14 EKİM TMMOB MİTİNGİ

×

Hata mesajı

  • Notice: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 771 satırı) içinde Undefined index: 3.0.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 777 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 781 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 841 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
İstanbul Şubesi

Ücretli Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları Geleceklerine Sahip Çıkıyor...
14 Ekim'de Ankara'da "TMMOB Mitingi"nde Buluşalım!

 ÜCRETLİ MÜHENDİS, MİMAR VE ŞEHİR PLANCILARI GELECEKLERİNE SAHİP ÇIKIYOR!...

 

14 EKİM'DE ANKARA'DA BULUŞUYOR!...

 

Sermayenin sınırsız hareketliliğini ifade eden küreselleşme çağında, sermaye, yaşamın bütün alanlarında egemenleşiyor. Yeni-liberal politikalar ile dünya kaos ortamına sürükleniyor; ülkeler, bölgeler, kentler, mahalleler arasındaki eşitsizlikler gün geçtikçe artıyor. Yoksulluk, açlık ve işsizlik yaygınlaşıyor; şiddet her biçimiyle yaşamın her noktasında boy gösteriyor. Ortadoğu'yu kan gölüne çeviren ABD ve işbirlikçileri; şimdi de Lübnan'da yaşanan katliamlarla, işgali boyutlandırarak derinleştiriyor. Ülkemiz de AKP iktidarının taşeronluğunda; uluslararası sermayenin bu coğrafyaya biçtiği rolü oynamaya zorlanıyor. Ortadoğu'da savaş ortamı içine çekilme manevraları, 24 Ocak'la başlayan, 12 Eylül darbesiyle devam eden, yeni-liberal kapitalist sistemle bütünleşme sürecinin bir sonucu olarak karşımıza çıkıyor.

 

Bu süreçte ülkemiz, uluslararası sermayenin küresel istemlerine uygun olarak enerjiden haberleşmeye, eğitimden sağlığa, tarımdan sosyal güvenliğe kadar tüm alanlarda yapısal bir dönüşüm programına tabi tutuluyor. Geçmişte borçlanma yoluyla gelişmeyi öngören uluslararası sermaye; önce IMF, sonra DTÖ şimdi de AB aracılığıyla bu borç batağından çıkmak için yeni bir dönüşüm programı öneriyor. Yıllardır sıcak para uğruna bu programı yürüten geçmiş iktidarlar; sermaye dolaşımının ve hizmet ticaretinin serbestleştirilmesi, kamu yönetiminin etkinliğinin azaltılması, toplumsal duyarlılığın iğdiş edilmesi, ulusal kaynaklarımızın özelleştirme ve serbest piyasa yöntemleri ile elden çıkarılması, devletin planlama, yönlendirme ve denetleme işlevlerinden ve sosyal kimliğinden uzaklaştırılması doğrultusunda yol almış; ancak bu süreç, ülkemizi krizden krize sürüklemişti.

 

Bir umut olarak halkımıza sunulan bu hükümet döneminde de aynı süreç katlanarak devam ediyor. Yani değişen bir şey yok! Daha da kötüsü; ranta dayalı siyasetin tıkandığı, yaşamanın köleleştiği, medyanın pazarlama şirketlerine döndüğü koşullarda tek umut haline gelen yargıya yapılan müdahalenin de bu hükümet döneminde; açık ve kural tanımaz bir saldırganlığa dönüştüğünü görüyoruz. İslami değerlerin, yeni-liberal kapitalist değerlerle buluşma sürecindeki rolüyle AKP, artık zihinleri de tümüyle köleleştirmeyi amaçlıyor. Bu gelişmeler; yaşama mücadelesi veren halkımız ve "aydınlanma"nın ürettiği bir değer olarak bilim, kültür ve meslek adamları açısından da kaygı vericidir.

 

Bu süreçte uluslararası sermaye çevrelerinin çıkarları için, AB ile uyum adı altında sunulan, ancak AKP'yi besleyen sermaye gruplarına da hizmet eden ve bu yüzden TBMM'de dahi yeterince özümsenmeyen, değerlendirilmeyen, eleştirilmeyen ve tartışılmayan ve yangından mal kaçırırcasına hızla çıkarılan yasalarla; kentlerimiz, köylerimiz, yaşam çevrelerimiz, yaşamımız; mühendislik-mimarlık uygulamaları ve mühendis, mimar ve şehir plancılarının sosyal konum ve koşulları da doğrudan olumsuz biçimde etkileniyor.

 

Bu durumun somut göstergeleri; insan yaşamının her aşamasından sorumlu mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığının hızla işlevsizleşmesi; yaşam çevrelerinin, alanlarının ve kaynaklarının bilime, akla ve mesleki birikime dayanmayan bir biçimde tahrip edilmesi, işlevsizleşen meslek insanlarının hızla işsizleşmesi ve ücretlileşmesi, ücretli ve ücretlileşen mühendis, mimar ve plancıların, toplum içindeki konumunu yitirmesi, kimliksizleşmesi ve yoksullukla baş başa bırakılmasıdır.

 

Bu koşullarda varlığını sürdürmeye çalışan mühendis, mimar ve şehir plancılarının; bu süreci durdurmak için; TMMOB çatısı altında daha bütünleşmiş, etkin ve insana seslenen, bilimsel, mesleki, kültürel girdilerle zenginleştirilmiş daha politik bir tavra ihtiyacı bulunuyor. Bu tavrın giderek daha güçlü bir TMMOB oluşturacağını görüyor ve bu çerçevede TMMOB örgütlülüğü içinde çoğunluğu oluşturan meslek insanları olarak aşağıdaki taleplerimizi; ilgililere, resmi yapıya ve kamuoyuna iletiyoruz:

 

TMMOB ve TMMOB "Ücretliler" Örgütlenmesi Önündeki En Büyük Engel Olan Anayasanın 135. Maddesi Derhal Değiştirilmelidir!... 12 Eylül Anayasası geçmiş dönemlerde, demokratikleşme paketi olarak sunulan gerekçelerle birkaç kere değiştirildi. TMMOB benzeri "kamu yararına çalışan meslek odalarını" tanımlayan Anayasa'nın 135.maddesi de belli değişikliklere uğradı. Ancak, TMMOB tarafından sürekli olarak hatırlatılan "kamuda çalışan meslek insanlarının oda üyeliğinin isteğe tabi olmamasına" ilişkin değişiklik önerisi dikkate alınmayarak; kamuda çalışanlar için örgütlenme sorunu haline gelen bu uygulama sürdürüldü. Kamu yönetiminin denetlenmesini engellemeyi amaçlayan bu girişim; daha sonra özellikle kamu alanı dışındaki ücretlileri de kapsayacak bir nitelik kazanmaya başladı. Örgütlenmede ücretlileri yok sayan bu anlayış, AB süreci bahane edilerek üretilen yeni mesleki düzenlemelere rağmen hala sürüyor. Meslek odalarının sürece müdahale koşullarını hızlandırmak için gerekli 135. madde değişikliği gerçekleştirilerek; odalara üyelik zorunlu hale getirilmeli ve örgütlenmeyi zaafa uğratan bu ikilem ortadan kaldırılmalıdır!...

 

Mühendislik, Mimarlık ve Şehir Plancılığı Eğitimi Olmayanlar, Mühendis, Mimar ve Şehir Plancısı Olarak Çalıştırılamaz! ... Ne yazık ki; içinde bulunduğumuz ekonomik-politik yönlendirme sürecinde kolaycılığa teslim olan ve "üretici" olmayan "iş bitirme-iş görme" alışkanlıkları; bilimsel, teknik ve sanatsal niteliğin yarattığı kültürel değerler üretme yerine, mevcut değerlerin de "yozlaşmasına" neden olmaktadır. Bunun sonucu olarak çalışma yaşamında bir "meslek insanı" olarak var olmak giderek daha az değer görmekte; çoğu kez de o mesleğin gerektirdiği hizmetlerde, gerekli ve yeterli eğitimi bulunmayanlar çalıştırılabilmektedir. Hatta bu durum belli zorunluluklar dışında bir eğilim olmaya başlamaktadır. AB uyum sürecinin "mesleki yeterlilikleri" ele aldığı bu dönemde, istihdamı giderek niteliksizleştiren bu akıldışı durumun; kamu-toplum yararı ve geleceği açısından derhal durdurulması gerekmektedir!...

 

Mühendis, Mimar ve Şehir Plancısı Olarak Çalışanlar (Kamuda ve Özel Sektörde); Mesleklerinin Gerektirdiği Hizmetler ve Hizmet Süreleri Dışında Çalıştırılamaz!... Bu olumsuz çalışma düzeninde, iş yaşamının acımasızlığı ve işsizlik tehdidi altında ücretliler; çoğu kez mesleki hizmetler ve bu hizmetler için gereken süreler dışında da çalışmak zorunda bırakılmaktadır. Oysaki bir meslek insanı olarak, sağlıklı bir iş düzeninin önemli bir parçasını oluşturan mühendis, mimar ve şehir plancılarının çalışma hayatının her alanında sağlıklı hizmet üretmesi; uluslararası anlamda kabul edilen insani-mesleki hizmet üretim koşullarının oluşmasına bağlıdır. Özel sektörde olsun, kamuda olsun bu tür baskılarla çalıştırılan meslek insanlarının görev tanımlarının hukuki güvenceye kavuşturulması; mesleki kimliğin korunması ve geliştirilmesi açısından zorunluluktur. Ücretli çalışanlar açısından mesleki hizmet normlarının belirlenmesi ve uygulanması konusundaki çalışmalar derhal başlatılmalıdır. Bu anlamda kamuda idari vesayet altında mesleki hizmet üretiminde yaşanan güçlükler nedeniyle, kadro görev tanımları, mesleki eğitime, uzmanlıklara, deneyim ve bilgi birikimine saygı temelinde düzenlenmeli, çoğu kez bir sürgün tehdidi olan uygulamalara derhal son verilmelidir.

 

Mühendis, Mimar ve Şehir Plancısı Olarak Çalışanların (Kamuda ve Özel Sektörde); Aynı Hizmeti Üretirken Farklı Statülerde Çalıştırılması ve Farklı Ücretler Alması Kabul Edilemez!... İşletmelerin hızla yapı değiştirdiği ve bağlı olarak çalışma yaşamının hızla değiştiği, esnekleştirildiği ve kuralsızlaştırıldığı bu süreçte; genişleyen ve farklılaşan hizmet-çalışma koşullarının, aynı hızla mesleki normlarla uyumlu hale getirilmesi gerekmektedir. Bu anlamda ülkemizde kanıksanan "statü" farklılıkları bu temelde yeniden ele alınmalı; çalışma yaşamının esnekleşmesine ve kuralsızlaştırılmasına karşı çıkmalı, kamuda ve yerel yönetimlerde çifte standart oluşturan sözleşmeli uygulaması ve bağlı olarak özel sektörde ve kamuda ücret dengesizliği derhal ortadan kaldırılmalıdır!...

 

Mühendis, Mimar ve Şehir Plancısı Olarak Çalışanlar (Kamuda ve Özel Sektörde); Güvencesiz Bir Gelecek İçin Çalıştırılamazlar!... Yeni-liberal politikaların kamu kaynaklarına, sosyal güvence ve sağlık sistemine müdahalesi sonucu yeniden düzenlenen Sosyal Sigortalar, Genel Sağlık Sigortası yasaları ile tüm yurttaşların sosyal güvence hakkı "mezarda emekliliğe", sağlık hakkı "paran kadar sağlığa" indirgenmektedir. Olumsuz emek piyasası koşullarında, çoğu kez zaten güvencesiz bir biçimde çalıştırılan mühendis, mimar ve plancıların; bu değişikliklerle geleceğe ilişkin hiçbir umudu kalmamaktadır. Bu anlamda sosyal devletin yeniden kurumlaşması ve sosyal güvence mekanizmalarının yeniden örgütlenmesi zorunluluktur!...

 

Mühendis, Mimar ve Şehir Plancısı Olarak Çalışanlar (Kamuda ve Özel Sektörde) İçin Gerçek Güvence; Uluslararası Hukuka Uygun Sendikal Hakların Kullanılma Güvencesidir!... TMMOB üyelerinin 1/3'ünü oluşturan 70.000'e yakın mühendis, mimar ve plancı, kamuda çalışmaktadır. Ancak bu önemli kesimin, toplu sözleşme ve grevi de içeren sendikal hakları; uluslararası normlara uygun olmayan bir biçimde engellenmiş, bu konuda AKP iktidarının kendi sözlerini bile yerine getirmeme ısrarını sürdürdüğü, "toplu görüşmeler" adı altında bir gösteriye dönüşmüştür. Devlet Memurları Yasa Tasarısıyla iş güvencesini ortadan kaldırarak, esnek ve sözleşmeli bir çalışma hayatını emekçilere dayatmaya devam eden, kamu hizmetlerinin tasfiyesinin aracı olan özelleştirme uygulamalarını sürdüren iktidarların; özelleştirmeler nedeni ile mağdur olan memur, işçi, sözleşmeli ve geçici personelin sorunlarını çözmesi ve bu hakları teslim etmesi de beklenemez. İçinde üyelerimizin de bulunduğu başta KESK olmak üzere sendikalı kamu çalışanlarının örgütlü mücadelesi sonucu olarak bu haklar bir kazanıma dönüşecektir. Özel sektörde ise parçalı bir biçimde istihdam edilen ücretli çalışan mühendis, mimar ve plancıların az bir kısmı, büyük işyerlerinde sendikal örgütlenmeler içinde yer alabilmektedir. Kamuda ve özel sektörde çalışan mühendis, mimar ve plancıların uluslararası hukuka uygun grevli- toplu sözleşmeli sendikal hakların kullanımına sahip olması geleceğimizdir!...

 

Kamuda Çalışan Mühendis, Mimar ve Plancıların Ücretleri Derhal İnsanca Yaşanabilecek Bir Düzeye Çıkarılmalıdır!... Kamuda çalışan mühendisler, mimarlar ve plancılar açlık ile yoksulluk sınırları arasına sıkışan ücretleriyle yaşam mücadelesi vermek zorunda kalmaktadırlar. Bu duruma rağmen, AKP hükümeti de diğer hükümetler gibi, kamu emekçilerinin GSYİH'den aldıkları payın giderek düşürülmesi ve emekçilerin insanca yaşayacak bir ücret alması yerine, tahmin edilen enflasyon rakamları kadar zam yapma anlayışından vazgeçmiyor. Bu zammı da bir lütufmuş gibi kamuoyuna sunuyor ve pazarlık masası dışında başbakanın tek yanlı insafına bırakıyor. Uluslararası güçlerin yönlendirdiği kamunun etkinliğinin azaltılması stratejisinin bir parçası olan bu politikaya derhal son verilmeli; kamuda çalışan mühendis, mimar ve plancıların ücretleri derhal insanca yaşanabilecek bir düzeye çıkarılmalıdır!...

 

Ülkemiz Mühendis, Mimar ve Plancıları İşsiz ya da İşsizlik Tehdidi Altındayken; Yabancıların Çalışmalarını Kolaylaştıran Yasal Düzenlemeler ve "Kilit Personel" Uygulaması Kabul Edilemez!... Hükümetin DTÖ politikalarına bağlı olarak GATS (Hizmet Ticareti Genel Anlaşması)'a tabi sürdürdüğü yabancıların çalışma izinlerini kolaylaştıran uygulamalar; yabancı mühendis, mimar ve plancıların ülkemizde çalışmalarını izlenemez, denetlenemez ve hatta bilinemez hale getirmektedir. Ayrıca, bu kapsamda özellikle stratejik açıdan önemli uluslararası kaynaklı projelerde karşılaşılan "kilit personel" uygulaması ile bu süreç daha da katlanılmaz hale gelmektedir. Ülkemiz mühendis, mimar ve plancıları işsiz ya da işsizlik tehdidi altında çalışırken; ülkemizi sömürge bir ülke statüsüne indirgeyen yabancıların çalışmalarını kolaylaştıran yasal düzenlemeler ve "kilit personel" uygulaması kabul edilemez!...

 

Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları İçin (Kamuda ve Özel Sektörde); Çağdaş Yaşamın Gerektirdiği Yeni İstihdam Alanları Yaratılmalıdır!... Yaşamın her alanında mühendis, mimar ve şehir plancısı olarak çalışan ücretliler alanını; günümüz dünyasında hizmet çeşitliliğinin artması ve ülkemizde yaşanan ücretlileşme eğilimi göz önüne alındığında, daha da büyüyecektir. Bu eğilim doğrultusunda güncel gereklere uygun ciddi bir istihdam politikası oluşturmamız gerekirken; bu yapılmamakta, ülkemiz kaynaklarının sömürüsüne dayanan politikalarla, yalnızca nitelikli işgücünün ihracı teşvik edilmektedir. Ancak işsizlik krizini çözmeye çalışan gelişmiş ülkelerin yönlendirildiği uluslararası nitelikli emek pazarı, giderek ülkemiz meslek insanlarına daha kapalı hale gelmektedir. Bu nedenle, bir yandan bu sürece ciddi bir direniş göstermek, diğer yandan da ülkemiz insan kaynaklarının heba olmamasını sağlayacak politikaların; meslek alanlarında örülmesini sağlayacak adımları hızla atmak gerekiyor. Uluslararası gelişmeler bu gereklilik temelinde değerlendirilmeli; mühendis, mimar ve şehir plancıları için (kamuda ve özel sektörde); çağdaş yaşamın gerektirdiği yeni istihdam alanları yaratılmalıdır!...

 

Kamuda ve Yerel Yönetimlerde; Ülkesel ve Yerel Kaynakları Harekete Geçirecek Teknik Personel İhtiyacı Karşılanmalıdır!... Çoğu kamu kuruluşunda, özellikle yerel yönetimlerde ciddi teknik personel ihtiyacı bulunuyor. İşsizliğin ciddi boyutlara ulaştığı ülkemizde; toplumun teknik hizmet ihtiyacı da ortadayken, bu ihtiyacı karşılayacak yönetimsel uygulamaların olmaması anlaşılır bir şey değildir. Bugünlerde çokça ihtiyacımız olan kamu kaynaklarının envanterini çıkarmak başta olmak üzere tüm kamusal hizmetlerde; kamunun mühendis, mimar ve şehir plancısı personel ihtiyacı karşılanmalı; bu kapsamda kadro açısından çoğu yetersiz olan yerel yönetimlerde, mühendis, mimar ve şehir plancılarının istihdamı zorunlu hale getirilmelidir!...

 

Üniversitelerin Bilimsel Niteliği Geliştirilmeli ve Nitelikli Akademik Personel İhtiyacı Karşılanmalıdır!... ÖSS, YÖK ve özel üniversitelerin baskısı altında kamu üniversitelerinin hızla nitelik kaybetmesine karşı hiçbir politika geliştirmeyen AKP hükümeti; aksine 15 yeni üniversite açarak, üniversite sistemini daha da yozlaştıracak girişimlerde bulunmaktadır. Ülkemiz geleceğinin bilimsellikten uzaklaşmasına neden olan bu süreçle bağlantılı olarak; kamu kaynaklarıyla yetiştirilen akademik personelin, vakıf üniversitelerinin parasal gücüne karşı koyamayarak kamu üniversitelerinden ayrıldığı ya da bu koşullarda akademik verimliliğinin ciddi oranda düştüğü görülmektedir. Bu koşullarda kamu üniversitelerinin, nitelikli meslek insanı yetiştirmesi bile tartışmalı hale gelmiştir. Ülkemiz geleceğini belirleyecek kadroların yetiştirildiği bilim yuvalarının niteliğinin güçlendirilmesi; nitelikli akademik personel ihtiyacının karşılanmasına bağlıdır. Bu sürece son verilmeli ve üniversitelerin nitelikli akademik personel ihtiyacı derhal karşılanmalıdır!...

 

Kişilerin-Hizmetlerin Serbest Dolaşımına Bağlı Olarak Yapılan Mesleki Hizmete İlişkin Düzenlemelerde; Ülkemiz Meslek İnsanlarının İhtiyaçları ve Olanakları Yok Sayılamaz!... Özellikle AB süreci ile bağlantılı olarak gündeme gelen serbest dolaşımla ilgili düzenlemeler; mesleki yeterlilikler, mesleki eğitim, unvan (yetki) kullanımı, sürekli mesleki gelişim, mesleki hizmet sigortası ve stajla (ön deneyim) ilgili geniş kapsamlı birçok yasal değişikliği içermektedir. Bu kapsamda yapılacak değişiklilerin 2010 yılına kadar gerçekleşebilmesi; halen sosyal sigorta kurumlaşmasını bile uygulamaya geçirememiş ülkemizde, ciddi bir altyapı çalışmasını gerektirmektedir. Bu değişikliklerin, zaten yürürlükteki ranta dayalı sistemin sorumluları tarafından yapılacağı düşünüldüğünde kaygımız çoğalmaktadır. Bu olumsuz sürecin içinde her şeye rağmen ayakta kalmaya çalışan ve kendine özgü bir deneyim kazanan mühendis, mimar ve plancılarının ihtiyaçları ve olanakları gözetilmeden yapılacak düzenlemeler, ancak hizmetlerin yabancılaşması sürecini hızlandıracaktır. Bu temelde ülkemizde ücretli çalışanların da ihtiyaçları ve olanakları gözetilerek hazırlanacak mesleki düzenlemelerin derhal yürürlüğe girmesi gerekmektedir!...

 

Mühendis, Mimar ve Şehir Plancısı Olarak Çalışanların (Kamuda ve Özel Sektörde); Fikri Hakları Hukuki Güvence Altına Alınmalıdır!... Ülkemizdeki bir başka gerçek de, her düzeyde ve her alanda fikri hakların sürekli olarak yok sayılması ve kimi hallerde gasp edilmesidir. Patent, telif ve paralel hakları içeren fikri haklar; teknolojik ve sanatsal bağlamda bir ülkenin geleceğine ilişkin önemli göstergelerdir. Kamuda ve özel sektörde yapılan üretimin, yıllardır yürütülen dışa bağımlı ve taşeronlaştırıcı politikalarla her ne kadar özgünlüğü tartışmalı olsa da, ücretli çalışanları da içerecek biçimde fikri hakların güçlendirilmesi ve hukuki koruma altına alınması, mühendislik, mimarlık ve planlama alanlarının geleceği açısından zorunluluktur! Bu tavır, tasarıma, üretime ve bilgiye gösterilmesi zorunlu olan saygının bir sonucudur.

 

Mühendislik, Mimarlık ve Şehir Plancılığı Hizmetlerinde Mesleki Kimlik ve Verimlilik; Yukarıda Sıralanan Taleplerin Hukuki Güvenceye Kavuşması İle Olanaklıdır!... Gelecek hem ülkemiz mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığı hizmetleri açısından, hem de mühendis, mimar ve şehir plancıları açısından kaygı vericidir. Yukarıda sıraladığımız birçok talebin, ülkemizin uluslar arası yeni-liberal politikalara direnen ve "kamu ve toplum" yararını gözeten bir anlayışla yönetilmesiyle karşılanabileceği açıktır. Bu politikaların desteklenmesi ve yukarıdaki taleplerimizin hukuki güvenceye kavuşturulmasıyla, mesleki kimlik kaybına karşı insan odaklı ve bilimden yana toplumsal bir hizmetin ve toplumsal verimliliğin sağlanacağı unutulmamalıdır!...

 

Mühendislik, Mimarlık ve Şehir Plancılığı Hizmetlerinde Mesleki Kimlik ve Verimlilik; Kamu-Toplum Yararınadır!... Bilim yoluyla elde edilmiş tüm bilgilerden akıl ve deneyim yoluyla somut sentezlere vararak insana ve insanlığa yararlı oluşumları yaratma gücü ve çabası içindeki mühendisler, mimarlar ve şehir plancıları; bilimi, ekonomiyi, zamanı ve fiziksel kaynakları en iyi şekilde değerlendirip, ekonomik, güvenli, çevresel ve sosyal olarak kabul edilebilir çözümleri bulurlar ve insanlığın doğal hakkı olan yaşanabilir çevrelerin oluşmasını ve sürdürülmesini sağlarlar. Herkes bilmelidir ki bu hizmetler, kamu yararınadır, toplum yararınadır!...

 

Günümüzün yüklü gündemi ve sorunları karşısında; üyelerinin sorunlarının toplumun sorunlarından ayrılamayacağı bilinciyle, halktan ve emekten yana tavır alan, bu doğrultuda politikalar üreten ve mücadele veren, toplumsal sorumluluğu gereği toplumsal muhalefetin odağında yer alarak onurlu yürüyüşüne ve dik duruşuna devam eden TMMOB; yukarıda belirtilen ücretli çalışan mühendis, mimar ve şehir plancılarının haklı taleplerini destekliyor ve bu doğrultuda onları;

Anayasanın 135. maddesinin değiştirilmesi için,

Yasadışı unvan kullanımının engellenmesi için,

Mühendis, mimar ve plancıların işsiz kalmaması için,

Sağlıklı bir istihdam politikası, yeni istihdam alanlarının oluşturulması için,

Ücretli çalışanların gereken hizmet ve hizmet süreleri dışında çalıştırılmaması için,

Aynı hizmeti üretirken farklı statü farklı ücret uygulamasına son vermek için,

Giderek yoksullaşmaması, ücret yetersizliği ve dengesizliği sorununu çözmek için,

Sigortasız çalışmaya son vermek, daha insani ve adil bir sigorta sistemi ve gelecek için,

"Mezarda emeklilik" ve "paran kadar sağlık" anlayışına dur demek için,

Uluslararası hukuka uygun sendikal hakların kullanılma güvencesi için,

Çalışma yaşamının yabancılaştırılmasını ve "kilit personel" uygulamasını durdurmak için,

Kamuda çalışanların çalışma alanlarının yok edilmemesi için,

Ücretlerinin derhal insanca yaşanabilecek bir düzeye çıkarılması için,

Toplu görüşme masalarının toplu sözleşme masalarına dönüşmesi için,

Baskı, sürgün ve siyasi kadrolaşma uygulamalarına derhal son verilmesi için,

Kamuda ve yerel yönetimlerde; teknik personel ihtiyacının karşılanması için,

Üniversitelerin bilimsel niteliğinin geliştirilmesi, nitelikli personel ihtiyacının karşılanması için,

Yeni mesleki düzenlemelerde; ülkemiz ihtiyaçları-olanaklarının yok sayılmaması için,

Ücretli çalışanların da mühendis, mimar ve şehir plancısı olduklarını hatırlatmak için,

Fikri hakların hukuki güvence altına alınması için,

Mesleki kimliğimize yabancılaşmamak için,

Mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığının toplum hizmetinde olacağı bir gelecek için,

Üreterek büyüyen ve paylaşarak gelişen bir ülkede insanca ve barış içinde yaşamak için,

Birlikte karar alma, birlikte üretme, birlikte yönetme ilkesini yaşama geçirmek için,

Bugüne dek söylediklerimizi bir kez daha hep birlikte söylemek için,

14 Ekim 2005 Cumartesi günü, Ankara'da alanlarda buluşmaya çağırıyor!...
 

Mehmet Soğancı
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı