ÖĞRENCİ ÜYE KURULTAYI 2017 ANKARA'DA TOPLANDI

×

Hata mesajı

  • Notice: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 771 satırı) içinde Undefined index: 3.0.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 777 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 781 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 841 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.

TMMOB Makina Mühendisleri Odası’nın (MMO) bu yıl onuncusunu düzenlediği Öğrenci Üye Kurultayı 2017, 11 Mart Cumartesi günü Ankara’da TMMOB Teoman Öztürk Öğrenci Evi ve Sosyal Tesisi’nde gerçekleştirildi.

 “Eğitim ve Örgütlenme” ana teması ile toplanan kurultayın alt başlıkları “Bilimsel Demokratik Laik Eğitim” ve “Daha İyi Bir Gelecek İçin Örgütlenme” olarak belirlendi. Kurultaya, makina, endüstri, işletme, sanayi, uçak, havacılık, uzay, sistem, teknik metod, üretim mühendisliği bölümlerinde  öğrenim yapan 45 üniversiteden, MMO Öğrenci Üye Yönetmeliğine göre Odaya üye olan yaklaşık 25 bin öğrenci üyeyi temsilen 400 delege katıldı.

MMO, mühendislik öğrencilerinin, mühendislik eğitiminin, üniversitelerin ve ülkemizin yaşadığı sorunları tartışmak ve çözüm önerileri sunmak amacıyla 1999 yılından beri her iki yılda bir Öğrenci Üye Kurultayları düzenliyor.

Kurultay öncesinde, MMO’ya bağlı Şubelerde yapılan ve binlerce öğrencinin katıldığı yerel kurultaylar düzenlendi. Yerel kurultaylardan süzülen görüşler ışığında merkezi Kurultayda, “öğrenci üye örgütlülüğü, ülkemizdeki mühendislik eğitimi, üniversitelerde yaşanan sorunlara yönelik çözüm önerileri ve meslek alanlarına ilişkin gelişmeleri” tartışılıyor

Kurultayın açılış konuşmaları, öğrenci üyeleri temsilen Deniz Alp Yılmaz, TMMOB Başkanı Emin Koramaz ve MMO Yönetim Kurulu Sekreteri Yunus Yener tarafından yapıldı.  Açılış konuşmalarının ardından MMO Kocaeli Şube’den öğrenci üye Ekin Tazegül “eğitim” ve MMO Ankara Şube’den öğrenci üye Sami Gökoğlu ise “örgütlenme” konularında birer sunum yaptılar. 

MMO Yönetim Kurulu Sekreteri Yunus Yener açılışta şunları söyledi:

Sayın Birlik Başkanım,

Örgütümüzün Değerli Yöneticileri,

Sevgili Öğrenci Üye Arkadaşlarım,

Sevgili Basın Mensupları,

Makina Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu ve şahsım adına sizleri sevgiyle, dostlukla selamlıyorum. Öğrenci Üye Kurultayı 2017’ye hoş geldiniz.

Bu yıl “Eğitim ve Örgütlenme” ana temasıyla düzenlediğimiz kurultayımız, Nisan ayında yapılacak olan ve Anayasal düzenin değiştirilmesini amaçlayan halk oylamasına yakın bir zamanda yapılmaktadır. Dolayısıyla kurultayımızın ana teması olan eğitim ve örgütlenme, ülkemizin içinden geçtiği süreçle yakından ilgilidir. İnanıyorum ki, böylesi önemli bir tema, en azından sizin gündeminizde hak ettiği yeri bulacaktır. Bu vesileyle etkinliğimizin örgütleyicilerine ve emeği geçen bütün arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum.

Kurultay öncesi şubelerimizde yerel kurultaylar düzenlendi. Dolayısıyla buraya gelirken, zengin fikir ve tartışmaları da yanınızda getirdiğinizi biliyorum.

Öğrenci Üye Kurultaylarının katılım sürecini bütün öğrenci üyelerimize yayma ve kurultayın ana konuları üzerinde düşünce üretimini teşvik etme, öğrencilerle organik bağlar kurma, öğrenciler arasında düşünsel ve örgütsel bir alan oluşturma çalışmalarımız, sizlerin sayesinde her geçen yıl güçlenmektedir. Bütün bu olumluluklara rağmen daha çok öğrenciye ulaşmanın, daha fazla meslektaş adayımızla temas kurmanın eksikliğini ve ihtiyacını sanırım hepimiz hissediyoruzdur. Burada, gerek Şube yönetimlerinin öğrenci üye komisyonlarına daha yakından ilgi göstermesi, destek sunması; gerekse komisyonlarımızın daha aktif ve kapsayıcı çalışma biçimlerine yönelmesi gerekliliğini sizlerle paylaşmak isterim.

Sevgili Öğrenci Üyelerimiz,

Meslektaş adaylarımız ile güçlü bağların oluşturulmasına oldukça önem veren Odamız, 1996 yılından bu yana öğrenci üyelik uygulamasını önemli bir görev olarak görmektedir. Bugün öğrenci üyelik faaliyetinden gelen birçok yönetici arkadaşımız Odanın aktif öznesi olmuş, önemli bir kısım arkadaşımız da yönetici olarak görev almıştır. Bu bağların güçlenerek sürmesi, Odamızın önemli bir zenginliği ve güç kaynağıdır.

Bildiğiniz gibi öğrenci kurultaylarımız iki yılda bir düzenlenmektedir. Bunu yanında 2012 yılından itibaren gerçekleştirdiğimiz Öğrenci Üye Yaz Kamplarımızla da; eğitim, tartışma, eğlenme, bir araya gelme platformlarımızı çeşitlendirme çabası içindeyiz. Sizler bütün etkinlikleri sahiplendikçe, daha başarılı etkinlikler ortaya çıkacak ve daha fazla öğrenci ile temas mümkün olacaktır.

Bütünüyle sizlerin emeğine dayanan kurultayların amacının çok yönlü olması, Odamız açısından oldukça besleyici tartışmaların ve fikirlerin açığa çıkmasını da sağlamaktadır. Her şeyden önce özgür bir düşünce platformunu oluşturan kurultaylarımız, Odamız ve TMMOB’de olduğu gibi, belirlenen gündeme dair fikirlerin birlikte tartışabileceği ortak bir üretim ortamını; aranızdaki ilişkileri, dayanışmayı, birlikte mücadeleyi güçlendirmektedir.

Elbette bu özgür platformda gerektiğinde Odamızı da sorgulamanızı, varsa eksikliklerimizi, yanlışlarımızı açık yüreklilikle dile getirmenizi bekliyoruz. Burada söylenecek her düşünce, Odamızın pratiğine katkıda bulunacaktır.

Değerli Genç Arkadaşlarım,

Odamızın ve birliğimiz olan TMMOB’nin çatısı altında hepimize rehberlik eden ve bugünkü tartışmalara da katkı sunacağına inandığım birkaç ilkemizi burada sizlerle paylaşmak isterim.

Odamız ve TMMOB, mesleki demokratik bir kitle örgütüdür; dar meslekçiliği reddeder.

Odamız; ülkemizi, sanayi ve tarımımızı, kentlerimizi, dolayısıyla mühendislik gerek ve uygulamalarını, sömürü ve rant politikalarıyla zayıflatan yeni liberal ve diktacı yaklaşımlara karşı mücadeleyi aynı potada buluşturan, geniş yorumlu bir meslek ve siyaset yaklaşımına sahiptir.

Meslek ve uzmanlık alanlarımızı düzenleme, koruma, genişletmenin yanı sıra bu alanlara yönelik müdahalelere karşı mücadele eder.

Odamız bu ilkeler doğrultusunda, hem mesleki hizmet sunumunda hem de sınıfsal, toplumsal duyarlılıkları ve üretkenliği ile kamuoyunda saygın bir konuma sahiptir.

Odamız, TMMOB’nin en büyük Odalarından biri olarak emekten, halktan, sanayileşmeden, planlı kalkınma, tam istihdam ve hakça bölüşümden yanadır. Demokrat, antiemperyalist, kamucu, toplumcu bir karaktere sahiptir.

Meslek alanı ve mühendislerin sorunlarını, ülkenin ve halkın sorunlarından bağımsız görmez.

Irkçılığın, milliyetçiliğin, faşizmin, her türlü gericiliğin ve bütün sömürü biçimlerinin karşısındadır. Barıştan, bir arada yaşamdan, insan haklarından, temel haklardan, siyasal, toplumsal, akademik, demokratik özgürlüklerden ve halk iradesini yansıtan kapsamlı bir demokratikleşme ve bağımsızlıktan yanadır.

Odamız gücünü yalnızca örgütlü üyelerinden, demokratik merkeziyetçi katılımcılıktan alır. “Birlikte üretme, birlikte karar alma, birlikte yönetme”, temel ilkemizdir.

İçinde yer aldığınız Oda örgütlülüğü, genel olarak böylesi bir yapıya sahiptir. Bu nitelikler sizler tarafından sürdürülmek durumundadır.

Sevgili Arkadaşlar,

Mühendisliği; bilim, tecrübe ve yaratıcılığı kullanarak doğal kaynaklardan insana, topluma faydalı üretimler sağlamak, toplumsal refaha katkı sunma faaliyeti olarak da tanımlayabiliriz. Bir mühendis, teknolojiyi insanlık yararına uygulayandır, aklı ve bilimsel yöntemleri, toplumsal faydaya dönüştürendir.

Bu nedenle, bir ülkenin mühendislere verdiği değer, toplumsal faydaya, refaha, kalkınma ve gelişmişliğe verdiği önemi de temsil eder. İktidarların eğitim politikaları, sanayi politikaları, büyüme tercihleri, mühendislerin üretim süreçlerindeki rolleriyle doğrudan bağlantılıdır.

Ülkemizde de, mühendislik mesleğine bakış açısı bu saydığım üç unsur, yani siyasal iktidarın eğitim, sanayi ve büyüme politikalarıyla açığa çıkmaktadır.

Ülkeler nasıl bir üretim ilişkisi ve biçimine sahip olacağına karar vererek eğitim seviyesini belirler. Bu üretim tercihi de aynı zamanda ülkenin sahip olduğu eğitim, bilim, teknoloji seviyesine bağlıdır.

Yani doğru eğitim ve sanayi politikası, toplumsal faydayı maksimize edecek bir büyüme modelini de ortaya koyar. Büyümenin yani artan gelirin toplumsal kesimler tarafından doğru paylaşılmasını da yine eğitim ve üretim ilişkilerinin niteliği belirler.

Değerli Arkadaşlar,

Bugün eğitimdeki sorunların en ağır biçimlerinin yaşandığı alanlardan bir tanesi kuşkusuz üniversitelerdir. Üniversitelerde eğitimin niteliği, üniversitelerin kimliği ve toplumsal yaşamdaki konumları, siyasal iktidarca arzu edilen şekilde değişmiş, büyük farklılıklar oluşmuştur. 

Bu siyasi iktidar döneminde, 2003–2017 arasında üniversite sayısı 78’den 181’e, Odamıza bağlı meslek disiplinleriyle ilgili bölümü bulunan üniversite sayısı 54’ten 143’a, bölüm sayısı (burslu öğrenim ve ikinci öğretim veren bölümler de bağımsız değerlendirilmek şartıyla) 138’den 418’e çıkmıştır. İlgili mühendislik bölümlerinde öğrenim gören öğrenci sayısında da benzer artışlar söz konusudur. Ancak eğitime ayrılan ödenekler, öğretim görevlisi sayısı ve üniversite koşulları gibi göstergelerde eşdeğer bir artış bulunmamaktadır.

Üniversitelerimiz bugün eğitime ayrılan kaynağın yetersizliği,  yeterli öğretim görevlisi ve öğrenim koşulları gibi ciddi ve yerleşik hale gelmiş sorunlarının yanında son 15 yıldır ciddi bir dönüşüm içindedir. Bu dönüşüm, siyasi iktidarın ülkeye dayattığı rejime paralel biçimde, üniversiteleri de dizayn etmiştir.

Özerk ve demokratik, bilimsel ve akademik özgürlük temelinde hizmet vermesi gereken üniversiteler;  siyasi iktidarın kendi suretini yerleştirdiği, gericiliğin kadrolaştığı, siyasal, kültürel ve ideolojik baskılarla yönetilen alanlara dönüştürülmektedir. Tüm ilerici değerleri kendisine düşman olarak gören iktidarın özellikle OHAL’i bahane ederek bu dönem yüzlerce akademisyeni ihraç etmesi, bu politikanın bir örneğidir.

İktidarın ihtiyaçları doğrultusundaki bu dönüşümün kuşkusuz en kullanışlı aracı YÖK’tür. Üniversitelerdeki bu dönüşüme karşı çıkan, iktidarın baskılarına direnen devrimci-demokrat öğrencilere karşı iktidarın güdümünde dinci gerici-faşist çeteler polis desteğinde saldırılar düzenlemekte, can güvenliği ve öğrenim özgürlüğü ortadan kaldırılmaktadır.

Bu iktidar döneminde binlerce öğrenci disiplin soruşturmasına uğramış ve çeşitli cezalar almıştır. Yine yüzlerce öğrenci polis operasyonları sonucunda tutuklanmıştır. Bu baskı politikalarından akademisyenler ve üniversite çalışanları da yoğun bir biçimde etkilenmektedir. Siyasi iktidarın üniversitelerdeki kadrolaşma politikasının da etkisiyle, bilim insanları, üzerlerinde gerici kadrolaşmanın baskısını yaşamaktadır.

Sevgili Arkadaşlar,

Yetişmiş insan gücü, ulusların uygarlık düzeyinin bir göstergesidir. Ancak yetişmiş nüfusun niceliği tek başına bir anlam ifade etmez. Aldığı eğitim sayesinde kazandığı nitelik ve becerilerini ülkeye katma değer olarak yansıtabileceği koşulların da oluşması zorunludur. Bu koşullar, hepinizin bildiği gibi aktif olarak çalışabilme koşullarıdır.

Bugün ülkemizin gençlerinin en yakıcı sorunu, şüphesiz ki geleceksizliktir. Gençler eğitim sorunları başta olmak üzere, olumsuz istihdam ve çalışma koşullarından dolayı geleceğe umutla bakamaz hale gelmişlerdir.

Bugün her dört gençten biri işsizdir. Çalışanlar, kendisi yerine başka bir çalışanın kolayca ikame edilebileceği tehdidi ile daha uzun mesai saatlerine ve düşük ücretlerle çalıştırılmaktadır.

Özellikle mühendislik mesleğine burada ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Eğitimini tamamlayan bir mühendisin kendi becerilerine uygun iş bulabilme olanaklarının giderek güçleştiği bir süreçten geçiyoruz. Sanayi alanında daralma, üretim süreçlerinde ortaya çıkan değişim, mühendisleri yeniden biçimlendirmekte; mesleki formasyonlarını değiştirmekte, istihdamı daraltmaktadır. İşsizliğin artması ücret politikalarını olumsuz yönde etkilemekte, işsizlik tehdidi mühendisler üzerinde de ağırlaşmaktadır.

Siyasi iktidar bugün, kentsel-kırsal-çevre yağmalarına göz yuman, ülkemizin doğal zenginliklerini betona çeviren  uygulamalara boyun eğen, denetimsizliğe ortak olan mühendisler istemektedir. Bu isteği karşılanmadığı için, sömürü ve rant talanına karşı çıktığımız için, siyasal iktidarın özellikle Odalarımız ve TMMOB’ye karşı izlediği saldırgan tavır hiç şaşırtıcı değildir.

Sevgili Öğrenci Arkadaşlarım,

AKP’nin “tek kişi yönetimindeki yeni Türkiye” vizyonu, üniversitede mesleki eğitimimizi doğrudan etkilemektedir.

AKP döneminde “değişim” adı altında meslek alanlarımızı etkileyen birçok düzenleme yapılmıştır. Teknik öğretmenlere “mühendis” unvanı verilmesi, teknoloji fakülteleri ve uzaktan eğitim gibi mühendislik eğitiminin temelini aşındıran düzenlemeler söz konusudur.

Eğitim-öğretimdeki teori-pratik uyuşmazlığı, öğretim elemanı eksikliği, laboratuarların olmayışı, deneysel malzeme eksikliği, bilimsel bilginin geri plana atılması vb. bir dizi olgu, mühendislik öğretimini kemirmektedir.

Kadın mühendisler, üniversite yıllarından çalışma yaşamına dek eşitlikten uzakta, baskıyı, sömürüyü ve toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini bir bütün olarak yaşamaktadır.

Mevcut eğitim-öğretim sistemi, değişik kültürleri kapsayacak demokratik öğeleri dışlamaktadır. Anadilde eğitim engellenmekte, zorunlu din dersleri, imam hatip okullarının yaygınlaştırılması ve birçok yeni uygulama ile dinci eğitim modellerine geçiş yapılmakta, farklı inançlar ve dini inancı olmayanlar baskı altında tutulmaktadır. Devlet, siyaset, eğitim ve toplumsal yaşamda laikliğin bitirilmesi yönünde önemli adımlar atılmıştır. Din, sömürüyü gizleyen bir zırh olarak ve mezhepçi bir tarzda kullanılmaktadır.

İşte önümüzdeki 16 Nisan halk oylaması, bütün bu olumsuzluklara, öğrenciler olarak, halk olarak güçlü bir şekilde “dur” demenin, “hayır” demenin günü olacaktır.

Sevgili Arkadaşlar,

Ülkemizin içersinde bulunduğu olumsuz tablonun değiştirilmesi mümkündür. İnsanlarımızın özgürce ve eşitlik içinde yaşayabileceği bir Türkiye mümkündür.

İçinden geçtiğimiz dönem, hepimizin önüne iki önemli görev ve sorumluluğu çıkarmaktadır. Yani kurultayımızın ana teması ve alt başlıklarını: Bilimsel demokratik laik eğitim için mücadele ve bu mücadele için örgütlenme ihtiyacını.

Öğrenci üye örgütlülüğünün geliştirilmesi; antiemperyalist, demokrat, toplumcu, kamucu toplumsal hizmet anlayışımıza; mühendisliğin ve Oda örgütlülüğünün geleceğine etki edecek faktörlerin başında gelmektedir.

Eğitim-öğretim ve meslek alanlarımıza yönelen gerici liberal kuşatmaya karşı bilimi rehber alan örgütlü bilincin, üniversitelerde ve her alanda yaygınlaştırılması, ülkemizin aydınlık geleceği için önem taşımaktadır.

Odamızın karanlığa karşı aydınlığı, baskıcı ve otoriter yönetim anlayışlarına karşı demokrasi ve özgürlükleri, ırkçılık ve milliyetçiliğe karşı barış içinde bir arada yaşama kültürünü, tek değerin daha fazla kâr etmek olduğu piyasa toplumuna karşı eşitliği ve adaleti temel alan, demokrat, toplumcu yurtsever değerlerine sahip çıkacağınıza yürekten inanıyorum.

Son olarak, 1996 yılından beri öğrenci üye çalışmalarımıza yön veren, önceki ve yeni TMMOB Başkanlarımız Mehmet Soğancı, Emin Koramaz ve Elif Öztürk başta olmak üzere bu çalışmalarda emekleri bulunan bütün arkadaşlarımıza; bu etkinliğin düzenleme, yürütme kurullarına; etkinlik sekreterleri Evren Sağ ve Cem Şavur’a ve hepinize teşekkür ediyorum. Kurultayımıza başarılar diliyor, hepinizi sevgi ve dostlukla selamlıyorum. ”

TMMBO Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz’da açılışta şöyle konuştu:

“Makina Mühendisleri Odasının Değerli Başkan ve Yöneticileri,

Sevgili Öğrenci Üyelerimiz,

Değerli Basın Mensupları,

Hepinizi TMMOB Yönetim Kurulu ve şahsım adına sevgi ve dostlukla selamlıyorum.

1999 yılından beri her iki yılda bir düzenlediğimiz Öğrenci Üye Kurultayı’nın, bu yıl onuncusunda sizlerle beraber olmaktan ve hep birlikte “Gelecek Bizim” demekten onur duyuyorum.

Sevgili öğrenciler,  ülkemizin dört bir yanındaki üniversitelerden Ankara’ya geldiniz.

TMMOB’nin toplumcu, yurtsever çizgisinin oluşmasında ve bugünlere taşınmasında büyük bir emek ve özverisi olan Teoman Öztürk’ün adını verdiğimiz Öğrenci Evimizin konferans salonunda bir aradayız.   

Bize ümit getirdiniz, bize coşku getirdiniz. Birlikte kazanacağımız güzel günlere duyduğum umut ve inançla,  hepinize hoş geldiniz diyorum.

Sevgili arkadaşlar,

Öğrenci üyelik çalışması TMMOB’ye bağlı Odalar içerisinde ilk olarak 1996 yılında Odamızda başlatıldı ve ardından diğer Odalarımızda da uygulamaya geçildi.

Bu çalışmalarda, gerek Oda yöneticileri, gerek Oda teknik görevlileri gerekse de aranızda kuracağınız ilişkiler, gelecekte hem mesleğinizi icra ederken hem de Odalarımızda ve şubelerimizde çeşitli görevlerinizi sürdürürken, olumlu yanlarıyla, dayanışmayla ve sevgiyle hep karşınıza çıkacak.

Sizler yalnızca mesleğimizin değil Odamızın da TMMOB’nin de geleceğisiniz.

Ülkemizin geleceğinin aydınlık yüzlerisiniz.

Sevgili Arkadaşlar,

Konuşmamın başında, geleceğin Oda kadrolarının yetişmesini sağlayan bu çalışmalar için, burada harcanan emek için, 1996 yılından beri öğrenci üye çalışmalarımıza yön veren, önceki dönem TMMOB Başkanımız Mehmet Soğancı ve Öğrenci Komisyonlarımızdan sorumlu Yönetim Kurulu üyemiz Elif Öztürk başta olmak üzere bu çalışmalarda emekleri bulunan bütün arkadaşlarımıza; bu etkinliğin düzenleme, yürütme kurullarına; etkinlik sekreterleri Evren Sağ ve Cem Şavur’a, rahatsızlığı nedeniyle şu an aramızda bulunamayan Oda Başkanımız Ali Ekber Çakar’ın şahsında Oda Yönetim Kurulumuza ve hepinize yürekten teşekkür ediyorum. Oda Başkanımıza acil şifalar diliyorum.

Kurultayımızı, gelecekte birlikte üreteceğimiz, birlikte yöneteceğimiz bir Oda hayatı, birlikte kuracağımız özgür ve aydınlık bir ülke umuduyla, bir kere daha sevgi ile selamlıyorum.

Sevgili Arkadaşlar,

Kurultayın üst başlığı Eğitim ve Örgütlenme olarak belirlenmiş.

Oda sekreterimiz bu iki temel konu hakkındaki TMMOB görüşlerini, yürütülen çalışmaları, sorunlara yaklaşımda temel aldığımız ilkeleri oldukça kapsamlı bir şekilde sizlerle paylaştı.

Ben sadece şu kadar söyleyeyim. Daha iyi bir gelecek için, laik ve bilimsel eğitim için, eşit ve özgür bir yaşam için ve hepsinin ilerisinde demokratik ve bağımsız bir Türkiye için örgütlenmek ve bu uğurda birlikte mücadele etmek bizlerin, Odalarımızın ve Birliğimizin en önemli görevidir. 

Bildiğiniz üzere ülkemiz oldukça çetin bir dönemden geçiyor. 15 yıllık AKP iktidarının getirdiği gerici dalga ve 15 Temmuz’dan sonra yaşadığımız OHAL ve OHAL Kararnameleri dönemiyle, her zamankinden daha derin bir karanlık içine çekildik.

Biliyorum, ülkemizde yaşananlar, uygulanan gerici politikalar en az bizler kadar sizlerin de canını sıkıyor. Toplumsal kutuplaşmadan, ayrışmadan, maruz kaldığımız şiddet ve baskıdan sizler de yoruldunuz.

Gündelik yaşantılarınız baskı altına alınmış durumda, sosyal medya paylaşımlarınız, laiklik isteğiniz bile suç sayılabiliyor.

Üniversitelerinizin önce özerkliği ve kamusallığı, ardından da bütün kimliği, bilimselliği elinden alındı. Ülkemizin yüz akı akademisyenler sorgusuz, sualsiz ve hukuksuz bir şekilde görevlerinden ihraç ediliyor. Birçok fakülte ve bölümde ders verecek nitelikli öğretim üyesi kalmadı.

Temel hak ve özgürlüklerin rafa kaldırıldığı, cezaevlerinin muhaliflerle tıka basa doldurulduğu, milletvekillerinin, parti başkanlarının tutuklandığı, seçilmiş belediye başkanlarının görevden alınarak yerlerine kayyımlar atandığı basın yayının hükümet propagandası dışında aykırı tüm seslere kapatıldığı, ülke tarihimizin en kanlı, en karanlık ve en belirsiz günlerinden geçiyoruz.

OHAL ve OHAL Kararnameleri ile sorgusuz, sualsiz ve hukuksuz bir şekilde yüz bini aşkın insan işlerinden ihraç edildi, on binlerce kamu çalışanı açığa alındı veya görevinden uzaklaştırıldı. İhraç edilen kamu çalışanlarının 2.500 kadarı mühendis, mimar veya şehir plancısıdır ve aralarında demokrat kimliğinden kuşku duymadığımız, yaşamını demokrasi mücadelesine adamış yöneticilerimiz, dostlarımız var.

Adeta bir Ortadoğu ülkesi gibi her yeni güne yeni bir acıyla uyanır olduk. Can güvenliği endişesi; ekonomik istikrarsızlığın, yoksulluğun işsizliğin önüne geçti. Sokaklarımız boşaldı. Gelecek güzel günlere olan inancımız azaldı.

İşte böylesi bir ortamda,  ülkemizi bir referandum sürecine zorla soktular.

Referandumda oylatacakları Anayasa değişikliği tasarısının hazırlık aşamasında emek ve meslek örgütleri, sendikalar, sivil toplum örgütleri, üniversiteler, siyasi partiler gibi kurum ve kuruluşlardan hiçbir görüş almadılar. Toplumun büyük bir kesimini dışladılar.

Herkes bilsin ki, bu anayasa değişikliği ile AKP’nin 15 yıldır adım adım inşa ettiği, gerici, baskıcı, cumhuriyet ve laiklik düşmanı, insanı, doğayı ve toplumsal gereksinimleri dışlayan piyasacı rejimine yasal statü kazandırılmaya çalışılmaktadır.

Bunun en somut örneğine geçtiğimiz günlerde tanıklık ettik. OHAL koşullarının sunduğu olağandışı yetkilerden yararlanan siyasal iktidar, yeni bir KHK ile TÜRKSAT, PTT, TELEKOM, BOTAŞ, TPAO, ETİ Maden, ÇAYKUR, Borsa İstanbul, THY, Ziraat Bankası ve Halk Bankası gibi ülkemizin 11 büyük kamu kurum ve kuruluşunun hisseleri ile Antalya, Aydın, İstanbul, İzmir, Muğla ve Isparta başta olmak üzere birçok ildeki devlet arazilerini Varlık Fonu’na aktardı. Yani daha başkanlık sistemi gelmeden icraata başladılar.

Sevgili Arkadaşlar,

16 Nisan’da halk oylamasına sunulacak olan bu Anayasa değişikliği paketinde toplumun ve ülkenin temel ihtiyaçları ve sorunlarına yönelik hiçbir öneri, hiçbir çözüm bulunmamaktadır.

Aksine, zaten iyice güdümlü hale gelmiş olan yargının bağımsızlığı ile yasama, yürütme ve yargı kuvvetlerinin ayrılığı ilkesi ortadan kaldırılmaktadır.

Bu değişiklikle, iktidar sözcülerinin ifadesi ile “Hükümet sistemi Meclisten kovulmaktadır”. Meclisin yasama ve denetim yetkisi elinden alınmaktadır. Yürütme yetkisi, tek başına Cumhurbaşkanında toplanmakta, denetimsiz ve sınırsız yetkilerle donatılmaktadır.

Cumhurbaşkanı herhangi bir partiye üye, hatta parti başkanı bile olabilecektir. Partili cumhurbaşkanı tarafından belirlenen kişiler milletvekili, bakan, Cumhurbaşkanı yardımcısı olacaktır.

Cumhurbaşkanına Meclisi feshetme, bütçe hazırlama, kararname çıkarma, HSK ve AYM üyelerini, büyükelçileri, üst düzey kamu yöneticilerini atama, milli güvenlik politikalarını belirleme, TSK’yı kullanma ve daha birçok yetki verilmektedir.

Böylesi geniş yetkilerle donatılan Cumhurbaşkanının yargılanması ise neredeyse imkânsız hale getirilmektedir.

Görüldüğü üzere, yapılmak istenen değişiklik, iktidarın iktidarını daha sert bir şekilde koruyabilmesi, ömrünü uzatabilmesi içindir.

Anayasa değişikliğinin kabulü halinde ülkemiz hukuk devleti olmaktan çıkacak, bir dikta rejimi gelecektir.

Yapılmak istenen değişiklik, ülke yönetimini tek bir kişiye bırakmaktadır.

Yapılmak istenen değişiklik, sömürü ve rant düzenlerinin otoriter bir tarzda sürmesi,  yolsuzluklarının dokunulmazlık sağlanarak devam etmesi, halkımızın alın terinin ürünü olan kamu kaynak ve varlıklarının talanı içindir.

Yapılmak istenen, daimi olağanüstü hal rejimidir, faşizmin kurumsallaşmış halidir.

Açık ki, bu değişiklikte biz yokuz. Yalnızca nasıl yönetileceğimiz var.

Bu değişiklikte Cumhurbaşkanı/Devlet Başkanı/Parti Başkanı var, HALK YOK.

Bu değişiklikte halkın dertleri, sorunları, istekleri, dermanları yok.

Bu değişiklikte emekliye, emekçiye, işçiye destek yok. İşsize iş yok.

Bu değişiklikte halkın günlük yaşamında sağlayacağı hiçbir fayda yok.

Bu değişiklikte demokrasi yok.

Bu değişiklikte memleket yok.

Bu nedenlerle, biz mühendis, mimar ve şehir plancıları HAYIR oyu kullanacağız!

Eşit, özgür, demokratik, laik, barış, huzur, refah içinde bir Türkiye için HAYIR oyu kullanacağız!

Oylarımızı mutlaka kullanacak, sandıklara sahip çıkacağız!

Siz öğrenci üyelerimizi de bu değişikliğe “Hayır” demeye, reddetmeye, ülkemizin sahipsiz olmadığını göstermeye, demokrasiyi kazanmaya, Cumhuriyet, demokrasi, laiklik mücadelesini sahiplenmeye davet ediyoruz!

Sevgili Arkadaşlarım;

Ülkemizin karanlığa gidişini; ancak örgütlenerek, direnerek, mücadele ederek durdurabiliriz!

İşimiz kolay değil. Biliyorum. Ancak sistemli bir çalışmayla bu Referandumdan HAYIR oyu çıkacağına, faşizm ve dikta yönelimine hak ettiği yanıtın verileceğine  yürekten inanıyorum.

21. yüzyılda Nazi Diktatörlüğü yaşadığımız bu günlerde, sözlerimi Nazım’ın hürriyet kavgası adlı şiirinin şu iki dörtlüğüyle bitirmenin anlamlı olacağını düşünüyorum.

Yine kitapları, türküleri, bayraklarıyla geldiler,

dalga dalga aydınlık oldular,

yürüdüler karanlığın üstüne.

Meydanları zaptettiler yine.

Daha gün o gün değil, derlenip dürülmesin bayraklar.

Dinleyin, duyduğunuz çakalların ulumasıdır.

Safları sıklaştırın çocuklar,

bu kavga faşizme karşı, bu kavga hürriyet kavgasıdır.

Hepinizi sevgi, umut ve gelecek güzel günlere olan inancımla bir kez daha selamlıyor, gözlerinden öpüyorum…”

Kurultaydaki tartışmalardan çıkan görüşlerle oluşturulacak sonuç bildirisi ayrıca kamuoyu ile paylaşılacak.