oda Yönetim Kurulu Başkanımız Emin Koramaz‘ın TMMOB Genel Kurulunda Yaptığı Konuşması aşağıdadır.

 

Sayın Divan,
Sayın Birlik Başkanım, 
Sevgili Eski Başkanlarım,
TMMOB Yönetim Kurulu,
Değerli Delege Arkadaşlarım, 
TMMOB Makina Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu ve şahsım adına hepinizi sevgi ve dostlukla selamlıyorum. 
Başta Teoman ÖZTÜRK olmak üzere TMMOB çalışmalarında yitirdiğimiz tüm değerlerimizi TMMOB'nin bugünlere taşınmasında emeği geçen tüm meslektaşlarımızı, bu genel kurul dolayısıyla sevgi ve saygıyla anıyorum. Onların anısı ve mücadelesi, "üreten, sanayileşen, hakça bölüşen, demokratik bir Türkiye" uğraşımızda her zaman bizimle olacaktır. 
Değerli Arkadaşlar, 
TMMOB'nin bu çalışma döneminde dünya, ülkemiz ve meslek alanlarımızla ilgili önemli gelişmeler yaşanmış, TMMOB ve bağlı Odaları bu gelişmelere karşı son derece önemli refleksler göstermiştir. 
Siyasal arenada emekten, halktan yana yaşanan bariz boşluk, TMMOB'ye ek görevler de yüklemiş ve TMMOB bunları bağımsız, geleneksel mesleki-siyasi çizgisi ile göğüslemesini başarmıştır. Bunu, çok temel, korunması gereken karakteristik bir çizgi unsuru olarak özellikle belirtmek istiyorum.

ayın Delegasyon,
Türkiye'nin içinde bulunduğu konjonktürün temel parametreleri ve ülkemizin ekonomik, siyasal, sosyal sorunları çok yönlüdür.  IMF ve Dünya Bankası gibi kurumlara bağımlılık, AB uyum programlarına, kısaca küreselleşme süreçlerine endekslenme. Türban sorunu.  Kürt sorunu. Siyaset ve toplumun üzerindeki liberal-dinci-muhafazakâr-milliyetçi-otoriter gölgeler. Gerek yapısal bunalım gerekse konjonktürel bunalım ögeleri. Özelleştirmeler, yatırımsızlık, sanayi ve tarım ile sağlık, eğitim ve sosyal güvenlik alanlarındaki çözülüş. İş sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin yaşamsal sorun ve cinayetler. İşsizlik ve yoksullaşma. Bu sorun ve olgular söz konusu yeni liberal dalganın içinde yuvalanmakta ve Türkiye'yi kemirmektedir. Bu süreç sosyal devletin tasfiyesi, sanayinin taşeronlaştırılması, ulusal pazarın tamamen teslimiyeti ve sosyal çözülüş doğrultusunda yaşanmaktadır. 

Üretim ve yatırımdan kopuk politikalarla Türkiye sıcak paranın boyunduruğu altına sokulmuştur. Ülke kaynakları vurgunculara aktarılmaktadır. Yalnızca son birkaç yılda 150 milyar dolar, yabancı sermaye tarafından yurtdışına çıkarılarak yutulmuştur. Banka sermayesi ile sigorta sermayesinin yarısından fazlası, borsanın büyük bir kısmı yabancı sermayenin eline geçmiştir. 
Sanayimizde de yatırım yoğunluğu 1970 yılındaki % 47'den, 2007 yılında % 14'e düşmüştür. Bu yarıya düşüş kârlılık dolayısıyla sabit yatırımların sanayi dışında yoğunlaştığını göstermektedir. 
Bugün hizmet sektörlerinde istihdam % 41'e ulaşmış, tarımda % 34'e, sanayide ise % 24'e gerilemiştir. 2002–2006 arası, yani yalnızca AKP iktidarı döneminde sanayide % 16 oranında bir istihdam gerilemesi yaşanmıştır. Bu durum mühendisliğe de yansımıştır. Mühendislerin, sanayi katma değeri içindeki ücretlerinin toplam içindeki payı son 10 yılda % 35 oranında azalmış ve Birleşmiş Milletler geçim standartları endeksine göre ücretlerimiz % 56,8 oranında düşmüştür. Toplam istihdam içinde mühendis oranı ise yalnızca % 1,5'tir. 
Toplumun % 20'sinin yoksulluk sınırının altında yaşaması, % 20'sinin işsiz olması, ekonominin esasen dış ve iç finansal hareketliliğe tabi kılınarak kırılgan ve hızlı çözülüşlere açık bir durumda olması, Türkiye'nin yakın ve orta vadede önemli güçlüklerle karşılaşacağının işaretlerini vermektedir.  
Doğal olarak TMMOB'ye düşen mesleki, sosyal, siyasal görev ve sorumluluklar daha da artacaktır. Bu nedenle TMMOB örgütlülüğünün korunması ve geliştirilmesi her zamankinden daha da önemlidir.

Sevgili Arkadaşlar,
12 Eylülden sonra ABD'nin yeşil kuşak projesinin bir sonucu olarak ülkemizde bizzat egemen güçler tarafından emek ve demokrasi güçlerine karşı bir devlet politikası olarak geliştirilip kollanan dinsel gericilik şu anda iktidardadır. 
Başlangıçta dini inançları güçlü insanların tasarruflarının istismarı ile palazlanan dinci sermaye bugün elde ettiği siyasi iktidar ve belediyeler aracılığıyla kent ve ülke kaynaklarının talanından da pay kaparak ciddi bir güç haline gelmiştir.
Fak-Fuk-Fon, yerel yönetimler, valilikler ve çeşitli vakıflar kanalıyla dağıtılan yardımlarla 7,5 milyon insanımız, cemaat ağlarıyla da nüfusun daha geniş bir kesimi AKP'ye bağımlı ve mahkum kılınmıştır
AKP elinde bulundurduğu iktidar erki vasıtasıyla yargıdan, YÖK'e, üniversitelere, üst kurullara, bakanlıklara varana değin devlet içinde de yapılanmaktadır.
Özalların ve sonraki bütün iktidarların yeni liberal ekonomik programlarını izleyen AKP uluslararası finans kuruluşlarının, Amerika'nın, AB'nin de desteğini almıştır. Bu gelişmeler, Amerika'nın ileri sürdüğü "ılımlı İslam modeli" ile de çakışmaktadır.
Bu nedenlerledir ki, gelinen noktada egemenler açısından da mızrak çuvala sığmamaktadır
Liberalizm–muhafazakârlık–gerici eğilimleri temsil yanında faşizan eğilimler ile barışık olan bu iktidar, "kendine demokrat" demogojileri bir yana, gerek kendi iç kulvarında gerekse bazı karşıtları nezdinde de otoriter seçenekleri güçlendirmekte ve Türkiye'nin toplumsal bir kaosa doğru yol almasına yol açmaktadır. 
AKP'nin İslami motifli küreselleşmeci yönelimi ile otoriter–milliyetçi–tutucu ve aynı zamanda küreselleşmeci bir diğer yaklaşım, iki ayrı rejimi zorlamaktadır. 
Şemdinli'den, Rahip Santori ve Hrant Dink'in katliamına, ırkçı/milliyetçi hezeyan karışımına, Cumhurbaşkanlığı seçim süreçlerine, Danıştay saldırısına, Cumhuriyet Gazetesinin bombalanmasına, artan terör eylemlerine, türban ve yeni bir liberal anayasa yönelimine, devlet içinde yuvalanan Ergenekon çetelerine dek son dönemlerde yaşanan çatışmalar, ortaya çıkan kirli ilişkiler, katliamlar, toplumda yaşatılan kutuplaşma bu rejim savaşının ülke gündemine yansımalarıdır.  

Sevgili Arkadaşlar,
Bu iki kesimin yanı sıra tabii bir de biz varız. Emek, eşitlik, özgürlük, barış ve demokrasi güçleri var. Bunu da netlikle görmeliyiz.
Bu nedenle bizlerin belirli bir bütünlük içinde dile getirdiği eşitlikçi–demokratik gereksinimlerin yeri ve önemi gereğince davranmak durumundayız. TMMOB cumhurbaşkanlığı seçim süreçlerinden türban ve anayasa tartışmalarına, sosyal yaşamın tahribine, bir arada yaşama umudumuza yönelik saldırılara karşı bu bilinçle tavır sergilemiştir.  
TMMOB'nin izlediği tutum, Türkiye'nin sağduyusu ve aydınlık geleceğini başarılı bir şekilde temsil ettiğini göstermiştir. 
Bu konum, TMMOB'yi, iç politika sahnesindeki atmosferden farklı bir yere oturtmuştur. Tam bağımsızlığa vurgu yapan; anti–Amerikancılık gibi dar bir çerçeve ile sınırlanmamış, ABD'den AB'ye, IMF'den NATO'ya, yeni liberal ekonomik ve sosyal politikalara dek uzanan anti–emperyalist, toplumcu çizgimize tam bir netlikle sahip çıkılmıştır. Bu nedenle ve tam bir özgüvenle, "yaşasın bağımsız demokratik Türkiye" diyoruz. Bunu aynı zamanda ülkemizin zenginliklerini korumanın da yegâne yolu olarak görüyoruz. 
TMMOB'nin bu ayırt edici çizgisini delegasyonumuzun ve TMMOB'nin yeni dönem çalışmalarının pekiştireceğine olan inancımız tamdır. 

Sevgili Meslektaşlarım,
Dün Birlik Başkanımızın konuşması ve bugünkü Çalışma Raporu sunumunda belirtilen çalışmalar içinde geçen birkaç konuya kısaca değinmek istiyorum.
Oda yönetmeliklerinin Resmi Gazete'de yayımlatılması bahsi bizce çok önemlidir. Zira Odalarımız meslek ve meslektaş çıkarlarını ancak bu yönetmelikler sayesinde koruyabilecek ve mesleki denetim faaliyetlerinde kurumsal standartları ancak böylece oluşturabileceklerdir. TMMOB yönetiminin bu konudaki teşvik ve destekleri bazı odalar açısından çok önemli olmuştur. 
Anımsayacağımız üzere TMMOB, Mesleki Yeterlilik Kurumu ve Yabancıların Çalışma İzinlerinde Değişiklik öngören yasa tasarılarına karşı başarılı mücadeleler vermiştir. 
"Mesleki Yeterlilik Kurumu Kanun Tasarısı"nda, mühendis, mimar ve şehir plancılarının yeterliliklerinin esaslarını, denetimini, ölçmesini, belgelendirmesini ve sertifikalandırmasını adı geçen kurumun yapması öngörülerek, TMMOB ve Odalarımız devre dışı bırakılmak istenmişti. TMMOB bütünlüğünde aktif çaba gösterdik. Nihayetinde, meslek disiplinlerimizin bu yasa kapsamından çıkarılması sağlanmıştır. 
Bir önceki Cumhurbaşkanı tarafından veto edilen ve şu an TBMM'de bulunan "Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun" üzerine TMMOB, tarihinin en büyük mitingi olan 14 Ekim 2006 Mitingini başarıyla örgütlemiştir. 
TMMOB'nin TTB, TDB ve KESK ile birlikte örgütlediği 3 Kasım 2007 mitingi ile 22 Temmuz seçimleri sonrası bütün liberal ve milliyetçi hezeyanlara karşı emek ve demokrasi güçlerine nefes aldırılmış, bu "ülkede biz de varız" denilmiştir.
Cumhuriyet ve laikliğin temel değerlerinin korunmasından gericiliğe karşı mücadeleye, yaşamsal ve stratejik önemi bulunan tarım ve sanayi kuruluşlarının özelleştirilmesine kadar TMMOB, bütünlüklü bir yurtsever çizgi izleyerek mesleki, sosyal ve örgütsel sorumluluklarını kaynaştırarak yürümeyi benimsemiştir. TMMOB sekretaryalığında KESK, DİSK, TTB ve KİGEM ile birlikte örgütlenen ve daha sonra TMMOB'nin 2007'de tek başına örgütlediği "Özelleştirme Gerçeği Sempozyumu" bu açıdan tarihe önemli notlar düşmüştür.
AB'nin Türkiye'ye olumsuz etkilerinin görülmesi için TMMOB'nin geride bıraktığımız çalışma döneminde attığı adımlar ve yaptığı yayınlar da bir diğer önemli konuyu oluşturmaktadır. 
Bağımsız Sosyal Bilimciler Derneğinin ekonomi politikaları üzerine her yıl yayınladıkları raporların TMMOB tarafından basılmasını da çok önemsiyoruz. Zira bu ülkenin sanayisi, tarımı, sağlık ve sosyal güvenlik politikalarına ilişkin toplumcu iktisatçılar ve TMMOB örgütlülüğünün her saptaması bir süre sonra aktüelleşmekte ve geniş kesimler nezdinde kabul edilir olmaktadır. Bu değerler ve üretkenliğimize sahip çıkarak yolumuza devam etmeliyiz. 
TMMOB emperyalist çevrelerin çıkarları doğrultusunda şiddet ve linç kültürünün egemen olduğu bir toplumsal psikolojinin oluşturulmasına, toplumu şoven yaklaşımlarla etnik kökenleri üzerinden birbirine düşman etmeye, sosyal yaşamın türban ve etnik milliyetçilik temelinde zehirlenmesi ile terör ve provokasyon eylemlerine karşı da sağlam bir duruş sergilemiştir. 
Sanayileşme, planlama, kalkınma, demokratikleşme ve sosyal adaleti dışlayan liberalizm–muhafazakârlık–gericilik–faşizan eğilimler ve otoriter seçeneklere karşı bütünlüklü bir bağlamda karşı duruş eşliğinde; TMMOB mevzisini koruma ve büyütme, meslek ve meslektaş çıkarları ile ülke çıkarlarını korumak görevi bir kez daha bizleri beklemektedir. 

Sevgili Arkadaşlarım,
Bugün Türkiye'de, insanca, hakça, eşitlikçi, adil bir ekonomik–sosyal program; ekonomik sosyal projeksiyon ile bütünleşmiş bağımsızlıkçı, demokratikleşmeci bir program ve bu programı önermekle kalmayıp temsil edecek bağımsız bir irade boşluğu bulunmaktadır. Türkiye bunun eksiklik ve sancılarını 22 Temmuz seçim sonuçları ve bugünkü açmazları itibarıyla bir kez daha yaşamaktadır. 
Bu noktada TMMOB'yi evet bir siyasal parti misyonuyla tanımlamayacağız ama temsil ettiği değerler ve gelenekselleştirdiğimiz mesleki, siyasal misyonun karartılmasına veya zayıflatılmasına da izin vermemek örgütümüze her zamankinden daha çok sahip çıkmalıyız. 
Ülkemiz ve meslek alanlarımız lehine bağımsız yürüyüşümüzü etkin bir şekilde sürdürmek için, TMMOB'nin ulaştığı düzeyin korunmalı ve güçlendirilmelidir. 
Unutmayalım ki; TMMOB'nin yaptıkları sadece TMMOB Yönetim Kurulu'nun değil biz Odaların yaptıklarıdır. Eksikleri ise esasen Odaların katılım düzeyindeki sorunlardan kaynaklanmaktadır. 
MMO Delegasyonu ve örgütü bu bilinçle "Yaşasın TMMOB Örgütlülüğü" demektedir. 
Sözlerime son verirken, bu dönemde bizlerle olan TMMOB Başkanımız Mehmet SOĞANCI ve TMMOB Yönetim Kurulu, Denetleme ve Onur Kurulu üyelerine başarılı çalışmalarından dolayı teşekkür ediyor, yeni dönem çalışmalarında hepimize başarılar diliyor, saygılarımı sunuyorum.