Sanayinin Sorunları Bülteni: OCAK 2022 EKİ - SAYI:283-1 SANAYİNİN SORUNLARI BÜLTENİ-77
Sunuş
Hiperenflasyona giderken yoksullaşma tırmanıyor
TMMOB Makina Mühendisleri Odası, her ay iktisatçı-yazar Mustafa Sönmez’in katkısıyla hazırladığı Sanayinin Sorunları bülteninin 77’incisini, hiperenflasyona gidiş riskine ve artan yoksullaşma temasına ayırdı.
Hazine ve Maliye Bakanlığı, TÜİK, CB-SBB, BDDK, Merkez Bankası, Eurostat, OECD, IMF verileri kullanılarak yapılan analizde 2021 sonunda tüketici enflasyonunun yüzde 36’yı, üretici enflasyonunun ise yüzde 80’i bulmasının ardından 2022’nin özellikle ilk çeyreğinde yüzde 70-80’lere ulaşacak tüketici enflasyonu riskinden söz edildi. Çok sertleşen enflasyonun, bölüşümü de olağanüstü biçimde bozduğuna dikkat çekilen analizde, asgari ücret ve maaşlara yapılan zamların kısa sürede enflasyona yenik düşeceğine işaret edildi. Yoksullaşanın kent ve kırlardaki orta sınıfı da kapsama alanına aldığına işaret edilen çalışmada, yakın gelecekte ABD ve AB’den gelecek sert rüzgarların da etkisiyle durgunluk ve işsizliğin tırmanabileceğine dikkat çekildi. Analizde ortaya çıkan başlıklar özetle şöyle:
- 2021 yılını yüzde 36 tüketici enflasyonu ile kapatan Türkiye’de 2022’ye de ağır zamlarla girilmesi, hiperenflasyona yolculuk, sadece alt sınıfları değil, orta sınıfı da sert biçimde vurdu. Bu tüketici talebinde gözle görülür, hissedilir daralmayla ortaya çıkıyor. Talepteki azalmanın yanında Omicron’un hızla yayılmasına bağlı olarak piyasalar dikkate değer bir daralmaya doğru gidiyor.
- TÜFE’de ağırlıkları toplamı yüzde 12,7 olan 6 kalemdeki zamlar sadece Ocak ayının ilk haftasında TÜFE’ye 5 puana yakın bir etkide bulundu. Bu kalemlerden, özellikle de elektrik ve akaryakıttan kaynaklanacak dolaylı yansıma ile diğer mal ve hizmetlere gelecek zamlar bu hesaplamada yok. Aralık ayında yüzde 38 dolayında otomobile gelen zamlarla birlikte ulaştırmaya gelecek yeni zamlar, fiyat artışları, Ocak TÜFE’sinin yüzde 15’e, yıllık oranının da yüzde 53’e çıkmasına yol açacak gibi. 3 Şubat’ta TÜİK’den gelecek veriler ile bu görülebilecek.
- 2022’nin Şubat ve Mart aylarında da iki haneli tüketici enflasyonu mümkün. Bu tahminde özellikle üretici ya da sanayici fiyatlarının barındırdığı stok enflasyon etkili. Mart sonrası aylarda ayda ortalama 2 puan tüketici enflasyonu artışı yaşansa bile yıl, yüzde 66 enflasyonla tamamlanıyor. Oldukça tahripkar bir enflasyon 2022 için muhtemel görünüyor.
- 2022 için, hem 2021 reel kaybını telafi etmesi hem de 2022’de yaşanacak enflasyona karşı koyması için yüzde 50 artırılarak 4.250 TL yapılan asgari ücretin, 2022’de yaşanması muhtemel tüketici enflasyonu karşısında hızla erimesi kaçınılmaz görünüyor.
- 2022 başında yürürlüğe giren yeni asgari ücret, TÜFE ile sadece ilk ay başabaş bir noktada olabilecek. Ocak ayında enflasyonun yüzde 15 artması halinde, asgari ücret ilk ayda yüzde 2,5 kayba uğrayacak. Takip eden Şubat ve Mart aylarında TÜFE’nin yüzde 10 olması halinde ise Mart sonunda asgari ücretin alım gücünün beşte biri erimiş olacak. Mart sonrası aylık tüketici fiyat artışları ortalama yüzde 2’de kalsa, yıl sonunda yıllık tüketici fiyat artışı yüzde 65’e yaklaşırken, yılbaşında yüzde 50 artırılan asgari ücret, bu artışların altında kaldığı için 32’ye yakın reel gelir kaybı ile yılı bitirecek.
- Asgari ücretin üzerinde ücret alan mavi ve beyaz yakalılar, kırda ve kentte kendi işini yapan girişimci kesim, yani geniş anlamda orta sınıf, azgın enflasyondan sert darbeler almaktan kaçamıyor. Öyle ki bu kesimin yaşam standartları bir anda değişti; tüketim kalıplarını revize etmek zorunda kaldılar.
- Orta sınıfa dâhil edilebilecek görece yüksek ücretli kesimin, enflasyon oranında zam almaları, örgütlenme güçlerine bağlı. Bunlardan kamu çalışanı olanlar enflasyon farkı alabiliyorlar ama özel kesimde sendikalı olan ve toplu sözleşme hakkını kullanabilenler toplam ücretlilerin yüzde 2-3’ü oranında olup azınlık durumunda. Örgütsüzlük, bu kesimi enflasyonla baş başa bırakıp hissedilir bir reel gelir kaybına uğratacak gibi. Tarımda ve tarım dışında, kentlerde kendi işini yapan orta sınıfta da ayakta kalma mücadelesi yoğun. Döviz ve faiz fiyatlarındaki artış arasına sıkışan bu kesim, özellikle ekonomideki belirsizliklerden ağır kan kaybına uğruyor.