V. ULUSAL İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KONGRESİ ADANA'DA GERÇEKLEŞTİRİLDİ

×

Hata mesajı

  • Notice: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 771 satırı) içinde Undefined index: 3.0.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 777 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 781 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 841 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
İstanbul Şubesi

Yayına Giriş Tarihi

20 Nisan 2009

TMMOB Makina Mühendisleri Odası tarafından düzenlenen Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Kongrelerinin beşincisi, 16-18 Nisan 2009 tarihlerinde Adana'da, Çukurova Üniversitesi Mithat Özsan Amfisinde yapıldı.

Kongrede "İş Sağlığı ve Güvenliğinde Yürürlükteki Yasal Düzenlemelere Bakış" konulu bir panel ile "İş Güvenliği, İş Sağlığı ve Çevre Sağlığı Alanlarında Hedef, Kapsam ve Görev Tanımları", "İşyerlerinde Periyodik Kontrol Ölçümleri ve Aralıkları" ve "Risk Değerlendirme Kavramları" konulu üç konferans ve ayrıca 15 otururum düzenlenecek.
Kongrenin açılış konuşmaları Odamız Adana Şube Başkanı Hüseyin ATICI, Oda Yönetim Kurulu Başkanı Emin KORAMAZ ve Çukurova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Alper AKINOĞLU tarafından yapıldı.
MMO Adana Şube Başkanı Hüseyin ATICI ve Oda Yönetim Kurulu Başkanı Emin KORAMAZ'ın yaptığı açılış konuşmaları aşağıdadır.

MMO ADANA ŞUBE BAŞKANI HÜSEYİN ATICI'NIN KONUŞMASI:
"Hepinizi, saygıyla selamlıyorum. TMMOB Makina Mühendisleri Odası adına MMO Adana ve Gaziantep Şubeleri tarafından düzenlenen, "V. Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi"ne, hoş geldiniz.
Bilim, teknoloji ve sanayileşme toplumsal gelişim ve değişimin temel dinamikleridir. Bilim teknolojiyi, teknoloji ise katma değeri, artı değeri yüksek sanayileşmeyi geliştirerek, refah toplumunu ve ülke demokrasisinin düzeyini yükseltmektedir.
Ülkemizdeki yaygın kanının aksine, sanayileşme ve kalkınmanın bedeli; iş kazalarından ve meslek hastalıklarından gereği gibi korunamayan, işsiz kalma ve işini kaybetme korkusu yaşayan, örgütlenmeleri engellenen, sosyal güvenliğinden endişe duyan bir çalışan kesim yaratmak değildir.
İnsanın refahı, mutluluğu, sağlığı ve güvenliğinden ödün veren bir sanayileşme ve kalkınma anlayışı benimsenemez.

Çalışma yaşamının en önemli konularından olan İş Sağlığı ve Güvenliğine yönelik ne yazık ki ülkemizde yeterli önlemler alınmamaktadır. Oysa bir ülkenin İş Sağlığı ve Güvenliğine yönelik politikaları o ülkenin ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmişlik düzeyi ile doğru orantılıdır.
Toplam istihdamın 22 milyon kişi olduğu ülkemizde kayıtlı istihdam ancak 9 milyon kişidir, yani % 40'tır. Ülkemizde her yıl, on binlerce iş kazası, binlerce can kaybı, yine binlerce iş göremez duruma gelmiş insanımız, kaydı sağlıklı bir şekilde tutulmadığından tam sayısını asla tahmin edemeyeceğimiz meslek hastalıklarına yakalanmış insanlarımız ve toplamda milyonlarca işgünü kaybı meydana gelmektedir. Toplam istihdamın % 60'ının kayıt dışı olduğu bir ülkede yaşadığımızı ve kayıt dışı sektörde hiçbir denetim ve iyileştirme çalışmasının da yapılmadığı düşünüldüğünde, bu tablo daha da vahim bir hal almaktadır.
Bugün, ülkemizde iş kazası denilince kamuoyunda ilk akla gelen yer Tuzla Tersaneler Bölgesidir. Çünkü Tuzla ülkemizin kanayan bir yarasının örneğidir, göstergesidir.
11 Ağustos 2008'de Tuzla'da filika testinde kobay gibi kullanılan işçilerden 3'ü boğularak hayatını kaybettiğinde, tersane sahibinin 'Bu filika bir gemi kazası sırasında kullanılsaydı 16 kişi ölecekti' diyerek 3 kişinin ölümünü ehven-i şer göstermeye çalışması bir göstergedir.
En üst düzey yetkililerin, yapılan uyarılara, 'bu sektörü dinamitlemeye kimsenin hakkı yoktur' demesi, 'olaylarda dış mihrak şüphesi içinde olduğunu' söylemesi bir göstergedir.
Tuzla, buzdağının su üstünde görünen kısmıdır. Tuzla Tersaneler Bölgesinde 1 yılda ölen işçi sayısının, tüm ölümler içindeki oranı % 1 civarındadır. Meslek örgütleri, demokratik kitle örgütleri, sendikalar, basın ve dolayısıyla kamuoyunun gözü Tuzla üzerindedir.
Bütün bunlara rağmen Tuzla'da 115. ölüm meydana geliyor, son 11 ayda 25 çalışan hayatını kaybedebiliyor. İstanbul Davutpaşa'da 31 Ocak 2008'de meydana gelen patlamada ölen 24 vatandaşımız ise bugün artık unutulmuş durumda, çünkü orada sendika, meslek odası, örgütlü kesimler bulunmuyordu. Bunların bize öğrettiği ders ise ancak çok iyi örgütlenmiş toplumların sorunlarını kalıcı olarak çözebileceği ve ilerleyebileceği gerçeğidir.

Geçmişten beri süregelen ancak alınmaya çalışılan tüm önlemlere rağmen hala devam eden bu sorun, aynı zamanda ülkemizin özellikle 2001 Şubatından bu yana izlediği sanayileşme modeli ile de yakından ilgilidir. Bu sanayileşme modeli;

·    Ucuz işgücüne dayalı ve katma değeri düşük, emek yoğun, kaynak yoğun süreçlere dayandığı,

·    2. sınıf, artık çevreyi kirlettiği için gelişmiş ülkelerde istenmeyen, nispeten geri teknolojilerin kullanıldığı,

·    Dünya pazarlarında küresel rekabet şansı az olan ve küresel çapta ekonomik dalgalanmalardan kolay etkilenen,

·    Ucuz işgücü talebinden kaynaklanan, kayıt dışı istihdam ve ekonominin yaygınlaştığı,

·    Yetersiz ara teknik eleman yüzünden kontrolsüz üretim, tahrip edilen ve yok edilmeye çalışılan, kamusal denetimin yetersizliği,

·    İş sağlığı ve güvenliğinin de bir maliyet unsuru olarak görüldüğü ve bu yüzden iş kazalarının giderek arttığı, bir sanayileşme modelidir.

Bu sanayileşme modelinden vazgeçip, araştırma geliştirmeye kaynak ayıran, katma değeri, artı değeri yüksek ürünlere yönelen bir sanayileşme modeli, gelişkin bir sanayi toplumunu, refah devletini, demokrasisi daha güçlü bir ülkeyi ve insanına çalışanına değer veren bir toplumu beraberinde getirecektir.
İşte o zaman, ülkemizin de altında imzası olan BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 23. Maddesinin gereğini, hakkını vererek, yerine getirebiliriz: 'Herkesin, kendi özgür seçimiyle belirlediği bir işyerinde, adil ve elverişli çalışma koşullarında çalışma hakkı vardır.'
Kongre için bize bu ortamı sağlayan Ç.Ü. Rektörlüğüne, bizlere destek ve katkılarını esirgemeyen; Oda Yönetim Kuruluna, Kongre Düzenleme Kuruluna, Kongre Danışmanlar Kuruluna, Kongre Yürütme Kuruluna, Kongre Sekreterlerimiz Serdar GÜLTUTAN ve Elif DOĞRUYOL' a, bir yıldır bu Kongrenin mutfağında özveriyle çalışan Şube çalışanlarımıza, Şube Yönetim Kurulumuz adına teşekkür ediyorum.
Üreterek Büyüyen, Paylaşarak Gelişen, Sanayileşmiş, Demokratik bir ülke yolunda hepinizi tekrar selamlıyorum, hoş geldiniz."

ODA YÖNETİM KURULU BAŞKANI EMİN KORAMAZ'IN KONUŞMASI:
"Rektör, Sayın Konuklar,
Değerli Katılımcılar, Değerli Basın Mensupları,
TMMOB Makina Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu ve şahsım adına sizleri saygıyla selamlıyorum. V. İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi'ne hoş geldiniz.

 

Değerli Katılımcılar,
İş sağlığı ve iş güvenliği sorunlarının çözüme kavuşturulmasına yönelik güvenlik önlemlerinin geliştirilmesi, mesleğimizin temel ilgi alanları arasındadır.
Mühendislik bilimlerinin iş sağlığı ve güvenliği ile ilgisi, doğrudan ve dolaylı katkılardan oluşmaktadır. Doğrudan katkılar ortam ölçümleri ve işyeri ortamına yönelik toplu önlemler; dolaylı katkılar ise yangınlara yönelik önlemler, kaldırma-iletme araçları, basınçlı kaplar, elektrik sistemlerinin v.b. periyodik kontrolleridir.
Odamız, uzmanlık alanlarımızla ilgili tüm dallarda olduğu gibi, iş sağlığı ve güvenliği konusunda da geliştirici ve iyileştirici çalışmalara katkı ve katılımda bulunmayı en önemli görevlerinden biri olarak görmektedir.

Odamızın 10 yıldan bu yana düzenlediği iş sağlığı ve güvenliği ve bağlantılı konulardaki Sempozyum ve Kongrelerin, yasal mevzuat ve uygulamalar açısından henüz ülkemizde çok yeni olan iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin duyarlılıkların yerleşmesinde uyarıcı bir rolü bulunmaktadır. Bu kongrelerde şekillenen kapsamlı ve bütünlüklü öneriler bu alanda önemli açılımlar sağlamıştır.
Odamız İş Sağlığı ve Güvenliği çalışma grubunca her dönem güncellenen "İş Sağlığı ve Güvenliği Oda Raporu"muz ise bu konuda çalışma yapan kesimler için önemli bir başvuru kaynağı olarak işlev görmektedir.
Odamız, tüm mesleki uygulama alanlarımızda olduğu gibi, bu alanda çalışacak üyelerimizin de konularında bilgi ve deneyimlerinin geliştirilmesini; lisans eğitiminin meslek içi eğitimlerle desteklenmesini ve yaşam boyu eğitimi zorunlu görmektedir.

İş sağlığı ve güvenliği alanında çalışacak üyelerimizde aranacak koşullar, Oda Merkezinde oluşturduğumuz komisyonlar aracılığı ile belirlenmiş ve "İş Güvenliği Mühendisliği"ne yönelik Meslek İçi Eğitim Programları ve eğitim kitapları hazırlanmıştır. Üyelerimiz ve ilgililerin kullanımına yönelik olarak, kongre kitapları yanı sıra İş Güvenliği, Periyodik Kontroller, Kaldırma İletme Makinaları, Basınçlı Kaplar, Yangın Güvenliği, İş Makinaları ve ilgili konularda yüzlerce kitap basılmıştır.
"TMMOB Makina Mühendisleri Odası İş Güvenliği Mühendis Yetkilendirme Yönetmeliği" 07.07.2002 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmelik uyarınca, Meslek İçi Eğitim Merkezi kanalıyla, iş güvenliği konusunda çalışacak üyelerimiz eğitilmekte ve belgelendirilmektedir.
Üyelerini eğitme ve belgelendirme faaliyetlerinin yanında, Odamız tekniğin gerektirdiği araç, gereç ve cihazları kullanarak uzman üyeleri ve teknik görevlileri eliyle "İş Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü"nde istenen periyodik kontrolleri de gerçekleştirmektedir. Ülke genelinde istihdam ettiğimiz 300'ü aşkın teknik görevlimiz sürekli hizmet içi eğitimden geçirilmektedir.

Değerli katılımcılar,
Odamızın iş güvenliği konusunda yürüttüğü faaliyetler, 2004 yılında Türk Akreditasyon Kurumu'na akredite ettirilmiş ve Odamız A Tipi Muayene Kuruluşu olmuştur. Ayrıca Oda merkezinde kurduğumuz Personel Belgelendirme Kuruluşumuz da ilgili AB standardı kapsamında TÜRKAK'a akredite ettirilmiş bulunmaktadır.
Şubat 2007'de alınan akreditasyon belgesi Odamızca düzenlenen mühendis yetki belgelerinin uluslararası tanınırlığı ve ülkemiz lehine önemli bir kazanımdır. İş sağlığı ve güvenliğinde ilk kamu adresi olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın bunu kamu yararı doğrultusunda değerlendirmesini diliyoruz.

Değerli katılımcılar,
Sosyal Güvenlik Kurumu'nun ve diğer resmi istatistiklerin de gösterdiği gibi ülkemizde iş sağlığı ve güvenliğine gereken önem verilmemekte, yasa, yönetmelik ve uygulamalarda ciddi yetersizlikler bulunmaktadır.
İşveren kesimi ve kamu işvereni konumundaki devlet, neo liberal ekonomik politikaların da etkisiyle konuya gereken özeni göstermemektedir. İş güvencesinin azalması, çalışma koşullarının ağırlaşması; özelleştirme, sendikasızlaştırma ve taşeronlaştırmanın yaygınlaşması, sosyal güvenlik ve güvenceden yoksun kayıt dışı işçilik, her yıl 80 bin civarında seyreden iş kazalarının nedenleri arasındadır.
İstanbul Davutpaşa'da bir iş merkezinde gerçekleşen yangın ve patlama ile Tuzla tersanelerinde süreklileşen ölümler, Türkiye'deki iş sağlığı ve güvenliği politikalarının ne durumda olduğunu göstermektedir. Türkiye sanayisi ve çalışma yaşamı iş kazaları, ölüm ve yaralanmalarda dünyada sayılı ülkeler arasında yer almaktadır.

SGK istatistiklerine göre 2007 yılında 80.602 iş kazasında 1.044 çalışan yaşamını yitirmiş, 1.956 çalışan sürekli iş göremez (sakat) durumuna düşmüş, 1.208 çalışan meslek hastalığına yakalanmıştır. İş kazaları sonucu toplam 1.934.980 gün geçici iş görmezlik oluşmuş ve çalışanlar 60.170 günü hastanede geçirmişlerdir.
İş kazalarının % 61'inin 1-50 işçi çalıştıran işletmelerde, % 79'unun 1-200 işçi çalıştıran işletmelerde yaşanması, sanayi ve KOBİ'lerdeki iş sağlığı ve güvenliği sorunlarının önem derecesini ortaya koymaktadır.
Ve diğer yandan sayısal olarak yetersiz olan müfettiş kadroları ile ülkemizdeki tüm işyerlerinin her yıl ancak % 5'e yakınının denetlenebilmesi de çok düşündürücüdür.
Değerli Katılımcılar,
6-7 yıl öncesine kadar mevzuatımızda iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili açık belirlemeler çok azdı ve dolaylı bir şekilde kurgulanmaktaydı. AB sürecine bağlı olarak 2003 yılında 1475 sayılı Yasa yerine ikame edilen 4857 sayılı İş Yasası ile konuya nispeten daha bütünlüklü bakılmış, belli ölçeğin üzerindeki işyerlerine iş güvenliği ile görevli mühendis veya teknik eleman bulundurma zorunluluğu getirilmiştir.

Yasanın 82. Maddesinde "İş güvenliği ile görevli mühendis veya teknik elemanların nitelikleri, sayısı, görev, yetki ve sorumlulukları, eğitimleri, çalışma şartları, görevlerini nasıl yürütecekleri, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinin görüşü alınarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir" denilmektedir.
TMMOB ve bağlı Odalar söz konusu yönetmeliğin hazırlanma süreçlerinde görüş ve önerilerini Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımıza ayrıntılı bir şekilde iletmiştir.
Fakat üzülerek belirtmek isterim, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından mevzuat hazırlık süreçlerinde meslek örgütleri ve sendikaların görüşlerine yeterli önem verilmemektedir. Bu nedenle yapılan yönetmeliklerin birçoğu meslek örgütleri ve sendikalar tarafından yargıya götürülmektedir.

İş Güvenliği ile Görevli Mühendis veya Teknik Elemanların Görev, Yetki ve Sorumlulukları ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik'te de benzer durum yaşanmıştır. Yönetmelikte "İş Güvenliği Uzmanlığı" gibi bir tanım üretilerek mühendisler ile teknik elemanlar aynı düzeyde değerlendirilmiştir.

Oysa İş Güvenliği alanında mühendislik uygulamaları büyük önem taşımaktadır. İşyerindeki iş güvenliği sorunlarının saptanmasına yönelik risk analizlerinin yapılması, tehlikeli durum ve davranışların giderilmesine yönelik önlemlerin geliştirilmesi, iş güvenliği yönetim sistemi unsurlarının yaşama geçirilmesi, düzenli ve periyodik denetimlerin sürdürülmesi, etkili ve amaca uygun eğitim programlarının uygulanması, doğrudan mühendislik hizmetleridir.
TMMOB ve Odamızın açtığı davalar sonucu söz konusu yönetmeliğin 11 maddesi Danıştay 10. Dairesi tarafından iptal edilmiştir. Yeni yasalar hazırlanırken yargı kararlarının mutlaka gözetilmesi gerekir. Ancak ülkemizde tersine bir süreç yaşanmaktadır.

Şöyle ki, Danıştay'ın iptal kararından sonra çıkarılan ve kamuoyunda İstihdam Paketi olarak anılan 5763 sayılı "İş Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun" ile Danıştay 10. Daire'nin 2004 tarihli "İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği"ni iptal eden kararı, Danıştay 1. Daire'nin 2006 tarihli "İş Sağlığı ve Güvenliği Tüzüğü Taslağı"nı Başbakanlığa iade eden kararı, yine Danıştay 10. Daire'nin 2006 tarihli "İş Güvenliği ile Görevli Mühendis veya Teknik Elemanların Görev, Yetki ve Sorumlulukları ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin" 11 maddesinin iptali yönünde verilen kararları ihlal edilmiştir. Yani, torba Yasa ile Danıştay'ın iptal ettiği tüm hükümler yeniden konulmuştur.

Bu yasa ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Teşkilat Yasasında değişiklik yapılarak iş sağlığı ve güvenliği alanı ve iş güvenliği mühendislerinin eğitimi piyasaya açılmaktadır.
Önceki yönetmelikte yer alan ve Danıştay tarafından iptal edilen "İş Güvenliği Uzmanlığı" bu yasaya tekrar konulmuştur. Oysa bu iş ayrı bir meslek değil, bir mühendislik hizmetidir. İş güvenliği mühendisliği ile teknik elemanlığın aynı yetki ve sorumluluklara sahip kılınması kabul edilemez niteliktedir.

Değerli Katılımcılar,
Uzun süredir tarafların görüşüne açılan "İş Sağlığı ve Güvenliği Yasa Tasarısı Taslağı"nda da benzer yanlışlar sürdürülmektedir.
Bu yasa tasarısı taslağında:
Mesleki yeterliliği Odasınca denetlenen iş güvenliği mühendisi kavramı, "Bakanlık tarafından belgelendirilmiş mühendis" tanımına indirgenerek, Odaların görev ve yetkileri dışlanmaktadır.
İşyeri hekimi, mühendis, teknik eleman, hemşire ve diğer sağlık personeline verilecek eğitim hizmetlerinin satın alınması öngörülerek mesleki yetkilendirme konusu ticari bir unsur olarak ele alınmaktadır.
İş güvenliği mühendisliği ve işyeri hekimliği hizmetlerinin işletme dışından satın alınmasının önü açılarak bu hizmetler danışmanlık hüviyetine büründürülmekte, iş sağlığı ve güvenliği alanının piyasalaşmasının önü açılmaktadır.

Bu yasa tasarısında da KOBİ'lerde ortak işçi sağlığı ve güvenlik birimlerinin kurulması işverenlerin isteğine bırakılmaktadır. Küçük işletmeler için ortak iş sağılığı ve güvenliği kurulları tüm ısrarlara karşın, yine göz ardı edilmiştir.
"İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu"nu 50 ve daha çok sayıda işçinin çalıştığı işyerleri, yani toplam işyerlerinin % 1,5'u için geçerli kılmak, iş kazası cinayetlerinin yaygınlaşmasına göz yummak anlamına gelecektir.

Değerli katılımcılar,
Bu ve benzeri nedenlerle yeni Yasa Taslağına ilişkin TMMOB ve Odamızın Bakanlığa ilettiği öneriler ile iş güvenliği mühendislerinin mesleki bağımsızlığı taslağa yansıtılmalıdır. Çünkü ilgili yönetmeliğe karşı açılan davada Danıştay, mesleki bağımsızlık ilkesinin göz ardı edilmesini hukuka uygun bulmamıştır.
Odamız, öncelikle İş Sağlığı ve Güvenliği ile ilgili mevzuattaki eksikliklerin giderilmesi yönündeki çalışmaların sonuçlandırılmasını, iş kazaları ve çok önemli bir sorun olan meslek hastalıklarına yönelik önleyici yaklaşımlar geliştirilmesini ve "İş Güvenliği Mühendisliği"nin çalışma yaşamının sorunlarını çözümleyecek şekilde yaşama geçirilmesini ısrarla istemektedir. Zira iş sağlığı ve güvenliği mevzuatında, sağlık hizmetleri dışındaki tüm hususlar mühendislik dallarını ilgilendirmektedir. Mevzuatın denetim ve uygulayıcılarının ağırlıklı olarak mühendisler olduğu gözetilmek durumundadır.

Sözlerime son verirken, Odamız adına kongrenin gerçekleştirilmesini sağlayan Düzenleme, Yürütme ve Danışmanlar Kurulları ile Kongre Sekreteryasına, bildiri sunacak, panel ve konferansta yer alacak konuşmacılara, Adana ve Gaziantep Şube Yönetim Kurulları ve çalışanlarına, delege ve izleyiciler ile katkıda bulunan kurum ve kuruluşlara Oda Yönetim Kurulumuz adına içtenlikle teşekkür ediyor, etkinliğimizin başarılı geçmesini diliyor, saygılarımı sunuyorum."

İş güvenliği mühendisliği, asıl işveren-alt işveren ilişkisi, işyerlerinde sağlık ve güvenlik birimleri, iş sağlığı ve güvenliği çalışmalarının iş kazaları üzerindeki etkisi, emek piyasasının esnekleştirilmesinin iş güvenliği üzerindeki etkileri, kot kumlama işçilerinde silikozis epidemisi, inşaatlarda iş sağlığı ve güvenliği, acil durum müdahale ekibi, iş yerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin teşvik edilmesi gibi konularda 35 sözlü bildirinin sunulacağı kongre üç gün sürecek.  

Çukurova Üniversitesi Rektörü Alper AKINOĞLU da özetle şunları söyledi:

"Makina Mühendisleri Odası'nın son yıllarda yaptığı iş sağlığı ve güvenliği kongrelerine ev sahipliği yapmaktan onur ve gurur duyuyoruz.

İş sağlığı ve güvenliği alanı, var olan yanlışlıkların düzeltilmesi gereken bir alandır. Hepinize katılımınız için teşekkür ederim.

Ülkemiz Osmanlı döneminde sanayileşmeyi kaçırmış bir ülkedir. Biz sanayileşme alanında açığımızı kapatmaya çalışırken, dünya küreselleşme dönemine geçmiştir. Ülkemiz de aynı aşamalardan geçmek durumundadır. Ayrıca ülkemiz sanayii, katma değeri yüksek olmak durumundadır. Sanayici, üretici ve işçi; hep beraber güçlü olmalıdır. Eğer bunlar, yani üretenler güçlü değilse; alım - satım yapanlar, işin ticaretini yapanlar kazanıyor demektir.

Sanayici de çevreyi kirletmemeli, bu konuda duyarlı olmalıdır. Ayrıca sanayici işçisini korumalı, ona zarar vermemelidir. Bunun için bilgi çok önemlidir. İşte bu noktada, bu ve benzeri kongrelerin önemi ortaya çıkmaktadır.

Üniversitemizde de iş sağlığı ve güvenliği alanında bölümler açmış bulunmaktayız. Bu alanda örnek davranışlar içerisinde olduğu bilinen sanayicilerimiz de vardır.

Son olarak belirtmek isterim ki; ülkemiz laik, demokratik, cumhuriyet yolunda büyük mesafe almıştır. Hepinize başarılar diliyorum."