Sanayinin Sorunları Bülteni: AĞUSTOS 2021 EKİ - SAYI:278-1 SANAYİNİN SORUNLARI BÜLTENİ-72
Sunuş
Enflasyona rağmen, hormonlu büyüme büyük macera
TMMOB Makina Mühendisleri Odası, her ay iktisatçı-yazar Mustafa Sönmez’in katkısıyla hazırladığı sanayinin sorunları bülteninin 72’ncisini yükselen enflasyon ve hormonlu büyümenin risklerine ayırdı.
Merkez Bankası, Hazine ve Maliye Bakanlığı, TÜİK verileri kullanılarak yapılan analizde, enflasyonda tırmanışın nedenleri ve geleceği analiz edildi. Ayrıca, enflasyon içinde hızlandırılan, faiz indirimi ile vitesi artırılacak büyümenin de yaratabileceği yol kazalarına işaret edilerek ekonomi aktörlerine uyarı yapıldı.
Analizde ortaya çıkan başlıklar özetle şöyle;
- Yüzde 19’a dayanan enflasyonun artık düşüşe geçeceğini iddia eden ve faiz indirimlerine gidileceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, piyasaları dalgalandırırken, tırmanan enflasyona aldırmadan hormonlu bir büyüme sevdasında ısrarlı ve siyasi gözlemcilere göre, buradan yakalayacağı rüzgar ile erken seçime gitme planı peşinde. Ne var ki, Türkiye’yi yeni bir riskli sürece doğru da sürükleyen bu senaryo, dövizde yukarı yönlü harekete neden olabilir ve yeni bir dolarlaşma sürecine, yeni kırılmalara yol açabilir.
- İktidara geldiği 2002 Kasım ayından 2013’e kadar, iç ve dış rüzgarlar ile yelkenini şişiren AKP rejimi, düşük enflasyon-yüksek büyüme ikilisinin seçmende yarattığı memnuniyetin de etkisiyle, iktidarını sürdürebildi. Bu, özellikle dış kaynak girişinin sürekliliği ile mümkün oldu.
- Ancak 2013 sonrası şemsiyenin ters dönmesi, dış kaynak girişinin azalması ile, enflasyonu görece yüksek, büyümesi görece düşük bir dönemde iktidarda kalmak zorlaştı. Bugün de AKP rejimi, tırmanan bir enflasyon karşısındaki hoşnutsuzluğu, büyümeye, ağır bedellerine rağmen öncelik vererek telafi etme tercihinde. Enflasyonla mücadelenin hiç sözünü etmezken, pandemi sonrası canlanan ekonomiyi, büyümeyi vurgulayan ve bunun için faiz indirimini yüksek enflasyona rağmen isteyen irrasyonel bir söylem geçerli.
- Türkiye Gayri Safi Yurtiçi Hasılası(GSYH) 2021’in ilk çeyreğinde yüzde 7 büyümüştü. İkinci çeyrek büyümesinin ise, geçen yılın düşük bazının da etkisiyle, yüzde 18 artması bekleniyor.
Kaynak: TÜİK veri tabanı, 2021 tahmini
- Erdoğan’ın enflasyondaki yaklaşımı, hayatın gerçekleri ile pek uyuşmuyor. Enflasyonun önümüzdeki aylarda daha da tırmanma ihtimali güçlü. Temmuz ayında döviz fiyatlarındaki görece inişe rağmen, üretici (sanayici) fiyatlarında(ÜFE) yüzde 2,5’e yakın aylık artış yaşanması, maliyet enflasyonu baskısının emtia fiyatlarından, özellikle enerji fiyatlarından gelmeye devam ettiğini gösteriyor. Baz etkisiyle önümüzdeki aylarda ÜFE’deki yıllık artış devam etmese bile, 2022’nin ilk çeyreğine kadar yıllığının yüzde 35-40 seviyelerinin altına inmeyeceği yaygın bir kanı. Temmuz itibariyle, geniş anlamda sanayici fiyatlarında yıllık artış yüzde 45’e yaklaşırken imalat sanayisinde yüzde 48’i buldu. Tüketici fiyatlarında yıllık artış yüzde 19’a yaklaşırken ücretli kesim açısından en önemli dallarda gıda ve ulaştırmada yıllık artış yüzde 25’i buldu. Gıda enflasyonu özellikle alarm verici. Kuraklık ve ardından gelen orman yangınlarının, sellerin ekonomik maliyeti, tarımsal ürün fiyatlarında tırmanış biçiminde yaşanacak. Bu bile tek başına, gelecek ayların gıda ve genelde tüketici enflasyonu için önemli bir uyarı.
- Erdoğan’ın, yükselen enflasyona ve onu körükleyen döviz fiyatı artışlarına rağmen, ekonomik büyüme yönündeki ısrarcı eğilimi, bir erken seçim avantajı yakalama planı olarak değerlendirilirken , bunun yakın zamanda örnekleri görülen yeni bir çalkantıya, türbülansa davetiye olduğu da yaygın bir analiz. Büyümenin devamı için faiz indirimini Merkez Bankası’na dayatmak ve kör bir “Faiz indirimi enflasyonu düşürür” imanında ısrar, ateşle oynamaktan farklı bulunmuyor. Erdoğan’ın, sıkıştığı çember içinde başka oyun planına razı gelmeyerek faiz indirimi ve hormonlu bir büyümeye kilitlenmesi tüm sektörlerde endişe ile izleniyor.
- Bu riskli oyun, son yıllarda birkaç kez oynandı ve ihmal edilmeyecek büyüklükte kayıplara yol açtı. AKP, bu oyunla kendi seçmeninden de kayıplara uğramışken, aynı oyunda ısrarı, başka bir oyun planı olmamasına bağlanıyor. Bu durumda ekonomideki aktörlere ihtiyatlı davranmaları ve yeni bir dolarlaşma riskine karşı, “iki düşünüp bir karar vermeleri” tavsiye ediliyor.