TÜRKİYE'NİN DOĞALGAZ TEMİN VE TÜKETİM POLİTİKALARININ DEĞERLENDİRİLMESİ RAPORU AÇIKLANDI

×

Hata mesajı

  • Notice: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 771 satırı) içinde Undefined index: 3.0.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 777 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 781 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 841 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.

Odamız tarafından hazırlanan, "Türkiye‘nin Doğalgaz Temin ve Tüketim Politikalarının Değerlendirilmesi Raporu", bugün Odamız Yönetim Kurulu Başkanı Emin KORAMAZ ve Yönetim Kurulu Üyelerimizin katıldığı basın toplantısı ile kamuoyuna açıklandı. Basın açıklaması metni yazının devamındadır.

Türkiye‘nin Doğalgaz Temin ve Tüketim Politikalarının Değerlendirilmesi Raporu için tıklayınız

Basına ve Kamuoyuna

Doğalgaz Fiyat Artışları Devam Edecektir.
İthal Doğalgaz Ağırlıklı Dışa Bağımlı Enerji Politikaları 
Terk Edilmelidir.
Yerli, Yeni ve Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Kullanımına Ağırlık Verilmelidir.

 

Değerli Basın Mensupları,

Hepiniz hoş geldiniz. Hafta içi gündeminin hızlı akışının dışında ama bir Pazar sabahı bizlerlesiniz; ilginize içtenlikle teşekkür ederek sözlerime başlamak istiyorum.

Sevgili Basın Mensupları,

Odamız uzunca bir süredir, Türkiye'nin doğalgaz temin ve tüketim politikalarının taşıdığı önemden hareketle, bu ve bağlantılı konularda Oda Görüşü oluşturmayı ve kamuoyuna açıklamayı gelenekselleştirmiş bulunmaktadır.

Bu basın toplantısında, Enerji Çalışma Grubumuzun detaylı olarak hazırladığı "Türkiye'de Doğal Gaz Temin ve Tüketim Politikalarının Değerlendirilmesi Raporu"nun kısa bir sunuşunu yapacağım. Rapordaki veri zenginliğini kısa süreli bir basın toplantısı ile yansıtmanın güçlüklerinden ötürü, yapacağım açıklamalar yanı sıra yayınlarınızda değerlendirilmek üzere raporun kendisini de sizlere sunuyoruz

Bugün burada Oda Başkanı olarak benim yanı sıra, Oda Yönetim Kurulu Sekreteri ve YK üyeleri ile Odamız Enerji Çalışma Grubundan arkadaşlar ve Başkanı Oğuz TÜRKYILMAZ'ın da burada bulunduğunu belirtmek istiyorum. Yapacağım açıklamaların ardından sorularınızı birlikte yanıtlayacağız.

Enerji Jeopolitiği ve Uluslararası Paylaşım

Değerli Basın Mensupları,

Bildiğiniz gibi doğalgaz, yaşanan son doğalgaz krizi de içinde olmak üzere, gerek uluslararası düzeyde gerekse ülkemizde, enerji sorunu, diğer bir deyişle enerji jeopolitiği içinde önemli bir yer tutmaktadır.

Enerji kaynaklarının kullanımı ve bu alandaki gelişmeler 19 ve 20. yüzyıllarda boyutlanmış, bu kaynaklar üzerindeki hakimiyet kavgası ise 21. yüzyılda doruk noktaya ulaşmıştır. Öyle ki, önümüzdeki on yılların uluslararası gerilimleri, enerji ekonomi politiğini içeren bir enerji jeopolitiği içinde tanımlanacak hale gelmiştir. Doğalgaz, su, petrol gibi enerji kaynakları, başlı başına birer ekonomi politik ve ülkelerin egemenliği, bağımsızlığı konusuna dönüşmüştür.

Dünyada tüketilen birincil enerjinin büyük çoğunluğu petrol (% 37), doğalgaz (% 24) ve kömürden (% 27) oluşmaktadır. Bilindiği gibi dünyadaki fosil enerji kaynakları sınırlıdır ve bu nedenle uluslararası güçler nezdinde bir paylaşım alanı haline gelmiştir.

Emperyalist güçler dün olduğu gibi bugün de teknoloji, enerji, su ve petrol kaynaklarının paylaşım ve denetimi için birbirleriyle kıyasıya mücadele etmektedir. Enerji kaynaklarını ellerinde tutmak isteyen başta ABD olmak üzere emperyalist ülkeler, enerji ve doğal kaynakları kontrol edebilmek için az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere ekonomik, siyasi ve askeri alanda müdahale etmekte, işgal politikalarına başvurmakta, dünyanın yeniden paylaşımını düzenlemektedirler.

Fosil Enerji Rezervlerinin Sınırlılığı; Doğalgaza Yönelim ve Talep Artışları

Dünyanın değişik bölgelerinde çıkarılan petrolün rezerv olarak ağırlıklı bir kısmı ülkemizin komşu olduğu bölgelerde bulunmaktadır. Ayrıntıları Raporumuzda bulunmaktadır, komşularımız, dünyadaki mevcut bilinen rezervin yaklaşık % 75'ine sahiptir. Dünyada bilinen toplam petrol rezervi 1.188,6 milyar varildir ve bu rezervin yaklaşık 45 yıl sonra tükeneceği tahmin edilmektedir.

Rezerv/Üretim bazındaki dünya doğalgaz rezervleri için öngörülen ömür ise yaklaşık 67 yıldır.

20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren, özellikle sanayileşmiş ülkelerde enerji üretimi-dönüşümü ve tüketimi kaynaklı çevre kirliliği (başta fosil yakıtların yanması sonucu oluşan kirletici gazlar uçucu kül emisyonu) etkisini göstermiş, böylece çevreyi daha az kirleten enerji kaynaklarına yönelim gerçekleşmiş ve fosil bir enerji kaynağı olan doğalgaza talepte hızlı bir artış yaşanmıştır.

Uluslararası Enerji Ajansı'nın yaptığı çalışmalara göre önümüzdeki yıllarda dünyadaki doğalgaz tüketimi her yıl ortalama % 1,6 oranında artış gerçekleşecektir.

Türkiye'de Doğalgaz Talep Artışı ve Kullanımındaki Yanlışlıklar

Değerli Basın Mensupları,

Burada saptanması gereken ilk husus; talep artışının gelişmiş ülkelere göre ülkemizde daha yoğun ve dışa daha çok bağımlı bir biçimde yaşanmış olmasıdır. Hızla artan talebin en büyük bileşenini ise, elektrik enerjisi üretimi için doğalgaz tüketimi oluşturmaktadır.

Dünyada doğalgaz tüketimi her yıl ortalama % 1,6 oranında artacak iken ülkemizin doğalgaz tüketim artışı, dünya ortalamasının çok üzerindedir.

Yapılan çalışma ve öngörülere göre Türkiye'de;

2004 yılında 22.108 milyon m³ olan doğalgaz tüketimi,

2005 yılında % 21,5 artışla 26.865 milyon m3'e ulaşmıştır.

Tüketim tahminlerinde ise,

2006 yılında % 36,2 artışla 30.100 milyon m³'e,

2010 yılında % 90,3 artışla 42.076 milyon m3'e,

2020 yılında ise % 176,4 artışla 61.042 milyon m3'e ulaşması öngörülmektedir.

Diğer yandan Türkiye'de 2005 yılında tüketilen doğalgazın % 57,4'ü elektrik üretimine ayrılmış ve elektriğin % 45'lik bölümü doğalgazla çalışan santrallerde üretilmiştir.

Elektrik enerjisi içinde doğalgazın payının % 45 olması gaz ve enerji sektöründeki çarpık politikaları ortaya koymaktadır. Oysa dünyada doğalgaz kullanımı içinde elektrik enerjisi üretimi, doğalgaz üreten ülkeler de dahil olmak üzere hiçbir ülkede bu denli yüksek bir öncelik almamaktadır. İthal bir enerji kaynağı olan doğalgazın elektrik enerjisi üretimi içindeki payının bu denli yüksek olmasının ekonomik ve politik bağlamlarıyla rasyonel olmadığını bir kez daha belirtmek istiyoruz.

Sayın Başbakan ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı'nın basına yansıyan bazı açıklamalarında, yıllardır dile getirdiğimiz, elektrik enerjisi üretiminin doğalgaza dayandırılmasından, ağır şartlar içeren doğalgaz ithalat anlaşmalarından, alım garantisi verilen doğalgaz yakıtlı santrallerin olumsuz yüklerinden söz edilmektedir. Oysa siyaset yakınmak için değil çözüm üretmek için yapılır. Bu noktada bilinmesini istiyoruz, İdari Yargı, alım garantisi verilen doğalgaz yakıtlı santrallerle yapılan sözleşmeleri iptal etmiştir. Dolayısıyla, siyasi iktidar eğer belirtilen konularda samimiyse uygulanması yasal bir zorunluluk olan yargı kararını uygular ve bu sözleşmeleri yeniden düzenler. Bunun yapılmaması, yargı kararının uygulanmaması ve buna rağmen durumdan şikayet edilmesi halinde ise, dökülen yalnızca timsah gözyaşları olur.

Elektrik Üretiminde Ulusal, Yerli ve Yenilenebilir Enerji Kaynakları Değerlendirilmemektedir

Ağır tahkim şartlarıyla düzenlenmiş, doğalgaz temin ve ürettiği elektriği alım garantisi verilen doğalgaz yakıtlı santraller nedeniyle ithal doğalgazın % 60'lara varan kısmı elektrik enerjisi üretiminde kullanılmaktadır. Buna karşın, ulusal bir kaynak olan kömür üretimi, kömürle elektrik üreten santrallerde üretimin azalmaya zorlanması ve bu nedenle kömür alımlarının kısılmasından dolayı düşmektedir.

Yine elektrik üretiminde kullanılabilecek olan yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarımız da esasen atıl durumda tutulmakta ve yeterince değerlendirilmemektedir. Bugün elektrik üretimi amacıyla ülkemizdeki mevcut ekonomik HİDROLİK kaynaklı 127,6 Milyar kWh/yıl enerji potansiyelinin % 65'i kullanılmamakta; RÜZGARDA 10 bin MW ekonomik potansiyel ile 500 MW JEOTERMAL kaynak potansiyelin neredeyse tamamı kullanılmamaktadır.

Sorunların Temel Nedenleri

Değerli Basın Mensupları,

Elektrik enerjisi üretiminin büyük ölçüde doğalgaza dayandırılmasına yönelik politikalara karşı, gaz talep tahminlerinin abartıldığı, doğalgaza dayalı yeni enerji santrallerine ihtiyaç olmadığı; elektrik enerjisi üretiminde doğalgazın aşırı ve yanlış kullanımının ekonomik ve politik bağlamlarıyla rasyonel olmaması; çarpık ve abartılmış talep tahminleri esas alınarak Türkiye'nin, ihtiyaç ve tüketebileceğinin çok üzerinde doğalgaz ithalatını öngören sözleşmelerin imzalanmış olması, "Yap-İşlet" politikasının usulsüzlüklere davetiye çıkarması, enerji planlaması ve kamu yatırımlarının yapılmaması vb. uyarılarımızın dikkate alınmamasının sonuçları bugün tek tek ortaya çıkmaktadır.

Bilindiği gibi Rusya ve İran'ın ülkemize sattığı doğalgazı azaltması nedeniyle bir çok sanayi kuruluşunun gazı kesilmiş, kentlerde doğalgazla ısınan milyonlarca konut soğuk tehdidiyle karşı karşıya kalmıştır. Sorun, yoğun kış şartları nedeniyle Rusya ve İran'ın Türkiye'ye sattığı gazı azaltmasıyla açıklanamayacak kadar ciddi boyutlar içermektedir.

Bu ay başında yapılan % 5'lik zam ile doğalgaz fiyatlarında son 1 yıldaki artış % 31'e ulaşmıştır. Köklü önlemler alınmaması durumunda bu artışlar sürecektir. Enflasyonun düşürüldüğü iddialarının siyasi iktidarca dile getirildiği bir ortamda, milyonlarca konutta ve binlerce sanayi kuruluşunda kullanılan doğalgazın fiyat artışının bir yıl içinde % 31'e varması bile tek başına konunun ciddiyetini ortaya koymaktadır.

Bu noktada, gaz temin programlarının teknik ögeler yanı sıra bir dizi politik parametre içerdiğini belirtmek istiyoruz. Bu kapsamda gaz temin anlaşma ve programlarının çok ciddi bir stratejik çalışma olarak ele alınması gerekmektedir. Zira ülkemiz uluslararası arenada enerji kozunu elinden çıkarmakta, vanaları başkalarınca açılıp kapanan bir küresel enerji savaşında "enerji koridoru" olma konumuyla avunmaktadır.

Oysa sorunun temelinde:

• Kamusal bir hizmet olan enerji üretiminin basit bir piyasa faaliyeti olarak görülmesi, stratejik bir planlama anlayışının olmaması,

• Enerji alanındaki kamu kuruluşlarının küçültülmesi, işlevsizleştirilmesi, özelleştirilmesi,

• Zengin linyit ve taş kömürü kaynaklarımızın yeterli bir şekilde kullanılmaması,

• Özelleştirileceği gerekçesiyle mevcut linyit yakıtlı santrallerde gerekli iyileştirme, kapasite artırımı, bakım ve onarım çalışmalarının yapılmamış olması,

• Zengin hidrolik kaynaklarımızın yalnızca 1/3'nin değerlendirilmesi ve yapımı süren santrallerin süresi içinde bitirilmesi için DSİ'ye yeterli kaynak aktarılmaması,

• Rüzgar ve jeotermal kaynaklarımızın yeterince değerlendirilmemesi,

• Toplam enerji üretiminin önemli bir bölümünün, elektrik enerjisi üretiminin % 40'ları aşan bölümünün doğalgaza dayandırılması ve % 20.6'sının "doğalgaz temin ve ürettiği elektriği alım" garantisi verilen 4 adet özel sektör santralinden alınması,

• Doğalgaz temininde tek bir kaynağa Rusya'ya (% 65 oranında) bağımlı kılınması, doğalgaz temin anlaşmalarının Türkiye aleyhine hükümlerle dolu olması,

• Yeterli kapasitede doğalgaz depolama tesislerinin zamanında inşa edilmemiş olması bulunmaktadır.

Değerli Basın Mensupları,

Sorunların çözümü günü birlik politikalarla mümkün değildir. Bu nedenle Odamız köklü ve kapsamlı çözüm önerilerini geliştirerek kamuoyunun dikkatine sunmaktadır. Bu bağlamda, şimdi enerji ve doğalgaz politikalarına ilişkin Odamızın bütünlüklü önermelerini tek tek sıralayarak sözlerimi bitireceğim.

SONUÇ VE ÖNERİLER

1. Doğalgazla ilgili kurumlar çalışmalarında şeffaflaşmalı, bilgilerin yaygınlaşması, herkesçe erişilebilir ve kullanılabilir olması sağlanmalıdır. Doğalgaz temin politikalarının belirlenmesinde kapalı kapılar ardındaki gizli diplomasi yerine, ilgili tüm kesimlerin katılacağı ulusal strateji belirlenmesi çabalarına ağırlık verilmelidir.

2. İthal edilen ve dışa bağımlı bir enerji kaynağı olan doğalgazın sektörel kullanım öncelikleri tartışmaya açılmalıdır. Bu anlamda, ulusal düzeyde tartışmalar yapacak, stratejiyi belirleyecek yetkili kuruluş olarak, oluşum, yönetim ve denetiminde doğalgazla ilgili tüm kesimlerin temsil edildiği Doğalgaz Enstitüsü'nün oluşturulması ve bu Enstitünün alt kollarının bir an önce çalışmaya başlaması zorunludur.

3. Mevcut doğalgaz alım sözleşmeleri "takrir-i müzakere" konusu yapılmalı, anlaşmalarda fiyat, alınmayan gazın bedelinin ödenmesi, ödemelerin nakit olarak yapılması, gazın üçüncü ülkelere satılmasının önlenmesi vb. Türkiye aleyhine şartlar iptal edilmelidir.

4. Satın alınan gaz bedellerinin mal ve hizmet ihracı yoluyla ödenmesi sağlanmalıdır.

5. Gaz teslimatlarında ihracatçı ülkelerden kaynaklanan eksiklikler ve aksamalar tazminat konusu olmalıdır. İhracatçı ülkelerin günlük, aylık, yıllık satış miktarlarını taahhüt etmeleri sağlanmalıdır.

6. BOTAŞ'ın yürüttüğü fazla gaz arzını Yunanistan üzerinden İtalya'ya, Bulgaristan, Romanya Macaristan, Avusturya üzerinden Orta Avrupa'ya ulaştırmayı öngören projeler desteklenmelidir.

7. Doğalgazda Rusya'ya bağımlılığın azaltılmasına yönelik çalışmalar yürütülmeli, arz kaynaklarının çeşitlendirilmesi sağlanmalıdır. Doğalgaz temininde Rusya'ya olan bağımlılık mutlaka azaltılmalıdır.

8. Azerbeycan'dan yapılacak gaz ithalatının artırılma imkanları araştırılmalıdır. Türkmenistan'dan ve Mısır'dan ülkemize doğru boru hattı tesisi çalışmalarına ağırlık verilmelidir. Doğalgaz ithal edilecek ülkelere Irak'ın eklenmesine çalışılmalıdır.

9. Kısa vadede Rusya ve İran'dan kaynaklanabilecek herhangi bir gaz kısıntısına karşı Cezayir ve Nijerya'dan LNG ithalatında artış imkanları araştırılmalı, uluslararası spot piyasadan LNG alımı programlanmalıdır.

10. Yerli doğalgaz üretiminin artırılmasına çalışılmalıdır. Zonguldak taşkömürü sahalarındaki metanın ticari olarak kullanım imkanları sağlanmalıdır. TPAO'nun Karadeniz'deki ve ülkenin bütünündeki doğalgaz ve petrol arama çalışmaları desteklenmelidir. TPAO'nun ürettiği petrol ve doğalgazdan elde ettiği gelirleri, yeni arama çalışmalarına harcamasına imkan veren yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Zonguldak taş kömürü sahalarında olduğu bildirilen kaynakların araştırılması sonuçlandırılmalı ve bir an önce üretime geçilmelidir.

11. BOTAŞ'ın mevcut doğalgaz sözleşmelerinin özel kuruluşlara devrine son verilmelidir.

12. Doğalgaz ithalatı ile ülke ihtiyaçları arasında bir açık söz konusu olduğunda, kentlerin ve sanayinin gazı kesilmemeli, doğalgaz yakıtlı elektrik üretim santrallerine verilen gazda kesinti yapılmalıdır.

13. Silivri Yeraltı Doğalgaz Depolama Tesisi yatırımı bir an önce işletmeye alınmalı; 2000 yılından beri sürüncemede kalan Tuz Gölü Depolama Tesisleri projesi tamamlanarak yatırımına ivedilikle başlanmalı, yeni doğalgaz depolama alanları araştırılmalıdır.

14. Alım garantisi verilen doğalgaz yakıtlı Yap-İşlet santrallerine verilen gaz temin ve elektrik alım garantilerini iptal eden Danıştay kararı ivedilikle uygulanmalıdır.

15. Doğalgazla ilgili politika ve önceliklerin belirlenmesinde etkin konumda olacak Enerji Piyasası Kurumu'nun çalışmalarına Meslek Odalarının düzenli katkısı sağlanmalıdır.

16. Kentsel dağıtım şebekelerinde, bina servis bağlantılarında, bina iç tesisatlarında, gazın yıllardır kullanıldığı kentlerdeki uygulama ve deneyimler ışığında, bütün ülke çapında geçerli ve zorunlu olacak:

- Ulusal kentsel gaz dağıtım şebekesi tasarım ve yapım standartları ve şartnameleri,

- Ulusal bina servis bağlantı standartları ve şartnameleri,

- Ulusal bina iç tesisat standartları ve şartnameleri,

- Ulusal endüstriyel tesis doğalgaz dönüşüm standartları ve şartnameleri,

EPDK koordinasyonunda gaz şirketleri, Meslek Odaları ve uzmanlık örgütlerinin katılımıyla hazırlanmalı ve bir an önce uygulamaya konulmalıdır.

17. Genel olarak enerji planlaması, özel olarak elektrik enerjisi ve doğalgaz üretimi ve tüketimi planlamasında, politika ve önceliklerin tartışılıp, yeniden belirleneceği geniş katılımlı bir platform oluşturulmalıdır. Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi'nde ilgili tüm taraflar temsil edilmeli ve bu kuruluşa Ulusal Enerji Enstitüsü kimliği verilmelidir.

18. Elektrik enerjisi üretiminde ülke ölçeğinde geçerli olacak bir Master Plan uygulanmalıdır.

19. Elektrik enerjisi üretiminde yerli, yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarına ağırlık verilmelidir. Elektrik üretimi içinde doğalgazın payı mutlaka düşürülmelidir.

20. Doğalgaza bağımlı enerji politikalarından bir an önce vazgeçilerek yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarımıza yatırımlar yapılmalıdır. Yerli ve yenilenebilir enerji kaynakları ülke ihtiyacının büyük bir bölümünü karşılayacak potansiyeldedir. Yerli, yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarımızın kullanımının özendirilmesi, yaygınlaştırılması ve bu kaynakların kullanımı ile elektrik enerjisi üretim sistemlerini oluşturan malzeme, cihaz ve ekipmanların yerli üretim koşullarının oluşturulması ve bu alanda teknoloji üretebilir bir seviyeye ulaşmamız sağlanmalıdır. Yenilenebilir Enerji Yasası uyarınca gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.

21. Termik santrallerimizde gerekli bakım, onarım, iyileştirme, kapasite artırım çalışmaları hızla sonuçlandırılmalı çevre kirliliğini önleyecek önlemler alınmalı, bu santraller tam kapasitede çalıştırılmalıdır. 2006 Ocak ayı itibarıyla EÜAŞ'a bağlı toplam 6.081 MW kapasiteli kömür yakıtlı termik santralin yalnızca 3.236 MW'lık bölümü kullanılabilir durumdadır. 150 MW'lık güç revizyonda, 1.665 MW güç arızada, 160 MW güç bakımdadır. 870 MW güç ise soğuk yedek olarak atıl durumdadır. Bu santrallerin revizyon, bakım ve onarım çalışmaları hızla sonuçlandırılmalı, atıl durumdaki kapasiteler devreye alınmalı, kömüre dayalı termik santrallerin emre amadeliği yükseltilmelidir. Öte yandan kamu kaynakları kullanılarak rehabilite edilen santrallerin özelleştirilmesi uygulamasına son verilmelidir.

22. Mevcut hidrolik santraller, tam kapasitede çalıştırılmalı, yapım sürecinde gerekli kaynaklar aktarılarak hızla sonuçlandırılması sağlanmalıdır. EPDK lisans verdiği santrallerin yapım çalışmalarının öngörülen süre içinde sonuçlanıp sonuçlanmadığını denetlemelidir. Hali hazırdaki hidrolik potansiyelin 2004 Türkiye üretiminin yarısına denk düşen kullanılmayan kapasitesi devreye alınmalıdır. EİEİ'nin küçük suları da dikkate alan ve hidrolik potansiyelin 190 milyar Kwh'e ulaştığını belirleyen çalışmaları göz önüne alınmalıdır.

23. Kurulu gücümüzdeki atıl potansiyelin puant saatlerde değerlendirilmesi ve rüzgar/güneş gibi değişken kaynaklardan daha çok yararlanılması amacıyla pompajlı hidro elektrik santral uygulamaları başlatılmalıdır. Böylece, farklı yüksekliklerdeki rezervuarlar arasında suyu taşıyarak pik saatlerdeki talebi karşılamak için elektrik depolamaya imkan veren bir üretim uygulaması mümkün olabilecektir.

24. Rüzgar enerjisi potansiyelinin tamamından yararlanılması amacıyla teknik ve ekonomik sorunları, çözümleri ve yol haritalarını ortaya koyan bir Rüzgar Enerjisi Stratejisi Planı hazırlanmalıdır. 10.000 MW kapasitenin devreye girmesine çalışılmalıdır.

25. Jeotermal kaynakların daha fazla değerlendirilmesine yönelik olarak, Jeotermal Yasa Tasarısı, TMMOB'nin görüşleri doğrultusundaki değişiklikleri içerecek şekilde yasalaşmalıdır. Jeotermal kaynaklı elektrik üretimi için mevcut 500 MW kapasite değerlendirilmelidir. Jeotermal su kaynakları değerlendirilerek on binlerce evin jeotermal sıcak su ile ısıtılması sağlanmalıdır.

26. Petrol ithalatını azaltacak, yerli yağlı tohum tarımını geliştirecek, kırsal kesimin sosyo ekonomik yapısını ve yerel sanayii olumlu yönde geliştirecek yerli biyo yakıt üretimi ve kullanımı desteklenmelidir.

27. Bol güneş alan ülkemizde güneş kollektörlerinin tüm binalarda kullanımının zorunlu hale getirilmesi ve desteklenmesi ile binaların sıcak su ihtiyacının önemli bir bölümü güneş enerjisi ile karşılanmalıdır.

28. Enerjinin etkin kullanılması, verimliliğinin artırılması, maliyetlerin düşürülmesi ve tasarrufun sağlanması için Enerji Verimliliği Yasası bir an önce çıkarılmalıdır.

29. Binalarda mimari tasarım, ısıtma/soğutma ihtiyaçları ve ekipmanları, yalıtım ihtiyaçları ve malzemeleri, elektrik tesisatı ve aydınlatma konularında normları, standartları, asgari performans kriterlerini ve prosedürleri kapsayan Enerji Verimliliği Yapı Kodu Yönetmeliği; EİEİ, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı ve Meslek Odalarının katılımıyla hazırlanarak yürürlüğe koyulmalıdır.

30. Kojenerasyon uygulamalarıyla ilgili ülke düzeyinde geçerli olacak uygulama kodları ve standartları bir an önce yürürlüğe koyulmalıdır.

31. Elektrik iletim ve dağıtım hatlarında iletim kayıplarını azaltacak yatırımlar hızla yapılmalıdır. Genel olarak enerji tasarrufunu sağlayıcı politika ve zorunlu uygulamalar yürürlüğe konulmalıdır.

32. Kamusal planlama, kamusal üretim ve yerli kaynak kullanımını reddeden, bu alandaki yatırımların aksama, gerileme ve gecikmesinin temel nedenini oluşturan özelleştirme uygulamalarından vazgeçilmelidir.

Emin KORAMAZ

TMMOB MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI

Yönetim Kurulu Başkanı