VII. Ulusal Uçak, Havacılık ve Uzay Mühendisliği Kurultayı Toplandı

×

Hata mesajı

  • Notice: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 771 satırı) içinde Undefined index: 3.0.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 777 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 781 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 841 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.

TMMOB Makina Mühendisleri Odası (MMO) Eskişehir Şubesi yürütücülüğünde düzenlenen, VII. Ulusal Uçak, Havacılık ve Uzay Mühendisliği Kurultayı, Anadolu Üniversitesi Yunus Emre Kampüsünde gerçekleştirildi.

İki gün süren kurultayı, 23 kamu kurum ve kuruluşu, üniversite ve firma destekliyor. Türkiyede havacılık sanayinin durumu, uçak havacılık ve uzay mühendisliği uygulamaları, ülkemizin uçak havacılık ve uzay sanayindeki teknolojik yeterlilik düzeyi ve gelişmesine yönelik konuların ele alınacağı kurultayda altı oturum ve iki panel düzenlendi.

Kurultayın açılış konuşmaları MMO Eskişehir Şube Yönetim Kurulu Başkanı Hakan ÜNAL, MMO Yönetim Kurulu Başkan Vekili Yunus YENER, Eskişehir Sanayi Odası Başkanı Savaş ÖZAYDEMİR ve Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Aydın DAVUT tarafından yapıldı. Kurultay açılış töreninin ardından "Eskişehir ve havacılık" konulu resim ve afiş yarışmasının ödül töreni gerçekleştirildi.

Eskişehir Şube Yönetim Kurulu Başkanı Hakan ÜNAL açılışta şöyle konuştu:

"Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB)ne bağlı Makina Mühendisleri Odası (MMO)?nın Eskişehir Şubesi tarafından düzenlenen VII. Ulusal Uçak, Havacılık ve Uzay Mühendisliği Kurultayını siz değerli mühendislerin, bilim insanlarının ve katılımcıların desteğiyle gerçekleştiriyoruz.

Ulusal Uçak, Havacılık ve Uzay Mühendisliği Kurultayları, MMO?nun ülke ve toplum yararları doğrultusunda yurdun doğal kaynaklarının işletilmesini, üretimin artırılmasını, ülke sanayinin ulusal çıkarlara uygun yönde geliştirilmesini sağlamak için teknik ve bilimsel çalışmalar yapmak ve bu çalışmaları mühendislerin ve sanayinin yararına sunmak amacıyla düzenlediği etkinliklerden birisidir. İlki 12-13 Mayıs 2001 tarihinde olmak üzere bugüne kadar gerçekleştirilen altı kurultayda eğitimden istihdama, savunma sanayinden sivil havacılığa, uydu ve uzay teknolojilerinden özgün hava aracı tasarımlarına kadar yüzlerce konu ve konuşmacının katılımı ile masaya yatırılmıştır.

İlk kurultayımızdan bu güne kadar, kurultay sonuç bildirgelerimizde ortaya koyduğumuz öneriler ve yol haritalarının ülkemizin orta ve uzun vadeli havacılık ve savunma sanayi politikalarına birçok olumlu katkı sunduğunu açıkça görebiliyoruz. Birçok ilde kurulmuş olan havacılık kümelenmelerinin bu katkılara güzel bir örnek oluşturduğu düşünüyoruz.

Türkiye?nin toplam 23,5 milyonluk işgücü içinde havacılık ve uzay sektörünün istihdamdaki payı % 0,5 (binde 5)?tir. Gelişmekte olan ülkelerde ise bu oran % 1?in üzerindedir. Yetersiz istihdam düzeyi, Uçak, Havacılık ve Uzay Mühendislerini de doğrudan etkilemektedir. Her yıl bu bölümlerden mezun olan 150?yi aşkın mühendisin bir bölümü beyin göçü olarak yurt dışına gitmekte, diğerleri ise meslek alanları ile ilgisiz, hatta mühendislik formasyonu bile gerektirmeyen işlerde çalışmaktadır.

Havacılık ve uzay sektörüne yönelik sağlıklı ve gerçekçi planlamalar yapılması durumunda, sektörün en az 2-3 kat daha fazla mal ve hizmet üretme potansiyeli olduğunu ve ilgisiz alanlarda çalışmak zorunda kalan Uçak, Havacılık ve Uzay Mühendislerinin ülkemiz için daha verimli hizmet etmesinin önünün açılacağı açıktır.

AB üyesi ülkeler havacılık ve uzay sektöründe elde edilen toplam gelirin % 10 kadarını Ar-Ge çalışmalarına ayırmakta, bu payın yarısı devletler tarafından karşılanmaktadır. Ülkemizde ise Ar-Ge çalışmalarına bu sektörde elde edilen toplam gelirin sadece % 4ü ayrılmaktadır. Ülkemizde bir çok alanda olduğu gibi bu alanda da tam bir plansızlık ve dağınıklık yaşanmaktadır. Dünya çapında ulusal gelirlerin en az % 2sinin Ar-Ge çalışmalarına ayrılmasının sanayileşme için olmazsa olmaz kuralı, ülkemizde % 0.85 (binde 85) olarak hayata geçmektedir. Bu olgunun yanı sıra Ar-Ge için ayrılan kaynakların plansız bir şekilde kullanılması havacılık ve uzay sanayisinin gelişmesini engellemekte, dışa bağımlı kılmaktadır.

Ülkemizin küresel güçlerin baskısından kurtarılması ve kaynaklarının bağımsız bir şekilde değerlendirilmesi; bilimi ve teknolojiyi esas alan, Ar-Ge inovasyon ve mühendisliğe ağırlık veren, devletin ekonomideki yönlendiriciliğini artıran, dış girdilere bağımlılığı en aza indirilmiş, sosyal devlet anlayışı temelinde, istihdam odaklı ve planlı bir kalkınmayı öngören politikalar gerektirmektedir. Havacılık ve uzay sanayimiz yalnızca savunma sanayii ile sınırlı tutulmadan ulusal ölçekte belirlenecek bir stratejiyle planlı olarak geliştirilmeli, ülkemiz lehine köktenci adımlar atılmalıdır.

Uçak, Havacılık ve Uzay Mühendisi yetiştiren üniversitelerimizdeki eğitim çağdaş bir yapıya kavuşturulmalı, planlamacı bir anlayışla, sektörel gereksinimleri, üretimi, istihdamı ve yaşam boyu eğitimi, ülkenin bilim ve teknoloji yeterliliğinin güçlendirilmesini temel alan eğitim politikaları üniversitelerde yaşama geçirilmelidir. Üniversitelerdeki araştırma projelerine, bu temelde gerçekçi destekler verilmelidir.

Yeterli alt yapısı oluşturulmadan yeni üniversiteler ve yeni bölümlerin kurulması, diğer mühendislik dallarında olduğu gibi hem Uçak, Havacılık ve Uzay Mühendislerinin istihdamı açısından hem de niteliğin bu denli önemli olduğu havacılık sektöründeki firmaların faaliyetleri açısından önemli bir zafiyet doğuracaktır.

Uçak, havacılık ve uzay sanayiinde ülkemizin mevcut kabiliyetlerinin ve ürünlerinin artırılması kaçınılmaz bir gerekliliktir. Havacılık ve uzay sektöründe ulusal katkı payının büyütülmesi amacıyla; sektörün ihtiyaçları paralelinde yeni ve ileri teknoloji yatırımlarının planlı olarak filizlendirilmesi, olgunlaştırılması, yürütülmesi, yönetilmesi ve sektörün kullanımına sunulması sağlanmalıdır. Teknolojik ilerleme misyonunda amaçlanan hedefe ulaşmak için en büyük görev ve sorumluluk biz mühendislere düşmektedir.

VII. Ulusal Uçak, Havacılık ve Uzay Mühendisliği Kurultayı;  ulusal teknolojik gelişimin sağlanması, uçak, havacılık ve uzay sektöründe yeni ve ileri teknoloji yatırımları, özgün ürün çalışmaları, yan sanayi olgusu, üniversite-sanayi işbirliği, bakım/onarım/yenileştirme kabiliyetleri, sertifikasyon ve uçuş emniyeti konularının mühendislik çerçevesinden tartışılması ve öneriler oluşturulması amacıyla düzenlenmiştir. Aynı zamanda uçak, havacılık ve uzay mühendisliğinde eğitim/istihdam planlaması, yeni açılan bölümler ve iş yaşamı ile ilgili konuların irdelenmesi hedeflenmiştir.

İki gün boyunca birlikte olacağımız Kurultayımızda belirlediğimiz konu başlıkları altında 19 adet sunumlu ve 5 adet poster olmak üzere toplam 24 adet bildiri sunulacaktır. Ayrıca "Özgün, Çağdaş ve Özgür Hava Aracı Tasarımlarında Yazılım Sorunları" ve "Uçak Havacılık ve Uzay Mühendisliğinde Eğitim/İstihdam Planlaması ve Yeni Açılan Bölümler" konularını tartışacağımız iki panel gerçekleştirilecektir.

Bugün bu salondaki oturumların ardından, Şehir dışından kurultayımıza teşrif eden konuklarımıza özel olarak Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Sabancı Uzay Evi Ziyareti gerçekleştireceğiz. Yaklaşık 1 saat sürecek olan özel gösterinin ardından, Profesör Doktor Sayın Yılmaz Büyükerşen?in de aramızda olacağı Kurultay Kokteylimize tüm katılımcılarımızı bekliyoruz.

Değerli konuklarımız, Şubemiz bünyesinde faaliyet gösteren Havacılık Faaliyetleri Komisyonu tarafından Eskişehir ve Havacılık konulu resim ve afiş yarışması organize edilmiştir.

"Teknolojiyi yalnızca kullanan değil teknoloji üreten bir toplum olma" hedefine ulaşabilmek için havacılık alanında ileriki yıllarda da eğitimli ve yetişmiş insan gücüne ihtiyaç duyulacaktır. Makina Mühendisleri Odası Eskişehir Şubesi olarak havacılık alanında gelişmiş ülkeler düzeyine erişebilmek için gereken insan gücünün artırılmasının; ancak havacılığa ilgi duyan ve havacılığı seven nesiller yetiştirilmesi ile mümkün olacağı düşünülmektedir.Bu amaçla çocuklarımız ve gençlerimiz arasında havacılığa olan ilgiyi ve havacılık sevgisini artırmak amacıyla İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile iş birliği yapılarak ve THK Eskişehir Şubesinin destekleriyle düzenlenen yarışmaya çok sayıda katılım sağlanmıştır. 

Yarışmaya sevgili öğrenci kardeşlerimiz ve gençlerimiz gösterdiği ilgi bizleri çok mutlu etmiştir. Ayrıca Havacılığa dair hayallerini ne kadar farklı olduğunu yaptıkları resimlerden ve afişlerden anlamak mümkündür. Yarışmaya katılan tüm öğrencilere emeklerinden dolayı teşekkür etmek istiyorum.

Ne mutlu bizlere ki içerisinde havacılık sevgisi olan çok sayıda çocuğumuz var. Ne mutlu bizlere ki Mustafa Kemal Atatürk?ün "İstikbal Göklerdedir" özdeyişinin yansımasını bu gençlerimizin gözlerinin içinde parladığını görebiliyoruz. MMO olarak inanıyoruz ki, geleceğin Lagari Hasan Çelebi?leri, Hezarfen?leri, Sabiha Gökçen?leri, Vecihi Hürkuş?ları ve Nuri Demirağ?ları bu gençlerimiz içerisinden çıkacaktır. 

Kurultayımızın düzenlenmesinde emeği geçen Kurultay Düzenleme, Danışmanlar, Yürütme Kurulu üyelerine, bildiri sunan konuşmacılara, panellerimize katılan değerli bilim insanlarımıza ve mühendislerimize, destek veren kişi kurum ve kuruluşlara, şube çalışanlarımıza Şube Yönetim Kurulumuz adına teşekkürlerimizi sunarım."

MMO Yönetim Kurulu Başkan Vekili Yunus YENER?in açış konuşması aşağıdadır:

 

Sayın Konuklar,

TMMOB Makina Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu ve şahsım adına hepinizi sevgi ve dostlukla selamlıyorum. VII. Ulusal Uçak, Havacılık ve Uzay Mühendisliği Kurultayına hoş geldiniz.

Uçak, havacılık ve uzay mühendisliği ile ilgili süreç, gelişmeler ve sorunlar ile sektör sorunlarının değerlendirme ve tartışmaya açılacağı etkinliğimizin verimli geçmesini diliyorum.

1954 yılında kurulan Odamızın üye sayısı bugün 87 bine ulaşmıştır. Odamıza kayıtlı Uçak Havacılık Uzay Mühendislerinin sayısı ise 868?dir.

Odamız, kapsadığı bütün meslek ve uzmanlık alanlarında olduğu gibi, Uçak Havacılık Uzay Mühendisliği alanındaki çalışmalara birinci dereceden önem vermektedir. Kurultayımızın bu kapsamda 12 yıldır kesintisiz olarak sürmesini önemsiyor ve mutluluk duyuyoruz.

Değerli Meslektaşlarım,

Başlıca Oda çalışmalarımız, Oda merkezinde Meslek Dalı Ana Komisyonları, Şubelerimizde ise Meslek Dalı Komisyonları aracılığı ile yürütülmekte ve bu komisyonlarda görev alan üyelerimiz seçimle belirlenmektedir.

Özel olarak UHUM MEDAK?ın yürüttüğü çalışmaların yaygınlaştırılması ve başarıya ulaşması, Uçak Havacılık Uzay Mühendislerinin vereceği destekle mümkündür.

Mesleğin geliştirilmesi, mesleki bilgi ve deneyimin artırılması, mesleki çıkarların korunması, örgütsel yapımızın güçlendirilmesi kolektif çalışmadan geçmektedir. Bu nedenle Uçak Havacılık Uzay Mühendislerinin birikimlerini Odamızla paylaşmaya, çalışma grupları ve komisyonlarda görev almaya, henüz üye olmamış meslektaşlarımızı üye olmaya; "birlikte üretme, birlikte karar alma, birlikte yönetme" anlayışımızı hep birlikte hayata geçirmeye çağırıyorum.

Değerli Konuklar,

Birçok mühendislik alanını içeren ve çok disiplinli bir teknoloji gerektiren uzay-havacılık sanayinde nitelikli işgücü planlamasının göz ardı edilmesi nedeniyle uçak havacılık uzay mühendisliği alanında çalışan meslektaşlarımızın sorunları her geçen yıl artmaktadır.

Uçak-Havacılık-Uzay Mühendisliği eğitiminde de önemli sorunlar oluşmaktadır. Bu alanda eğitim, geçtiğimiz birkaç yıla kadar yalnızca ODTÜ ve İTÜ?de verilmekteydi. Son yıllarda açılan ve ülkenin ihtiyaçlarını gözeten bir istihdam planlamasının sonucu olmayan, altyapı ve öğretim görevlisi eksiklikleriyle göze çarpan bölümlerdeki artış geleceğe yönelik istihdam sorunlarının habercisi durumundadır. Havacılık sektörünün cazibesi nedeniyle şu an bütün boyutlarıyla görülmeyen bu sorun gelecekte daha da önem kazanacaktır.

YÖK, havacılık alanında eğitim veren yüksekokulların teknisyen ve tekniker formasyonuna dönük programlarından mezun olanları dahi mühendislik unvanı kapsamına almaya çalışmaktadır. Böyle bir işlem ve düzenlemenin yasa ve hukuka aykırı olmasının yanında, mühendislik tanımına ve mühendislik formasyonuna ilişkin bilimsel gerekliliklere uygun olmadığını belirtmek isterim.

Havacılık ve uzay sektörüne yönelik sağlıklı, gerçekçi planlamalar yapılması durumunda, sektörün mal ve hizmet üretme potansiyelinin artacağı ve ilgisiz alanlarda çalışmak zorunda kalan uçak havacılık uzay mühendislerinin ülkemiz için daha verimli hizmet sunmalarının önünün açılacağı açıktır.

Değerli Katılımcılar,

İstihdam ve üretimin artırılmasına yönelik politikaların ulusal sanayileşme politikalarıyla ilişkilendirilmesi ve diğer sektörlere olumlu katkılarda bulunması için, ülkemizin havacılık ve uzay sanayi tarihinden gerekli dersleri çıkarmamız gerektiğini düşünüyoruz.

Havacılık ve uzay sektöründe bugün karşılaştığımız sorunların altında yatan ana neden, ülkemizin 2. Dünya Savaşı sonrası emperyalizme bağımlı hale getirilmesidir. Bu bağımlılık, sanayileşme ve demokratikleşme çabalarının önündeki engelleri anlamamızı da sağlamaktadır.

Ülkemiz 1950?lerde kapattığı uçak fabrikalarını, ancak savunma alanında karşılaştığı zorluklar nedeni ile 1980?li yıllarda yeniden, ama sadece montaj sanayisi olarak ve tamamen ABD?ye bağımlı bir biçimde kurabilmiştir.

Değerli Katılımcılar,

Havacılık ve uzay sanayi yüksek ve ileri teknolojilere ve Ar-Ge çalışmalarına dayanmaktadır. Pek çok mühendislik alanını birleştiren, çok disiplinli bir teknoloji gerektiren havacılık ve uzay sanayi için Ar-Ge zorunludur. Bu alanda yürütülen çalışmalar ayrıca birçok sanayi dalına veri teşkil etmekte ve o dallarda itici güç yaratmaktadır. Kısaca, sektörün gelişmesi Ar-Ge çalışmalarına verilen önemle bire bir bağlantılıdır.

Bu nedenle gelişmiş ülkelerin ulusal bilim, teknoloji ve sanayileşme politikalarında havacılık ve uzay sektörüne özel bir önem verilir. Bu alandaki eğitim ve Ar-Ge çalışmalarına doğrudan devlet eli ile büyük kaynaklar ayrılır. Tüm faaliyet bir devlet politikası olarak planlanır ve uygulanır.

Örneğin AB üyesi ülkeler havacılık ve uzay sektöründe elde edilen toplam gelirin % 10 kadarını Ar-Ge çalışmalarına ayırmakta; bu payın yarısı devletler tarafından karşılanmaktadır. Ülkemizde ise Ar-Ge çalışmalarına bu sektörde elde edilen toplam gelirin sadece % 4?ü ayrılmaktadır.

Ülkemizde her alanda olduğu gibi bu alanda da tam bir plansızlık ve dağınıklık yaşanmaktadır. Dünya çapında ulusal gelirlerin en az % 2?sinin Ar-Ge çalışmalarına ayrılmasının sanayileşme için olmazsa olmaz kuralı, ülkemizde % 0.85 (binde 85) olarak hayata geçmektedir. Bu olgunun yanı sıra Ar-Ge için ayrılan kaynakların plansız bir şekilde kullanılması havacılık ve uzay sanayisinin gelişmesini engellemekte, dışa bağımlı kılmaktadır.

Değerli Katılımcılar,

Bugün gelinen noktada ülkemizdeki havacılık ve uzay sektörü esas olarak dört kanaldan yürütülmektedir. Birincisi Havayolu taşımacılığı alanıdır. Ülkemizde ise 2012 yılında iç ve dış hatlarda 130 milyon seyahat gerçekleşmiştir. Son 8 yıl içinde yıllık ortalama büyüme; uçak trafiği için % 19, yolcu trafiği için % 30?dur. Ancak iç pazara dönük havacılığın, dışa bağımlı bir sektör olduğu ve cari açığa katkısının bulunduğu gözetilmelidir. Şöyle ki, yakıt ithaldir ve toplam maliyet içindeki payı % 35?tir. İthal yakıta 2008?de 1,4 milyar dolar ödeyen THY, büyüme ile birlikte tüketim artınca 2011?de 2,4 milyar dolar harcamıştır.

Uçaklar ve ekipman, döviz borçlanması yoluyla kiralanmakta veya  satın alınmaktadır. Kur yükselişi olasılıkları sektörün kırılganlık potansiyelini artırmaktadır. Sektör taşeronlaşmıştır ve ucuz işgücü revaçtadır.  Nitelikli ve orta düzeyde nitelikli elemanlar ağır iş yükü yanı sıra esnek çalışma yöntemleri ile sömürülmektedir. Uçak başına çalışan sayısının örneğin Avrupa?nın üçte biri oranında olması söz konusudur.

Her geçen gün büyüyerek gelişen havayolu taşımacılığı pazarı uluslararası sermayenin iştahını kabartmaktadır. Zamanında uçak fabrikalarımızı kapattıran uluslararası sermaye, şimdi zaten çoğunluk hissesi özelleştirilmiş olan THY?nin işine ve kendisine göz dikmiş, ele geçirmek için fırsat kollamaktadır.

THY ulusal havacılık sektörümüzün çıkarlarını gözeten, bakım ve mühendislik yatırımlarını planlayan bir kamu kuruluşu olma kimliğinden çıkarılarak, kısa dönemli kâr peşinde koşan bir firmaya dönüştürülmüştür. Plansız uçak alımları ile büyüyen THY, uluslararası standartlarda % 80 olması gereken yolcu doluluk oranını ancak % 70?lerde tutabilmekte, kamu kaynaklarını harcamaktadır.

2001 yılında Açık Gökler antlaşması ile yurt dışı yolcu taşımacılığı ve yer bakım hizmetleri ABD ve AB firmalarına açılmıştı. Şimdi ise yurtiçi yolcu taşımacılığının ve ulusal havayolu şirketi THY?nin mülkiyetinin yabancı havayolu şirketlerine açılması söz konusudur. Bu durum ulusal çıkarlarımıza ve havacılık politikalarımıza aykırıdır.

THY son dönemde çok sayıda yabancı pilot çalıştırmaktadır. Bu durum, istihdam sorunu yaşayan ülkemiz için çok yanlış bir politikadır. Konu öyle bir noktaya gelmiştir ki, SHGM, havayolu şirketlerine gönderdiği bir yazı ile 30 Haziran 2013 tarihine kadar işletmelerde görev yapan yabancı ikinci pilot sayısının toplam ikinci pilot sayısının yüzde 25?ini aşmayacak şekilde azaltılmasını, yılsonu itibarıyla da % 10?a düşürülmesinin hedeflenmesini istemek zorunda kalmıştır. 

Öte yandan, geçen yıldan günümüze THY, grev yasağı getiren yasal düzenlemeler sonrası çalışma barışının bozulmasıyla, grev yasağı tartışmaları ve 305 çalışanın kanunsuz bir şekilde işten çıkarılmasıyla ve halen de Hava-İş sendikasının grev kararı almasıyla gündeme gelmiştir. THY yönetiminin ve hükümet mensuplarının, çok övünülen ve sağlıklı olduğu konusunda ciddi kuşkularımız olan "büyüme"yi sağlayan çalışanlarına karşı hukuk tanımaz yaklaşımını kabul edilemez buluyoruz. Çalışanların ve sendikanın işten çıkarılan 305 kişinin görevlerine iadesi başta olmak üzere taleplerinin karşılanarak, çalışma barışını tesis edecek yönde adımlar atması gerekmektedir.

THY, son siparişleri dâhil olmak üzere 38 milyar dolar borç yükü altındadır. Ülkemizin dış borcunun % 10?u seviyesindeki bu borcun, turizm gibi hareketli ve gerçekte kırılgan bir sektörün yolcu taşımacılığına endeksli olması önemli bir sorun alanı yaratmaktadır.

Bu noktada önemle belirmek isterim ki, havayolu taşımacılığımızda ve bakım hizmetlerinde kamunun etkinliğinin artırılması, havayolu ulaşımının ucuzlatılması, yabancı pilot çalıştırılmasına son verilmesi, sı, THY?nin tekrar ulusal havayolu şirketimiz haline getirilmesi, özelleştirmeci anlayışlarla yönetilmesine son verilmesi gerçek çözüm alanıdır.

Havacılık ve uzay sektörünün bir diğer alanı Bakım Onarım Yenileme Merkezleridir.

Her aktif uçağın yıllık ortalama 2,5 milyon dolar tutarında bakım, onarım, yenileme hizmeti alması gerekir. Bu alandaki çalışmalar, şu anda bizde hat boyu ve hangar seviyesinde yapılmaktadır. Oysa daha ileri seviyede bakımların da yapılabilir olması gerekir.

Uzun yıllar THY tarafından yürütülen bakım onarım yenileme hizmetleri, serbest dolaşım konusunda 2001 yılında yapılan antlaşma nedeniyle yerli ve yabancı özel sektör firmalarına açılmıştır. Başlangıçta yerli olarak kurulan özel sektöre ait bakım onarım yenileme firmaları, yakın zamanda yabancı firmalara satılmaya başlanmıştır. Sözde "maliyetleri düşürme" bahanesiyle uçuş operasyonları, uçak bakımı ve yer bakım hizmetleri kurumsal bünyeden çıkarılıp üçüncü firmalara devredilerek deneyimli ve eğitimli personel tasfiye edilmekte ve uçuş güvenliği riske sokulmaktadır.

Bölgemizde havacılık bakım onarım yenileme sektörünün en önemli kuruluşu olan THY Teknik; elindeki yetişmiş teknik elemanları, sürdürdüğü yanlış personel politikaları sonucu diğer yerli ve yabancı özel sektör firmalarına kaptırmaktadır. Yeterli planlama, eğitim ve sertifikalandırma işlemleri yapılmaz ise, yakın zamanda pilot konusunda olduğu gibi, bu sektörü sertifikalı yabancı teknik elemanların doldurması kaçınılmaz olacaktır.

Aynı şekilde kısa adı HABOM olan Havacılık Bakım Onarım ve Modifikasyon Merkezi de Sabiha Gökçen Havaalanında ucuz işçiliğe ve esnek çalışmaya dayalı, Ortadoğu ve Balkanlara yönelik bir bakım merkezi olarak benzer sorun potansiyellerine sahiptir.   HABOM projesinin öncelikli amacı, işgücü maliyetini azaltmaktır. Bu nedenle HABOM?da sendikalaşma istenmemekte; esnek çalışma ve bakım işlerinin sertifikasız personelle yürütülmesi amaçlanmaktadır. Oysa sendikalaşma, işçi hakları açısından öneminin yanı sıra, Sivil Havacılık sektöründe bir "uçuş emniyeti" problemi ile de bağıntılı önemli bir gerekliliktir. Buna karşın uçak bakım sektöründe sendikasızlaştırma ve her türlü esnek çalışma modelinin yaygınlaşması, bilgi ve deneyim gerektiren işlerin güvencesiz ve eğitimsiz personel aracılığıyla yürütülmesi demektir.

Bu gelişmelerin bir sonucu olarak ve özetle THY, ulusal havacılık sektörünün çıkarlarını gözeten, bakım ve bu bağlamda mühendislik yatırımlarını planlayan bir kamu kuruluşu olma özelliğini yitirmiş bulunmaktadır.

Havacılık ve uzay sektörünün bir diğer alanı hava taşıtı tasarım ve üretimidir. Ülkemizde bu alanda ağırlıklı olarak savunma sanayisinin ihtiyaçları doğrultusunda üretim yapılmaktadır. Yakın zamanda uydu üretimi için de girişimler başlamıştır. Ancak "imalat yapılıyor" adı altında aslında sürekli ithalat ağırlıklı bir faaliyet yürütülmektedir.

Savunma Sanayii Müsteşarlığı verilerine göre 2011 yılı itibariyle "Savunma ve Havacılık" sektörünün yıllık ciro büyüklüğü 4,4 milyar dolara ulaşmıştır. Sektörün ihracat büyüklüğü, yine 2011 verilerine göre, 1 milyar dolardır. Ancak, bu rakamların büyüklüğü, esas itibariyle Türkiye?nin savunma harcamalarının büyüklüğünden ve büyük bir ithalatçı ülke olmasından kaynaklanmaktadır.

Savunma Sanayii Müsteşarlığı?nın imzalanmış projeleri, 2011 yılı rakamlarıyla, 26 milyar dolar seviyesine ulaşmıştır.

Bu sektöre aktarılan kamu kaynağının büyüklüğü, kamuoyunun beklentilerini artırmakta, ancak kamuoyunun ve bizlerin havacılık sektöründen beklediğimiz, bütçe büyüklükleriyle orantılı "özgün ürün" ve "mühendislik başarıları"na henüz ulaşamamış durumdayız. Kamuoyuna başarı olarak sunulan projelerin bile ilgili çevreler tarafından, teknolojik bağımlılık nedeniyle tartışma konusu yapıldığı gözetilmelidir.

Havacılık sanayi yerli üretim projelerinde asıl amaç, yerli sanayimizin gelişmesi için çalışmalarda bulunmak, yerlileştirme oranlarını artırmak olmalıdır. Ülkemiz kaynakları ister askeri, ister sivil amaçlı olsun verimli kullanılmalı, kurumlar arası eşgüdüm sağlanmalı, değişik kurumların benzer alanlarda gereksiz yatırımlar yapması ve faaliyet göstermesi engellenmelidir. Havacılık ve uzay sanayimiz sadece savunma sanayisi ile sınırlı tutulmamalı, ulusal ölçekli kapsamlı bir strateji ile geliştirilmelidir.

Ülkemizde yeni faaliyete başlayan bir diğer alan da, hava taşıtı tasarım ve üretimi çalışmalarıdır.

Bu çerçevede yörüngeye yerleştirilen Göktürk-2 uydusu, kuşkusuz önemli bir ileri adım olarak görülmelidir. Ancak, fırlatma töreni, emniyet güçlerinin ODTÜ öğrencilerine hukuk tanımaz müdahalesinin sonucu biber gazı bulutlarının gölgesi altında kalmıştır. ODTÜ?deki olaylar, öğrencilere fatura edilmeye çalışılmış, birçok ölçüte göre ülkenin en iyi üniversitelerinden biri olan ODTÜ?nün kurumsal kimliğine saldırılmıştır.

Oysa Göktürk-2 uydusu, bir kısmı da Havacılık ve Uzay mühendisi olan çoğunluğu ODTÜ mezunu mühendislerin emeklerinin ürünüydü. Bu mühendislere layık görülen ise, fırlatma töreninin öncesi süreçte, mevcut TÜBİTAK yönetiminin mesleki yeterlilik ve liyakat ölçütlerinin tamamen dışında yürüttüğü siyasi kadrolaşmanın sonuçlarına acı biçimde yansımıştır. Göktürk-2 uydusunun yörüngeye fırlatılmasında büyük emekleri olan mühendislerin çoğunluğu işten atılmış veya baskılar sonucunda istifa etmiş durumdadır. Başarılı bir çalışmanın ve ürünün önemi ve büyüklüğü ile ters orantılı olarak ülkemizin elde ettiği sınırlı birikim böylece heba edilmiştir.

Ülkemizin küresel güçlerin baskısından kurtarılması, kaynakların bağımsız bir şekilde değerlendirilmesi; bilimi ve teknolojiyi esas alan, Ar-Ge inovasyon ve mühendisliğe ağırlık veren, devletin ekonomideki yönlendiriciliğini artıran, dış girdilere bağımlılığı en aza indirilmiş, sosyal devlet anlayışı temelinde, istihdam odaklı ve planlı bir kalkınmayı öngören politikalar gerekmektedir. Havacılık ve uzay sanayimiz yalnızca savunma sanayii ile sınırlı tutulmadan ulusal ölçekte belirlenecek bir stratejiyle planlı olarak geliştirilmeli, ülkemiz lehine köktenci adımlar atılmalıdır.

Değerli Katılımcılar,

Son olarak, Oda Yönetim Kurulu adına, kurultaya destek sunan tüm kurum ve kuruluşlara, bildiri sunacak, panellere katılacak tüm konuşmacılara, delege ve diğer katılımcılara, Odamız adına Kurultayın gerçekleştirilmesini sağlayan UHUM MEDAK üyelerine, danışma, düzenleme, yürütme kurullarına, kurultay sekreterlerine, Eskişehir Şube Başkanımız Hakan Ünal nezdinde Şube Yönetim Kurulu ve çalışanlarına, içtenlikle teşekkür ediyor, etkinliğimizin başarılı geçmesini diliyor, saygılarımı sunuyorum."