TMMOB 40. OLAĞAN GENEL KURULU GERÇEKLEŞTİRİLDİ

×

Hata mesajı

  • Notice: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 771 satırı) içinde Undefined index: 3.0.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 777 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 781 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 841 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği‘nin 29 Mayıs-1 Haziran 2008 tarihlerinde Ankara‘da yapılan Genel Kurulu ile 40. Dönem organları belirlendi. 
1 Haziran 2008 Pazar günü gerçekleştirilen seçimlerde 40. Dönem Yönetim Kurulu, Denetim Kurulu ve Yüksek Onur Kurulu listesi ve TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı‘nın açılış konuşması aşağıdadır.

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı‘nın Genel Kurul açış konuşması şöyle:

Sayın divan
Emek ve meslek örgütlerinin, siyasal partilerimizin değerli başkan ve yöneticileri,
Sevgili konuklar,
Sevgili delegeler,
Sevgili basın çalışanı arkadaşlarım,
TMMOB‘yi büyütenler, dik tutanlar, onurlu yürüyenler, yürürken omuzlarını birbirine yaslayan, bunun keyfini çıkaran, omuzları arasında boşluğu en aza indiren, birlikte yürürken asla birbirine omuz atmayan sevgili mesai arkadaşlarım, mücadele arkadaşlarım, yol arkadaşlarım,

Hepiniz TMMOB Demokrasi Şölenine hoş geldiniz.
Hepiniz TMMOB 40. Olağan Genel Kuruluna hoş geldiniz.

Hepinizi şahsım ve Yönetim Kurulumuz adına sevgiyle, saygıyla ve dostlukla selamlıyorum.

70‘lerde sevgili başkanımız Teoman Öztürk arkadaşları ile birlikte TMMOB‘nin yol haritasını herkese duyuruyordu:

Yüreğimizdeki İnsan Sevgisini ve Yurtseverliği,
Baskı ve Zulüm Yöntemlerinin Söküp Atamayacağının Bilinci İçinde,
Bilimi ve Tekniği Emperyalizmin ve Sömürgenlerin Değil,
Emekçi Halkımızın Hizmetine Sunmak İçin,
Her Çabayı Güçlendirerek Sürdürme Yolunda
İnançlı ve Kararlıyız.

30 yılı aşkın bir süre sonra 2006 Mayısının son günlerinde de 39. Genel Kurul delegelerimiz, hepimiz birden sonuç bildirimizde Dünya ve Türkiye tespitlerimizle TMMOB tanımını Halkımızla paylaşmış ve şunları söylemiştik:

Ve yine bilinmelidir ki Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği;

Ülkemizin tüm varlıkları özel sermaye istismarından kurtarılarak, toplumsal gönencimizin arttırılmasına yönelik ulusal, bölgesel ve kentsel düzeyde planlı ve kamusal bir ekonomi politikası esas alınarak, kamusal kaynaklara dayalı ve istihdamı arttırıcı sanayileşme ve kalkınma hedefine yönelik, özelleştirmelerin durdurulması, özelleştirilen halka ait varlıkların kamulaştırılması ve kamu kuruluşlarının yeniden güçlendirilmesi için,

Son yıllarda özellikle dış bağımlılığın arttığı enerji sektöründe, nükleer enerji santralları ve benzer maceralardan vazgeçilmesi ve ulusal kaynaklara dayalı, planlı bir politika izlenmesi için,

Hizmet Ticareti Genel Anlaşması (GATS) ile neredeyse bütün geleneksel kamu hizmeti alanlarının piyasalaştırılarak yabancı sermayenin istilasına açılmasına karşı çıkmak için,

Eğitimde öğrencileri müşteri olarak gören zihniyetin egemen olmasını sağlamaya yönelik girişimlere ve eğitim hizmetlerini bütünüyle bir pazar haline getirme çalışmalarına karşı durmak için,

Bütün çalışanlara grevli, toplu sözleşmeli sendikalaşma hakkının tanınması için,

Tutuklu ve hükümlülerin tecritine dayalı hücre (F) tipi cezaevi uygulamalarına son verilmesi, cezaevlerinde insani yaşam koşullarının hakim kılınması için,

Başta düşünce ve örgütlenme özgürlüğü olmak üzere tüm demokratik hak ve özgürlüklerin, sözün özü demokrasinin önündeki engellerin kaldırılması için,

Ülkemizin doğasının korunması, sanayileşmenin çevreyi ve doğayı tahrip etmeden gerçekleştirilmesi için,

Kentsel mekanın, toplumsal yarar ve kullanım değeri ilkesi etrafında üretilmesi-paylaşılması, ve doğal-kültürel varlıkların koruma-kullanma dengesi içerisinde yaşatılması için,

Kadına yönelik şiddeti ve toplumsal hayatın her noktasında cinsiyet ayrımcılığını önlemek için ve tüm emekçi kadınların mücadelelerinin yanında olmak-birlikte mücadele etmek için,

Tarım arazilerinin yok olmasına, kirlenmesine, genetik tohum ve gıdaların ülkemize sokulmasına, çiftçimizi üretimden, tarlasından koparan işsiz, yoksul bırakan politikalara karşı durmak için,

Su ve suya bağlı hizmetlerde çevre ve insan esas alınarak suyun mülkiyeti ve hizmetlerinin kamuda kalmasının sağlanması için,

AB müzakere sürecinin ülke çıkarları, çalışanlar, demokratik hak ve özgürlükler yönünden bir mücadele süreci olarak değerlendirilmesi için,

Kıyı ve orman yağmasına karşı çıkmak için,

"Madenlerimizin gerçek sahipleri halkımızdır" şiarını her zaman her alanda daha güçlü haykırmak için,

Hasankeyf‘te uzun bir tarihi süreci yansıtan bir birikimin dağıtılmasına, Bergama‘da, Eşme‘de, Belek‘te sermayenin halkın karşı çıkışına rağmen hukuk dışı yönelimlerine, Fırtına Vadisi‘nde, Munzur‘da, Sinop‘ta, Aloinoi‘de doğanın tahribine zemin hazırlayanlara, deprem ve taşkınları kader olarak kabul edip, hızlandırılmış tren kazalarına neden olanlara dur demek için,

"Geleceğe uzak olan üzüntüye yakındır" lafzından yola çıkarak "gençlik geleceğimizdir" şiarını her zaman her alanda daha güçlü haykırmak ve yaşama geçirmek için,

Üreterek büyüyen ve paylaşarak gelişen bir ülkede insanca ve barış içinde yaşamak için,

Birlikte karar alma, birlikte üretme, birlikte yönetme ilkesini yaşama geçirmek için,

Önümüzdeki dönemde de, Odaları ve üyeleriyle birlikte çalışma, uygulama ilkesiyle ülkemizdeki ve dünyadaki emek güçleriyle dayanışma içinde, bağımsızlıkçı, eşitlik ve özgürlükçü bir Türkiye ve Dünya için çalışmalarını sürdürecektir.

Kapitalizmin ve emperyalizmin askeri, ekonomik, politik ve kültürel tüm örgütlerinden bağımsız, "Bir Başka Dünya, Bir Başka Türkiye Mümkün"dür.

Evet, Sevgili arkadaşlar,

TMMOB onurlu yürüyüşüne, dik duruşuna devam ediyor.

Neden bunları söyledik, neden bunları ısrarla bir kere daha söylüyoruz.

Ortalama bir Avrupa ülkesinde 50-60 yılda yaşanabilecek olaylar bizim ülkemizde bir yıla sığabiliyor. Hrant Dink suikastı, Cumhurbaşkanlığı seçimi ve Anayasa Mahkemesi‘nin 367 kararı, askerlerin e-muhtırası, geniş katılımlı cumhuriyet mitingleri, 22 Temmuz erken genel seçimleri ve tek başına 2. AKP hükümeti, Abdullah Gül‘ün Cumhurbaşkanı olması, çözülemeyen ve giderek içinde şiddeti arttıran Kürt sorunu, artan milliyetçilik, ABD‘nin, Dünya Bankası‘nın, IMF‘nin ülkemiz üzerinde her geçen gün artan müdahaleleri, yurtdışı askeri operasyonlar, meslek alanlarımız ile ilgili hiç de emekten insandan yaşamdan yana olmayan yeni düzenlemeler, yoksulluğun, işsizliğin giderek artması geçtiğimiz bir yılda yaşadıklarımızdan yalnızca bir kısmı.

Bu yaşananlar ve yaşatılanlar tüm dünyayı bir karabasana sokan kapitalist küreselleşmenin ülkemize yansımalarıdır. Birbirinden farkı olmayan, ABD‘ci, IMF‘ci siyasal iktidarların; 12 Eylül zihniyetinin uzantısı politikalarının sonucu önümüzdeki dönem de yaşayacaklarımız bunlardan çok farklı olmayacaktır ne yazık ki...

Bir kez daha altını çizerek söylemek gerekiyor: Bu ülkenin dış politikası ABD emperyalizminin talepleri ile şekilleniyor. Ekonomisi kapitalist küreselleşmeye uyum adı altında IMF ve Dünya Bankası‘nın yönlendirmesi altında. Demokrasinin sınırlarını da AB ile ilişkiler ve pazarlıklar belirliyor. Tüm bunlar artık hepimiz tarafından açık olarak biliniyor. Tüm bunların sonucu bağımlılığı arttırıyor, yoksulluğu arttırıyor ve geleceğimize yönelik karanlığı arttırıyor. Geçen dönem böyleydi ve ne yazık ki önümüzdeki dönem de böyle olacak.

Sevgili arkadaşlar,

Türkiye, 12 Eylül‘ün baskıcı, otoriter ve gerici zihniyeti ile Özal ile başlayan piyasacı düzenin AKP eliyle kurumsallaştırıldığı, emperyalizme bağımlılık ilişkileri temelinde bir değişim süreci içerisinden geçiyor.

Kapitalist küreselleşmenin ihtiyaçlarına uygun olarak devlet ve toplum yapısı yeniden düzenlenirken bu alt üst oluş içerisinde, iktidar planında da kıyasıya bir kavga sürüyor. Kapitalizmin eski düzeni ile yeni düzeni arasındaki bu çatışma toplumu da kimi zaman laik-antilaik, kimi zaman da başka biçimlerde süren anlamsız bir kutuplaşmaya sürüklüyor.

Bizlerin mücadelesi ise bu boğucu ikilemin, bu anlamsız kutuplaşmanın aşılabilmesi, bir başka seçeneğin, başka bir Türkiye umudunun ortaya koyulabilmesi mücadelesidir.

68 baharının 40.yılında, dünyada ve ülkemizde gelişen anti-emperyalist ve özgürlükçü dalganın güçlü esintilerini bugünün içerisinde de hissederek geleceğimize sahip çıkma kararlığımızı her adımımızda ortaya koyuyoruz.

Ülkemizin bütün sorunlarını çözme konusunda, emekten ve demokrasiden yana bir irade geliştirmeye, yaşadığımız bu alt üst oluş sürecine emekçilerin haklarından yana müdahale etmeye çalışıyoruz. Kapitalist küreselleşmenin bütün alanlardaki tahribatına karşı, her alanda gelişen karşı çıkışı kendi mücadelemizle birleştirerek, dünyanın her yerindeki emekçiler ve işçilerle, başka bir dünyanın şarkılarını birlikte söylemeye çalışıyoruz.

Bütün izlerin birbirine karıştığı, belirsizleştiği adeta yolların silindiği bir dünyada, direncimizle bir yol arıyoruz, bir yol açıyoruz.

Nerede bir haksızlık olmuşsa biz onun karşısında olduk. ABD emperyalizminin Ortadoğu‘daki saldırılarına karşı, ülkemizde ve bölgede barışı savunduk. Özelleştirmelere karşı çok yönlü ve etkili bir mücadele sürdürerek, AKP iktidarının karşısına dikildik. Çalışma yaşamındaki güvencesizleşmeye, hak gasplarına, eğitimin ve sağlığın paralı hale getirilmesine ve her tür neo-liberal saldırı politikasına karşı sokaklara çıktık. Bu ülke topraklarında herkesin eşit ve özgürce bir arada kardeşçe yaşamasından yana tavır aldık.

Sermayenin ihtiyaçları ve taleplerine uygun olarak, sınırsız sömürme özgürlüğünü tesis etmek ve güvence altına almak için gerçekleştirilen değişim programına karşı, bağımsız, özgür, eşit ve demokratik bir Türkiye istiyoruz.

Bugünkü karanlığa karşı Türkiye‘nin aydınlık gelecek umudu işte içinde olduğumuz, yürüttüğümüz bu mücadelelerde gizlidir. Dün de öyleydi, bugün de öyle, yarın da öyle olacaktır.

Sevgili arkadaşlar,

Dünyada bir ekonomik kriz yaşanıyor. ABD‘de başlayan kriz tüm dünyada farklı biçimlerde etkisini gösterirken, neo-liberalizmin keskin savunucuları, ekonomiye devlet müdahalesi tartışır duruma geldiler. Daha on yıl önce, başka alternatif yok tek yol neo-liberal dönüşüm diyenler, şimdi de yaşanan krizi aşacak bir yol aramaya başladılar. Kapitalizm için krizden çıkışın yolu her zaman emekçileri daha çok baskı altına almak, daha çok sömürmek olmuştur. AKP‘nin son dönemde emekçilere, işçilere yönelik artan baskılarının, çıkarılan yeni saldırı yasaları da dünyada bu krizin yansımalarıdır.

Küreselleşme süreci, bundan 15-20 yıl önce, refahı ve demokrasiyi küreselleştirecek bir değişim rüzgarı olarak sunuluyordu. Ancak görüldü ki, kapitalist küreselleşme ile birlikte küreselleşen, sömürü, yoksulluk ve savaş oldu. Türkiye‘nin yaşadığı sorunlar da, büyük oranda bu süreçten kaynaklanmaktadır. Bu nedenle kimilerinin yaptığı gibi yaşadığımız sorunların küreselleşme ve AB süreci doğrultusunda yaşanan değişimle aşılacağı beklentisi boştur. Sorunlarımızı ancak emperyalist kapitalist sisteme karşı mücadele ederek, düzenle hesaplaşarak çözebiliriz.

Evet, Türkiye kapitalist küreselleşme sürecine eklemlenme doğrultusunda bir değişim süreci yaşıyor. Ekonomiden, siyasete ve gündelik hayata kadar her şey sermayenin yeni düzenine uygun olarak yeniden düzenleniyor. 12 Eylül ve ANAP ile başlayan ve bugüne kesintisiz süren bu değişimin son ve en güçlü aktörü ise AKP‘dir.

AKP, emperyalist odaklardan aldığı güçle, iktidarını kamusal alanda ve gündelik hayat içerisinde giderek güçlendiriyor. Öyle ki, AKP devlet kurumlarında kendine uygun bürokrat ve elit kadroyu yaratmaya çalışırken aynı zamanda Futbol Federasyonu‘ndan, medyaya; Alevi örgütlerinden sendikalara kadar her yere müdahale etmeye çalışıyor.

Demokratikleşme lafızlarının çokça söylenmesine karşın değişimin yönü, tek parti dönemlerini andıran, baskıcı ve otoriter bir iklimdir.

1 Mayıs‘ta herkesin gözü önünde AKP demokrasiye bomba atmıştır. Polis gücüne dayanarak muhalefetin ve hayatın her alanında kurulmaya çalışılan baskı, 1 Mayıs günü İstanbul‘da yaşanan kuşatma, sıkıyönetim ve cunta idarelerinin aratmayacak denli özenle hazırlanmıştır.

Kendine demokrat AKP, konu kendisine karşı söz söylemek isteyen emekçiler, işçiler, gençler olduğunda tereddütsüz şekilde polis copuna, panzere ve gaza başvurmuştur.

Tayyip Erdoğan‘ın, kendisi için çizilen karikatürler için açtığı sayısız dava bile hoşgörünün, tahammülün ve demokratlığın sınırlarını göstermek için yeterlidir.

AKP kendine demokrat olduğu gibi, aynı zamanda yalnızca kendine özgürlük istemektedir. Türban tartışması bunun tipik bir örneği olmuştur. Kadınlar üç çocuk doğurmalı diyen Tayyip Erdoğan; aynı zamanda kadına özgürlük adı altında türbanın üniversitelerde serbestleşmesini savunmuştur. Hatta kimileri özgürlükçü olmanın ölçütü olarak türban serbestliğinden yana olmayı göstermişlerdir.

Gerçek ise türbanın toplumun muhafazakâr bir yaşam biçiminin baskısı altına alınmasının ideolojik simgesi haline gelmesi, özgürlükleri tehdit eden bir unsur olmasıdır.

Toplum bugün cemaat ve tarikat yapıları eliyle gerici düşüncelerin etkisi altına alınmaktadır. 12 Eylül ile başlayan bu gericileşme dalgası AKP iktidarına yaslanarak güç kazanmakta, etkinliğini arttırmaktadır. Bugün özgürlüklerin savunulması demek, gündelik hayatın her alanı kuşatmaya çalışan bu ablukaya karşı mücadele etmek demektir.

AKP iktidarı eliyle kurulmaya çalışılan piyasacı ve cemaatçi bu toplum yapısı, esasında toplumu parçalayarak ortadan kaldırıyor. Piyasanın yok ediciliği ve sömürüsü karşısında insanların çaresizliği ve isyanı cemaatler içerisinde tutularak, piyasa tanrısına itaat örgütleniyor.

AKP eliyle kurulan, zenginin daha zengin olduğu yoksulun daha da yoksullaştığı, üstekine han hamam alttakine din iman düzenidir.

Meclisten son dönemde geçen yasalara baktığımızda bile AKP‘nin kimin iktidarı olduğunu kimin için çalıştığını kolayca görürüz. Genel Sağlık Sigortası yasası ile sağlık ve sosyal güvenlik hakkı ortadan kaldırıldı. Hastaneler satıldı. Peki, bunun sonucunda ne oldu? Acı içinde kıvranan hastalar parası olmadıkları için hastanelere kabul edilmedi.

İşte AKP‘nin reform dediği hatta kimi gazetelerin devrim diye yazdıkları şey buydu!

Bu acımasızlığa, zalimliğe seyirci kalmamız mümkün değildir. Zalimin zulmüne karşı, mazlumun ahının aheste aheste çıkmasını da beklemeyeceğiz. Mazlumun hakkını aramak, yoksulluğa ve açlığa mahkum edilen insanlar için onlarla birlikte bir gelecek istemek bizim insanlık görevimizdir.

O nedenle piyasanın iktidarına karşı direnmek ve isyan etmek insanidir.

Bizler sokaklarda sağlık ve sosyal güvenlik hakkı için, emekçilerle, işçilerle, gençlerle birlikte mücadele ederken aynı zamanda AKP iktidarına karşı gerçek bir muhalefetin nasıl olacağını da göstermiş olduk.

Küresel kapitalizmin ve onun temsilcisi AKP‘nin saldırılarına karşı durabilmek ancak kendi örgütlü özgücümüzü dayanarak, bütün emek ve demokrasi güçlerinin birlikte mücadelesi ile başarılabilecektir.

İçinden geçtiğimiz süreçte en önemli tartışma konularından ve sorunlardan bir tanesi de Kürt sorunudur. Yıllardır kanayan bir yaradır bu sorun ve ülkemizin doğusunda da batısında da büyük acıların yaşanmasına neden olmuştur. Biz artık bu acıların dinmesini istiyoruz. Son dönemde Kürt sorununun geldiği boyutlar yıllardır birarada yaşamış insanları birbirine düşman eder boyutlara ulaşmıştır. Bu ülkemizin geleceği açısından tehlikeli bir gidiştir. Bu gidişata son verilmesi için herkesin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi, sorunun silahlarla, ölümlerle çözülemeyeceğini görmesi gerekmektedir.

Bugün (1 Haziran) ölümlere ve acılara Artık Yeter diyenler İstanbul‘da Kadıköy‘de bir araya gelerek, kardeşçe bir arada yaşama iradesini ortaya koyuyorlar. O iradeye ortaklığımızı biz de buradan beyan ediyoruz.

Evet sevgili arkadaşlar,

Tüm bu hızlı gelişmeler; sıkıntılı, sancılı ve sorunlu bir ülkede yaşıyor olmak, bu ülkede bizim gibi meslek örgütlerine de çok daha fazla görev düşmesine, sorumluluklarının artmasına neden oluyor.

TMMOB, ülkemizdeki mühendisleri, mimarları ve şehir plancılarını temsil etmek, onların hak ve çıkarlarını halkımızın çıkarları temelinde korumak ve geliştirmek, mesleki, sosyal ve kültürel gelişmelerini sağlamak ve mesleki birikimlerini toplum yararına kullanmalarının zeminini yaratmakla yükümlüdür. Bu amaçla, TMMOB meslek alanlarıyla ilgili gelişmelerin ve politikaların sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel boyutlarını derinlemesine kavramak, yorumlamak ve toplumu bilgilendirmek zorundadır. Bu nedenle de TMMOB, bu politikaların toplum yararına düzenlenmesi için öneriler geliştirir, bunların yaşama geçirilmesi için mücadele eder ve bunların gereği olarak en genel anlamda bağımsız ve demokratik bir Türkiye‘nin yaratılması yönündeki çalışmalarını bütünsel bir anlayışla ve etkinleştirerek, bilimin ve tekniğin yol göstericiliğinde sürdürür.

Bizler, TMMOB‘nin 39. Dönem Yönetim Kurulu üyeleri, bu örgütün büyüklüğünü bilerek, bir meslek örgütüne, bir mesleki demokratik kitle örgütüne sıkıntılı, sancılı, sorunlu bir ülkede düşen görevlerin güçlüğünü ve büyüklüğünü bilerek, ama öte yandan bunlara karşı sorumluluklarımızı da bilerek Haziran 2006‘da göreve başladık.

TMMOB Yönetim Kurulu‘nda örgütümüz adına görev yapan bizler, odalarımızın, örgüt birimlerimizin ve üyelerimizin kurulumuza verdikleri büyük destek ve duydukları güvenle; mesleğimizin, üyelerimizin ve ülkemizin karşı karşıya bulunduğu sorunların tespitine, tespit edilen sorunların çözümüne yönelik olarak; üreten, sanayileşen, demokratik, üzerinde insanca ve barış içinde yaşanılan, çetelerin ve kan içicilerin değil, halkın yönettiği bir Türkiye için en iyisini ve en doğrusunu yapmaya çalıştık.

Sıkıntılı, sancılı, sorunlu bir ülkede yaşıyor olmanın getirdiği sorumluluk, örgütsel duruşumuzu geliştirmemizi gerektirdi. Bu duruş elbette TMMOB‘nin 50 yılı aşan deneyimi ve birikiminin ışığında, yetmişlerden beri yarattığı değerler ve mesleki-demokratik kitle örgütü olmanın sorumluluğuyla bağımsız, demokratik, özgür bir Türkiye‘den yana oldu, emekten ve halktan yana oldu.

39. Dönem Birlik Yönetim Kurulumuz, "Birlikte üretme, birlikte karar alma ve birlikte yönetme" anlayışı ile yurtseverlik, emekten ve halktan yana olma, demokratlık temel ilkesi ve demokratik merkeziyetçi çalışma anlayışı doğrultusunda, sadece odalarından ve örgütlü üyelerden aldığı güç ve örgütün kendi iç dinamikleri ile yarattığı yönetmelik, gelenek ve ilkelerine sahip çıkarak, çalışmalarını tamamlıyor.

Herkes her şeyden önce bilmelidir ki; bu dönemki çalışma, TMMOB Yönetim Kurulu ile birlikte TMMOB‘ye bağlı odaların, İKKların ve TMMOB kadrolarının çalışmasıdır.

Biz Yönetim Kurulu Üyeleri, çoğumuz önceden birbirimizi hiç tanımadan Yönetim Kurulunda bir araya geldik. Yönetim Kurulunda karşılıklı tanışma ve birbirini anlama sürecini şüphesiz yaşayacaktık. Sonra arkadaşlıkların tesisini ya da arkadaşlığa adım atmayı ve dönemi bir ekip anlayışı içerisinde karşılıklı sevgi ve saygı ile tamamlamanın gerçekleşmesini sağladık.

Daha etkin, daha demokratik, daha işlevsel bir TMMOB örgütlülüğü için çabalarımızı arttırdık. Dönem sonunda İl/İlçe Koordinasyon Kurullarımızın sayısı 40‘a yükseldi, üye sayımız 300.000‘i aştı. Dönem içerisinde Oda Yönetim Kurulları ile olası sorunları çözme ve örgüt anlayışı içinde iş yapmaya yönelik yüz yüze onlarca görüşme ve toplantı yaptık. Oda Danışma Kurullarında daha etkin, daha işlevsel, daha demokratik bir TMMOB örgütlülüğü için söylenenleri mutlaka değerlendirdik. Oda Başkanları, sekreterleri, saymanları ile örgütün politikalarına dair onlarca toplantı gerçekleştirdik. Çok sayıda ve çok yerde İKK bileşenleri ile birlikte yerel ve genel sorunlar üzerinde görüş alışverişlerinde bulunduk. İKK toplantılarına katıldık. Gittiğimiz her yerde İKK Sekreterlerimiz ve bileşenleri yeterli ve gerekli ilgiyi gösterdiler. Katılımı yüksek toplantılar yaptık. Birlik ve Oda çalışanlarımızın, elimiz, ayağımız, gözümüz, kulağımız olan arkadaşlarımızın dayanışmacı ve özverili çalışmaları, işlerin gerçekleşmesinde çok önemli bir işlevi sahip oldu.

Çalışma döneminde iki yüzün üzerinde gerçekleşen oda etkinliklerinin, açılışlarına, panellerine, oturumlarına katıldık. Açılış konuşmaları, panel konuşmaları için ciddi hazırlık yaptık. Konuşmaların tamamını yazılı metinler üzerinden gerçekleştirmek için önemli bir süre ve çaba harcadık.

Onurlu geçmişimizi yaratan ve bu günümüzü sürdüren herkesle bir arada bulunduk, hep birlikte olabilmenin araçlarını yarattık. Sevgili Başkanımız Teoman Öztürk‘ün her ölüm yıldönümünde yaptığı çağrıya, örgütümüzün koordinatlarını yeniden tanımlama için bu dönemde de iki kere uyduk.

Gerek Genel Kurulumuzun verdiği görevleri gerçekleştirebilme, gerekse gelişen olaylar karşısında görüşlerimizi oluşturabilmek için 28 çalışma grubu oluşturduk. Yüzlerce arkadaşımız odaları adına bu gruplarda yer aldı. Arkadaşlarımızın kişisel birikimlerini örgütümüzün birikimleri ile harmanlayarak, Yönetim Kurulumuzun önünü açıcı çalışmaları yürütmesi, gece yarılarına kadar süren toplantılarla gerçekleşti.

Bu dönemde, 22 TMMOB etkinliği gerçekleştirerek önemli bir işlevi yerine getirdik. Coğrafi Bilgi Sistemleri Kongresi, Jeotermal Kongresi, Sanayi Kongresi, Su Politikaları Kongresi, Jeotermal Enerji ve Aydın‘daki Geleceği Sempozyumu, Çevre Sempozyumu, Mühendislik, İstihdam ve Ücretlendirme Sempozyumu, AB Süreci Karşısında Emek Sempozyumu, Yerel Yönetimlerde Dönüşüm Sempozyumu, Enerji Sempozyumu, Türkiye‘de Özelleştirme Gerçeği Sempozyumu, Denizcilik Sorunları Sempozyumu, Afet Sempozyumu ve İklim Değişimi Sempozyumu ile sanayiden çevreye, özelleştirmeden yerel yönetimlere ülkemizin sorunlarını bilim insanları ve uzmanlarla birlikte masaya yatırdık ve çözüm önerileri getirdik. TMMOB‘nin meslek alanları üzerinden insanımıza dair, ülkemize dair söyleyeceklerine bu çalışma dönemimizde kentlerimizi de kattık ve sırasıyla Bursa, İstanbul, Ankara, Kocaeli, Eskişehir, Bodrum, Denizli ve Adana‘da kent sempozyumları gerçekleştirdik. Etkinliklerimizin tümü kitap haline getirilerek, kamuoyuna ve siyasi karar vericilere iletildi. Etkinliklerimizin sonuç bildirgeleri TMMOB‘nin manifestolarıdır. TMMOB‘nin sözü hep emekten ve halktan yana olarak insana, yaşama ve aydınlık geleceğimize yönelik olacaktır.

Bu dönem TMMOB yayını olarak 16 kitap yayımladık. Antalya Kurşunlu Kum Çakıl Ocağı Raporu ile Sakarya- Hendek- Karatoprak Köyü Taş Ocağı Raporu bunların ikisiydi. Tarihsel değeri ve anlamı olan "Birlik Haberleri"ni iki aylık periyotlarla ve gerçekten TMMOB ortamına yakışan nitelikle çıkardık. Elektronik yayıncılıktan gereğince yararlandık ve web sitemizi bir haber portalı şekline çevirerek örgüt içi haberleşmeyi etkin ve hızlı olarak gerçekleştirdik. "TMMOB‘den Haberler"i her hafta e-posta ile ilgilenenlere ulaştırdık.

39. Dönemde bir ilke imza atarak, internet üzerinden yayın yapan TMMOB Radyo‘yu hizmete soktuk. Odalarımızın seslerini duyurabilmek için TMMOB Radyo‘yu yeni dönemde daha etkin kullanacaklarına inanıyoruz.

İçinde yer aldığımız kuruluş ve platformlarla ilgili olarak da gereğini yaptığımızı düşünüyoruz. Mühendislik Dekanları Konseyi, Mühendislik Değerlendirme Kurulu, Karayolu Trafik Güvenliği Kurulu, Milli Prodüktivite Merkezi, Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komisyonu, Türk Loydu Vakfı, Türk Patent Enstitüsü, Kalite ve Çevre Kurulu, Tüketici Konseyi, Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu, Reklam Kurulu, BOREN, Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş ve İşçi Sağlığı Konseyi, Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu, Internet Kurulu ile farklı düzey ve nitelikte olsa da çalışmalara ve toplantılara katıldık. Bu toplantılarda Yönetim Kurulu üyeleri TMMOB görüşlerini katılımcılarla paylaştı. Kurulduğundan beri olduğu şekli ile Emek Platformu içerisinde yer aldık, her türlü etkinliğinde aktif olarak bulunduk.

Sözcüsü olduğumuz Türkiye Sosyal Forumu‘nun 30 Eylül-1 Ekim 2006 tarihlerinde gerçekleştirilen birincisinde yer aldık, odalarımızın katkılarıyla TMMOB adına 3 seminer ve 2 atölye çalışması gerçekleştirdik. Aynı zamanda, Türkiye Sosyal Forumu‘nun sözcülüğü görevini de başarıyla sürdürdük.

"Kurumsallaşma esas" düşüncesiyle ve meslekler arası tartışmaları en aza indirmek amacıyla yönetmeliklerle ilgili çalışmalarımıza 39. Dönemde de devam ettik. TMMOB Yönetim Kurulu tarafından 1 Haziran 2006 tarihinden bu yana 25 konudaki yönetmelik ve değişiklik karar altına alındı ve Resmi Gazete‘de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Hukuksal alanda; Cargill, Kalkınma Ajansları, jeotermal sahaların kullanım haklarının devredilmesi, İpekyolu Vadisi Serbest Bölgesi kararları, Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanunun Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik‘in bazı maddelerinin iptali, Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği‘nin "sicil durum belgesi istenmesi" başlıklı maddesini değiştiren yönetmeliğin iptali istemiyle açtığımız davalar hep bizim lehimize sonuçlandı. Yanlış gördüğümüz uygulama ve yönetmeliklere yönelik açtığımız davaların çoğunu kazandık. Çıkarılmaya çalışılan tüm yasalara karşı olumlu olumsuz görüşlerimizi kamuoyuna, siyasi karar vericilere ilettik. Meslek alanlarımız ile ilgili çıkan tüm yönetmelikleri izledik. Çok donanımlı bir hukuk birimimiz var artık.

Sevgili arkadaşlar,

Ülkemizin ve dünyanın içinden geçtiği sürece karşı hiç bıkkınlık göstermeden, hiç durmadan, hiç ara vermeden biz kendi bildiğimiz yolda yürüdük. Geçen dönemlerden devraldığımız onurlu yürüyüşü ve dik duruşu bağlı odalarımızın yöneticileri ve örgütlü üyelerimiz ile birlikte sürdürdük.

Katıldığımız, düzenleyicisi ya da çağrıcısı olduğumuz miting ve benzeri alan etkinliklerinde hep "Bağımsız, demokratik ve özgür bir Türkiye" için yükselttik sesimizi. Taksim‘in yeniden 1 Mayıs alanı olması; 3 Kasım‘da gerçekleştirdiğimiz "Özgür, Demokratik ve Eşitlikçi bir Türkiye" mitingi; SSGSS yasa tasarısına karşı 14 Mart Çalışmama Hakkını kullanma ve 1 Nisan eylemlilikleri, ABD, Dünya Bankası, IMF politikaları ve Irak‘ın işgaline karşı yaptığımız kitlesel basın açıklamaları bunlardan yalnızca bazıları. İlkeli işbirliklerle oluşturduğumuz ve emekten ve halktan yana çaba gösteren tüm örgütlerle omuz omuza ve ama asla birbirimize omuz atmadan yan yana durarak Türkiye demokrasi mücadelesinin içinde yer aldık. Tamamında TMMOB‘nin kırmızı üzerine sarı yazılı pankartını TMMOB kadroları onurla taşıdı.

Ankara‘da 14 Ekim 2006‘da gerçekleştirdiğimiz TMMOB mitingi, 15 bin kişilik katılımla örgütümüzün gücünü bir kez daha gösterdi bizlere. TMMOB üyesi mühendis, mimar ve şehir plancılarının, "emeğe, insanımıza, üyemize, yaşama, mesleğimize ve ülkemize sahip çıkıyoruz" çağrısıyla buluştuğu miting, TMMOB tarihinin en yüksek katılımlı mitingi oldu.

Toplumsal muhalefetin içinde yer alan TMMOB, dünyada ve ülkemizde yaşananlara seyirci kalmayarak, karanlığa karşı aydınlığı, savaşa karşı barışı, eşitsizliğe karşı adaleti, şiddete karşı kardeşliği, sömürüye karşı emeği savunmaya, başka bir Türkiye ve başka bir dünya mücadelesinde onurlu ve dik yürüyüşünü sürdürmeye devam etti.

Sevgili arkadaşlar,

Biz, TMMOB 39. Dönem Yönetim Kurulu üyeleri, TMMOB‘nin onurlu yürüyüşünde ve dik duruşunda bu dönem üzerimize düşen her türlü görevi yapmanın gayreti içerisinde olduk. Yönetim Kurulumuz, bu zor ama onurlu görevi yerine getirmiş olmanın keyfi içerisindedir. Bizler yaşamımızın sonuna dek böylesi önemli bir görevde bulunmuş olmanın onurunu yaşacağız.

Görev süremiz içerisinde bu onurlu yürüyüşte her zaman bizimle birlikte olan TMMOB ve Oda çalışanı arkadaşlarımıza, TMMOB Yüksek Onur ve Denetleme Kurulu üyelerine, Oda Yönetim Kurulu Üyelerine, Danışma Kurulu Üyelerimize, İKK Sekreterlerimize, çalışma gruplarında ve komisyonlarda yer alan arkadaşlarımıza, etkinliklerimizde yanımızda bulunan bilim insanlarına, uzmanlara, çalışmalarımızda birlikte olan emek ve meslek örgütlerinin değerli yöneticilerine üyelerine, demokrasi hak ve özgürlükler mücadelesinde omuz omuza yürüdüğümüz yiğit insanlara ve TMMOB dostlarına teşekkür ediyoruz.

TMMOB bu ülkenin bir nefes alma-verme alanıdır. Bu ülkenin halkının, bizim, hepimizin önemli bir mevzisidir. Bu ülkenin ve bu ülke halkının TMMOB‘ye ihtiyacı vardır. Genel Kurul delegelerimizce de ifade edildiği üzere bu ihtiyaç devam etmektedir. Bu ihtiyacın gereklerinin yerine getirilebilmesi için de, TMMOB‘nin Odalarına, Odaların Şubelerine, Şubelerin örgütlü Üyeye ihtiyacı vardır. Bu hepimiz tarafından bilinmelidir.

Sevgili arkadaşlar,

Bu Genel Kurulumuz aracılığı ile buradan herkese ve her yere duyuruyorum:

TMMOB şimdi tam da neo liberalizme, gericiliğe ve darbe özlemcilerine karşı mücadele etme zamanıdır demektedir.
TMMOB şimdi tamda insana, yaşama ve geleceğimize sahip çıkma zamanıdır demektedir.

TMMOB, bağlı odaları, odalarımızın şubeleri ve örgütlü üyeleri ile birlikte, önümüzdeki dönemde de meslek ve meslektaş sorunlarının halkın sorunlarından ayrı tutulmayacağını bilerek çalışmalarını yürütecektir.
TMMOB, önümüzdeki dönemde de özgür ve demokratik bir Türkiye özlemiyle emekten ve halktan yana mücadelesini sürdürecektir.
TMMOB, önümüzdeki dönemde de barıştan, dostluktan, dayanışmadan ve bir arada yaşamadan yana etkinliklerin içerisinde aktif olarak yer alacaktır.
TMMOB, önümüzdeki dönemde de toplumsal muhalefetin odağında yer alarak onurlu yürüyüşüne ve dik duruşuna devam edecektir.

Herkes bilsin:

TMMOB ve bağlı odalarının tüm yöneticileri ve örgütlü üyeleri bu kararlılık içerisindedir.

Son sözümüz de şöyle olsun sevgili arkadaşlar:

Selam olsun ülkemizin ve dünyanın aydınlık geleceğine sahip çıkanlara!
Selam olsun TMMOB‘nin onurlu yürüyüşünü ve dik duruşunu sürdürenlere ve sürdüreceklere!

Yaşasın TMMOB.
Yaşasın TMMOB Örgütlülüğü.

TMMOB 40. DÖNEM YÖNETİM KURULU
Ethem Torunoğlu - Çevre Mühendisleri Odası
Emir Birgün -Elektrik Mühendisleri Odası
Ekrem Poyraz -Fizik Mühendisleri Odası
Tuncay Şenyurt -Gemi Mühendisleri Odası
Muammer Yağız -Gemi Makina İşletme Mühendisleri Odası
Kadir Dağhan -Gıda Mühendisleri Odası
Nail Güler -Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası
Feyyaz Ataç -İç Mimarlar Odası
Selçuk Uluata -İnşaat Mühendisleri Odası
Oğuz Gündoğdu -Jeofizik Mühendisleri Odası
Ö. Ersin Gırbalar -Jeoloji Mühendisleri Odası
Alaeddin Aras -Kimya Mühendisleri Odası
İlker Ertem -Maden Mühendisleri Odası
Mehmet Soğancı -Makina Mühendisleri Odası
Cemalettin Küçük -Metalurji Mühendisleri Odası
A. Deniz Özdemir -Meteoroloji Mühendisleri Odası
M. Sabri Orcan -Mimarlar Odası
Mehmet Çelik -Petrol Mühendisleri Odası
Gülay Odabaş -Peyzaj Mimarları Odası
Yaser Gündüz -Şehir Plancıları Odası
Güngör Durur -Tekstil Mühendisleri Odası
Ergin Özügür -Ziraat Mühendisleri Odası

TMMOB YÜKSEK ONUR KURULU
Sırdaş Karaboğa -Elektrik Mühendisleri Odası
Taner Yüzgeç -İnşaat Mühendisleri Odası
Ertuğrul Işık -Maden Mühendisleri Odası
Tevfik Peker -Makina Mühendisleri Odası
Aytimur Güpgüpoğlu -Mimarlar Odası

TMMOB DENETLEME KURULU
M. Macit Mutaf -Elektrik Mühendisleri Odası
Yusuf Ziya Demir -Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası
Köksal Şahin -İnşaat Mühendisleri Odası
Nadir Avşaroğlu -Maden Mühendisleri Odası
A. Kirami Kılınç -Makina Mühendisleri Odası